Ne zor işlerle uğraşıyorum bilsen? Tabi, bilmiyorsun anlatayım sana bir bir olanları ve olmasını dilediklerimi.
Bazen, kapattığım hatta kilitlediğim olurdu eskiden kendimi insanlara, dış dünyaya. Ama baktım hep bitecek az kaldı dediğim ömrüm bitmiyor ölümsüz müyüm neyim? :) tövbe estağfirullah!.
İnsan bir noktadan sonra yalnızlıktan da sıkılıyor ve ona bile çözüm arayıp kendi içsesleriyle konuşmaya başlıyor. :)
Önce bedenimin engelini aşmaya çalışmalıydım ama elimden el-ayak üretmek, klonlamak ya da bir gecede bir mucizeye uğramış olmak gelmezdi. Gelmedi de.
Tekerdi çözümüm hatta tekerler, dört adet iki büyük iki küçük teker. Beni güzel dostluklara taşımalıydılar. Yaşadığım yer köy ya biliyorsun "Sevgili Günlüğüm!" insanlar daha farklıydılar.Farklılar.
Köyde gerçekten hayat başkadır ve başka yaşanır. Bir kere asla kanunları bozamazsın köyde hüküm hep onlarındır. Doğarsın büyürsün ve yaşarsına ek katı kurallar vardır orda.
Bir ineğin olmalıdır ya da bir kaç hayvan daha ve çalışıp didinerek el emeğin göz nurunla aç açına biriktirdiklerin olmalıdır. Okusun adam olsun diye memur olsun hayatı kurtulsun dediğin çocukların olmalıdır. Ve hatta çocukların dahi bu motomot haliyle düşler kurmalıdır.
Nerde kaldı engellinin hayatını idame fikri? Hadi bu fikri sokunda görelim bu kurallara. :)
Sevgili Günlüğüm!
Kısa bir anımı anlatmak istiyorum sana,hani biz bazı adımları atıp çoook yol aldıktan sonra birçok engelli arkadaşımla tiyatroya başlamıştık ya :)
Bir gün provalara katılmak amacıyla evimden annemle birlikte çıktık ana yola ve dolmuş beklemeye koyulduk.
- Uf! hala gelmedi anne dondum burda hava ne soğuk.
- Sen istemedin mi? şikayet etme o zaman ya da üşeniyorsan eve dönelim hadi.
- Yok yaa daha neler :)
Yoldayız ya gelen geçen soruyor.
- Hayırdır Şengül hasta mı kızın nereye böyle akşam akşam?
- Fesuphanallah! dedim içimden.
- Yok! dedi annem, Akşam tiyatro provaları varda oraya gidiyoruz.
- pişth! anne "fısıltıyla"
- Biz falanca yengeyle küsmüyüz?
- O ne demek kızım niye olsun?
- E bana sormadı da! Yoksa ben görünmez miyim? :))
Daha da fecisiyle karşılaştığım oldu.Yine aynı yer ve pozisyonda.
- Şengül nereye götürüyorsun "BUNU"?
:))))
"BU" Dediği ve sorduğu bendim yine ve oradaydım işte!
Acaba? dedim, kendi kendime, Yola yanlış yerden mi çıktık varlık ispatına, ben varım iddiasına, çıkıp önce köyden mi başlamalıydı hayatın sadece, mal-mülk ve evlat yarışı olmadığını ve hayatın her bireyde eşit durduğunu anlatmaya...
(Sultan Öztürk) 31.12.2011