Adnan YILDIZ:Liberaller ve Şeyh Sait Ayaklanması
Cumhuriyetin milli devlet modeline yönelik başlattıkları hareketin ilk aşaması ise Şeyh Said ayaklanması olarak ortaya çıkmıştır. Ayaklanmalar bastırılmış ancak bu kargaşada Musul elden çıkmıştır. Daha sonra Atatürke suikastlere adı karışan Terakkiperver
Liberaller ve Şeyh Sait Ayaklanması
Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda iki odağa karşı müteyakkız davranıyordu. Dışarıda İngiltere, içeride ise yine İngiltere ile aynı paralelde hareket eden liberaller.
Çünkü Tüccarlar oligarşisinin üslendiği merkez olan İngiltere’nin çıkarlarıyla yeni kurulan Cumhuriyetin dayandığı ulus devlet modeli çatışmaktaydı. İngiltere, Balkan, Önasya, Kafkasya ve Ortadoğu bölgelerinde uluslar arası sermaye ile entegrasyona açık bir federasyon yapılanmasını 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir proje dahilinde yürütmekteydi. Bu yüzden bu bölgelerde hilafetin dinsel çatısı altında dörtlü bir konfederasyon yapısı arzulamaktaydı. Ancak böyle bir yapıyı öngören Sevr anlaşmasını çöpe atan ve Lozan’da şekillenen yeni Türkiye Cumhuriyetinin, merkezi ve bürokratik ulus devlet anlayışı, spekülatif finans çevrelerinin arzuladıkları Anglosakson (daha sonra Angloamerikan) liberal dünya görüşünün kontrolündeki liberallerin önlerine bir engel olarak çıkmıştı.
Nitekim bu rahatsızlığın ilk belirtisi, Cumhuriyetin kurulup hilafetin yeni kaldırıldığı 1924 yılında Musul meselesi ile ortaya çıkmıştır. Lozan anlaşmasını kerhen ve kendilerince geçici bir süreliğine imzaladıklarını düşünen İngiltere, arzuladıkları model yönünde hemen atağa geçmiş ve bu amaçla yerli merkezlerde üslenmiş olan ticaret kolonileri vasıtasıyla işbirlikçilerini devreye sokmuştur.
Hilafetin kaldırılmasına da karşı çıkmış olan ve İttihat ve Terakki’nin liberal kanadında bulunan ekipten Rauf Orbay, Kazım Karabekir ve Refet Bele gibi muhalif askerlere ilaveten Hüseyin Cahit ve Adnan Adıvar gibi liberal ve mandacı İttihatçılarında katılımıyla Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulmuştur. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kuruluşu ilk bakışta bir sen-ben mücadelesinin sonucu olarak görünse de asıl nedenler söz konusu olan devlet modeliyle ilgilidir. Partinin programı aynı zamanda mason da olan Cavid Bey tarafından İzmir /İstanbul ticaret kolonilerinin liberal dünya görüşlerinin çerçevesinde hazırlanmıştı. Program özünde ulus devlet modelinden daha ziyade federatif bir yapıyı arzulamaktaydı. Yöntemleri ise Hicaz demiryolu ihalesini İngilizlere verdirebilmek uğruna dayısı Abdülhamit’e dahi muhalif olmuş ve yine İngiliz paralarıyla liberallerin Osmanlı topraklarındaki temsilciliğini yapmış Prens Sabahattin’in yöntemlerinden farklı değildi.
Nasıl ki Osmanlı liberalleri (federatif sistemin parçası olarak) Rum, Ermeni; Kürt ve İslamcıları kullandıysa aynı şekilde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da Mustafa Kemal’in karşısına benzer kesimlerle işbirliği içinde çıkmaktaydı. Nasıl ki Liberal Prens Sabahattin, din adına hareket ettiğini söyleyen ama aynı zamanda İngiliz balolarının bir numaralı adamı da olan Derviş Vahdeti ile bir ilişki içinde hareket ediyorsa, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da aynı ilişkiler çerçevesinde din adına hareket ettiğini söyleyen Şeyh Said’le dolaylı ilişkiler içerisindeydiler. Hiç dinle-imanla alakası olmayan ve tamamına yakını mason olan parti yöneticileri doğu vilayetlerinde her türlü dini söylemle yeni sisteme muhalefet hareketini oluşturmaktaydı.
Bu konuda Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını en hain kafaların ürünü olarak niteledikten sonra devamında şöyle demektedir.
“Hatırat defterini nafile ve gece namazlarının sevabından bahseden hadislerle dolduran bu sorumlu sekreter, doğu illerimizde dini kışkırtmalar yaparken partisinin programını uygulamıyor muydu? Masum halka, beş vakit namazdan başka, geceleri de fazladan namaz kılmayı öğütlemek, belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından gerçekleştirilirse, bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?”(Mustafa Kemal Atatürk Nutuk, Emre yayınları, haz. Kemal Gurulkan, s. 767)
Liberallerin küresel sermaye adına arzuladıkları federasyon yapılanması yönünde, Cumhuriyetin milli devlet modeline yönelik başlattıkları hareketin ilk aşaması ise Şeyh Said ayaklanması olarak ortaya çıkmıştır. Ayaklanmalar bastırılmış ancak bu kargaşada Musul elden çıkmıştır. Daha sonra Atatürk’e suikastlere adı karışan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da kapatılmıştır.
Ancak, tarihin ilk çağlarından itibaren dünya düzenini kendi çıkarları yönünde oluşturmayı hedef edinmiş olan küresel tüccarlar oligarşisinin bu coğrafyada sürdürdükleri faaliyetleri, kuyudan çıkardıkları yeni yapılanmalarla devam etmiştir. Onların işbirliği içinde oldukları kesimler ise hep aynı olmuştur. Arzuladıkları ise ulus devletleri yok ederek, rahat hareket edebilecekleri adem-i merkeziyetçi (konfederasyon) yönetimleri oluşturmaktır.
Mücadele devam ediyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.