Değişimden rahatsız olanlar!...
Terörle mücadelede kararlı adımlar atılmaya başlandı. Terörle mücadelede valilerin koordinesinde asker polis işbirliği sağlandı ve kararlı tutum sayesinde teröre büyük darbeler indirilmeye başlandı. Yaz kış denmeden teröristlerin kaldığı ve yuvalandığı ye
Değişimden rahatsız olanlar!...
Orhan YÜCEL
Türkiye değişiyor ve değiştikçe de gelişiyor. Değişim, önce Türkiye’de alışkanlıkların aksine gerçekleştirilen uygulamalarla başladı. İlk defa dokunulamaz zannedilenlere dokunulmaya başlandı. Vesayete son verilmek üzere düğmeye basıldı. Darbe çığırtkanlığı ile darbelerin teşvik edilmesinin önü kapandı.
Brifinglerle karar veren yargıdan, tarafsız ve bağımsız yargıya doğru adımlar atıldı. Yargı bir zamanlar birilerinin arka bahçesi gibiydi. Eski iki adalet Bakanının yargıda gerçekleştirdiği atamalarla göreve gelenler, görevlerini çok güzel ifa ettiler ve diyet borçlarını böylece ödemiş oldular.
Üniversiteler, gerçek ilim yuvası olma yolunda hızla adım atmaya başladı. Üniversite rektörlerinin darbelere öncülük yapmasının önüne geçildi.
İstihbarat, sivil iradenin emrine girdi ve topladığı istihbari bilgileri ilk defa sivil irade ile paylaşmaya başladı.
Terörle mücadelede kararlı adımlar atılmaya başlandı. Terörle mücadelede valilerin koordinesinde asker polis işbirliği sağlandı ve kararlı tutum sayesinde teröre büyük darbeler indirilmeye başlandı. Yaz kış denmeden teröristlerin kaldığı ve yuvalandığı yerlere kararlı operasyonlar gerçekleştirildi. Operasyonlara ara verilmeksizin devamlılığı sağlandı. Böylece teröristlere toparlanma ve yeniden eylemlere geçme fırsatı tanınmadı. Operasyonlarla teröristlere büyük zayiatlar verdirildi. Teröristlere aman verilmedi.
Terörün finans kaynağı olan esrar ve eroin kaçakçılığına da son verecek başarılı operasyonlar gerçekleştirildi. Böylece terörün finans kaynakları ortadan kaldırılmış oldu.
Terörle mücadelede elde edilen başarıda, ilimizin Milletvekili ve İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin’in kararlı tutumunun etkili olduğunu da unutmayalım.
Terörün şehirlerdeki yapılanması sıkı takip edilerek ve istihbaratla iç içe yapılan çalışmalar ile beli kırılmaya başlandı. Terörün şehir yapılanmasında görev alanlar teker teker tesbit edilip Türk adaletine teslimi sağlandı.
Devam eden mahkemeler her türlü caydırıcı çıkışlara rağmen akamete uğratılmadan netice alınıncaya kadar görevlerini yapmakta kararlı tutumlarını sürdürmekteler. Dokunulamaz zannedilenlerin de hesap vermeye çağrılmalarına devam ediliyor.
Danıştay saldırısı, Hrant Dink cinayeti, Muhsin Yazıcıoğlu’nun geçirdiği helikopter kazası ve geçmiş yıllarda gerçekleşen Maraş, Çorum, Sivas, 1 Mayıs ve daha bir çok faili meçhul cinayetler de aydınlatılmaya çalışılıyor.
Ülkede böylesine güzel gelişmeler yaşanırken, bu gelişmelerden rahatsızlık duyan azınlıkta kalan bir grup da, caydırıcı ve yapılan çalışmaları akamete uğratacak faaliyetlerde bulunmaya devam ediyor. Mahkemeleri etkileri altına alamayınca, şimdi de özel mahkemelerin demokratik ülkelerde bulunmaması gereken mahkemeler olduğunu yaymaya çalışıyorlar. Davaları sulandırmaya ve delillerin yetersizliğini ileri sürerek, davaların devamına engel olmaya çalışıyorlar.
Yargıyı etkileyemeyince de, yargının iktidarın arka bahçesi olduğu imajını yaymaya kalkışıyorlar. Halbuki, yargı bir zamanlar bu çevrelerin arka bahçesi gibi çalışıyor ve bunların direktifleri ve verilen brifingler doğrultusunda kararlar veriyordu. Şimdi bu etkinliklerini kaybedince, kendi yaptıklarını unutmuşçasına, yargıyı etkilemenin yollarını arıyorlar.
Tutuklu sanıkların, tutukluluk gerekçelerini hafife alarak, tutukluluk sürelerinin uzun olduğunu ileri sürüyorlar. Yargılanan kimselerin tutuklanmadan da yargılanabileceğini ileri sürüyorlar. Halbuki tutukluluk bir mecburiyetten kaynaklanmaktadır.
Bazı sanıkların yurt dışına kaçmış oldukları ve bazılarının dışarıda bulundukları sırada delilleri nasıl yok ettikleri bilinmiyor gibi. Bugün tutuklu olarak yargılananlar dışarıda olsalardı, bu delillerin çoğunu yok ederlerdi. Bu gerçeği kamuoyundan kaçırmaya çalışıyorlar.
Velhasıl kelâm gelişmeler ülkemizin lehine olacaktır ve bundan sonra ülkemiz bütün enerjisini daha faydalı olacak şekilde kullanma fırsatına kavuşacaktır diyerek yazımıza son verelim.
Değişimden rahatsız olanların çığırtkanlıklarına kulak asmaksızın başlatılan çalışmaların netice alınıncaya kadar hız kesmeden devamı mutlaka sağlanmalı.
Hele de yeni ve sivil bir Anayasa’nın da bir an önce Meclisten geçmesine gayret gösterilmeli…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.