EMPERYALİST SÖMÜRÜCÜLERİN LÂNETLİ BESMELESİ ‘DEMOKRASİ’


 
            Kişiler ve topluluklar bir işe başlarken çeşitli söylemlerde ve yakarılarda bulunurlar. Bir kısmı yücelerden bir şeyler umarken, kimileri de güç katıcı talep ve teşviklerle işe başlarlar. Özellikle tek tanrılı dinler Tanrı’ya yakarışla istedikleri sonuca ulaşacaklarına inanırlar…
 
            Dogmatik düşüncelerin egemen olduğu toplumlarda çeşitli ritüeller yoluyla bazı kazanımların elde edileceği inancı yaygın benimsemedir. Dogmatizmi aşmış (özellikle Kapitalist ) toplumlarda ise, işe başlarken ilk düşünce maddi ne gibi çıkarlar elde edileceği düşüncesi hâkimdir…
 
            Uluslar ve Devletlerarası ilişkilerde kullanılan dil ise daha farklı, daha gizemli ve ötelerden programlanmış olarak Uluslar sofrasına sunulur. Bu sunum genellikle Emperyalist Sömürgeci Devletler tarafından dile getirilir ve genelde de ’dikte etme’ biçimindedir. İstenilen genellikle saklı tutulur ve günü geldiğince fatura önünüze uzatılır…
 
            Türkiye-ABD, Türkiye AB ilişkilerine dikkatle bakınız; ilk karşılaştığınızda tokalaşmadan, nefes almadan ilk sözleri ‘Demokrasi’dir. Arkasından hemen ‘İnsan Hakları’nı eklerler.
 
Her iki kavram da, günümüz Dünyasında reddedilmeyecek değerdedir. Her kişinin, her toplumun insani bir yaşamı oluşturabilmesi için bu iki değere sahip olması gerekir. Ancak dikkat edilmesi ve uygulanması gereken hareket, bu kavramların sözlerde ve ceplerde kalmaması, ihtiyacı olan kişi ve topluluklara samimi olarak iletilmesidir. Şayet bu değerleri kendinde menkul tutuyorsan karşında bulunanlar için hiçbir yarar sağlamaz…
 
Yaşadığımız devirde hiç kimsenin reddedemeyeceği bir gerçek var ki; sürekli ‘Demokrasi’ ve ‘İnsan Hakları’ sakızı çiğneyen devletler, Dünya’nın tüm zenginliklerini emerken, Demokrasi ve İnsan haklarından yararlanmak isteyen toplumların önüne de her türlü bariyeri örmekten geri kalmıyorlar.
 
Yoksul ve gelişmemiş toplumlar karşısında sırıtarak Demokrasi ve İnsan hakları sakızı çiğneyenlere sormak gerek:
 
Kore’de ne işiniz vardı? Neden bu ülkeyi ikiye böldünüz?
 
Vietnam’da ne işiniz vardı? Bu ülkeyi neden parçalamıştınız?
 
Afganistan dağlarına tavşan avlamaya mı gittiniz?                                                                     Irak Petrollerinin, Libya petrollerinin kaç milyon variline göz koydunuz?
 
Cezayir’de, Tunus’ta ne arıyordunuz?
 
Suriye’den neyi almak istiyorsunuz?
 
Arap Baharının temel amacı neydi?
 
Türkiye’den koparmak istediğiniz ne?
 
BOP projenizin içinde hangi yıkım plânlarınız vardı?
 
Bu ülkelerin halkları bu soruları size tarih boyu soracak ve bir gün faturasını mutlaka size ödetecektir!
 
Yetmiyor bu kadar soru: NATO, CENTO (daha sonra Bağdat Paktı), SEATO gibi kuruluşları hangi gizli emelleriniz için oluşturmuştunuz?
 
Bu antlaşmalarla sömürgeci devletlerin kasasına ne kar zenginlik akıttınız? Kaç milyon emekçinin haklarını gasp ettiniz?
 
Maşa olarak kullandığınız El-Kaide, El-Nusra, Hizbullah, IŞİD, PKK, PYD gibi daha bir sürü terör örgütü neden sizlerin ismi ile anılıyor?
 
Herhalde Demokrasiyi, İnsan Haklarını çok sevdiğiniz için olmalı!
 
Askerinizle, topunuzla, bombalarınızla, uçaklarınızla perişan ettiğiniz ülkelerin insanlarına Demokrasiyi, İnsan Haklarını, Hukuku mu götürdünüz, yoksa kan, gözyaşı, ölüm ve yoksulluğu mu götürdünüz?
 
Dünya’nın neresinden pis kokular gelse, orada sizin postallarınızın, kirli ellerinizin izi var! Girdiğiniz her yeri kirletiyorsunuz, aracı olarak kullandığınız insanlığını yitirmiş katillerle insanlara korku salıyorsunuz!
 
Başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere, tüm sömürgeci vampir artıkları, salya akan ağzınızda Demokrasi, İnsan Hakları, Hukuk, Eşitlik gibi kavramlar değerini yitiriyor.
 
Sizin besmeleniz sahte. Sizin Sahte Demokrasi, Özgürlük, Hukuk, İnsan hakları söylemlerinizin arkasında, Savaş, Silâh, Tank, Top, Bomba, ölüm ve kan var, çıkarlarınız var!
 
İnsanlığın Tarih boyu uyuyacağını, sizlere boyun eğeceğini zannetmeyin. İnsanların beyinlerine doldurduğunuz uyuşturucular, bileklerine taktığınız kelepçeler, ayaklarına vurduğunuz prangalar bir gün boynunuza geçebilir.
 
Unutmayın, güç sınırsız, sonsuz ve ilelebet değildir!                                                      Bir gün Tarih başka türlü de yazılabilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.