"Aşk!."

Sultan ÖZTÜRK

 

"Sevgili Günlüğüm!."

"Aşk!."

 

Sana hep aşktan söz edip duruyorum galiba şu sıralar, ama hayat "aşk" değil midir zaten?

 

"Aşk!." Aklım gibisin varlığın muallakta hep ve ispata muhtaç, herkes senden haberdar lakin bir o kadar inkarcın. Doğdum doğalı görüyorum seni "Aşk!."

 

 

Belki hayata herkes gibi bakmadığımdan ya da hayat bana engelliyim ve ciddiye alınmam diye gördüklerimi anlatırsam, pek sırlarını saklama lüzumu hissetmiyor :)

Belki de elime tutuşturulmuş yaşam gailesi olmadığından ayaklarıma pek yol düşmediğinden oturup izliyorum kendi kendinizden başkasına rol vermediğiniz hayatı. Üzerine kader diye nağmeler döktürdüğünüz hayatı. Hep suçluları başkalarını ilan ettiğiniz hayatı...

 

"Sevgili Günlüğüm!."

Sana hep "aşktan" söz edip duruyorum ya şu sıralar , ama "Aşk!." hayat değil midir zaten?

Çizgi filmlerde bile "Aşk" ı izlettiniz sonra üzerine sakın dokunma uyarı levhalarını asıverdiniz her meydana…  Oysa farksızlıkların nerde bittiğini göremediniz ya da yine görmezden geldiniz birçok şeyi görmediğiniz gibi…

 

Düşledik hep birlikte mükafata Cennetleri, cezalara karşılık Cehennemleri de, ama hala akıl edemedik birlikte Dünyayı Cennete çevirebileceğimizi…

Ya geçmişe mal ettik kusurları eksik yanları ya da bizden geçti diyerek geleceğe bıraktık umutları ve tüm beklentileri, parmağımızı dahi oynatmayı denedik mi acaba?

Biliyorum belki daha kendimi en yakınlarıma dahi ifade edemezken yine aklımı muallakta görecek birileri :) olsun hiç değilse susmadım derim çırpındım, benden sonra gelecek birileri için deli yerine bile kondum :)

 

En çok ağır gelen de “Aşk!” sana kıyı köşeden bakmak ya otuz olmuşum şunun şurasında :) otuzum da hayat beni es mi geçmiş yüzüme baksanıza yaşlanıyorum işte :)

Yaşlanıyorum ve kedi de değilim nihayetinde dokuz canım olsun. Bırakın hatalarım olsun sizinkilere benzeyen, daha en başında kapımın önüne koyduğunuz eşik benzeri sözlerle ne arabama ne de gönüllere engel koymayın işte…

 

Önüme yapamazsından setler koymayın bırakın yapamadığımı kendim göreyim ve sınırlarımı kendim çizeyim. Bırakın köyümde her sabah-akşam camdan izlediğim kendi sınırlarını idrarıyla çizen bir hayvandan farkım olsun. Bırakın kuş kadar bir “Aşkım “ olsun. :) Bir gün olacak o da eminim engelliler “Aşk!.” Eyleminde diyecekler bi yerlerde…

 

Değil midir hayat diğer adıyla “Aşk!.” Sebeb-i Cihan, yoksa Adem olup Cennette yalnız dolaşsak ne ki onca nimetler arasında Havva olmadan Cennetin anlamı mı var ?..

Adem değil midir onca nimeti hatta Cenneti Havva’ya değişen?

 

O halde hayat: “Aşktır!.”

 

Sevgili Günlüğüm; ne sloganlar attım sana bee :) şaka bir yana (her şakada gerçeklik payı varmış) :) çok mu zor diye düşünüyorum bedenen engel konulmuş insanlara yaşamı kolaylaştıracak adımlara yardımcı olacak çözümler sunmak.

 

Evleri, sokakları yolları yaşam alanlarını daha bi dikkatle düzenlemek çok mu zor?

 

Sultan Öztürk