Salim MERİÇ
Beyaz Kürtlerin gizli iktidarı
Osmanlı Devleti'nin Fırat Nehri ile iran sınırı arasında kalan topraklarının önemli bir ksımı fethedildiği tarihten itibaren fiilen Kürt Beylerinin idaresine kalmıştı. Bedirhan Bey, Cizre Emirliği yönetimini aldığında henüz 19 yaşında idi. Onun emirliğe geçişi, Osmanlı Devleti ile Kürt feodal beyleri arasında yaşanan mücadelenin çok önemli bir safhasının başlangıcına denk geldi. Bu safha, yarı otonom Kürt beylerinin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanan reformların çıkış dönemiydi.Wadie Jwadieh, Kürt Milliyetçiliğin Tarihi Kökenleri ve Gelişimi, Çev: İsmail Çek ve Alper Duman, 4. Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul, 2007, s. 131-132.
Bedirhan Bey, 1802 yılında Cizre’de doğdu. Babasının adı Abdullah’tır. Cizre tarihinde önemli bir yere sahip olan Bedirhan; Azizi, Aziziye veya Azizan adıyla ün yapmış olan Cizre-Bohtan beylerinin soyundan gelmektedir. Hatta Bedirhan Bey’in soyunun, Halid bin Velid’in torunlarından Diyarbakır Valisi Abdülaziz’e dayandığı da söylenmektedir. Bundan dolayı bu sülaleye bağlanmanın şerefini anlatmak üzere, bu soydan gelenlere “Azizi” denilmektedir. Süreyya Bedirhan, Kürt Davası ve Hoybun, Çev: Dilara Zirek, Med Yayınları, İstanbul, 1994, s. 76; Nazmi Sevgen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Türk Beylikleri Osmanlı Belgeleri ile Kürt Türkleri Tarihi, s. 61.
Yalnız bunlar sadece iddadır. Evliliklerinden, gömüldükleri mezarlardan,Selanikli Dönmeler ile yaptıkları evliliklerden, ekonomik, siyasi alandaki mevkileri, soyisimlerinden ve Haham Benjamin Tudela’nın Kürt Yahudileri ve 250 bin İbrani asıllı Kürdün İsrail’de bulunmasıyla tarihten günümüze Kuzey Irak ve Mezopotamya coğrafyasındaki Kürt Yahudilerini baz aldığımızda Bedirhanlar İbrani asıllıdır.
Mesela Anadolu’nun İslamlaşmasından sonra Kürt beylikleri, köklerini İslama, İslamı yayan ve mukaddes sayılan ailelere ulaştırmak için özel gayret sarfetmişlerdir. Bu iddiaların belgesi olarak gösterilen şeçerelerin birçoğu da tartışmalıdır. Kürt meşhurlarının kökenlerini İslam büyüklerine dayandırma zaafı, Dr. Mehmet Şükrü Sekban’ın Musa Anter’e anlattığı hatıralarda da belirtilir: “Bu Kürt büyüklerinin hiçbiri kendini Kürt kabul etmez. Kimi Peygamber’in soyundan seyyittir, kimi Abbasi’dir, kimi büyük komutan Halid bin Velid’e dayanır. Başkaları da vardır ama Araplarda kendine yer bulamayan bazı Diyarbakır beyleri kendilerinin Akkoyunlu Hükümdarı Türkmen Uzun Hasan’ın soyundan da geldiklerini iftiharla söylerler.” Bohtan’ı, Azizan sülalesinden mirasçı bir Kürt emir ailesi yönetmiştir. M. Emin Zeki ve bazı Kürt yazarları, “Azizan” kelimesinin, hanedanlığın kurucularından biri Ceziralı İbn-i Halid’in oğlu Mir Abdullah Azizi’den geldiğini ileri sürmektedirler. Bu ailenin önemli temsilcilerinden biri olan Kamuran Ali Bedirhan’ın ifadesine göre, “Azizan” kelimesi Ceziran’dan uzakta yer alan küçük bir köy olan Arzizan adından gelmiştir. Mahmud Çetin, İsyancı Bedirhan Bey’in Yaramaz Çocukları ve Bir Kardeşlik Poetikası Kart Kurt Sesleri, Marifet Yayınları, İstanbul, 2005, s. 23. Soyunu peygamber’e dayandığını iddaa eden Bedirhan ve Arvasilerin çoğuda İbrani asıllıdır. Kürt meşhurlarının kökenlerini İslam büyüklerine dayandırma zaafı, tamamiyle İbrani kimliklerini kamufle etmek içindir. 16. yüzyılda yaşamış Bitlis Bey’i Şeref Han, Kürtler üzerine yazılmış ilk eser olan Şerefname isimli eserinde; Bedirhan ailesinin atalarını Halid bin Velid’e dayandırmakla birlikte, bu ailenin İslamiyetten önce Yezidi dinine mensup olduklarını ileri sürmektedir.
(d.1802 - ö. 1869) Botan Emiri Bedirhan Bey, 1843-47 yıllarda Osmanlı’da ilk Kürt isyanını gerçekleştiren geniş köklü bir aşirettir. Bedirhan aşireti, 19. yüzyıl ortalarına dek Hakkari nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan Nasturileri, 1846'da Cizre Emiri Kürt Bedirhan Bey ile Hakkari Emiri Nurullah Bey'in düzenlediği iki katliam ile yok etmişlerdir. Amerikalı misyoner Layard’ın anılarında bildirdiğine göre Nesturilerden ölü sayısı 10.000 olarak vermektedir. Sir Ausen Henry Layard, Discoveries in the Ruins of Nineveh and Babylon, New York: Harper Brothers Publishers, 1856, p. 30. 325. 372. Bu rakam diğer kaynaklarda ve misyonerlerin günlüklerinde ise 40.000 ile 80.000 arasında bir rakam geçmektedir.
Prof. Dr. Yalçın Küçük’te Bedirhanlar’ın yaptığı katliamlarını şu şekilde değerlendirmektedir; 19. yüzyıl ortalarına doğrudur. Bu tarih aynı zamanda Yahudilerin ve Hıristiyanların Türkiye’deki iç savaş tarihidir. Bedirhan bir defada 40 bin Süryani’yi katletmiştir peki ama neden? Bunu Kürtlüğe mi yoksa İbraniyeliğe mi bağlayacağız ? 19. yüzyılın ortasından beri bu ülkedeki iç savaşları ve kırımları eninde sonunda Yahudilerin Hıristiyanları tasfiyesi olarak ortaya koyuyorum. Yalçın Küçük, İsyan-2, İthaki Yayınları, İstanbul, 2005, s. 12.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, İ.MSM, 49/1235
İngiltere Musul konsolosunun Bedirhan Bey’in Nasturilere uyguladığı
zulme ilişkin 19 Eylül 1846 tarihli raporun Osmanlıca tercüme sureti
Bedirhan Bey 1845 yılında Osmanlı’ya başkaldırarak Cizre merkezli Botan bölgesinde hükümet kurup kendi adına para bastırmıştır. Bedirhan ailesi tarafından yönetilen Botan Beyliği 1847 yılında tasfiye edilmiştir.Bedirhan Bey’in Osmanlı Devleti’ne karşı gerçekleştirdiği isyan hareketi, Kürtçülük ideolojisine uygun olarak ilk defa Osmanlı Devleti’ne karşı bilinçli olarak tertiplenmiş milliyetçi bir başkaldırı ve isyan hareketidir. Babıali bu isyana karşı 1845’den itibaren Bedirhan Bey’i ikna etmek için her türlü yola başvurmuştur. Bu amaçla Diyarbakır Valisi Hayreddin Paşa, Cizre’de bulunan Nakşibendi Şeyhlerinden Şeyh Yusuf, Şeyh İbrahim ve Şeyh Azrail Efendiler’e gönderdiği (25 Nisan 1847) tarihli mektupta, kendisinin de Tarikat-ı Halidiye-i Nakşibendi’nin müritlerinden olduğunu ve şeyhi Tosyalı Halit-i Nakşibendi Hazretlerinden icazet aldığını belirtmiş ve icazetin bir suretini de kendilerine göndererek tarikat kardeşliği gereğince Bedirhan Bey’e nasihat etmelerini onlardan istemiştir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, İ.MSM, 50/1266
Diyarbakır Valisi Hayreddin Paşa’nın Bedirhan Bey’e destek vermemeleri ve isyandan vazgeçmesi için kendilerine nasihatte bulunmalarına ilişkin Nakşibendi Halidiye şeyhlerine yazdığı mektubun sureti
Nakşibendi Şeyhlerinin (25 Mayıs 1847) tarihli Diyarbakır Valisi Hayreddin Paşa’ya gönderdikleri cevabi mektupta ise, Bedirhan Bey’e devlete karşı itaatsizlikten vazgeçmesini ve padişahtan af dilemesini, aksi takdirde müritleri ile beraber kendisinden ayrılıp devlete itaat edeceklerini ifade ettiklerini yazmışlardır.
Bedirhan Bey, gönderdiği bu mektupla padişaha bağlılığını ve teslimiyetini arz etmektedir. Fakat başta Padişah Abdülmecit (1839-1861) olmak üzere, birçok devlet erkanı onun her hal ve hareketine kuşkuyla bakmaktadır. Padişah ve hükümet bu endişelerinde haklıdır. Çünkü Bedirhan Bey, gizliden gizliye kendi bölgesinde hükümranlık alâmeti olarak adına hutbe okutmaya başlamıştır. Bedirhan Bey’in çevre Kürt aşiretleri tarafından yalnızlaştırılmasından sonra sıkışan Bedirhan Bey, ya Anadolu Ordusu’na sığınacak ya da mahalline kapanacak veya tamamen firar edecektir. Bedirhan Bey ve diğer Kürt beyleri her ne kadar direnselerde, ele geçirildikten sonra, aileleriyle birlikte İstanbul’a gönderildi. Sinan Hakan, Osmanlı Arşiv Belgelerde Kürtler ve Kürt Direnişleri (1817-1867), s. 185-200.
İstanbul’a gelen isyancı Bedirhan Paşa Büyükadada bir köşke yerleştirilir. İşte bu süreçten sonra başlayan gizli ilişkiler ağı kendini Milli mücadele ve sonrasındaki dönemde kendini gösterecektir. Bedirhan Paşa ömrünün son yıllarını Şam’da geçirir ve orada hayata gözlerini yumar ve Şam’a defnedilir.
Bedirhan Bey’in devlete itaatinin sağlanması için Padişah Abdülmecid
tarafından kendisine gönderilen 11 Cemazeyievvel 1263 (27 Nisan 1847)
tarihli mektup.
Başbakalık Osmanlı Arşivleri, HR. MKT, 18/49
Bedirhan Bey ve adamlarının teslim olduğuna dair Anadolu Ordusu Müşiri Osman Paşa’nın 29 Şevval 1263 (12 Ağustos 1847) tarihli raporu
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, İ.DH, 173/9306
Bedirhan Bey isyanının bastırılmasında hizmeti geçen askeri ve sivil
erkanın ödüllendirilmesine dair tezkere
Bedirhan Bey Bağımsız Kürt Devleti planları yapmaya başlamıştır. 1898'de ilk Kürtçe gazete Bedirhanilerden Mithat Bedirhan tarafından yayınlandı..Kürt devletinin kurulması için ingilizlerle bütün diplomatik ilişkileri kurarak “Kürdistan Teali Cemiyeti’ni kurmuşlardı.Martin v. Bruinessen, Agha, Shaikh and State The Social and Political Structures of Kurdistan, Zed Books, London, 1992, p. 179.
Bu dönemde kurulan Kürt örgütlerinin dikkat çekici bir diğer yanı ise mevcut olan örgütlerdeki Kürt aristokrat ailelerinin yeni Kürt yönetiminin önderliği için kendi aralarında iç çekişmeler yaşamasıydı. Bedirhan ve Seyyid Abdülkadir ailelerinin açık rekabetlerinin yanı sıra Babanzadelerin ve diğerlerinin de bu konudaki mücadeleleri belirgindi. Bunların yanı sıra “Bedirhan oğulları, Seyyid Abdülkadir ve Paris’teki Kürt Delegesi Şerif Paşa, Kürt örgütlerinin önde gelen liderleriydi. Uğur Mumcu, Kürt – İslam Ayaklanması (1919–1925), İstanbul, 1991, s. 11.
Kürt aristokrat ve feodal ailelerinden, İstanbul’da ikamete zorunlu olanlardan Bedirhani, Baban ve Şemdinan şeyhleri, öğrenim görmüş Kürt ileri gelenleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin düşüncelerinden oldukça etkilenmiş bulunuyordu.
Kürt Teavün ve Terakki Cemiyetinin kapatılmasında Jön Türklerin olduğu kadar Bedirhan ailesiyle Seyyid Abdülkadir arasında yaşanan rekabetin de payı vardı. Daha sonra Kürt Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti Kürt yayın ve eğitim alanında çalışmalar yapabilmek amacıyla 1919 yılının başlarında kurulmuştu. Kürdistan Teali Cemiyeti’ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren bu cemiyetin kurucuları aynı zamanda Kürdistan Teâli Cemiyeti’nin de önde gelen Kürt şahsiyetleriydi.
Kürt Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti’nin kurucuları şu kişilerden oluşmaktaydı: “Bedirhanzade Emin Ali, Dr. Abdullah Cevdet, Bedirhanzade Mithat Bey, Erzurum Milletvekili Seyfullah Bey, Hakkari Milletvekili Taha Efendi, Van Milletvekili Tevfik Bey, Bedirhanzade Kamil Bey, Bedirhanzade Abdurrahman Bey, Genç Milletvekili Mehmet Efendi, Mir Zeytinzade Hüseyin Avni Bey, Miralay Mahmut Sami Bey, Yargıç Diyarbakırlı Mehmet Faik Bey, Bediüzzaman Said Efendi, Mutkaylı Halil Hayali Efendi, Kürdizade Ahmet Ramiz.” Peygamber soyundan geldiğini iddia eden Nakşibendi Şeyhi Ubeydullah’ın 1879 yılında İran’da bir Kürt Devleti kurmak için başlatmış olduğu ayaklanma başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Uğur Mumcu, Kürt – İslam Ayaklanması (1919–1925), İstanbul, 1991, s. 61, 185.
Nasturi katliamının ardından geçen süreçte o tarihlerde Amerika’nın ünlü gazetesi The Newyork Times “Kürdistanlı Yahudiler” adlı bir yazı kaleme alıyor..Kürt Yahudilerinin varlıklarından bahsediyor lakin bunların bir kısmının tarihsel zamanda İslama geçtiklerini belirtiyor..
Bugün İsrail’de 250.000’den fazla Kürt Yahudisi yaşamaktadır. (Yani İbrani asıllı olup Kürt kültürü içinde yaşamış tarihteki Mezopotamyalı Yahudilerdir.) Aşağıdaki fotoda İsrail’de yaşayan Kürt Yahudileri yer almaktadır.
MOSSAD AJANI KAMURAN ALİ BEDİRHAN
Kürt Bedirhan Bey'in torunu ve Kürdistan Teavün ve Terakki Cemiyeti kurucusu olan Emin Bedirhan'ın oğlu Kamuran Bedirhan, 1895 yılında İstanbul'da doğdu. Emin Bedirhan’ın Kamuran Ali Bedirhan, Celadet Ali Bedirhan ve Süreyya Bedirhan adında üç çocuğu vardı. Ve üçüde Kürtçülük davasına adadılar kendilerini. Kürt Bedirhan’ın torunlarından olan Kamuran Ali Bedirhan (1895-1978), Paris’te Şark Lisansları Enstitüsünde Kürt Lisanı ve Edebiyatı üzerine dersler veriyordu. Mustafa Molla Barzani’nin Irak’taki temsilciliğini yapmıştı. Kürtlerin ayaklanmalarından sonra 1961 yılında bu ayaklanmaların Avrupa’daki sözcülüğünü üstelenen Bedirhan, Barzani’nin namına Newyork’a gitmişti. 1968 yılında ise Kürt ihtilal Konseyi temsilcisi Emir Kamuran Ali Bedirhan İmzası ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U–Thant’a bir muhtıra vermişti. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine, Güvenlik Konseyine ve Siyasal Komiteye mektuplar göndermiş ve Irak Kürt bölgesine bir tahkik heyetinin gönderilmesini istemiştir. Kürtçülük hareketinin önde gelen şahsiyetlerinden biri olan Kamuran Ali Bedirhan, 1940 yılından sonra Paris’e yerleşerek Polonyalı Yahudi bir kadın ile evlenerek ölümüne kadar da Paris’te yaşadı.
Kamuran Ali Bedirhan 1958 yılında Paris’te, Sevr Antlaşması’yla ilgili olarak şöyle yazmıştı. “Yüzyılımızın son çeyreğinde tamamlanan bu antlaşma Kürt halkına birlik ve bağımsızlık hakkı sağlamıştır; bu antlaşma uzun süreli çabalar ve ağır bedeller sayesinde elde edilmiştir. Bu antlaşmanın hiç bir zaman yaşama geçirilmemesine karşın onun moral gücü yeni faktörler sağlamıştır. Biz, kendi geleceğini belirleme ilkesi temelinde Birleşmiş Milletlerce kabul edilmiş olan, insanın var olma haklarına değinen kendi yönetimini tayin etme hakkına, moral ilkelere sahibiz.” Lazarev, M. S. Emperyalizm ve Kürt Sorunu (1917-1923), (çev.) Mehmet Demir, Öz-Ge Yayınları, Ankara 1993. s. 188–189.
Molla Mustafa Barzani, 1970 tarihinde Çuman’da, Dr. Kamuran Ali Bedirhan’a Irak Cumhurbaşkanlığı yardımcılığını yapması için öneride bulunur. Ama Kamuran Bedirhan, “Ben böyle bir teklifi kabul edemem. Irak Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı yerine, Çuman’da kardeşim Celadet Bedirhan adına bir okul yapmayı tercih ederim” der. Kuzey Irak Kürt Gazetesi, Kamuran Bedirhan, Hewler Post, Aralık 2009.
Amerikan gazetesinin 25 Mart 1971 tarihli haberine göre Kamuran Ali Bedirhan Mustafa Molla Barzani’nin Birleşmiş Milletlerdeki temsilcisiydi. O dönem Amerikalı gazeteler Kamuran Bedirhan’ın Barzani aracılığıyla Birlemiş Milletler arasındaki bağı gözler önüne seriyorlardı. Kamuran bağımsız Kürt devletinin kurulması için muhtıralar veriyordu.
KÜRT DEVLETİ BAĞIMSIZLIĞI İÇİN SAVAŞAN BİR KAHRAMAN
KAMURAN ALİ BEDİRHAN
The Spokesman Review, October 11, 1962.
Irak Kürtlerinin ayaklanmalarından sonra 1961 yılında bu ayaklanmaların Avrupa’daki sözcülüğünü üstelenen Bedirhanoğlu 1968 yılında ise Kürt ihtilal Konseyi temsilcisi Emir Kamuran Ali Bedirhan İmzası ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U–Thant’a bir muhtıra vermişti.
Kamuran Ali Bedirhan, İsrail Dışişleri Bakanlığından Moris Fischer ve İsrail’in Washington ve Londra Büyükelçisi Yahu Eylat ile dostluk kurdu. Kamuran Bedirhan ile istihbarat ilişkisini İsrail Paris Büyükelçiliği’nin Yarbay Bin David, Albay Avzi Nerkis gibi askeri ataşeleri yürüttü. Kamuran Ali Bedirhan’ın İsrail gizli servisi Mossad ile olan ilişkisini, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington'daki Brooking Enstitüsü'nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından kaleme alınan "Israel's Secret Wars–A History of Israel's Intelligence Services" (İsrail'in Gizli Savaşı-İsrail İstihbarat Servislerinin Tarihi) adlı kitapta kaleme alınmıştı. Black & Moris’e göre İsrail ile Irak Kürtlerinin ilişkileri 1964’de başladı. Mossad şefi Meir Amit, Arap mevzilerine saldırı operasyonlarını arttırmak için Irak Kürtleri ile ilişkiler kurdu. Kamuran Ali Bedirhan, o dönem Kürt ulusal hareketinin Avrupa’da Paris temsilciliğini yapıyordu. İsrail Savunma Bakanı Şimon Peres, 1950’lerde İsrail için casusluk yapan Kürt lider Kamuran Ali Bedirhan ile yeniden gizlice bir araya gelmişti. Bedirhan, o dönem İsrail elçisi Eliyahu Sasson ilede düzenli görüşmeler yapıyordu. Sasson, Mossad casusuydu ve Ankara’yı İsrail’in istihbarat merkezi yapmıştı. Ian Black & Benny Morris, İsrael’s Secret Wars, (A History of Israel’s Intelligence Services), Grove Press, Newyork 1992, p. 65, 70, 77, 81, 184, 187. İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington'daki Brooking Enstitüsü'nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından kaleme alınan "Israel's Secret Wars–A History of Israel's Intelligence Services" (İsrail'in Gizli Savaşı-İsrail İstihbarat Servislerinin Tarihi) adlı kitapta Mossad'ın Barzani ve Kamuran Ali Bedirhan ile ilişkileri anlatılmaktadır. Kitapta Mossad-Barzani ilişkileri, İsrail Dış İşleri Bakanlığı ve Mossad yazışmalarına dayanılarak açıklanmaktadır. Kitabın önsözünde yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği belirtilmektedir.
Nitekim İsrailli araştırmacı Şalom Nakdimon, Irak ve Ortadoğu kitabında İsraille ilişkileri kuran ilk kürt lider olarak Kamuran Ali Bedirhan’ı göstermektedir. Nakdimon’a göre Kamuran Ali Bedirhan Mossad casusuydu. 1963’te İsrail’e giderek Başbakan David Ben Gurion, Dışişleri Bakanı Golda Meir ve Mossad yetkilileri ile görüşmüştü. Şalom Nakdimon, Irak ve Ortadoğu’da Mossad, (Çev). Ahmet Ekinci, Ankara, 2004, s. 64.
OSMANLI’NIN OTORİTESİNE VE CUMHURİYETE KARŞI OLAN BEDİRHANİLERİN
SELANİKLİLERLE KUTSAL İTTİFAKI
Mevlevi postnişi İshak Dede’nin torunlarından olan eski Dışişleri bakanı Prof.Dr. Emre Gönansay’ın annesi Müveddet Gönensay, isyancı Bedirhan Paşanın oğlu Abdurrahman Çınar’ın kızıdır. Emre Gönensay’ın eşi Aylin (Koçibey) Gönensay, trafik kazasında ölen ünlü rallici Renç Koçibey’in kızkardeşi, Cem Uzan'ın eşi Alara Koçibey’in halasıdır.
Arusi şeyhi olan Ömer Fevzi Mardin, ünlü Hamidiye Zırhlısı’nın iaşe subayıydı. Aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nın ünlü ismi Rauf Orbay’ın da sınıf arkadaşıydı. Ömer Fevzi, meşhur Mardin ailesinden geliyordu ve Kuzey Afrika’da ortaya çıkan, “Abdüsselam-ı Esmer yolu” olarak bilinen Arusiyye tarikatının şeyhiydi. Aslında daha sonra “Mardin” soyadını alacak olan Ömer Fevzi Efendi Küçük Hüseyin Efendi’nin de halifesiydi. Yani Nakşibendi’ydi. Ancak daha sonra Arusiliği ön plana çıkacaktı. Ömer Fevzi Efendi’nin halifesi ise 1979 yılında vefat eden Aziz Çınar’dı. Çınar da Kürtlerin en seçkin ailelerinden olan Bedirhanilerdendi. Aziz Çınar’dan sonra Arusilik iki kola ayrılmıştı. Şimdi her iki kolda da her ayın 22’sinde dua ediliyor. Yani Arusilik’in ritüelleri devam ettiriliyor.
Kürt Bedirhanın torunlarından Kürt tarihçi Cemal Kutay (Teşkilatı Mahsusanın ilk lideri Eşref Kuşçubaşı’nın damadıdır.) Kürt Bedirhan ailesinden olan Bedri Paşanın hanımı, Eşref Kuşçubaşı'nın teyzesinin kızıdır.) Bedirhan Bey'in çocuklarından Murat Bedirhan Bey, Şurayı Devlet Reisliği yapmıştı. Torunu Tevfik Ali Çınar’da Galatasaray'da başkanlık yapmıştı. Bedirhan Bey'in kardeşi, Abdullah Bey'in oğlu, Atatürk'ün yakınında yer alarak Maarif Bakanlığı yapan ve eğitim alanında köklü ve sarsıcı değişikliklere imza atan Vasıf Çınar ailenin diğer fertlerindendir.
Kürt Bedirhan’ın oğlu Ali Şamil Paşa ilk evliliğini Bedrifem hanımla yapmıştı. Bedrifem Hanım daha sonra ikinci evliliğini ise Selanikli Mehmet Edip bey ile yaptı ve bu evlilikten Halide Edip Adıvar doğdu. AKP’nin kurucularından Cüneyt Zapsu’nun Babaannesi Fatma Hidayet Zapsu’da ünlü Bedirhan Paşa’nın ailesindendir. Bedirhanilerden Kaymakam Abdullah Hulusi Bey'in oğlu Vasıf Çınar, İki kez Milli Eğitim Bakanlığı yapmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun uygulayıcısı ve Altay Spor Kulübü’nün kurulmasına ön ayak olmuştu. Menderes hükümetinin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’da Kürt Bedirhan ahvadındandır.Bedirhanlar, Mardinizadeler ile akrabalığa kadar uzanmaktadır. Daha bu isimlerden yüzlercesi var şuan için kısa tutuyorum. Bedirhanlar, Sabetaycılar, ile hem akraba hemde iç içeler.
AKP’nin kurucularından Cüneyt Zapsu’nun Babaannesi Fatma Hidayet Zapsu’da ünlü Kürt Bedirhan Paşa’nın ailesindendir. Cüneyt Zapsu, Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın mensubu olduğu siyasi partinin kurucusu, MKYK eski üyesi ve Başbakan’ın dışişleri danışmanlığını yapmıştı. Zapsu’nun dedesi, İslamcı kesimin iyi tanıdığı bir isimlerden Abdürrahim Zapsu’dur. Eniştesi Kürt milliyetçisi, yazar Musa Anter. Babaannesi ise isyancı Bedirhan Paşa'nın torunu. Ailenin tarihi kurak Cizre ovalarından Balkanlara kadar uzanıyor. Abdürrahim Zapsu, Seyyid Manastırlı Tabipzade Pertev Bey ile Zeliha Hanım'ın çocuğu olarak dünyaya geldi.Annesi Doğu'nun saygın ve meşhur ailelerinden, Arvasiler'dendi. Zeliha Hanım, Seyyid Muhammed Arvasi'nin oğlu Muhyiddin Arvasi'nin kızıydı. Aile uzun yıllar Van'da yaşadı. Bu süre Abdürrahim Zapsu için ömür boyu devam edecek bir dostluğun da başlangıcı oldu. Abdürrahim Zapsu, ünlü Kürt beyi Bedirhan Paşa’nın torunlarından Hidayet hanım ile evlendi. Bu evlilikten Mustafa Pertev, Ayşe Hale ve Jale adında üç çocuğu oldu. Abdürrahim Zapsu, oğlu Mustafa Pertev'i, Uzel ailesinin kızlarından Gaye Uzel (Zapsu) ile evlendirmişti. Cüneyd Zapsu bu ikilinin çocuklarıydı. Uzel ailesi de, Uzel Traktör sanayisinin kurucularındandı. Bu evlilik daha sonra kurulacak olan Azizler Holding'inde temellerini attı. Cüneyt Zapsu’nun kardeşi ve İş dünyasının önemli isimlerinden olan Aziz Zapsu, BİM'in eski yönetim kurulu başkanı ve Türkiye'nin en zengin 100 ismi arasındaydı. Cüneyt Zapsu evliliğini Hindistan başkonsolosu Nihat Boytüzün’ün kızı Beyza Boytüzün Zapsu ile gerçekleştirmiştir. Beyza Hanım Üsküdar Amerikan Koleji mezunuydu. Beyza Boytüzün Zapsu, eski Hindistan, Maldivler, Senegal başkonsolosluğu yapmış olan Nihat Boytüzün’ün kızıdır. Nihat Boytüzün, Tefken Holding'in üç ortağından biri olan Boytüzün, Kamera Reklam ve Turizm Ajansı'nın sahibidir. Galatasaray Spor Kulübü eski başkanlarından Mehmet Cansun, Cüneyd Zapsu’nun eşi tarafından akrabasıdır.
Bedirhanlar, Babanlar ve diğer Kürt şeflerinin hayali Kürdistan devleti kurmak.. Yani Bedirhanilerin hazırladığı Kürdistan projesinin ipini bugün Barzani eline almıştır. Bu projeninde 50 yıldır İsrail projesi olduğunu Odatv’de kaleme aldığım (Barzaniler İsrail ve Kürt Yahudileri ve Barzaniler) adlı makalemde detaylarıyla dile getirmiştim.
Baban aşireti ve Kürt Bedirhaniler Selanikli Dönmeler ile evlilikler yapmışlardır. Hem akrabalar hemde ekonomik ve siyasi alanda iç içeler. Selanikli dönmelerin Kürt Bedirhaniler ile evlilikleri bir asimilasyon mu yoksa İbrani kültürünün ve Yahudi dininin soy silsilesini devam ettirme geleneğimidir ? Dönmeler asırlardır Yahudi soylarını korumuşlardır. Ölüm ilanlarını incelediğimizde görüyoruz ki Bedirhanların Sabetaycılar ile evlilikleri istisna değil, zincirleme olarak devam etmiştir. Sonuçta Türkçüsü, Kürtçüsü hepsi aynı aileden.. Kürt devletini kurulması için Kürt cemiyetleri kuran, Bedirhan ailesi’nin birçok ismi Milli mücadele ve Cumhuriyete karşıydı. Fakat Cumhuriyet kurulduktan sonra Bedirhan Paşa’nın oğulları ve torunları karşı çıktıkları Cumhuriyetin en önemli kilit noktalarına getirildiler. Cumhuriyetin, resmi kurumlarında, sosyal klüplerinde, örgütlerinde, siyasetinde ve bürokrasisinde, en önemli görevlerin başına getirildiler. Cumhuriyete sahte muhalefetlik ettiler, yalandan düşmanlık yaptılar. Danışıklı dövüş içerisinde düşman oldukları bu devletin en önemli noktalarına getirildiler. Gizli bir el sanki hiçbir şey olmamış gibi onları düşman oldukları bu devletin önemli noktalarına getirmişti. İktidarın gerçek sahipleri olan bu gizli oligarşinin aile bağları yıllardır çözülememiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çokça adından söz ettiren Bedirhan ailesi, yıllarca Cumhuriyete ve sisteme karşı gösterildi. Görünürde hep eleştirildiler. Fakat Cumhuriyeti kuran en önemli isimler ile yakın akrabaydılar. Ailenin büyüklerinden Bedirhan Paşa Osmanlı Devletine karşı en kanlı kürt isyanını çıkaranlardan biriydi. Kürt devleti kurmak için Kürt Cemiyetleri ve gazeteler kurdular. Baştan beridir Cumhuriyetin kuruluşuna ve Milli mücadeleye karşı çıktılar. Bu kadar muhalefet etmelerine karşı, Cumhuriyet kurulduktan sonra devletin kilit noktalarına getirildiler. Bedirhanların muhalefetlikleride sahteydi. Peki bu aileyi diğerlerinden ayrıcalıklı kılan şey ne idi ? Onlara böylesine seçilmişlik kazandıran şey, köklü bir aile olmalarından değil, seçilmiş kavimden doğduklarındandır.
Bedirhanilerin Selanikliler ile kurduğu bu gizli oligarşinin hakimiyetini Dönemin İngiliz Binbaşısı Noel ile Amiral Calthorpe telgraflaşmalarında bu durumu şöyle kaydetmektedirler: “Amiral Calthorpe’dan, İstanbul/ 1430 sayılı telgrafım, Bağdat temsilcisinin 5353 sayı ve 12 Mayıs tarihli telgrafı ve sizin 77676 sayı ve 29 Mayıs tarihli telgraflarınıza ilişkin olarak ; Toprakları doğuda olan Abdülkadir, Kürdistan’ın en tanınmış ve saygın ailesi Bedirhanlar, bunların her ikisi de feodal sistemi temsil etmektedirler. Bunlar Türk bürokrasisinde önemli mevkileri ellerinde tutmaktadırlar.” Mim Kemal Öke, İngiliz Ajanı Binbaşı E. W. C. Noel’in Kürdistan Misyonu, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1992. s. 69.
Kuzey Irak’tan İstanbul aydınları seçkinlere seçilmişlere doğru bir Bedirhan yolculuğu. İsyanlar başkaldırmalar Türkiye karşıtlığı yapmaları yinede onları iktidara getirmekten alıkoymamış. Bu sürece gelmeleri Kürt olmalarından dolayımı yoksa İbrani olmaları mı ? Saydığım bunca ailenin Bedirhanilerle evlilikleri sizce basit bir tesadüf mü ? Dönmeler Yahudiliğin Kabalistik bir ekolüne bağlı gizli bir koldurlar. Bunlar tamamiyle Musevi değiller ama Tora’nın 613 emrinden olan en önemli emri yani evlilik emrini yerine getirmektedirler. Bu Talmud’un vazgeçilmez emirlerinden biridir. Daha nice ayrıntıları var ama sadece evlilik akdi üzerinde durdum.
Türkiye’de ikiye bölünen Ulusalcı–Cemaat arasındaki çatışmanın özeti şudur.. Ulusalcı etiketine bürünmüş Selanikli Beyaz Türkler yani (Dönmeler) ile İslamlaşmış cemaat kimliğine bürünen (İbrani) Beyaz Kürtler arasındaki savaştır bu. Birinci grup Ulusalcı ve laikliğin savunucusu Ordu taraftarı olan Beyaz Türkler, diğer tarafta ise ikinci grup olup AKP’yi iktidara getiren Arvasiler, Bedirhaniler, Mardinizadeler ve Arusilerdir. İkinci grup olan neoliberal kapital mafya, kamu mafyası olan ulusalcıları 2008 Ergenekon davasından sonraki süreç ile tasfiye etmiştir. Fakat iki sistemin kendiside İbrani’dir. Birinci ve İkinci grubun kronolojisini isim isim çıkarttığınızda göreceksiniz ki çoğu birbirlerinin akrabasıdırlar.
Şimdi dikkat Arvasiler (Peygamber soyundan) gelen Seyyid olan Hacı Yusufzade Şefik Arvas’ın torunu olan 33. dereceden mason ve bilderberg daimi üyesi, Henry Kissenger’ın Türkiye’deki tek dostu Galatasaray kulubü eski başkanı Selahaddin Beyazıt ile AKP’nin kurucularından Cüneyt Zapsu’da Arvasilerdendi. Soy silsilesini incelediğinizde ortaya İslam’dan başka çok garip ilişkiler çıkıyor.
Hatta Said’i Nursi’nin dava arkadaşları ve çevresinin tamamına yakını ikinci gruptur. AKP ve Gülen cemaati sadece bir görüntüdür. Medya’da ve kamuoyunda tüm dikkatlerin üzerine çekildiği yapıştırılmış bir etikettir. Asıl iktidar olanlar ise ikinci gruptur. Bu her iki grubun ortak noktası ise İsrail dostudurlar. Her iki grupta İsrail’in hegomonyasından çıkamamıştır. Yakında çıkacak olan “İspanya’dan Osmanlı’ya Kripto Yahudiler” adlı kitabımda bu iki grubu detaylarıyla ele aldım.
Yalnız ikinci grubun İsrail’e olan karşıt tavırlarının sebebi ise Amerika’nın (İran-İsrail) dostluğuna karşı Türkiye’nin yanında olması dolayısıyladır. İsrail ile Amerika arasında Nixon ve kendisinden sonraki dönemden bugüne süren gizli bir savaş olduğunu ve İran’ın İsrail ile gizli müttefik olduğunu, 1979 Humeyni devrimini Mossad’ın tertiplediğini ve bu iki ülkenin asla düşman olmadıklarını 30.04.2012 tarihli Odatv’de kaleme aldığım (İşte Belgelerle İran İsrail Gizli İlişkileri ve Gizli İttifakı) adlı yazımda belgeleriyle dile getirmiştim. İleride daha ayrıntılı belgelerlede dile getireceğim.. Peki İçimizdeki İsrail kozlarını kimden yana oynayacak dersiniz ?
Analizin Tamamı için tıklayın
http://www.odatv.com/n.php?n=beyaz-kurtlerin-gizli-iktidari-1507121200