Abdullah Celebioğlu: ORDU ve KOZMİK ODA
Yıllar geçer aklınızdan. Pişmanlıklarınız, geç kalmışlıklarınız. Ah keşke dersiniz keşke ama artık vakit çok geçtir. Bir mola anında çalar telefonunuz ve acı haber gelir Ordu size ihanet etmiştir. Kozmik odaya girmek için izine ihtiyacı olmayan
ORDU ve KOZMİK ODA
Hangi ordu?
TSK"mı
"Milli Eğitim Ordu"su mu ?
"Sağlık ordu"su mu?
Yoksa
Dereleri yukarı akan Ordu"mu?
Ya da bir "vicdani ret" göstericisinin biz Ordu"ya gideriz ama sadece fındık toplamaya diye yazdığı pankartında kastettiği Ordu"mu?
Herkesin bir Ordu"su var.
Bende Ordu"yu düşünüyorum şimdi. "Kozmik oda"sı, iğneli askerleri ile"sağlık ordusu"nun bulunduğu Ordu"yu
Yüksekçe bir tepe üzerinde. Yolu yokuş ve dar. Giriş kapısı düzensiz ama kapının hemen önündeki küçük tahta baraka çay ocağının sevimliliği bu kusuru kapatıveriyor.
Yanan sobanın ısıttığı küçücük odasında hastaneyi gözetleyip hastane dışında sivil bir alanda olmanın cazibesi dayanılmaz.
Tadı gerçekten farklı simit"i hep taze ve mutlaka sıcak çayı sıkıntınızı en az on dakika öteliyor.
Hastane içindeki kafeterya daha tüm imkanları ile emrinizde. Ama sonuçta "kamusal alan" işte.
Hemen önündeki küçük alanda küçücük bitkilerin olduğu bir yer ve oraya gelen küçücük serçeler
Tüm güzellikleri ve sevimlilikleriyle her biri ayrı bir derdin sahiplerine bir anlık olsun sevinç ve neşe verirler. Onları seyrederken içinizden;
Allah"ım ne olur bizim hastamızda hemencecik iyi olsa da şu kuşcağız gibi uçuverse
Böyle bir ümit içerisinde tutarsınız "kozmik oda"nın yolunu,
-İçeri giremezsiniz
derler. Haftalardır yaptığınız gibi küçücük koridorda tüm bekleyenler gibi beklemekten başka çareniz yoktur.
Yoğun bakım demişlerdir adına odanın. Kendince kozmiktir işte.
Hastabakıcı, hemşire, doktor kim olsa gözlersiniz oraya girip çıkanı. Girene de çıkana da adeta saldırırsınız bir haber için. Rahatsız ve ayıp etme pahasına.
Küçücük de olsa bir ümit beklerken bildik cevapları alıp sandalye tepesinde beklemeye dönersiniz.
Birçok şeyi güzeldir Ordu Devlet Hastanenin ama 3.kattaki yoğun bakım personeli harikadır.
Astarını istemesinler diye fazla "yüz" vermeyen hemşireler ile hasta yakınlarından adeta korkan Doktorlar da İdarecileri de öyle.
Ama o hastabakıcılar bambaşkadır. Hakları ödenemez.
Kadrolu filan da değiller. Temizlik firmasının elemanları çoğu. Büyük hizmetler görüyorlar ama özellikle hasta yakınlarına verdikleri moral bambaşka.
Bu duygu anlatılmaz yaşanır.
Kalıcı dostluklar kurduğunuz "bekleme arkadaşları" ile üzüntülerinizi paylaşırsınız azaltmak için.
Böylece hayatın anlamı olan "anı"ları paylaşabileceğiniz birileri vardır akrabalarınızın dışında.
Onların bekledikleri göçmeye başlarken tek, tek sizde hala bir ümit vardır.
Hele üç aydır açık olan gözlerini kendilerine çevirebilmesine razı olan yakınları meslektaşınız olan hastalarını kaybettiklerinde yıkılırsınız.
Yıllar geçer aklınızdan. Pişmanlıklarınız, geç kalmışlıklarınız. Ah keşke dersiniz
keşke
ama artık vakit çok geçtir.
Bir mola anında çalar telefonunuz
ve acı haber gelir
Ordu" size ihanet etmiştir. Kozmik odaya girmek için izine ihtiyacı olmayan bir güç içeri girmiş ve işi bitirmiştir.
Ordu"nun dereleri gözünüzden akmaya başlar aslında olmanız gereken Giresun"a doğru giderken
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.