Doç. Dr. Birol ERTAN
KIBRIS MÜZAKERELERİ DONDURULMALI
Nisan 2009 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Öncesinde
KIBRIS MÜZAKERELERİ DONDURULMALI
Doç. Dr. Birol Ertan
Kıbrıs müzakerelerinde bugüne kadar hemen hemen hiçbir ilerleme sağlanamadı. Bunun nedeni, Rum tarafının isteksizliği, zamana oynaması ve kısa zamanda çözüme ulaşmak yerine AB üyeliği kozunu oynayarak yeni kazanımlar elde etmek çabasıdır. Bu süreçte Rumların bu tavrını önemsemeyen Türk tarafı (KKTC ve Türkiye), gelinen aşamada büyük bir tehlike ile baş başa kalmış görünüyor.
Kıbrıs müzakerelerinde bugüne kadar hemen hemen hiçbir ilerleme sağlanamadı. Bunun nedeni, Rum tarafının isteksizliği, zamana oynaması ve kısa zamanda çözüme ulaşmak yerine AB üyeliği kozunu oynayarak yeni kazanımlar elde etmek çabasıdır. Bu süreçte Rumların bu tavrını önemsemeyen Türk tarafı (KKTC ve Türkiye), gelinen aşamada büyük bir tehlike ile baş başa kalmış görünüyor.
Peki, nedir bu tehlike?
KKTC'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Nisan ayında yapılacak, ancak Şubat ayında propaganda süresi başlayacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylar da netleşmeye başladı. Bir tarafta Cumhurbaşkanı Talat'ın yeniden adaylığı söz konusu iken, diğer yanda ise UBP adayının (büyük olasılıkla Başbakan Dr. Derviş Eroğlu) yükselen grafiği söz konusu. Eşit ve adil koşullarda yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde UBP adayının çok büyük olasılıkla seçileceği tahmin ediliyor. Yapılan anketlerde de Başbakan Dr. Derviş Eroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde ipi göğüsleyeceği anlaşılmaya başladı. Bu gelişmelerin nasıl bir tehlike yarattığını açıklamaya çalışalım.
Cumhurbaşkanı Talat'ın yeniden aday olma isteği, seçimlerde kullanabileceği tek kozu sınırsızca kullanma isteğini de gündeme getirmiş bulunuyor. Cumhurbaşkanı Talat ekibi, Şubat ayına kadar müzakerelerden referanduma sunulacak ya da üzerinde uzlaşılacak bir paket çıkarmak için yoğun bir çalışma içinde. Bu olmazsa, iki tarafı balayacak sözlü bir mutabakat açıklamak niyetinde oldukları anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı Taşlat"ın sıkıştığı durumun bilincinde olan Rum tarafı ise bu durumu kendi lehine en iyi biçimde kullanmak için harekete geçti. Bu süreçte, Kıbrıs Türkleri için asla kabul edilemeyecek noktalarda anlaşma sağlanmış gibi görülen bir noktaya ulaşılması ve bu mutabakata varılmasının yeni Cumhurbaşkanı'nın önüne sunulması tehlikesi gündeme gelmiştir.
Cumhurbaşkanı Talat ve ekibi, dönüşümlü Başkanlık üzerine uzlaştığı gibi, iki kesimin de diğer tarafın Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde %20'lik bir etkisi olması önerisini kabul etmiş ve bunu Ankara'nın onayına sunmuştur. Cumhurbaşkanı Talat, bu önerinin Şubat ayından önce Türkiey tarafından da kabul edilmesi için yoğun çaba içine girmiş, ancak net bir yanıt alaamıştır. Ankara'nın bu öneriden hiç de memnun kalmadığı, özellikle Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu'nun bunu Türkiye kamuoyuna anlatamayacağını ifade ettiği duyumları alınıyor. Sayın Davutoğlu'nun endişesi çok yerindedir ve Türk Hükümeti, bu tehlikeli konuda asla kabule yanaşmamalıdır. Bunun bilincinde olduğunu sandığım Türk diplomasisinin deneyimli bürokratlarının, siyasilere ve iktidara bu önerinin tehlikelerini etraflıca anlattığına ve anlatacağına eminim.
Yeniden seçilebilmek uğruna Rumlara taviz vermeye dönük çabaların kabul edilmesi asla düşünülemez. Alelacele verilecek bir karar ve Rumları ikna etmek için verilecek yeni ödünler, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye Cumhuriyeti açısından ileride telafi edilemeyecek sonuçlar doğmasına neden olabilir. Bu durumda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine birkaç ay kala bir maceraya sürüklenmek niyetinde olan güçlerin engellenmesi ve durdurulması, vazgeçilmez bir görevdir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en iddialı aday olan iktidar partisi UBP, özellikle de Başbakan Dr. Derviş Eroğlu, bu tehlikeli gidişi tersine çevirmek ve durdurmak için dikkatli ve uyanık davranmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı Talat'ın siyasi kurmaylarının Türkiye Hükümeti tarafından desteklendikleri ve müzakere sürecinden seçimlere yönelik bir atılım olarak yeni bir paketin yakın zamanda çıkacağına ilişkin propagandaları, tehlikenin önemli boyutta olduğunu göstermektedir. Başbakan Dr. Derviş Eroğlu'nun Türkiye Hükümeti"ne yönelik olarak kalem aldığı mektubun da bu gelişmelerle bağlantılı olduğu duyumları alınmıştır. Bu değerli çabası nedeniyle Başbakan Eroğlu ve UBP kurmaylarını kutluyorum.
Kıbrıs Türkleri ile adil ve eşit koşullarda bir devlet çatısı altında yaşamaya "Hayır" demiş olan ve her fırsatta bu tavrını yeni oyunlar ile gündemde tutan Rumların, bu kritik dönemde yeni oyunlar içine girmesi olasıdır. Bu oyunu boşa çıkarmak, Kıbrıs Türkleri olarak geleceğimize yönelik olarak alınacak tehlikeli kararlara ve siyasi oyunlara prim vermemek için seçmenlerin ve vatandaşların uyanık olması gerekiyor.
Seçim anketlerinde ve seçmenler bazında güvenilirliği ve desteği hızla düşmekte olan Cumhurbaşkanı Talat'ın bu tür tehlikeli seçenekleri kullanmaması gerektiğine inanıyorum. Makul olan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine birkaç ay kala siyasi üstünlük sağlamak amacıyla Rum tarafına yeni ödünler verilmesini engellemek ve bu konudaki zorlama çabaları durdurmaktır. Bunun yolu ise müzakerelerin Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar dondurulması ve seçimlerden sonra müzakereleri yürütme görevinin yeni Cumhurbaşkanı'na bırakılmasıdır. Siyasetin ve aklın gereği olarak, görev süresi dolmakta olan bir Cumhurbaşkanı'nın müzakereleri sonucu alınacak acele bir kararın siyasal iradeyi yansıtmayacağı açık olduğu için ülkenin geleceğini ilgilendiren kararların alınacağı kritik müzakereler seçime kadar geçici bir süre tatil edilmelidir.
Bu tarihi hatırlatmayı yapmayı bir görev olarak görüyorum.
KIBRIS MÜZAKERELERİ DONDURULMALI
Doç. Dr. Birol Ertan
Kıbrıs müzakerelerinde bugüne kadar hemen hemen hiçbir ilerleme sağlanamadı. Bunun nedeni, Rum tarafının isteksizliği, zamana oynaması ve kısa zamanda çözüme ulaşmak yerine AB üyeliği kozunu oynayarak yeni kazanımlar elde etmek çabasıdır. Bu süreçte Rumların bu tavrını önemsemeyen Türk tarafı (KKTC ve Türkiye), gelinen aşamada büyük bir tehlike ile baş başa kalmış görünüyor.
Kıbrıs müzakerelerinde bugüne kadar hemen hemen hiçbir ilerleme sağlanamadı. Bunun nedeni, Rum tarafının isteksizliği, zamana oynaması ve kısa zamanda çözüme ulaşmak yerine AB üyeliği kozunu oynayarak yeni kazanımlar elde etmek çabasıdır. Bu süreçte Rumların bu tavrını önemsemeyen Türk tarafı (KKTC ve Türkiye), gelinen aşamada büyük bir tehlike ile baş başa kalmış görünüyor.
Peki, nedir bu tehlike?
KKTC'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Nisan ayında yapılacak, ancak Şubat ayında propaganda süresi başlayacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylar da netleşmeye başladı. Bir tarafta Cumhurbaşkanı Talat'ın yeniden adaylığı söz konusu iken, diğer yanda ise UBP adayının (büyük olasılıkla Başbakan Dr. Derviş Eroğlu) yükselen grafiği söz konusu. Eşit ve adil koşullarda yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde UBP adayının çok büyük olasılıkla seçileceği tahmin ediliyor. Yapılan anketlerde de Başbakan Dr. Derviş Eroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde ipi göğüsleyeceği anlaşılmaya başladı. Bu gelişmelerin nasıl bir tehlike yarattığını açıklamaya çalışalım.
Cumhurbaşkanı Talat'ın yeniden aday olma isteği, seçimlerde kullanabileceği tek kozu sınırsızca kullanma isteğini de gündeme getirmiş bulunuyor. Cumhurbaşkanı Talat ekibi, Şubat ayına kadar müzakerelerden referanduma sunulacak ya da üzerinde uzlaşılacak bir paket çıkarmak için yoğun bir çalışma içinde. Bu olmazsa, iki tarafı balayacak sözlü bir mutabakat açıklamak niyetinde oldukları anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı Taşlat"ın sıkıştığı durumun bilincinde olan Rum tarafı ise bu durumu kendi lehine en iyi biçimde kullanmak için harekete geçti. Bu süreçte, Kıbrıs Türkleri için asla kabul edilemeyecek noktalarda anlaşma sağlanmış gibi görülen bir noktaya ulaşılması ve bu mutabakata varılmasının yeni Cumhurbaşkanı'nın önüne sunulması tehlikesi gündeme gelmiştir.
Cumhurbaşkanı Talat ve ekibi, dönüşümlü Başkanlık üzerine uzlaştığı gibi, iki kesimin de diğer tarafın Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde %20'lik bir etkisi olması önerisini kabul etmiş ve bunu Ankara'nın onayına sunmuştur. Cumhurbaşkanı Talat, bu önerinin Şubat ayından önce Türkiey tarafından da kabul edilmesi için yoğun çaba içine girmiş, ancak net bir yanıt alaamıştır. Ankara'nın bu öneriden hiç de memnun kalmadığı, özellikle Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu'nun bunu Türkiye kamuoyuna anlatamayacağını ifade ettiği duyumları alınıyor. Sayın Davutoğlu'nun endişesi çok yerindedir ve Türk Hükümeti, bu tehlikeli konuda asla kabule yanaşmamalıdır. Bunun bilincinde olduğunu sandığım Türk diplomasisinin deneyimli bürokratlarının, siyasilere ve iktidara bu önerinin tehlikelerini etraflıca anlattığına ve anlatacağına eminim.
Yeniden seçilebilmek uğruna Rumlara taviz vermeye dönük çabaların kabul edilmesi asla düşünülemez. Alelacele verilecek bir karar ve Rumları ikna etmek için verilecek yeni ödünler, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye Cumhuriyeti açısından ileride telafi edilemeyecek sonuçlar doğmasına neden olabilir. Bu durumda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine birkaç ay kala bir maceraya sürüklenmek niyetinde olan güçlerin engellenmesi ve durdurulması, vazgeçilmez bir görevdir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en iddialı aday olan iktidar partisi UBP, özellikle de Başbakan Dr. Derviş Eroğlu, bu tehlikeli gidişi tersine çevirmek ve durdurmak için dikkatli ve uyanık davranmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı Talat'ın siyasi kurmaylarının Türkiye Hükümeti tarafından desteklendikleri ve müzakere sürecinden seçimlere yönelik bir atılım olarak yeni bir paketin yakın zamanda çıkacağına ilişkin propagandaları, tehlikenin önemli boyutta olduğunu göstermektedir. Başbakan Dr. Derviş Eroğlu'nun Türkiye Hükümeti"ne yönelik olarak kalem aldığı mektubun da bu gelişmelerle bağlantılı olduğu duyumları alınmıştır. Bu değerli çabası nedeniyle Başbakan Eroğlu ve UBP kurmaylarını kutluyorum.
Kıbrıs Türkleri ile adil ve eşit koşullarda bir devlet çatısı altında yaşamaya "Hayır" demiş olan ve her fırsatta bu tavrını yeni oyunlar ile gündemde tutan Rumların, bu kritik dönemde yeni oyunlar içine girmesi olasıdır. Bu oyunu boşa çıkarmak, Kıbrıs Türkleri olarak geleceğimize yönelik olarak alınacak tehlikeli kararlara ve siyasi oyunlara prim vermemek için seçmenlerin ve vatandaşların uyanık olması gerekiyor.
Seçim anketlerinde ve seçmenler bazında güvenilirliği ve desteği hızla düşmekte olan Cumhurbaşkanı Talat'ın bu tür tehlikeli seçenekleri kullanmaması gerektiğine inanıyorum. Makul olan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine birkaç ay kala siyasi üstünlük sağlamak amacıyla Rum tarafına yeni ödünler verilmesini engellemek ve bu konudaki zorlama çabaları durdurmaktır. Bunun yolu ise müzakerelerin Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar dondurulması ve seçimlerden sonra müzakereleri yürütme görevinin yeni Cumhurbaşkanı'na bırakılmasıdır. Siyasetin ve aklın gereği olarak, görev süresi dolmakta olan bir Cumhurbaşkanı'nın müzakereleri sonucu alınacak acele bir kararın siyasal iradeyi yansıtmayacağı açık olduğu için ülkenin geleceğini ilgilendiren kararların alınacağı kritik müzakereler seçime kadar geçici bir süre tatil edilmelidir.
Bu tarihi hatırlatmayı yapmayı bir görev olarak görüyorum.