AKP İktidarının Yanlış Fındık Politikasının Bedelini Millet Ödeyecek

Salih KALYONCU

 Türkiye fiyata endeksli politik süreci yıllarca sürdürdü.

   İktidarlar onun üzerinden halk dalkavukluğu yaptı. 

     Belirsizlikler, spekülatif hakaret ve eylemleri körükledi.

Milletin ürünü bazen gözünü kar hırsı bürümüş ihtirasların, bazen de devletin gücünün, milletin büyüklüğünün farkında olmayan, ehliyet ve liyakat fukarası siyasi ve idari kadroların gelecek endişesinin kurbanı oldu.

   2002 de iktidara gelen Ak Parti, maalesef bu süreci sürdürmekten başka bir şey yapmadı. Fiyatı belirleyen mekanizmalara müdahale etmekten başka.

  Zira onun da fındıkta politika diyince aklına fiyat geliyordu.

“fiyata endeksli politika” önce “ fiyatı piyasa belirlemeli” dediler.

Bu güne kadar hükümetlerin desteği ile arz fazlası g,fındığı yine hükümetin belirlediği fiyattan alan ve bir kısmını yağlığa sevk eden Fiskobirlik"in 10 sene de oluşan zararlarını, kamuoyuna şikayet edip “1.4 katrilyon lira borçlarını ödedim. Milletin parasını fındıkçıya mı ödeyeceğim. Bu kurumu basiretli bir tüccar gibi idare etsinler”  dediler.

   Halbuki bu sektörde yüzlerce basiretli tüccar vardı ve basiretli bir tüccar gibi hareket edecek Fiskobirlik"e ise bu sektörde hiç ihtiyaç yoktu.

   Sonra özerk hale gelen ancak bunun farkında olmayan Fiskobirlik yönetimlerinin beceriksiz ve popülist yönetimlerini 1938 de kurulan Üretici tekelini dizlerinin üzerine çökertince sağ duyu ile fındığın idam fermanını imzalandığını, infazının 2006 da yapılacağını hisseden fındık üreticileri 30 Temmuz da önce alanları doldurdu sonra Karadeniz Sahil Yolu"nu kesti.

   Yol 10 saat trafiğe kapandı.

   O yıllarda Türkiye"nin etrafında turuncu devrimler yapılıyor, halk parlementoya yürüyor ve iktidarlar değişiyordu.

  Ak Parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan büyük bir korku ve panik ile 2002 den 2006 ya kadar bütün söylediklerini, savunduklarını ve yaptıklarının tam tersini yaptılar. Toprak Mahsülleri Ofisi ( Kamu İktisadi Kurluşu) Bakanlar Kurulu kararı ile fındık alımı ile görevlendirildi.

  Fiyat verdi ve fındık alımı yaptı. Tıpkı 1938 den 2002 ye kadar Fiskobirlik"in yaptığı gibi.

  2008 de de TMO olacak mı belli değil, ancak 2009 da muhtemelen olmayacak.

   Bu politika fındıkta yaşanan problemi giderek büyütüyor.

  Meseleleri içinden çıkılmaz hale getiriyor ve çözümün maliyetini arttırıyor.

  Bakınız, Fiskobirlik"in 10 senede hazineye ödettiği bedelin daha fazlasını 2 senede TMO vasıtasıyla hükümet millete ödetecek.

  2006 yılından elinde 162 bin ton fındık var.

2007 yılından 92 bin ton,72 bin ton da Fiskobirlik"ten aldığı fındığı toplarsak 330 bin ton yapar.

  Bunun için TMO nun aldığı kredi 1,2 milyar dolar. Buna kira sigorta, dönem faizi, alım maliyetleri, yasal ödemler vs.. de hesaba katınca 330 bin ton fındığın TMO ya maliyeti 2 katrilyona yakındır.

  TMO"nun 2008 yılında bu fındığı satma ihtimali 20- 30 bin ton la sınırlıdır.

Şayet 2008 rekoltesi dalda iyi görünürse bu ihtimalde yoktur.

  Bu fındık “arz fazlasıdır”.

Ekonomik değeri, yağlığa terk edilen fındık değeriyle sınırlıdır.

  Yani TMO 2 yılda 1.8 katrilyon zarar edecektir.

Peki bu zararı kim ödeyecek.

Bu zararı bakanlar kurulu kararı ile hazine ödeyecek.

Yani millet ödeyecek.

Yazık değil mi?

Bunu yollardır söylüyorum ama maalesef dikkate alınmıyor.

Bu ülkeyi 2 katrilyona yakın zarara sokan ve fındığın hiçbir problemini çözemeyenler d,bedel ödemedikçe meselelerimizi çözmekte zorlanacağız.

  Bu zararın karşılığı bütçede yok.

 Hazine buna kaynak ayırmadı.

Çünkü hükümet ve ilgili brokrasi konuyu bilmiyor ve farkında değiller.

 Ya Fiskobirlik gibi TMO da batacak, ya da elektrik , benzin, ekmek zammı ve her alış verişte ödediğimiz KDV ve ÖTV"nin artırılmasıyla 70 milyon insan bu parayı ödeyecek.

 Bilmemek kusur değildir.

Bilmediğini bilmeyenlerden Allah bu milleti korusun.