Bu bakımdan, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesini yapanların ve o karanlık günlerde halka zulmedenlerin mahkeme önüne çıkartılması, basit bir hesaplaşma ve yaraların sarılması değil, mevcut siyasal ve toplumsal yapımızın demokratikleşmesinde önemli bir dönemeç olacaktır.

         Kanlı darbenin başları Evren ve Şahinkaya hakkındaki dava binlerce mağdurun ve bütün yurttaşların haklı beklentileriydi.

        Gücünü darbecilerden ve her türlü insanlık dışı muamelenin utanmazca savunulduğu siyasal iklimden alan işkenceciler halen aramızda "saygın yurttaşlar" olarak dolaşıyorlar. Bu karanlık rejimin insafsız uygulamalarında rol sahibi olanların yargılanmasının önüne hiçbir mazeret çıkarılamaz. İnsanlık suçunun bu failleri ve ortakları mutlaka hesap vermelidir. Darbe soruşturması dosyasından ayrılan işkence ve diğer insanlık dışı suçlara ilişkin yürütülen soruşturma da bir an önce bitirilip dava açılmalıdır.

        12 Eylül baskıcı, otoriter, tahakkümcü, anti-demokratik bir devlet yapılanmasının adıdır. Varlığını halen sürdüren sayısız darbe yasası,  kurumu ve uzantılarının tasfiyesi hemen gerçekleşmeden demokratikleşme önünde ciddi bir mesafe alınmış olmayacaktır.

       Özel yetkili mahkemeler de 12 Eylül Darbe hukukunun günümüzdeki bir uzantısıdır. Bu mahkemeler kapatılmalı, evrensel hukuk normlarına uygun bir adli sistemin kurulması yönünde gerekli adımlar ivedilikle atılmalıdır.

Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu aynı zihniyetin yansımalarıdır. Siyasi yaşantımızın bu anti-demokratik cendereden hemen çıkarılması gerekir. Bu alanın tüm yasalarında gerekli demokratikleşme adımları zaman geçirilmeden atılmalıdır.

        Anayasa, bu darbenin toplumumuzu ceberut bir devlet yapılanmasına ve onun baskısı altındaki anti-demokratik bir siyasal ve toplumsal hayata mahkum etmiştir. Kısmi düzeltmelerle ıslah edilmesi mümkün olmadığı da geçen yıllar içinde açıkça görülmüştür.

       TMK ve benzeri yasalar süratle kaldırılarak, demokratik ve özgürlükçü bir iklim yaratılmalı,  zaman yitirilmeden sosyal ve demokratik bir anayasa hazırlanmalı ve hazırlık sürecinde katılımcı demokrasinin tüm mekanizmaları sonuna dek işletilmelidir.

       EDP, 12 Eylül'e, sorumlularına, yasa ve kurumlarına, uygulamalarına ve uzantılarına karşı mücadelenin sesi olmaya devam edecektir. 12 Eylülcüler hakkında şikayetçi olduk, şimdi 12 Eylül döneminde Ordu ilinde görev yapan dönemin işkencecileri ve anti demokratik uygulamaların yürütücüsü olan kamu görevlileri ve sivil uygulayıcıları hakkında suç duyurusunda bulunup davanın müdahili olacağız.

        12 Eylül öncesi ve sonrasında,  Ordu ili ve ilçelerinde gözaltına alınan, tutuklanan - yargılanan,  işkence gören, Cezaevlerinde yatan yurttaşlarımızın kendilerinin veya yakınlarının açılan davalara müdahil olmalarını istiyoruz. Oluşturmaya çalıştığımız ve Ordu Cumhuriyet Savcılığına vereceğimiz suç duyurusu dosyalarına müdahil olarak destek vermelerini istiyoruz, dedi.