TRAVMA

Şair Ali Öztürk

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dir Mengir Fırat,  Newyork  Time Gazetesine “Atatürk devrimleri travma yarattı” demiş.

      Bu sözler  gündeme yine bir  bomba gibi düştü. Kendi partisinden de dahil olmak üzere bir çok politikacı ile  köşe yazarı Fırat"a veryansın ediyorlar.

      Böyle bir zaman diliminde, böyle bir açıklama zaten gergin olan ortamı daha da germiştir.

           Atatürk Devrimlerin üzerinden uzun yıllar geçmiş olup uygulanmaya başladığı günlerde meydana gelen ve tabi sayılan bazı toplumsal travmalar çoktan etkisini kaybetmiştir.

      O halde Fırat"ın, bugün  bunu gündeme getirmesindeki maksadı ne olabilir ki ?

      ”Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü” misali bunu anlamak zor.

             Ancak,Dir Mengir Fırat"ın söylediklerinin  hiç mi gerçekle bağdaşan yanı yoktur ?

            Bana göre vardır ve bu da gayet tabidir.Ama artık bunu tartışmak gereksizdir.

            Düşünün ki, hasta bir insanı iyileştirmek için ilaç tedavisi uyguluyorsunuz, uyguladığınız ilacın yan etkilerini dikkate almazsanız kötü durumlarla karşı karşıya gelebilirsiniz.Ancak önlem alındığında, bu etkileri izale etmiş olursunuz.

      Alınacak bu önlemlerin en etkilisi ise, etik olan manevi değerlerimizi korumaktır.

          Bugün güncelleştirilmiş olarak TV dizisi haline getirilmiş olunan, Reşat Nuri Güntekin"in “Yaprak Dökümü” adlı romanı okursanız veya bu romanın orijinalinin Yeşilçam"da çekilmiş olan filmlerinden birini izlerseniz (Birinde başrollerde Cüneyt Gökçer, diğerinde ise Kerim Afşar oynamıştır.)  Osmanlı kültürünün tipik bir temsilcisi ve bir nevi ahlak abidesi olan Ali Rıza Beyin  ailesinin, batılaşma sürecindeki rüzgarın etkisiyle, yaprak gibi dökülmesine yüreğiniz sızlamadan  katlanamazsınız.

      Bu roman, batılaşmaya adapte olmaya çalıştığımız yıllarda, Türk aile yapısında meydana gelen travmaları  çok çarpıcı bir şekilde anlatmıştır.

      Mir Dengir Fırat, Milliyet Gazetesinden Fikret Bila ile yaptığı söyleşide ise, kendisinin de bir Cumhuriyet çocuğu olduğunu, dedesinin sadece altı kişiye verilmiş olan madalyalardan birinin aldığını ; okuması ve  yazması olmadığı halde Atatürk tarafından ilk Millet Meclislerinde de birkaç dönem mebus olarak görevlendirmiş olduğunu da açıklamıştır.

      O halde ne diye yabancı bir basın ajansına bu tür bir demeç vermiştir. Bu ,“Laf olsun torba dolsun” misali bir davranıştır. Daha doğrusu, dangur dungur bir konuşmadır.

      Bugün artık Atatürk devrimlerini tartışmanın hiçbir anlamı yoktur. Bu devrimler, Türk Milletinin muasır medeniyetler seviyesine yükseltilmesi amacıyla yapılmış ve amacına da vasıl olmuştur.

      Artık gündemi, bu   tartışmalar ile meşgul etmeyip; ekonomik kriz, işsizlik, sosyal güvenlik, terör, hayat pahalılığı, topluma yerleşmiş olan din dışı hurafeler gibi sorunlar ile adil olmayan uygulama ve düzenlemelerin çözümü için yapılması gerekenleri tartışsak vaktimizi boşa harcamamış oluruz.