BU  SÖZLER İNADINAMI YAYILIYOR?

Akıllı bir spor adamının ağzına alacağı son isim İsmail  Kartal olur. Bunu sakız gibi, her daki ka konuşulmasının bu yönetime  ve  Ordu spora ne artısı  olur ki? 

Ordu sporun zaten çok kötü  bir sırası ve durumu mevcutken, buraya gelen ve burdan Ordu spora minnacık artı vermeden giden bir insanın Ordu spor için konuşulmasına üzülüyorum.

Yazık bizler bu takıma boş  isimler yerine dolu dolu isimler almalıyız ki yarınlarında ki her ışığı parlak olsun. Kaçıncı sırada ve ne durumdayız, bir baksanıza! Şimdi de taraftar bu isme haklı bir tepki duyuyor.

 Ekrem Al dan sonra İsmail Kartal olunca sinirsel bir diş gıcırtısı da  bir sebepten ağız içi yerini alıyor.

Daha önce ne verdi de şimdi ne verebilir ki , diye soran bu taraftarın her sözünde haklılık payı var.

Onun kadar kendi hocaların var.

 Siz inadınamı bir hocaya; “20—25 bin “liraları verecek kadar basiretinizi bağlıyorsunuz? 

Ordudaki hocalar bu paralara bu işi üç dört hoca ile ve daha iyi yapar.

Niye bu inat ve  güvensizlik….?

İnanç noktasın da bir şeylerimizimi kayıp ettik te susarak ve dudak işaretleri ile getir götür işlerinde duruyoruz?

Bu isim bu takıma sünnet değil,  bırakın farz olmasını..

Amatörümüz, alt yapımız, inancımız,  gelecek planlarımız, rotamız, hesabımız, ve Ordu spor etik değerlerine verilen her el yok edilmişken, lütfen bu tip isimlerle Ordu kamuoyunu da meşgul emeyelim.

Ne İsmail Kartalı,  ne bilmem nesi!  Burası "Darüllceza evimi" de, herkese bu takımda bir paye veriyoruz.  

Niçin?

MERHABA DÜNYA !

İyi günler,güzel dünya.. Bugün ,umarım her şey çok güzel olur. Üzerinde, olumsuz bir olay, ölüm, aclık, sahtekarlık, rant, esaret, zalimlik, cahillik hat safhada olmaz.

Seni yaratanın bir bildiği var ki, üzerinde gerçek olan kötü ve izlendikce insan olana acı veren her olayın, bir hikmeti ve sebebi vardır.

Ama, insan diye yaratılmışların, bir yerlere baş oldukların da tek yaptıkları şey, “zulüm, sefalet, kavğa ve ölüm “ üzerine film izlemek, sonrada bunları insan da tatbik etmek. Bir yerde değil insan da!

Sevginin ve yaşamanın tadını bilmeyen ya da onu tatmamışların kin ve nefretle ille de zulüm diye saldırdıkları, işkence yaptıkları varlıkların , dinleri ve dilleri de pek fazla önem arzetmiyor. O yapacağını yapabiliyor.

Sen ,çok güzel bir mekansın dünya. Doğanı ve düzenini, yapını, dağlarını , ormanlarını tek tek yok eden bu akıllı sanılan canlının , sana verdği tahribatı ve bu yüzden ölenlerin hesabını kimselere veremez.

Vahşetin şarkısına öyle kaptırmışlar ki kendilerini büyük başlar, sarhoşluklarında yaptıkları her şeye ,ayık olunca insan hakları yada demokratik bir rüya alemin den ters bakıyorlar. Yeri gökte, göğü ise yerde görerek…

Bin bir renğ doğanın, harika denizlerin, yaylaların, muhteşem şehirlerin, beyaz, sarı, siyah ırkı içinde taşıyan milletlerin le sen, insanlık için bulunmaz bir nimetken, seni elleri ile kurşunlayan insan kılığındaki vampirler le ne hallere geliyorsun, içimiz yanıyor.

Bir de buna , adına siyasetci denen gölge adamlar bulaşın ca, bir çok şey tersten okunmaya başlıyor. Ateş edilmedik hedef kalmıyor. Yok edilmedik alan ve ağlatılmayan insan, canı yanmamış çocuk..Ne feci.!

Ben dünya olsam,dünya kadar isyankar bir tavır içinde olur ve çok kötü işler yapardım. Kötülerle onlar gibi savaşırdım. Ama sen sabrınla ve aydınlık yol haritanla geçmişin den geleceğine giden bu yol da bir çok şeyi ,hastalıklı insanlara gösteriyorsun. Önemli olan bu, değilmi güzel dünya?