Karadeniz'de balığı düşünür olduk...

Tuncer ENGİN

Karadeniz'de balığı düşünür olduk, ya çevremizi..!

İnsanoğlu dünya var olduğundan bu yana ihtiyacı olan proteini çevresinden bulmuş, balıkları ve su ürünlerini de denizlerden,göllerden temin etmesini bir şekilde öğrenebilme yeteneğine sahip olmuştur.

 

       Doğayla ve çevresiyle de iyi geçinmesini, öğrenmesi gerekirken yaratıldığı günden bu yana bu kurala ters düşerek sorumsuzluk örneğiyle çevresini kirletmesini bilmiştir. Bu kirletmelerin sonunda da bu günkü durum acılığına karşın halledilmesi hemen hemen mümkün olmayan bir sorun olarak tüm insanlığın karşısına çıkmaktadır.

 

       Geleceği büyük tehlikelere düşen insan büyük bir besin potansiyeline sahip olan denizleri geleceği açısından bir kurtarıcı olarak görmüş  ve araştırmalarındaki ağırlığı bu konuya kaydırarak  beslenmesi açısından son yıllarda geleceğini denizlere bağlamıştır.

 

Gelişen teknoloji aşırı nüfus patlaması  ve her türlü denetimden uzak avlanmalar doğal besin kaynaklarını yok olma derecesine getirmiş olması insanların bazı konularda kesin katı ve isabetli kararlar alarak besin kaynaklarını kontrol altına almasını zorunlu kılmıştır.

 

       Karada havada ve denizde meydana gelen ekolojik bozukluklar doğal sistemin bozulmasına ve insanın geleceği için tehlike çanlarının çalmasına neden olmuştur. Doğa bilimciler insanlığı gelecekte bir açlık sorunu ile karşı karşıya kalmaması için çalışmalar yapmaktadır.Ne gibi doğal besin kaynaklarından yararlanabileceklerini tespit etmişlerdir. Bu olasılıkta yosun ve hayvansal platonlarına kadar denizlerdir.

 

         Geleceğimiz açısından denizler bu kadar önemli öyleyse neden insan geleceğini düşünmeden çevresini,denizleri kirletir. Hal böyle iken yurdumuzda çevre kirlenmesinin önemi neden anlaşılmamaktadır.

 

           Zaman zaman Tarım Orman ve Köy işleri bakanlığının yayınladığı sirkülerler koyulan avlanma yasakları kağıtlarda kalmaktadır. Bu yasakların olduğu zamanlarda balık satış yer lerinde bu yasaklananları görmemiz mümkün olabiliyor. Örneğin manyat avcılığının yasak olduğu dönemlerde av yasağına giren küçük boy barbun balıklarının satıldığını yine  Avlanma yasağının olduğu, dönemlerde Büyük, küçük boy kalkan balıklarının satıldıklarını çoğu zaman görmekteyiz. Ayrıca bazı zamanlarda  boy yasaklarında avlanılması ve satılması yasak olan Hamsiyi bile örnek gösterebiliriz.

 

        Akarsuların Karadenize getirdikleri evsel Nükleer ve sanayi  atıkları, tarımsal atıklar bölgedeki fabrika atıklarının arıtma işlemine tabi tutmadan bıraktıkları atık sular, Karadeniz"e kaçak bırakılan sanayi çöpleri, akarsularla Karadeniz"e ulaşan tarım ilaçları, gübre suları, deterjanlı sular   zaman içerisinde denizin ekolojik dengesinin ve oksijeninin bozulmasına neden olabiliyorlar.

 

      Buna balıkçılarımızın sorumsuzluk zihniyetiyle kaçak avlanmalarını ilave ederseniz ve de ayrıca  Karadeniz"de dipte oluşan zehirli gazları da ilave ederseniz Karadeniz"de her daim canlının öldüğünü görmeniz fazla uzakta olmaz.

 

         Deniz avlanması ile ilgili yasakları denizde ve karada takip etmek tesadüflere kalıyor. Yasaları çıkaracaksınız, bu yasalara uyacak makamları tesbit edeceksiniz sonrada denetimde kullanılacak araçları temin etmeyeceksiniz. Bir zamanlar Karadenizde yaklaşık 20"yi bulan  balık unu fabrikalarını da eklediğinizde  Karadeniz"de sona yavaş yavaş nasıl yaklaşıldığını da görebilirsiniz .

 

        

    DENİZDE  KAYBOLAN BALIKLAR..!

        Neden bölgemizde eskisi gibi  bol balık çeşidi çıkmıyor ?. Büyük istavritler, Kofanalar,Karagözler, (Minekop) Kötek balıkları,Beybalıkları,(Paçoz) Kefal , Kapaklı , Hani balıkları..Memülünün gülü Barbun balıkları  ve dahası zaman zaman bulamadığımız Karadeniz"in olmazsa olmazı  Hamsi lerimiz  yoklara karıştı. Hamsi haricinde İskelede rıhtımda bile çok eskilerde olta ile yakaladığımız bu balıklar nerede ..?.

 

Bu yokluğun bir nedeni olmalı ?. yaklaşık 40 yıldır Espiye ile yason burnu arasında su altı avcılığı yaparım sahillerimizdeki bu saydığım yerli kaya  balıklarının yok oluşuna şahit oldum.

 

         15-20 sene öncesinin balık bolluğunu ancak sohbetlerimizde anlatır olduk. Bütün bunların yanı sıra Algarna ile yapılan ve kıyı balık yataklarını bozan salyangoz ve sahillere yakın çekilen dip trol  avcılığı yerli balıkların kıyılara yumurta bırakan balıkların bölgeden kaybolmasının sebeplerindendir.

 

          Göz göre göre  Hayvansal protein bakımından zengin su ürünlerimize gereken önemi veremiyorsak bunun var olan acısını ileriki yıllarda daha fazla hissederiz..hissediyoruz da..!

 

Denize kıyısı olan devletler mevcut doğal besin kaynaklarının çoğalma hesaplarını yaparken bizler mevcut stoklarımızı eritmek için birbirimizle yarışıyoruz. 

 

        Oysa Su ürünlerimiz ile ilgili yasalar açık ve net. Su ürünleri kanunu  balık avcılarına ve satıcılarına denizleri ve iç suları kirletenlere zaman ve boy bakımından yasaklanan balık cinslerine avlanma şekillerine balık istihsalinde kullanılacak ağların boyları derinliği ,göz açıklığına kadar her konuda avcısına ve satıcısına açıklık getirmesine rağmen halen denizlerimizde boyları yasal olmayan balıklar ısrarla yakalanmakta ve satılmaktadır.

 

          Neticede çevremizi mümkün olduğu kadar temiz tutup az zarar vermeye özen göstermeliyiz. Fabrikaların atık sularını  denetlemezsek dere içlerinde maden yıkama tesislerine müsaade edersek derelere bıraktıkları pis ve zehirli sularında yapacağı zararlara katlanmamız gerekecek.

 

Bu kadar koruyucu ve caydırıcı cezalara rağmen çevremizi kirletiyor av sahalarımıza sahip çıkamıyorsak gelecek nesiller ve ondan sonrakiler kaybolan balık cinslerimizi kataloglarda ancak görebileceklerdir. Bende Melet kenarında çookk seneler önce yakalanan yaklaşık 1,5 ton luk ve 7-8 kiloluk ( Minekop) Kötek balıklarına ve Yasonda bir zamanlar avladığım yerli Karagöz balıklarının resimlerine  iç çekerek bakıyorum..

      

       NEREDE O BALIKLAR..!.

      Şimdi ise kayalık bölgelerde örneğin Yason bölgesinde gece tüple ve kopresörlerle nargile sistemli, ışıkla dalış yapıyorlar ve yasak olan şekli ile ışıkla avlanıyorlar karagöz ve Mavraşgil balıklarını taş altı  yuvalarında talan ediyorlar yuvalarını dağıtıyorlar.

 

            TÜPLE DALIP

    IŞIKLA AVLANMAK YASAK..!

          Yine yasonda bir zamanlar çadır kuran  meraklı bir emniyet müdürü kurduğu ekibiyle gece gündüz balığın yuvalarını yasak şekli ile haftalarca gece gündüz ışıkla talan ettiği gibi…!

 

          Bizden sonraki nesillere çöplük gibi pis ve kısır bir dünya bırakmaya hakkımız olmadığı gibi kimselerinde yoktur.

 

           Lütfen biraz daha saygılı olalım ,çevremize ve içinde yaşayan her türlü canlıya çünkü doğadaki tüm canlılar birbirlerine tabii olarak yaşamaktadır ve her birinin bir diğerine ihtiyacı vardır.,

 

             S.O.S…..S.O.S…..S.O.S…

       Sonuçta Karadeniz"e kıyısı olan altı devlet el birliği ile ev endüstriyel ve kimyasal atıklarla dünyanın en büyük kapalı denizi Karadeniz"i

     göz göre göre ve de  yavaş yavaş  öldürüyoruz..!