BU BİR ÇAĞRI

                                                                                    Emel sungur

Her şeyin bir birine karıştığı bir dünyamız oldu bu bizim dışımızda gelişen ancak içine bizimde dahil edildiğimiz bir süreç. Bu süreçe bir yenisi ekleniyor. 17 Aralık günü yapılacak olan Alevi Çalıştayının çağırılı kişileri arasından 31 sene önce belleklere yerleşen bu gün yeniden çıkıp gelen bir isim var. Yapılan her Çalıştayda “ ne alakası var” dedirten isimler oluyordu ancak bu sefer isimler “ ne alakası var” ın dışında daha derin anla taşıyor; Ökkeş Kenger.

Bu listeleri muhtemelen hazırlayan moderatör çağırdığı isimleri yakın tanıyor, Aleviliğe nasıl baktığını biliyor ve geçmişi pirüpak olarak kabullenmiş olsa gerek. Bu ismin hangi amaçla çağrıldığını düşününce iki noktada kilitlendim.

Birincisi bu güne değin yapılan Çalıştayların yansıması olarak birkaç Alevi etkinliğine yapılan ufak ekonomik bazı katkıların dışında henüz Alevilerin yaşamında demokratikleşme anlamında en ufak bir değişim yok. Bu katkınınsa karşılığı açılışlarda atılan nutuklar, nasihatler, sizden daha çok Hacı Bektaş"ı severim, sizden daha çok Aleviyim, sizden daha çok Ali taraftarıyım ve Alevilik aslında budur içerikli toplantıları açış konuşmaları.

Kolaylıkla yapılabilecek düzenlemelerin hiçbirinin dahi gündeme gelmediği Çalıştaylar efsanesinin bitim noktasına geldiğini düşünüyorum.

Bir diğeri ise “ ne olursan ol gel” özdeyişinin açılımını “elli kanlı dahi olsan gel” diye algılayıp, eldeki kanların suyla yıkanıp geçeceğini düşünüp, aklayıp canlarını yitirenlerle canları yok edenleri buluşturmak.

Düşünemediğimiz korkunç tablolarla karşılaşıyoruz her geçen gün. Zaman zaman bize yakın arkadaşlarca bile bunun adı diyalog olarak dahi yorumlanabiliniyor. Diyalog kurmak elbette ayni topraklar üzerinde sevgi, barış, eşit koşullarda yaşayan medeni insanların başvurduğu bir iletişimdir. Ama bunun en önemli koşulu medeniyetten nasibini almış dinlemeyi, algılamayı ve ikna etmeyi bilen insanların başvurduğu bir iletişim şeklidir. İnsan canına kıyan ve buna gerekçe olarak, dilini, inancını, dünya görüşünü gösteren Maraş Katliamının insanlık dışı manzaraları gözler önünde dururken nasıl bir diyalog kurulur böylesi tabloda resmi veya ismi olanlarla. Siyasetçilerin demokratik Alevi örgütleri olarak yanlarına gittiğimizde hep ayni koro halinde söyledikleri ve ağzında sakız olan “ hep birlikte olup taleplerinizi öyle getirin” le başlayan süreç gelişerek ne yazık ki bizleri kimlerle bir arada olmaya getirdi.

Alevi Çalıştayının çağrılı isimleri içinde olsam Ökkeş Kenger"le ayni havayı solumaktan büyük acı duyardım. Diğer çağrılı canlarla birlikte olup Ökkeş Kenger çağrılıysa, katılacaksa biz gelmiyoruz demeyi yeğlerdim. Ve bu konuda diretir bir dayatma içine girerdim. Elbette çağrılılar listesine baktığımda benden tecrübeli, çok değer verdiğim ağabeyim kadar yakın bulduğum çok özel insanlar var benim akıl vermeye çalıştığım asla sanılmasın bunlar içgüdüsel tepkilerim ve doğru olduğuna inandığım yansımaları.

Evet bunun adı dayatma ise canlar bu dayatmayı yapmalı. Önümüzdeki günlerde 31 yılını anacağımız Maraş Katliamının organizatörleri, talimat verenleri veya uygulayıcılarıyla ayni mekanı paylaşıp Alevi taleplerini dile getirmeyi Pir Sultan"a, Hacı Bektaş"a, Şehbedrettin"e haksızlık sayarım.

24 Aralık tarihinde yıl dönümü Maraş katliamının hala yakan kavuran, ana karnındaki bebeyi, öldüren, yaşlı ninelerin gözünü oyanlarla değil hoş görü, değil diyalog içtiği sudan içmem soluduğu havayı solumam. Hala gözlerimizin önünde duruyor üzerlerinde çarpı işaretleri olan solcu ve Alevi evleri.

Ayrıca Alevi Çalışltayına hangi amaçla çağrıldığı ise benim için hep bir soru işareti olarak kalacaktır.12.12.2009