Şamlı bir Arap olan Basurcu Agâh Paşa, II: Abdülhamit’in önemli adamlarından biridir. Hiç tıp eğitimi hatta hiçbir eğitimi olmadığı halde padişahın baştabibi de olmuştu..

Basurcu Agâh, aynı zamanda padişahın iyi bir jurnalcisi (hafiyesiydi). Çok sayıda İttihatçının canını yaktığından dönemin sembolü haline gelmişti. Hatta Meşrutiyetin ilanından hemen sonra 3 Eylül 1324 (16 Eylül 1908) tarihinde İttihatçılar gırgır olsun diye ‘‘Agâh Basurcu’’ diye bir gazete bile çıkarmışlardı.

Yine Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşamış ve esprileriyle meşhur Borazan Tevfik, hastalandığında kendisine bakan stajyer doktor’un ‘‘ben daha diplomamı almadım o yüzden doktor sayılmam bana doktor diye hitap etmeyiniz’’ sözü üzerine "Geç diplomayı. O istim gibi sonradan gelsin! Hastanın hatırını soran doktor olmuş demektir. Basurcu Agâh Paşa'nın da diploması yoktu ama Abdülhamid'in dibine baka baka hekim başı oldu. Ben de seni doktor yaptım!" nüktesi de Basurcu Agâh’ı çok iyi anlatmaktadır.

Basurcu ile ilgili bir başka bilgiyi de meşhur‘‘Yüzellilikler’’ den Refii Cevad Ulunay, 29.11.1966 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yazdığı bir yazıda şöyle vermektedir.

‘‘Zat-ı Şahanenin Basurcu başısı Agâh Paşa, Şamlı bir Arap’tı. Terkibini kimseye söylemediği bir merhemle basur memelerini çürütüp düşürüyor, yok ediyordu’’

İşte ‘‘Basurcu’’ böyle biriydi. Aslında o bize sadece basurculukla ne makamlar elde edilebildiğinin tarihe kazınmış bir kanıtı.

Basurcu ölmedi yaşıyor…

Özellikle liderlerin ve amirlerin etrafında.

Ama belirtelim ki, tam kaynağına ulaşamadık ama Basurcu Agâh, 17 Aralık 1928 yılında ameliyat ettiği iki kişinin ölümüne neden olmuş ve tutuklanmıştır.