Birol Ertan:Kutuplaşma Korkutuyor

Birol Ertan:Kutuplaşma Korkutuyor

Seçim yarışındaki siyasetçilerin Ankara ile diyalog halinde olma isteği karşısında Anavatan Hükümeti ve yetkililerinin kapıları kapaması elbette düşünülemez. Ankara, KKTC’deki bütün partilere ve siyasi figürlere eşit ölçüde yakın olup kapılarını sürekli a

KUTUPLAŞMA SİYASETİ KORKUTUYOR

Seçim Sonrasına Taşacak Gerginlikler Önlenmelidir

Birol Ertan 
 

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde halkın kamplara bölünmesi, kutuplaşmanın ulusal birlik ve bütünlüğü tehdit etme noktasına gelmesi, az da olsa karşılıklı tehditlerin ve nefret dolu açıklamaların görülmeye başlaması karşısında seçim sonrasında yaşanması olası bazı endişelerimi dile getirmek istiyorum. Katıldığım bir televizyon programında bir seyircinin “sizi uyarıyorum” ve “sizin gibi düşünenlerin söz hakkınız yoktur” gibi tehditler ile siyaseti cepheleşmeye götürecek söylemler kullanması, seçim sonrasına yönelik bazı endişeler duymaya başlamamıza neden olmuştur.

Görünen şu ki, seçim sürecinde kamplaşma ve kutuplaşmanın şiddeti iyice hız kazanmıştır. Bu ayrışma ve kamplaşma sürecinin seçim günü yaklaştıkça daha da tırmanarak artmasından ve seçim sonrasında tarafların birbirleriyle ipleri koparmasından endişelenmeye başladım. Ne yazık ki, seçimlere herkes müdahil olmuş durumda, BM’den tutun da derneklere ve köy muhtarlarına kadar herkes kutuplaşma atmosferinde yerlerini aldılar. Ankara’nın da bu sürece ve güncel siyasete alet edilmesi karşısında endişeler duymamak elde değil. Benim inancım, Anavatan Hükümeti yetkilileri ve siyasi partileri, seçimlere doğrudan bir taraf olarak müdahale etmekten kaçınmaktadırlar ve böyle davranmalarında da sayısız yarar vardır. Böylesi bir kutuplaşmada Anavatanın doğrudan taraf olması, ileride telafi edilmesi zor sonuçlar yaratabilir. Bunun bilinciyle Anavatandaki siyasi unsurlar, seçim yarışını dışarıdan izlemeyi tercih etmektedir.

Seçim yarışındaki siyasetçilerin Ankara ile diyalog halinde olma isteği karşısında Anavatan Hükümeti ve yetkililerinin kapıları kapaması elbette düşünülemez. Ankara, KKTC’deki bütün partilere ve siyasi figürlere eşit ölçüde yakın olup kapılarını sürekli açık tutmak kararlılığındadır. Bunun yanında, Ankara’nın dış politika hedefleri doğrultusunda bazı adayları kendine daha yakın hissetmesi de doğal karşılanmalıdır. Seçime doğrudan müdahale edilmediği koşullarda bunun da bir sakınca oluşturacağı düşüncesinde değilim.

Bu süreçte tarafların  bazı unsurlarının Ankara ya da Anavatan Hükümeti ile çatışma noktasına gelmesi, tarihsel bağlarla kökleşmiş olan Anavatan Türkiye ve KKTC ilişkilerine zarar verecektir. Unutmayalım ki, seçimlerden sonra da Anavatan ve KKTC ilişkileri gelişerek ve güçlenerek devam edecektir ve etmelidir. Ayrıca, Anavatanla çatışma ve çekişme, Rum-Yunan ikilisinin çıkarlarına hizmet edecektir.

Konunun diğer bir yönü, bazılarının durumdan vazife çıkararak şu ya da bu aday lehine ya da aleyhine olacak biçimde KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Anavatan Türkiye adına doğrudan müdahil oldukları izlenimi vermeleri ve bu durumun ülkedeki bazı siyasi partilerin ve seçmenin tepkisini çekmesidir. Bu durum, iki kardeş ülke arasında ileride telafisi zor ve kalıcı olacak olumsuz sonuçlar doğmasına neden olabilir. Bu nedenle, her iki ülkedeki bütün unsurların sorumluluk anlayışı ile hareket etmeleri gerekmektedir.

En büyük endişem, kutuplaşma siyasetinin seçim sonrasında halk iradesinin temsil edildiği Cumhuriyet Meclisi’ne de uzanması tehlikesidir. Seçim sonuçlarından memnun olmayacak bazı partilerin ya da kutuplaşmadaki bir kesimin Cumhuriyet Meclisi’ni boykot etmeye kadar gidecek bir tavır içine girmesi durumunda korktuğumuz başımıza gelmiş olur. Bu konuda bazı duyumlarım olduğunun altını çizerek, bu ciddi konuda çok duyarlı olmamız gerektiğini hatırlatıyorum.

Seçimleri demokrasimizin bir şölenine çevirmek, bir ölüm kalım savaşına dönüştürmemek, Anavatan Türkiye’yi ve Anavatandaki güncel siyaseti bu seçime alet etmemek gerektiğine inanıyorum. Bu konuda yapılabilecek yanlışlar, Kıbrıs Türklerinin çıkarlarına öylesine zararlar verir ki, bunu kısa dönemde telafi etmek mümkün olmaz. Hiçbir aday, seçimlerdeki siyasal hesaplarını başka noktalara çekmemeli, Anavatan Türkiye ile yaşanabilecek tatsız gelişmelere ve soğukluğa neden olacak tavırlara asla izin vermemelidir. Bu konuda özellikle heyecanlı ve fevri çıkışlar yapması olası parti gençlik örgütlerinin disiplin altına alınmasında yarar vardır.

Kutuplaşma siyasetini bu noktadan sonra geriye döndüremesek bile, Anavatan ile ilişkilerimizi kötü etkilemesine ve seçimler sonrasında Meclis’e taşınmasına engel olmamız gerekir. Bu konuda bütün tarafları, tarihsel sorumluluklarıyla hareket etmeye çağırıyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.