Bazı kişiler vardır ki kin ve nefret duyguları, yüreklerine bir katran gibi çıkmayacak şekilde yapışmıştır.
Siz ne kadar barışçıl çağrılar yapsanız da imkansız, o kin ve nefret duygusunu, yüreklerinden atamazlar. İnsanız nihayet, "dilin kemiği yok".Bazen vefasızlık olarak algıladığımız, bazen de haksızlık olarak yorumladığımız bir davranış karşısında, bir anlık öfkemizin hırçınlaşmış dalgasıyla, istemediğimiz sözleri sarf edebiliyor sonra da bu sözlerimizden nedamet duyuyoruz. Atalarımız, kişilerin hatasını kabul etmeleri erdemlerindendir demişler.
Ancak buna karşılık, kişilerin de kin ve nefret duygularını bir kenara koyup, barışa yönelik çağrılara olumlu yaklaşmaları da, ayrı bir erdem ve olgunluktur.
Bununla ilgili bir şiirimi size sunuyor kin ve nefret duygularının yerine, gönlünüzün barış ve dostluğun temel kaynağı olan sevgi ile dolmasını diliyorum.
Gel sevgi pınarından içelim kana kana !
Kin ve nefret, husumet yakışır mı insana ?
Bak gönül bahçesinden uzattım bir gül sana
Bilmem ki durulur mu koyduğun gönül bana !
Sevgi yüklü yürekler, kin dağını aşmaz mı ?
Bir ak güvercin gibi kanatlanıp uçmaz mı ?
Dostluk saçan çiçekler bizlere yakışmaz mı ?
Mor menekşe, gül sana; karanfil sümbül bana !
Dünya gelip geçici sevelim, sevilelim
Güzel günler uğruna gel el ele verelim
Gönlümüze dostluğun örtüsünü serelim
Asma artık yüzünü tebessüm et gül bana !