Canan YÜCEL:BÜYÜK BAŞIN BÜYÜK DERDİ!
Şöyle bir elimizdekilere göz atalım: Sinemamız var. Haftalık filmler de geliyor. Güzel, gider izler, korkar,coşar, güler eğleniriz Kitapçı ve kitap olayında çok da haklı olduğumuzu söyleyemeyeceğim.fazla okuyan bir toplum olmadığımız için bu konuda hayı
BÜYÜK BAŞIN BÜYÜK DERDİ!
Elimizde bulunanların hep daha fazlasını ister dururuz.
Mesela keşke mobilyalarımı sık sık değiştirebilsem.
Şu kadar param olsaydı. Buna benzer birçok tümce daha kurulur başı sonu düşünülmeden. O anda sadece istenir. Ama bu isteklerin ardı arkası kesilmez.
Küçük şeylerden mutlu olmayı bir türlü beceremiyoruz. Nankörüz sanırım. Aza kanaat etmeyip, çoğu hiç bulamıyoruz.
Kentimiz için de söylüyoruz çoğu zaman. Büyük olsaydı.
Küçük şeylerden mutlu olmayı bir türlü beceremiyoruz. Nankörüz sanırım. Aza kanaat etmeyip, çoğu hiç bulamıyoruz.
Kentimiz için de söylüyoruz çoğu zaman. Büyük olsaydı.
Metropol olsaydı, sinaması çok olsaydı, kitapçısı çok kitabı bol olsaydı…
Ve bu olsaydılar uzayıp gider.
Annem hep olsaydı dediğimde “olsayla bursa bir araya gelse der”. Yani iğne ucu kadarcık acıyla yetinmeyi öğretirdi. Doyumsuzuz. Yapılanla asla yetinmeyiz; hep fazlası, hep daha iyisi istenir.
Şöyle bir elimizdekilere göz atalım:
Sinemamız var. Haftalık filmler de geliyor. Güzel, gider izler, korkar,coşar, güler eğleniriz…
Annem hep olsaydı dediğimde “olsayla bursa bir araya gelse der”. Yani iğne ucu kadarcık acıyla yetinmeyi öğretirdi. Doyumsuzuz. Yapılanla asla yetinmeyiz; hep fazlası, hep daha iyisi istenir.
Şöyle bir elimizdekilere göz atalım:
Sinemamız var. Haftalık filmler de geliyor. Güzel, gider izler, korkar,coşar, güler eğleniriz…
Kitapçı ve kitap olayında çok da haklı olduğumuzu söyleyemeyeceğim. fazla okuyan bir toplum olmadığımız için bu konuda hayıflanmanın da yerli yerinde olacağı kanısında değilim…
Diyeceğim o ki büyük şehrin de büyük kaygısı olur. Bir iki park düzenlenirken sayı on’a çıkar. Zaten yılda bir defa ilgileniliyorken, üç yılda bir ilgilenilmeye başlanır. Durum da içler acısından öte geçemez…
Bir tane ve gözümüz gibi baktığımız(!) alt geçidimiz de her halde göz doyurucu ihtişamlı olurdu diye düşünüyorum.
Sahilimiz de temizlik ödülü alabilirdi!
Nitekim biz büyük şehir değil. Kaldı ki buna seviniyorum. O kadar çok eksikliğimiz varken, yersiz isteklerin yerinin gelmesini hiç mi hiç istemiyorum.
Diyeceğim o ki büyük şehrin de büyük kaygısı olur. Bir iki park düzenlenirken sayı on’a çıkar. Zaten yılda bir defa ilgileniliyorken, üç yılda bir ilgilenilmeye başlanır. Durum da içler acısından öte geçemez…
Bir tane ve gözümüz gibi baktığımız(!) alt geçidimiz de her halde göz doyurucu ihtişamlı olurdu diye düşünüyorum.
Sahilimiz de temizlik ödülü alabilirdi!
Nitekim biz büyük şehir değil. Kaldı ki buna seviniyorum. O kadar çok eksikliğimiz varken, yersiz isteklerin yerinin gelmesini hiç mi hiç istemiyorum.
Az ve öz olanla yetinmeye çalışıp, elden geldiğince mutluluğumuza mutluluk katarız. Önce sinema severlerden salonlarımızı doldurmalarını, okurlarımızdan da kitap mağazalarımızı gezmelerini öneririm.
İstedikten sonra küçük dediğimiz kentimizi n bize ne kadar büyük olduğunu görebiliriz diye düşünüyorum.
Hani derler ya karanlıktan şikayet edeceğine bir mum da sen yak diye. İşte aynı şey eksiklik mutlaka olacaktır fakat bu eksiklikleri duyurmak ve ön ayak olmakta biz halkın işi.
Yani kısacası;
Karanlıktan şikayet edeceğine, bir mum da sen yak. Yak ki büyük başın büyük derdi olmasın!
CANAN YÜCEL
Hani derler ya karanlıktan şikayet edeceğine bir mum da sen yak diye. İşte aynı şey eksiklik mutlaka olacaktır fakat bu eksiklikleri duyurmak ve ön ayak olmakta biz halkın işi.
Yani kısacası;
Karanlıktan şikayet edeceğine, bir mum da sen yak. Yak ki büyük başın büyük derdi olmasın!
CANAN YÜCEL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.