İsmet BAYTAK
78"liler Federasyonu
78"liler Federasyonu
Canım sıkıldı, internette biraz sörf yaptım. Karşıma 78 liler fedarasyonunun www.78liler.org sitesi çıktı. Çok sevindim. Çünkü ben de 78 liydim. Daha öncede bu sitede birkaç yazı okumuştum.
Açtım, http://www.78liler.org/78web/default.asp?Sayfa=HaberDetay&id=160
Sayfasındaki Solda Ergenekon geyikleri başlıklı Saruhan Oluç"un yazısını okudum.
Oluç, Ergenekon soruşturmasını eleştiren herkesle aklı sıra gırgır geçiyordu. Baktım altta yorum yaz diyordu. Ben de yazdım.
Kısaca şöyle yazdım;
Ergenekon, derin devlet, gizli nato soruşturmasını Gladyo yürütüyor.
AKP sosyalist mi ki gladyoyu açığa çıkarsın?
ABD Türkiye"de artık darbe yapmaktan vaz mı geçti de Gladyoyu sonlandırıyor?
Bundan sonra Türkiye"de darbeleri Avrasyacılar mı yapacak, Onlar toplanıyor da.?
Yazım böyle bir şeydi, gönder dedim, önce, yorum yapmak için guruba üye olmak zorundasınız diye bir yazı çıktı. Bütün guruplar da öyle ya. Ben de üye oldum.
Sonra karşıma yazınız değerlendirilecek, ondan sonra yayınlanacak gibi bir yazı çıktı. Buna da eyvallah dedim.
Sonra da yorumum yayınladı mı diye o sayfaya gidip baktım, gidip baktım, Oluç"un yazısını 100 kişi filan okumuşken benim tıklarımla okunma sayısı çıktı 147 lere. Böyle giderse sayemde Oluç okunma rekoru filan kırabilir. Fakat benim yorumum hala yok.
O sırada gurupta başka bir haber gözüme ilişti; Mamak"taki kadın tutukluların 1982 yılında yazdıkları ve sakıncalı bulunup adreslerine gönderilmeyen kırk mektup ve kart, Mamak zindanı kadın koğuşundan 26 yıl sonra sahibini arayan mektuplar adıyla Londra'da da sergilenmeye başladı. Diye başlayan bir haberi okudum.
Ben de 78 liler gurubunda yayınlanmayan yorumları toplayıp bir sergi mi açsam? Diye düşündüm.
Bunlar tabi kişisel şeyler! Canım, gecelim bunları!
Zaten daha önce de kendilerini komünist olarak tanımlayan Tustav sitesinde, Parrhessia Antik Yunan"da güçsüz konumda olanın risk alarak konuşma eylemine verilen addır. Denilerek bir kampanya açılmıştı. Ben de risk alarak, gurupta konuşmaya kalktım beni hemen kapı dışarı ettiler.
Lütfen kişisel şeyleri geçelim.
Geçtik, baktım diğer sayfalara.
Sayfaları okudukça, aklıma hristiyanlar geldi.
Bildiğimiz gibi hristiyanlar Pazar günü kiliseye ayine gidiyor. Rahip Pazar vaazında, günah işleyenler, allaha inanmayanlar, kiliseye gelmeyenler vs. öldükleri zaman cesetlerini börtü böçekler yiyecek, cehennemde çatır çatır yanacaklar vb. deyince kiliseye giden Hristiyan"lar o gün yemek yiyemeyecek duruma geliyorlarmış.
Bizim! 78 lilerin sayfalarına da bakarsak, 78 yıllarında devrimci olmak demek, işkence görmek, işkencede ölmek, sakat kalmak, idam edilmek, annesi ile ana dilde konuşamamak, cezaevinden çıksa bile kanser olmak, oğlunu dedesine bırakmak filan demekmiş. Sonuçta ne demek isteniyor? Devrimci olmayın, olursanız başınıza bunlar gelir. Sanki gladyonun sitesi!
Bu durum kesinlikle 78 lileri tam olarak yansıtmıyor. Sadece küçük bir görüntü bunlar. Ama büyük görüntü bunlar değil.
Şimdi diyeceksiniz ki, sen bir şey yapmamışın ki böyle konuşuyorsun
Diyebilenler için birkaç şey söylemek istiyorum:
Kaç kez gözaltına alındığımı bilmiyorum. Gözaltı süresi o yıllarda 24 saat değil 12 saat olsa idi, sanırım günde iki kez gözaltına alınırdım.
Ankara"da sıkıyönetim ilan edildi, bir hafta sonra ben mamaktayım 13-14 gün kaldım. Adım radyo ve televizyonda arananlar arasında okundu.
12 eylül 1981 yılında yine 13-14 gün Ankara emniyet Müdürlüğünde misafir edildim. Sadece, sol"cu olduğumu söylediğim için bir tokat yedim polisin birinden.
Fotoğrafım sokakları süslemedi, arananlar diye ama, adım hem Ankara hem İstanbul Sıkıyönetimin arananların listesinde yer aldı.
Kavga ettim, öğrenim özgürlüğünü engellemek, polise mukavemet, izinsiz gösteri yapmak, afiş-pankart asmak ve benzeri eylemler yaptım, kimisinde yakalanıp gözaltına alındım bir çoğunda ise yakalanmadım. Ama elime silah almadım, kimseyi yaralayıp, öldürmedim, kahve taramadım, bomba atmadım. Kırsala gidip devrimi başlatmak için kibrit çakmadım.
Ya peki o günlerin anılarında neler var?
Yıl 1979 Ankara ve İstanbul"da 1 Mayıs yasaklanmış İzmir"e gideceğiz. Tarih 30 Nisan, saat 17.30 Ankara Ulus"ta toplanmışız, birden patlıyor, Yaşasın 1 Mayıs sloganı. yüzlerce kişi yolu kapatmışız, korsanımızı yapıyoruz. Sonra dağılıyoruz. Sokak başlarını polisler tutmuş ben elimi atıyorum, yanımdaki sevdiğim kızın omzuna sallana sallana polis barikatını geçiyoruz.
Yıl 1980 Ankara DSİ salonunda Nato toplantısı var. Biz Nato Genel Sekreterini protesto edeceğiz. Hem de kimsenin bile aklından geçiremeyeceği Kızılay"da, burjuvazinin, devletin kalbinde yani. Ankaralılar bilir Kızılay TC"nin en iyi korunduğu meydanıdır. Saat yine 17.30, kaldırımlar mesaiden çıkan memurlarla, işçilerle dolu, birden patlıyor, kahrolsun ABD emperyalizmi sloganı, Ankara"da sıkıyönetim var, kaldırımlar asker, resmi, sivil polis dolu. Hepsi şaşkın insanların gidip ağızlarına bakıyorlar slogan atıyorlar mı diye. Sıhhiye"den, Akay yokuşuna kadar kaldırımlar uçtu uçtularla dolu. Çok az kayıpla bu eylemi tamamlıyoruz.
Yıl 1979 filan, Gazi Fişek"teyiz. Gazi Fişek askeri bir fabrika Aster-İş örgütlenmeye çalışıyor. Biz fabrika çıkışına gidiyoruz bildiri dağıtmaya, fakat içeri giremiyoruz çünkü askeri bölge. Nizamiye çıkışında bekliyoruz. Servis otobüsleri ise içeride. Çıkan otobüsleri durdurup Aster-İş"in bildirilerini dağıtmaya başlıyoruz. Birden karşımıza bine yakın insan, kahrolsun kömünistler diyerek bize saldırıya geçiyor. Ama biz de deneyimliyiz canım, nasıl kaçacağımızı biliyoruz. Hiç kayıpsız eylemimiz tamamlanıyor. Sonra ne mi oluyor? Gazi Fişek fabrikasında Aster-İş yetki alıyor.
Sonuç olarak:
Ben karar verdim. Demek ki şimdiye kadar kimse 78 kuşağının gerçek anılarını anlatmamış ben anlatacağım. İnanamayacağınız kadar ben de anı var. Hem de insanları korkutan değil nasıl öğrenciler, gençler bir araya gelirse güç olur, devlet hükümet bu güçten nasıl korkar, nasıl işçi-gençlik dayanışması yapılır, nasıl yollar kaldırımlar işgal edilir, nasıl forum yapılır, nasıl kavga edilir, nasıl yazı yazılır filan.
78 gençliği Türkiye"de her şeyi yapacağına inanan, yardımlaşmacı, dayanışmacı, ülkesi ve halkı için yaşamını düşünmeyen bir gençlikti. Ama kimileri halkın onayını almadan halk adına silahlı eylemler yaptılar ve bir çoğu yakalandı ve cezaevlerinde yattı.
12 Eylül ile ilgili yapılan tüm, ses, oğlum ve babam gibi filmler, tv dizileri, kitaplar (en azından benim okuduklarım) bilerek veya bilmeyerek insanları korkutmak üzerine tasarlanmış eserler.
Eğer 78 anılarımı, www.78liler.org sitesinde yayınlanma olanağı bulamazsam, başka bir 78 liler sitesi kurup orada yayınlayacağım. Sanırım benim gibi binlerce 78 kuşağı insan var.
Saygılarımla..
İsmet baytak
Canım sıkıldı, internette biraz sörf yaptım. Karşıma 78 liler fedarasyonunun www.78liler.org sitesi çıktı. Çok sevindim. Çünkü ben de 78 liydim. Daha öncede bu sitede birkaç yazı okumuştum.
Açtım, http://www.78liler.org/78web/default.asp?Sayfa=HaberDetay&id=160
Sayfasındaki Solda Ergenekon geyikleri başlıklı Saruhan Oluç"un yazısını okudum.
Oluç, Ergenekon soruşturmasını eleştiren herkesle aklı sıra gırgır geçiyordu. Baktım altta yorum yaz diyordu. Ben de yazdım.
Kısaca şöyle yazdım;
Ergenekon, derin devlet, gizli nato soruşturmasını Gladyo yürütüyor.
AKP sosyalist mi ki gladyoyu açığa çıkarsın?
ABD Türkiye"de artık darbe yapmaktan vaz mı geçti de Gladyoyu sonlandırıyor?
Bundan sonra Türkiye"de darbeleri Avrasyacılar mı yapacak, Onlar toplanıyor da.?
Yazım böyle bir şeydi, gönder dedim, önce, yorum yapmak için guruba üye olmak zorundasınız diye bir yazı çıktı. Bütün guruplar da öyle ya. Ben de üye oldum.
Sonra karşıma yazınız değerlendirilecek, ondan sonra yayınlanacak gibi bir yazı çıktı. Buna da eyvallah dedim.
Sonra da yorumum yayınladı mı diye o sayfaya gidip baktım, gidip baktım, Oluç"un yazısını 100 kişi filan okumuşken benim tıklarımla okunma sayısı çıktı 147 lere. Böyle giderse sayemde Oluç okunma rekoru filan kırabilir. Fakat benim yorumum hala yok.
O sırada gurupta başka bir haber gözüme ilişti; Mamak"taki kadın tutukluların 1982 yılında yazdıkları ve sakıncalı bulunup adreslerine gönderilmeyen kırk mektup ve kart, Mamak zindanı kadın koğuşundan 26 yıl sonra sahibini arayan mektuplar adıyla Londra'da da sergilenmeye başladı. Diye başlayan bir haberi okudum.
Ben de 78 liler gurubunda yayınlanmayan yorumları toplayıp bir sergi mi açsam? Diye düşündüm.
Bunlar tabi kişisel şeyler! Canım, gecelim bunları!
Zaten daha önce de kendilerini komünist olarak tanımlayan Tustav sitesinde, Parrhessia Antik Yunan"da güçsüz konumda olanın risk alarak konuşma eylemine verilen addır. Denilerek bir kampanya açılmıştı. Ben de risk alarak, gurupta konuşmaya kalktım beni hemen kapı dışarı ettiler.
Lütfen kişisel şeyleri geçelim.
Geçtik, baktım diğer sayfalara.
Sayfaları okudukça, aklıma hristiyanlar geldi.
Bildiğimiz gibi hristiyanlar Pazar günü kiliseye ayine gidiyor. Rahip Pazar vaazında, günah işleyenler, allaha inanmayanlar, kiliseye gelmeyenler vs. öldükleri zaman cesetlerini börtü böçekler yiyecek, cehennemde çatır çatır yanacaklar vb. deyince kiliseye giden Hristiyan"lar o gün yemek yiyemeyecek duruma geliyorlarmış.
Bizim! 78 lilerin sayfalarına da bakarsak, 78 yıllarında devrimci olmak demek, işkence görmek, işkencede ölmek, sakat kalmak, idam edilmek, annesi ile ana dilde konuşamamak, cezaevinden çıksa bile kanser olmak, oğlunu dedesine bırakmak filan demekmiş. Sonuçta ne demek isteniyor? Devrimci olmayın, olursanız başınıza bunlar gelir. Sanki gladyonun sitesi!
Bu durum kesinlikle 78 lileri tam olarak yansıtmıyor. Sadece küçük bir görüntü bunlar. Ama büyük görüntü bunlar değil.
Şimdi diyeceksiniz ki, sen bir şey yapmamışın ki böyle konuşuyorsun
Diyebilenler için birkaç şey söylemek istiyorum:
Kaç kez gözaltına alındığımı bilmiyorum. Gözaltı süresi o yıllarda 24 saat değil 12 saat olsa idi, sanırım günde iki kez gözaltına alınırdım.
Ankara"da sıkıyönetim ilan edildi, bir hafta sonra ben mamaktayım 13-14 gün kaldım. Adım radyo ve televizyonda arananlar arasında okundu.
12 eylül 1981 yılında yine 13-14 gün Ankara emniyet Müdürlüğünde misafir edildim. Sadece, sol"cu olduğumu söylediğim için bir tokat yedim polisin birinden.
Fotoğrafım sokakları süslemedi, arananlar diye ama, adım hem Ankara hem İstanbul Sıkıyönetimin arananların listesinde yer aldı.
Kavga ettim, öğrenim özgürlüğünü engellemek, polise mukavemet, izinsiz gösteri yapmak, afiş-pankart asmak ve benzeri eylemler yaptım, kimisinde yakalanıp gözaltına alındım bir çoğunda ise yakalanmadım. Ama elime silah almadım, kimseyi yaralayıp, öldürmedim, kahve taramadım, bomba atmadım. Kırsala gidip devrimi başlatmak için kibrit çakmadım.
Ya peki o günlerin anılarında neler var?
Yıl 1979 Ankara ve İstanbul"da 1 Mayıs yasaklanmış İzmir"e gideceğiz. Tarih 30 Nisan, saat 17.30 Ankara Ulus"ta toplanmışız, birden patlıyor, Yaşasın 1 Mayıs sloganı. yüzlerce kişi yolu kapatmışız, korsanımızı yapıyoruz. Sonra dağılıyoruz. Sokak başlarını polisler tutmuş ben elimi atıyorum, yanımdaki sevdiğim kızın omzuna sallana sallana polis barikatını geçiyoruz.
Yıl 1980 Ankara DSİ salonunda Nato toplantısı var. Biz Nato Genel Sekreterini protesto edeceğiz. Hem de kimsenin bile aklından geçiremeyeceği Kızılay"da, burjuvazinin, devletin kalbinde yani. Ankaralılar bilir Kızılay TC"nin en iyi korunduğu meydanıdır. Saat yine 17.30, kaldırımlar mesaiden çıkan memurlarla, işçilerle dolu, birden patlıyor, kahrolsun ABD emperyalizmi sloganı, Ankara"da sıkıyönetim var, kaldırımlar asker, resmi, sivil polis dolu. Hepsi şaşkın insanların gidip ağızlarına bakıyorlar slogan atıyorlar mı diye. Sıhhiye"den, Akay yokuşuna kadar kaldırımlar uçtu uçtularla dolu. Çok az kayıpla bu eylemi tamamlıyoruz.
Yıl 1979 filan, Gazi Fişek"teyiz. Gazi Fişek askeri bir fabrika Aster-İş örgütlenmeye çalışıyor. Biz fabrika çıkışına gidiyoruz bildiri dağıtmaya, fakat içeri giremiyoruz çünkü askeri bölge. Nizamiye çıkışında bekliyoruz. Servis otobüsleri ise içeride. Çıkan otobüsleri durdurup Aster-İş"in bildirilerini dağıtmaya başlıyoruz. Birden karşımıza bine yakın insan, kahrolsun kömünistler diyerek bize saldırıya geçiyor. Ama biz de deneyimliyiz canım, nasıl kaçacağımızı biliyoruz. Hiç kayıpsız eylemimiz tamamlanıyor. Sonra ne mi oluyor? Gazi Fişek fabrikasında Aster-İş yetki alıyor.
Sonuç olarak:
Ben karar verdim. Demek ki şimdiye kadar kimse 78 kuşağının gerçek anılarını anlatmamış ben anlatacağım. İnanamayacağınız kadar ben de anı var. Hem de insanları korkutan değil nasıl öğrenciler, gençler bir araya gelirse güç olur, devlet hükümet bu güçten nasıl korkar, nasıl işçi-gençlik dayanışması yapılır, nasıl yollar kaldırımlar işgal edilir, nasıl forum yapılır, nasıl kavga edilir, nasıl yazı yazılır filan.
78 gençliği Türkiye"de her şeyi yapacağına inanan, yardımlaşmacı, dayanışmacı, ülkesi ve halkı için yaşamını düşünmeyen bir gençlikti. Ama kimileri halkın onayını almadan halk adına silahlı eylemler yaptılar ve bir çoğu yakalandı ve cezaevlerinde yattı.
12 Eylül ile ilgili yapılan tüm, ses, oğlum ve babam gibi filmler, tv dizileri, kitaplar (en azından benim okuduklarım) bilerek veya bilmeyerek insanları korkutmak üzerine tasarlanmış eserler.
Eğer 78 anılarımı, www.78liler.org sitesinde yayınlanma olanağı bulamazsam, başka bir 78 liler sitesi kurup orada yayınlayacağım. Sanırım benim gibi binlerce 78 kuşağı insan var.
Saygılarımla..
İsmet baytak