Dünya o kadar güzel ve hayat o kadar güzelki ,herşeye rağmen yaşamak o kadar güzelki...
Güzel olan herşey gibi hayat o kadar kısa ve zaman öylesine çabuk geçiyor ,rüya gibi,göz açıp kapayana kadar ,birde bakıyorsun rüzgar gibi geçen koca bir hayat yaşanmış.
Kaybedilenler nerdeler ,onlar daha dün hayatta idiler ama şimdi yoklar ,bir varmış bir yokmuş gibi ,dökülen hazan yaprakları gibi sonbaharın son rüzgarları onları aldı götürdü hayattan ve hayat yeni ilk baharları karşıladı yeni yapraklar ,yeni tomurcuklar filizlendi hayata merhaba diyen...
O halde yaşam henüz son baharın son rüzgarlarına teslim olmadan ,insan kendine sunulan yaşam şansını çok iyi değerlendirmeli her anını yüce yaradana teşekkür ederek ,doya doya yaşamalıdır...
İster dağ başında olsun ,ister deniz kıyısında ,nerde yaşarsak yaşayalım,hiç farketmez ,yeterki mutluluğu ve huzuru çok uzaklarda aramadan sahip olduğumuz her şeyin kıymetini bilelim ,kendimizi olmazlara kaptırıp ,ihtiraslarımızı ,hırslarımızı ,aslında sahip olduğumuz fakat ne yazıkki kıymetini bilemediğimiz tüm güzelliklerin önüne katıp hayatın bize sunduğu yaşam şansını,ezip geçmeyelim.
Sağlık en büyük servettir ,yaşamak en büyük servettir,gün gelir o da kaybolabilr,elinin altındaki huzuru ve mutluluğu kaf dağının arkasında arayanlar bilmelilerki kaf dağının arkasında öyle bir buluntuya hiç kimse ulaşamadı.. İnsan oğlu aylara ulaştı,dünyanın da ötesine gitti ,fakat daha henüz mutluluğu ve huzuru bulamadılar ..
Çünkü huzurda mutlulukda insanın kendi içinde buluması gereken bir olgudur,ne parada pulda nede fizanda aransada bulunması mümkün olmayan bir olgudur .Varken mutluluğu ve huzuru kaybedenler sebeplerini başkalarında aramasınlar ,önce kendi aynalarına bir sorsunlar mutlaka cevabını bulacaklar.
O halde bizler elimizin altındaki hemen yanı başımızdaki güzelim hayatımızın bütün sunumlarını doya ,doya yaşamayalımmı,başkalarına özenip ,başka başka yaşamları kıskanıp,her şeye sahip olma hırslarına kapılıp,boş hayallerin peşine düşüp ,akıp giden zamanın yaşanması gereken güzelliklerini ıskalayalımmı...
Geçen zamanı durdurmak mümkünmü, dünü ,bugün yaşamak mümkünmü,keşkeleri yaşamadan ,pişmanlıkları yaşamadan öğrenmek bu kadar zormu...
Oysa yaşam basit ölçülerin içerisinde insanlık alemine bahşedilmiş en büyük ikramdır .Bu büyük ve paha biçilemez ikramın farkında olmayanlar dünyayı yaşanamaz hale getirenler ne yazıkki en büyük kötülüğü kendilerine yaptıklarının farkında değiller..Dünyanın tamamını bu insanlara verseniz hiç faydası yok daha da mutsuz olur başka bir dünya aramaya çıkarlar ...
Kendini kaybeden ,kaybettiğini nerede bulabilir..İnsan eğer ailesinin ,çevresinin hatta içtiği suyun soluduğu havanın mutluluğunun farkında değilse, sevmeyi bilmeden sevilmek isterse ,aradığını nerede bulabir sizce ..İnsana bahşedilen tüm evrendeki akıl almaz nimetler ,hayatı güzelleştiren tabiat mucizeleri ,binbir çeşitle emrimize sunulmuşken ,neden acaba ağaçları yok etmek ,neden açmadan çiçekleri koparmak,daha henüz tomurcuk tutarken taze dalları kesmek neden ,denizleri kirletip balıkları öldürmek neden,soluduğumuz oksijeni yok etmek neden,inanılması zor ,söylemek zor ama insanın kendi cennetini yok etmesi neden..
Cennetin nimetlerinin farkında olmadan ,cennette yaşamayı hakkeden çocuklara cehennemi yaşatmak neden..Dünyayı cehenneme çevirmek neden..Kendi cennetinin kıymetini bilmeyenlere soruyorum NEDEN.......
Güzel olan herşey gibi hayat o kadar kısa ve zaman öylesine çabuk geçiyor ,rüya gibi,göz açıp kapayana kadar ,birde bakıyorsun rüzgar gibi geçen koca bir hayat yaşanmış.
Kaybedilenler nerdeler ,onlar daha dün hayatta idiler ama şimdi yoklar ,bir varmış bir yokmuş gibi ,dökülen hazan yaprakları gibi sonbaharın son rüzgarları onları aldı götürdü hayattan ve hayat yeni ilk baharları karşıladı yeni yapraklar ,yeni tomurcuklar filizlendi hayata merhaba diyen...
O halde yaşam henüz son baharın son rüzgarlarına teslim olmadan ,insan kendine sunulan yaşam şansını çok iyi değerlendirmeli her anını yüce yaradana teşekkür ederek ,doya doya yaşamalıdır...
İster dağ başında olsun ,ister deniz kıyısında ,nerde yaşarsak yaşayalım,hiç farketmez ,yeterki mutluluğu ve huzuru çok uzaklarda aramadan sahip olduğumuz her şeyin kıymetini bilelim ,kendimizi olmazlara kaptırıp ,ihtiraslarımızı ,hırslarımızı ,aslında sahip olduğumuz fakat ne yazıkki kıymetini bilemediğimiz tüm güzelliklerin önüne katıp hayatın bize sunduğu yaşam şansını,ezip geçmeyelim.
Sağlık en büyük servettir ,yaşamak en büyük servettir,gün gelir o da kaybolabilr,elinin altındaki huzuru ve mutluluğu kaf dağının arkasında arayanlar bilmelilerki kaf dağının arkasında öyle bir buluntuya hiç kimse ulaşamadı.. İnsan oğlu aylara ulaştı,dünyanın da ötesine gitti ,fakat daha henüz mutluluğu ve huzuru bulamadılar ..
Çünkü huzurda mutlulukda insanın kendi içinde buluması gereken bir olgudur,ne parada pulda nede fizanda aransada bulunması mümkün olmayan bir olgudur .Varken mutluluğu ve huzuru kaybedenler sebeplerini başkalarında aramasınlar ,önce kendi aynalarına bir sorsunlar mutlaka cevabını bulacaklar.
O halde bizler elimizin altındaki hemen yanı başımızdaki güzelim hayatımızın bütün sunumlarını doya ,doya yaşamayalımmı,başkalarına özenip ,başka başka yaşamları kıskanıp,her şeye sahip olma hırslarına kapılıp,boş hayallerin peşine düşüp ,akıp giden zamanın yaşanması gereken güzelliklerini ıskalayalımmı...
Geçen zamanı durdurmak mümkünmü, dünü ,bugün yaşamak mümkünmü,keşkeleri yaşamadan ,pişmanlıkları yaşamadan öğrenmek bu kadar zormu...
Oysa yaşam basit ölçülerin içerisinde insanlık alemine bahşedilmiş en büyük ikramdır .Bu büyük ve paha biçilemez ikramın farkında olmayanlar dünyayı yaşanamaz hale getirenler ne yazıkki en büyük kötülüğü kendilerine yaptıklarının farkında değiller..Dünyanın tamamını bu insanlara verseniz hiç faydası yok daha da mutsuz olur başka bir dünya aramaya çıkarlar ...
Kendini kaybeden ,kaybettiğini nerede bulabilir..İnsan eğer ailesinin ,çevresinin hatta içtiği suyun soluduğu havanın mutluluğunun farkında değilse, sevmeyi bilmeden sevilmek isterse ,aradığını nerede bulabir sizce ..İnsana bahşedilen tüm evrendeki akıl almaz nimetler ,hayatı güzelleştiren tabiat mucizeleri ,binbir çeşitle emrimize sunulmuşken ,neden acaba ağaçları yok etmek ,neden açmadan çiçekleri koparmak,daha henüz tomurcuk tutarken taze dalları kesmek neden ,denizleri kirletip balıkları öldürmek neden,soluduğumuz oksijeni yok etmek neden,inanılması zor ,söylemek zor ama insanın kendi cennetini yok etmesi neden..
Cennetin nimetlerinin farkında olmadan ,cennette yaşamayı hakkeden çocuklara cehennemi yaşatmak neden..Dünyayı cehenneme çevirmek neden..Kendi cennetinin kıymetini bilmeyenlere soruyorum NEDEN.......