BU İNSANLARA NELER OLDU YAHU?

BU İNSANLARA NELER OLDU YAHU?

önde bir acemi ya da gamsız yada vurdumduymaz bir sorumsuzun elindeki direksiyonu simit sanması ya da elindeki cep telefonuna iştahlı bir gülümseme ya da sinirle sarılması. Lamba yanıyor, en öndeki araba hareket edene kadar yada iki araba gidiyor yada git

BU İNSANLARA NELER OLDU YAHU?

Akşam saat “ 5 yada 6”,trafik keşmekeş. Bunlar Orduda olan şeyler,ya Ankara , İstanbul, İzmir, Adana da olsa. Arabalar ilerlemekte zorluk çekiyor. Sanırsınız çok önemli kuyruk varda ondan. Benim şansımamı ne, tıkandığımız konu , önde bir acemi ya da gamsız yada vurdumduymaz bir sorumsuzun elindeki direksiyonu simit sanması ya da elindeki cep telefonuna iştahlı bir gülümseme ya da sinirle sarılması. Lamba yanıyor, en öndeki araba hareket edene kadar yada iki araba gidiyor yada gitmiyor, kırmızı tekrar yanıyor. Sorumsuz adam, bu arabalar su değil benzin yakıyor.

Onlar birer memur.Onlar devletin verdiği iki liracık zamla,bu ülkede hükümet eli ile kömür, ihale, yol,baraj gibi büyük işlerden milyarlar kazanan insanlarla yarış ediyor. Onların trafik derdi ya da bir başka derdi asla yok. Ben bu kadar sorumsuz insanın trafikte gitmeye uğraşan insanlara verdiği eziyetin boyutunu düşünüyorum da , bu tip insanımızın niye bu kadar çok olmasına anlam veremiyorum. Öndeki şöförümüzün çabuk hareketi yada sorumlu hareketi arkadan gelen bir çok insana benzin konusunda katkı yapacak ve zaman kaybınıda önlemiş olacaktır.

Bu sorumsuz ve ard niyet sırf trafikte olsa iyi.Pazar yerinde sebze alırken,meyveciden meyve alırken, kestahaneciden kestane alırken. Adam bir kilo bir şey alacak, utanmaz insan tırnak atıp onun bir iki gramını çalmayı kar sayabiliyor. Sebze ve meyvenin asıl fiatı şu ise faiş fiatlar la kar ettiğini sanıyor.Kısacası her tarafımız haramın içinde. Siyasilerin eş dost kazığına,garibin de bu şekilde gram kazıkları eklenince bir haram yumağı etrafımız da dönüp duruyor.

Yada yol kenarlarındaki park etmiş arabaların kirli görüntüleri.Yoldaki el arabalarının çirkin görüntüleri.Bazen diyorum,bu insanlara neler oluyor diye.Adamlar hırsla bir kazanmanın peşinden hızla koşuyorlar.

Bir tek burdamı,ya eğitim de.Orda da siyasetin eli okullara ve eğitim kurmaylarına sendika denen fırsatcı ellerle bulaşınca bir çok okulda iki çocuğu idare etmeye diploma sı dahi yetmeyecek insanlara müdürlük,yardımcılık görevleri verildi. Bu tamı tamına 40 okuldan fazlasın da oldu.Eğitimin boyutunu konuşmuyorum “O “ utanılacak bir seviyede zaten de, birde bizden olmazsan;”hıııııı”! dendi bu insanlara. Ne yapsın eğitimin genç ve hayali çok olan beyin takımı da bu “Hıııı” karşısında düşük kalitedeki eğitime sessiz kaldı.

Ortaya da, Milli Eğitimi idare eden sendikalı cüceler miş imajı yayıldı.Yalan da olsa bunu dışarda iyi lanse eden bu tip sendikacıların da ağzını dikmek için kocaman çuvaldız bulmak ta zor oldu.Nedense bir nevi yürek korkusu.Ne yaparsın.Eskilerde yavaş yavaş emekli olunca şimdikileri de “Hııı” ile gel beri etmek hiçte zor olmuyor.Kendi düşen ağlamaz derler ya öyle bir şey.

En kötü trafikse siyasi kurumlarda yaşanıyor.Akıllı birkaç el çıkıyor.Sizin için burdayız mantığında,o köylünün ,memurun kürek kemiğine oturmuş bir şekilde kendini eller üstünde layık olmadığı diyemiyeceğim,binlerce akıllı geçinene inat , omuz da oturmuş sa,bilakis akıllı , birde onlara meclise kadar kendini bu omuzlarla taşıtabiliyor sa dahada akıllı . Sonra bu insanları yalanla ve dolanla ve gözlerinin içine baka baka kandırıpta eşini, dostunu ,arkadaşını zengin etmesi ve bu konuyuda kamuflaj etmesini bilmesi akıllılık değil de ne?

Bu insanlara neler oldu? Ya büyük boyutta uyuşturma dozunda iğne yapıldı, yada hipnoz.Yoksa her akşam ekranlarda gördükleri karşısında hala uyuyabilen bir insan toplumu olabilir mi? Bence pes. Bu kadar olumsuzluklar içinde olumlu işler yapayım diye ugraşan değerli insanların akademik çalışmalarına yazık.Onlarda zaten ya barajların sularına yada “A.B” veya “dış güçlerin”İMF”kasalarında kaybolup gidiyor.

Ne acı değilmi?

EĞİTİM ZOR BİR İŞTİR….

            Kimse bir sınıf içinde ve elinde tepeşirle kırk dakika anlattığı   ve gençlerin aldığını sandığı çalışmayı eğitim diye bizlere yutturmasın.Bay ya da bayan hiç farketmez,bir planı ne kadar güzel ve doğru bir şekilde hazırlarsa hazırlasın, sınıftaki öğrencilere verdiği dersi eğer  o genç pür dikkat almıyorsa yada öğretmen olarak size gönülden bağlı değilse ,bu işi o sınıfta yüzde kaç başardım diyebilirsiniz ki?

          Yirmi sekiz yılım eğitimci olarak geçti.Bu yirmi  sekiz yılda benim anladığım şey ve onların size verdiği tek şey ,yürek bağı ve çalışma isteği. O olamıyorsa sizin sınıfta yapacağınız her hamlenin sonunda”şah-mat  “olan siz olursunuz.Verdim sandığınız ders modeli de size yazılılar da çok zayıf,sene sonunda da yüzlerce çocukla yapacağınız sınıf geçme sınavları ile geri dönme olur.

       İlk eğitim çalışmam Eyüplü  köyünde on öğrenci ve on öğretmene müdürlük yapmak oldu ,orda da okul yönetmenin ne kadar zor ve bu o kadar da muhteşem olduğunu öğrenmek  oldu.İlk dersim bu idi.”İnsan denen varlığı ne olursa olsun eşit olarak seveceksin.”Sporcu kimliğinin de öne çıkması, gençlerle daha iç içe olmamı ve onlarında iç dünyasında gezinmemi sağladı.O küçük dünyalar da ne hikayeler vardı…!

     Her şey sınıf içinde değil,sınıf dışında ve ögrencinin de yüreğinde olmakla oluyor du.Sert,tavırlarında itici,sevimsiz,not verirken cimri,verdiği sıfır yada bir le mutlu olan öğretmenlerin bu başarısızlıkta çok önemli yerleri var.Her şeyin sonunda o çocuk sıfır alırsa,bilmekten çok ezbere yada kopyaya teşebbüs yolunu seçecek.Hani burda eğitim?

    Aile si,okulu, spor yapıyor  diye ,tiyatro yapıyor  diye ,resim yada şiir yazıyor diye  kızıyorsa ve bu kızmaların da  moda olduğu,onun yeteneklerine pranga vurulduğu bir ortam meydana getiriliyorsa,bu çocukların okul sevgisi biter ve onları “İnternet—kahvelerden” toplar olursunuz.Bir de niye gittin cezası ile azar.Bence bir genç yetenekli ise,o yeteneğini okul adına verebiliyorsa ona not olarak öğretmenin yardıcı olması ve seVdiği işi kadar ,ona derslerini sevmesini  sağlamalıdır.Bu konuda bildiğim bir elin parmağı kadar az öğretmenimiz var.

    Ben bir çok kez bir öğrencimle ders yaptığım oldu,sonra bir başka okulda ise derslerde zayıf gibi görünsede sportif alanda çok yetenekli isimlerin olduğunu keşfettim.Onları bir kulüp takımına verdim ve sonrada dersleri ile orantılı olarak gitmesini sağladım Bir çoğu üniversiteyi bitirdi.İnanırmısınız çoğuda dili seçti ve Almanca öğretmeni oldu.Bu neden acaba?Onun için diyorumya,sınıfa planla girip bir ders anlatmak ve soğuk bir ifade ile ögretmencilik oynamak asla başarılı olmaya yetmez.Sizi sevmeyen bir sınıfı siz, asla o eğitim kutusuna atamazsınız ,asla.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.