ZEYNEP…..

 

Diyarbakır’ın tozlu yollarından, küçücük yüreği ile Başkent’e, başka bir kente gelmişti Zeynep…

Hani hayatın  şamarı bir kere çarpar ya insana…O küçük bedeni gafil avlamıştı  felek…Çok erken göstermişti yüzünü hayat Zeynep’e..

Zeynep, biraz Anadolu kadını, biraz çocuk, biraz şair…

Adı  Zeynep, yaşımı 16.Hepimizin de içinden geçtiğimiz, hepimizin hayatına konuk olmuş 16…Küçük bedeninde, yaşadıkları xl gibiydi Zeynep’in

Zeynep, içimizden biri ama hepimizden yalnız… Çünkü biz, bu topraklarda aynı dili konuşuyoruz

Peki, ya o…

Daha küçücük yaşlarda dağılmıştı ailesi…

Anne ve babası  boşanmıştı ve Zeynep’in annesini görmesi yasaklanmıştı…Bir çocuğun annesinin şefkatinden mahrum bırakılması  , bir çocuğun başına gelebilecek en talihsiz şey…Anne, saklı cennettir ve Zeynep bu cennetten yoksundu artık…Sonra karar verildi ve Zeynep okutulmayacaktı…Doğu da pek çok kadına konulan ambargo gibi bu yasak Zeynep’e de getirilmişti..

Öğretmenlerinin, babasına ısrarı ile Zeynep, liseyi okuması için Ankara’ya gönderildi… Ve mucize eseri Zeynep’in Ankara’ya gelişi bu nedenle başladı.

Ama ne geliş… Tek kelime bile Türkçe bilmiyordu Zeynep.Ana dili Kürtçeydi…Kendini yabancı bir memlekette gibi hissediyordu.Şimdi daha çok yalnızdı.Her akşam okuldan dönünce gidebileceği bir evi yoktu,sabahları onu okula yollayan annesi ve akşamları işten gelen babası yoktu…Zaten babası da onunla hiç ilgilenmiyordu.Kız ya ,erkek değil!Yalnızlığı ,hayatı böyle öğrenmeye başladı o,hem de tek kelime Türkçe bilmeden Ankara’da yaşamaya başladı. Zeynep,o zamanlar 15 yaşında ya vardı ya yoktu…Ama okumak istiyordu Ve Türkçeyi öğrenmek…

Yeni doğan bebekler gibi ilk öğrendiği kelime “anne”  olmuştu Zeynep’in. Sonra masa, sandalye ve kitap… Önce derslerine sarıldı azimle Türkçeyi öğrenmeye çalıştı…

O Zeynep, bu gün benim yanıma geldi ve benimle konuştu…  “Şiirlerimi inceler misiniz”? Dedi,

Şaşılacak şeydi doğrusu

Türkçenin T’sini bile bilmeyen bu kızcağız, sayısız  şiirler yazmıştı hem de Türkçe…

Şaşırmıştım!

Zeynep belki de ilerde çok ünlü bir şair olacaktı… Kim bilir…

Kaçınılmaz tek gerçek vardı…

Doğumuzda daha kaç Zeynep vardı, okutulmak istenmeyen, ya da bu gün Ankara’da kaç çocuk vardı gidecek yeri olmayan…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar