Yaklaşık bir yıldır gündemleri meşgul eden belediye başkan adaylarının kim olacağı merakı yakınlarda son bulacak... Dananın kuyruğu kısa süre içerisinde kopacak gibi görünüyor...

Kendine güvenen, çevresinin geniş olduğuna inanan veya; belki kendime bir yarar sağlarım umuduyla uzun süren aday adaylığı süreci mücadele edenleri gerçekten yormuştur...

Aday Adayları nasıl yorulmasınlarki;
-temayül yoklaması için sandığa giriyorlar ama sandıktan inmi, cinmi çıkacak belli değil,
-kendilerini anketlerde önlerde çıkarabilmek için; çoluk çocuk, eş dost, akraba ve iktidar beklentisi içerisinde olanlar neredeyse tüm esnafı, seçmenleri yakın markaja aldılar,
-Parti delegeleri, kurucu üyeler, partide etkili kişiler genel merkezide etkileyecekler hep yakın markaja alındı, iltifatlara boğuldular,
-Basında kendilerini ön plana çıkarılsın diye yapılan yoğun çalışmalar, süslü konuşmalar, gelişen akrabalık süreçleri.....

Tüm bunlar bitmiyor; Milletvekilleride iktidarlarını diri tutmak ve sürekli gündem oluşturabilmek için herkese bol bol vaatlerde bulunuyorlardır, her adaya gizli gizli "Sizi Adayımız yapacağız, ama şimdilik kimseye söylemeyin!..." vaadini veriyorlardır...

Durumu anlatmaya yetermi bilmiyorum ama yazıya bir fıkra eklemenin keyifli olacağını düşündüm...

Bir adamın üç eşi varmış, ama; üç eş sürekli kavga ediyorlarmış "kocamız hangimizi daha çok seviyor..." diye,
Birgün yine kavga etmişler ama bu sefer "bu böyle gitmez çağıralım adamı hangimizi daha çok seviyor soralım..." demişler, çağırmışlar...

Zavallı adam üç eşle zaten bir deri kemik kolaymı üç eşide idare edebilmek, "Eyvah şimdi üçüde birleştiler beni dövecekler..." diyerek korku içinde çağrıldığı yere gitmiş...
Üç kadın yan yana, kocaları karşıda sandalyede titreyerek oturuyor,
Kadınlardan biri; "Biz sürekli kavga ediyoruz bu böyle gitmez, sen şimdi söyle bizden en çok hangimizi seviyorsun..." diye sormuş,

Biraz önce "eyvah bunlar birleştiler şimdi beni dövecekler..." diye korku içindeki adam birden rahatlar, "şu hayatın sürprizleri ne güzel be..." der...
Üç kadını idare etmek zordur ama kurnazlık gerektirir, sevinçle "bana 10 dakika müsade edin..." der ve
Hemen yakındaki boncukçuya girer üç adet boncuk alır, ikisini cebine atar, diğerini eline alır biraz önce korkular içerisinde oturduğu koltuğa şimdi gururla oturur ve;
elindeki tek boncuğu çıkarır; "Bu elimdeki boncuğu hanginizi daha çok seviyorsam ona vereceğim..." der,

Kadınlar; boncuğu kapabilmek için kocalarına bakma yarışına girerler, Ona iyi yemekler yaparlar, kıyafetlerini düzeltirler, ayaklarını yıkarlar vesselam adamı mutlu etme yarışına girerler.......
Kadınların bu ilgisinden adam çok memnundur, şu yaşadığı hayattan gurur duyuyordur,
kadınlarınada sırayla; "Bu boncuğu sana veriyorum ama diğerlerinin haberi olmasın, nasıl olsa onlarda benim eşim değilmi, ama şunu bil; ben en çok seni seviyorum...", der, kadınlarda bu en çok beni seviyormuş diyetrek kocalarını mutlu etme yarışına diğerlerindeki boncuklardan habersiz devam ederler...

Maalesef ülkemizde demokrasi gelişmeyip yerlerde sürünmeye devam ettiğinden günümüzde çoğunlukla iktidar partisi ve diğer partilerin kazanma şansları olan yerlerde yaşanılanlar bunlardan ibaret...

tüm bunlara katlanılırmı diye sorarsanız;
-aileniz, yakın akraba, eş, dost sizden çok büyük beklentiler içerisindeyse;
-sizi destekleyen müteahhitler, imar değişikliği ve ihaleler için canlarını atıyorlarsa,
-küçücük çocuklarınız sizlerin elde ettiği makam ve ünvanlar sayesinde rahat bir geleceğe sahip olabilecek, kısa yoldan ülkeyi zahmetsiz yönetebilmeye talip olacak, zengin olacaklarsa,
-küçük ama iyi kenetlenmiş toplulukların sizden çok büyük beklentileri varsa,
-küçük bir azınlıkla elde edebileceğiniz iktidarınızda kaynakların çoğunu kendinize ve yakınlarınıza aktarabilecekseniz,
belki tüm bunlara katlanabilirsiniz, ama kazanıyor görünüpte kaybeden hep halk ve insanlar olur...

Biraz daha merak ediyormuyuz "Boncuk Kimdedir acaba, diğer boncuklarda ortaya çıkınca neler olacak hep birlikte göreceğiz..."