ARAMIZDAKİ FARK BU KADARCIK…!

Tuncer ENGİN

Ordu"lu bir iş adamının geçtiğimiz günlerde Trabzon BİMEKS mağazasından aldığı Garmin 60CSX Navigasyon cihazının arızalı çıkması sonucu başına gelen acaip ilgisizlikleri yazmıştım. Yaklaşık 1.5 milyar değerindeki bu yeni.. fakat arızalı yeni ..!cihazın Garantisinin olmasına rağmen servis karışıklığı cihazı alanı ve başından geçen olayı mahkemeye kadar götürmesine neden oluyor..

Bu garip ama gerçek olayı bir arkadaşımız okumuş bana bir dostumuzun cenazesinde Amerika"dan aldığı SONY marka çok gelişmiş bir fotoğraf makinasını gösterdi anlatmaya başladı.


“ Beş ay önce bu makineyı yaklaşık 800 milyon liraya Newyork"tan aldım üç yılda garantisi var. Türkiye"ye geldikten sonra ekranı karardı. Servise götürdüm sadece 80 milyon lira açma kapama ücreti istediler adamlarla münakaşa ettim. makineyı tekrar Amerika"ya aldığım mağazaya gönderdim. 10 gün içerisinde tamir edip parça değiştirip bana gönderdiler beş kuruş dahi ödemedim. Şimdi hiçbir sorunu yok günde yaklaşık 70-80 fotoğraf çekiyorum. Amerika"da bir elektonik cihaz al altıay sonra geri götür beğenmedim de..adama yenisini veya başka modelini veriyorlar. İşte adamlarla aramızdaki ticari anlayış farkı bu.


Adamlar sattıkları mala her zaman garantisi anlamında sahip çıkıyorlar en ufak bir problem çıkartmıyorlar. Onlar için önemli olan müşteri memnuniyeti dedi.
Tüketiciyi koruma kanunu dedikleri bu olsa gerek…..


TALAT ERDOĞAN"IN
EV TESTİ….!

Almanya"da yaşamını sürdüren Telat Erdoğan arkadaşımız Gurbetten başlığı ile Ordu Gerçek gazetesine arada bir yazı gönderir. Erdoğan"ın son “ Bacacı Kapıyı iki kere çalar “ yazısını okuduktan sonra Avrupa ile aramızdaki uçurum farkının çok uzun seneler kapanmayacağının kanısına vardım. Uzun uzun düşünmeye başladım…


Öyleki.. İnsanın okuduklarına inanası gelmiyor ama gerçek. Bakın Talat Arkadaşımız Almanya"dan neler anlatıyor ;
“ Geçen gün bacacı kapının altından kırmızı renkli kağıt bırakmış.Evde kullanılan ısıtıcıların karbonmonoksit gaz ölçümlerinin yapılması için.
Aynı bacacı Eylül ayında da bacalarının kirli olup olmadığını sığırcık gibi göçmen kuşların bacaya yuva yapıp yapmadıklarını kontrol etmek için gelmiş.


Daha sonra bacacı tekrar saat verdiği zamanda tekrar eve gelmiş evdeki tüm ısıtıcıları elektronik aletle kontrol etmiş karbondioksit gazların ölçümlerini deftere kaydetmiş.


O sırada Telat Erdoğan bir kömür sobası alsam bu bacaya bağlatabilir miyim diye sorduğunda bakın neler olmuş…


Bacacı Sana kömür satan firma önce bu bacaların kömür sobasına uygun olup olmadığını kontrol edip belediyeden yetkili bir kişinin olurunu da uygun gördüğünde ancak o zaman kömür sobasını kullanabilirsin demiş…
Yani duvarı delip kendi başına kömür sobası kullanmanın cezası 500 euro"dan başlayıp 5000 euroya kadar değişiyormuş.
Almanya"da satılan kömürlerin kalitesi çok yüksek olmasına rağmen insanlar Çevre kirliliği konusunda bilinçli olduklarından doğal gazı ısıtıcılarında tercih ediyorlarmış..


Eğer bitişik komşu yaktığı kömürle beni zehirliyor dediği vakit hemen kanuni işlemler başlatılıyormuş. Yani devlet eliyle de olsa kimse kimseyi zehirleme hakkına sahip değilmiş…


Ankara"da yılbaşı gecesi yedi gencin doğalgaz zehirlenmesi olayı Alman basınında da yer almış.
Ve Telat arkadaşımız bu ilginç yazısını söyle bitiriyor;
“ Eğer böyle bir zehirlenme olayı burada yaşansa,ilk önce binayı yapan mütahit, inşaat mühendisi, mimarı ,bacayı yapan usta ,belediyeden bu binaya ruhsat veren yetkili kişi,bu binada bu vaziyette oturan insanları devlet bulup hakim karşısına çıkarır…

GELELİM BİZE….
Ordu"da gelişi güzel yanan kalitesiz kömürler sonucunda sabahleyin ve akşamleyin dışarıda nefes almanız neredeyse imkansız. Karbondioksitli kömür gazı Ordu"nun üzerine bir kabus gibi çöküyor. Sahilde bile korku filmlerindeki gibi pisve sisli bir hava içerisinde evinize gitmeye çalışıyorsunuz. İnsan nefes almaya korkuyor.Her tarafta karbonmonoksit gazı kokuyor
Bu pis ve kalitesiz kömür gazının yarattığı pis havayı yetkililer ölçüyorlar da neden gaz oranını açıklamıyorlar, veya kalitesiz kömürün satışına neden mani olmuyorlar.


İnsanlar kalitesiz kömürden kaynaklanan bu pis gazı ciğerlerine solumak zorundalar mı..?

Talat arkadaşımız Almanya"dan çok güzel yazmış “ Bacacı kapıyı iki kere çalar “ diye..


Azrail ise kapıyı bir kere çalar…
İşte Talat arkadaş Almanya ile aramızdaki fark bu kadarcık…Biz tesadüfen yaşıyoruz