Prof. Dr. Binnaz Toprak, Açık Toplum Enstitüsünün desteğinde Anadolu"da yaptığı araştırmasının sonunda hazırladığı raporunda; dinci kesimin toplumun üzerinde baskı oluşturduğunu belirtiyor.
Öyle ki, toplumda hep olan farklı kimliğe baskı ve ayrımcılığın AKP"nin kadrolaşması, cemaatlerin faaliyetleriyle kaygı verici hale geldiğini vurguluyor Prof. Dr. Toprak söz konusu raporunda
Ayrıca,laikliği özümsemiş kimlikteki devlet memurlarına yapılan baskının da çok vahim durumda olduğundan bahsediyor.
Hepimiz bu toplumun birer ferdi olduğumuza göre, Prof. Dr. Binnaz Toprak"ın söz konusu raporunda bahsettiği hususları, her gün maalesef çok yerlerde gözlemekteyiz.
Laik bir devlet düzeninde insanlar yaşam biçimlerini, hiçbir baskı altında kalmadan kendi bildikleri gibi seçme hakkına sahiptirler.Tabi ki yasaları ve genel ahlak kurallarını ihlal etmemek kaydıyla.
Günümüzde bu mümkün mü ? Sözde mümkün diyebilsek de bilhassa, gerek devlet kadrolarına yapılan atamalarda olsun; gerek iş adamları tarafından devlete yapılan işlerde olsun liyakatın ve hak etmenin yeterli olmadığını görmekteyiz.
Bilhassa devlet kadrolarına yapılan atamalarda, kişinin yaşam biçimi, yasalara ne kadar uygun olursa olsun iktidarın analyışına uygun değilse bu, onun için negatif bit kriter olarak değerlendiriliyor
Bunun yanında, iktidarın sivil toplum örgütlerine olan bakış açısı da o örgütün, kendisine yakın olup olmamasına göre değişmektedir.
Eski iktidarlar döneminde, kendilerinden olmasa bile karşıt görüşte de olmayan ve hiçbir siyasi kimliği temsil etmeyen sivil toplum örgütlerine gösterilmeyen negatif anlayış, maalesef bu iktidar döneminde alenen gösterilmektedir.
Bunun en bariz örneğini, Başkent Ankara"da 20 yıldır Ordu ili adına sosyal ve kültürel etkinlerini sürdüren Ordu İli Kültür ve Kalkınma Vakfına, Ordu İl genel Meclisinin gösterdiği olumsuz yaklaşımında ve bu yaklaşıma destek olan Ordu Valiliğinin tutumunda görmekteyiz.
Ayrıca AKP"nin Ordulu milletvekillerinin bu duruma kayıtsız kalmaları da, sözünü ettiğimiz baskıyı pasif bir şekilde desteklemenin bir diğer çarpıcı örneğidir.
Vakıf yönetimi ve üyeleri, tamamen AKP yandaşlarından oluşsaydı; bugün mülkiyeti Ordu İl Özel İdaresine ait hizmet binasından hiçbir sorunla karşılaşmadan hatta gerekli yerlerden de destek alarak hizmetine devam ederdi.
Ne yazık ki vakfın, hiçbir siyasi eğilimin güdümünde olmaması bile bir şey ifade etmiyor bugünkü iktidar için..
Bundandır ki, bugünlerde devr-i iktidarın yetkili mercileri, Başkent Ankara"da bir zamanlar Ordulu hemşerilerimizin, yüksek öğrenimdeki Ordulu öğrencilere yurt yapmak amacıyla satın aldıkları arsayı, kat karşılığı ihale etmek yoluyla Ordu İl Özel İdaresinin sahip olduğu binadan, 15 yıldır hizmet veren Ordulular Vakfını, kar- kış demeden dışarı atmanın mutluluğunu yaşamak üzereler (!)
Hem de Başkanımız sayın Recep Tayip Erdoğan"ın, 22 Temmuz Seçimleri akşamı Parti Genel Merkezinin balkonundan halka hitap ederken sarfettiği,
- Biz sadece AK Partinin değil tüm ülkemizin iktidarı olacağız.
Sözleri henüz kulaklarımızdan silinmediği halde !