Sevgili Babaanneciğim,geçenlerde yazdığım bir yazıda, pancar çorbası ve mısır ekmeğinden bahsederken, senin tavanda yaptığın saç yufkasından, tereyağlı içi fındıklı, sütlü tatlıdan bahsettim.
Bana şimdi soruyorlar ,Yıldız hanım, siz Babaanneniz gibi bu tatlıyı yapabilir misiniz ,diyorlar. Sen bize hep tembihlerdin ,kendinizi methetmeyin ,bırakın sizi eller anlatsın derdin.
Ben sadece senin bize öğrettiğin,gözümüzün gördüğünün hakkını vermeliyim diye düşünüyorum,onun için müsaade edersen biraz senden bahsetmek istiyorum.
Arayada ,kendimden ufak bir örnek sıkıştırırım en büyük torunun olarak, bunda hakkım olsun,hem bana Annenin adını boşunamı koydun ,hani Yıldız Paşa Nene,nin.Yüklediğin misyona ne kadar layık olabilirim bilemem ama ,hayatımın her karesinde sizlerle birlikteyim.
Canım Babaannem bu yazıyı ,yabancılar okumayacak ,merak etme ,Ordulu hemşerilerimizle paylaşacağım anılarımızın bir kısmını o kadar.
Tavaların ,tepsilerin,ve bir tenceren bende ,merak etme kalaylatıyorum ve kullanıyorum. Ama ,tereyağı erittiğin tencerende ben çocuklara patates kızartıyorum.Tepsinde ,su böreği yapıyorum,senin karnıyarık pişirdiğin kulaklıda ben reçel kaynatıyorum,ama tavanda aynı senin gibi saç yufkası kızartıyorum .Hemen kaşlarını çatma ,senin gibi türeli yapıyorum, özeniyorum ,arkadaşlarım beğeniyorlar, hatta Babaannenin tavasında yapmışsın diyorlar.
Çok güzel turşular kuruyorum, hiç erimiyorlar,katkı maddesi kullanmıyorum,sirke bile katmıyorum turşularım dillere destan bilesin.Hani seninle alttaki mutfakta ,saç yufkası yapardık ,benim ellerim yanardı mangalda yufkaları kızartacağım diye ,sonunda beğenmediklerini tereyağı sürüp bize gözleme yapardın, işte ben o yufkaları artık kendim açıyorum, hem de İstanbul da, Ordudan gelen sacın üstünde kurutuyorum ,ya gördünmü Babaanneciğim,sana bize verdiğin terbiye ve tüm öğretiler için sonsuz teşekkür ederim ,nur içinde yat,sende ,dedem de ,halalarımda hepiniz nur içinde yatın.
Bir gün gelecek senin tavalarını yazacağımı aklımın ucundan bile geçirmezdim ,ne bileyim ,senin tavan o kadar meşhurki arkadaşlarım için bende geçen yazımda bahsettim ister istemezde bu yazı çıktı.Yoksa haddimemi ,ben kim ,sen kim Babaanneciğim,elini yıkadığın su olamayız.
Canımın içi,biraz sana günümüzden bahsedeyim.Artık senin ağaçlarında eskisi gibi meyvalar yok,sadece bu sene mandalinalar çok güzeldi ,bende çocuklarımla Ordudaydım,birlikte topladık ,komşulara dağıttık merak etme,senin zamanındaki meyvalar artık dünyada bile yok ,onların adı organik sebze ,meyva oldu ,ve çok kıymetli .
Dünya o eski lezzetlerin dünyası değil artık,ne fasulyede otat kaldı ,nede salatalık domateste o koku var .Tat tuz yok anlayacağın,elin gavuru bir hormon kattı tohumlarımıza her şey mahvoldu.Dünya bu yüzden kanserden kırılıyor,eski nesiller gibi sağlıklı nesiller yok artık.Fakat çok şükürki ,bizim Ordumuzda okadar değil,sen üzülme bahçelerde meyvalar ,sebzeler dolu,mahalleye çıkarken görüyorum herkezin bahçesinde pancarı ,maydonozu ,v.s. var ,bizim bahçede aynı olmasa bile genede çoğunluğu duruyor,komşular sebze yapıyorlar ,en son üzüm asmasıda yapmışlar çok sevindim.
Kışlık yaprak bile tuzladık merak etme,senin gibi zeytinyağlı dolmalar sarıyorum,Babaanneciğim korkma yaptığın unutulmaz lezzetli yemeklerini anlatmayacağım,ayıp olur dersin diye.Burnumda tüten tüm anıların hasretiyle ,hakkını helal et diyor,sana Allahtan rahmen diliyorum.