EMASYA'ya 'uygun adım, marş!'
Yandaş medyada "AKP'ye karşı" imiş gibi sunulsa da aslolarak toplumsal muhalefet karşısında işlevlendirilen EMASYA, AKP'ye yeni bir demokrasi kahramanlığı bahşedecek şekilde yürürlükten kaldırıldı.
EMASYA'ya 'uygun adım, marş!'
Yandaş medyada "AKP'ye karşı" imiş gibi sunulsa da aslolarak toplumsal muhalefet karşısında işlevlendirilen EMASYA, AKP'ye yeni bir demokrasi kahramanlığı bahşedecek şekilde yürürlükten kaldırıldı.
Taraf gazetesinin yayınladığı "Balyoz Darbe Planı" iddialarının ardından gündeme hızlı bir giriş yapan EMASYA Protokolü, dün itibariyle yürürlükten kaldırıldı. EMASYA'nın, Balyoz Darbe Planı "belgeleri"nin Taraf gazetesince gündeme sokulduğu hızla yürürlükten kaldırılması, tüm adımları düşünülmüş ayrıntılı bir plan çerçevesinde hareket edildiğini akla getirdi.
Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı uzmanları, geçtiğimiz pazartesi günü bir araya gelerek protokolün yürürlükten nasıl kaldırılacağını görüşmüştü. Bu görüşmede birlikte hazırlandığı tahmin edilen EMASYA'nın kaldırılmasına ilişkin protokol metnini, Genelkurmay Başkanlığı Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş imzaladı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, EMASYA Protokolü'nün yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili olarak Anadolu Ajansı'na dün yaptığı açıklamada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüştüğünü belirterek, "bunun ortak imza ile yine yürürlükten kaldırılmasını kararlaştırmıştık. Arkadaşlarımız bir araya geldiler ve ortak imzayla yürürlükten kaldırdılar. Bu hem Genelkurmay Başkanlığımıza, hem de valilerimize bugün (dün) gönderilmiştir" dedi.
İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arasında yürütülen görüşmelerde, ilgili kanun maddesinin (İller İdaresi Kanunu'nun 11. maddesi) ve ilgili mevzuatın çok detaylı olduğunun gündeme geldiğini ifade eden Atalay, "bu konuda yeni bir düzenlemeye ve protokole veya yeni tespite ihtiyaç olmadığı kanaatine varmış olduk. Mevzuat şu haliyle bu konudaki ilişkileri düzenlemek için yeterli" diye konuştu.
AKP, EMASYA'yı da Demokratik Açılım'a "feda etti"
EMASYA'nın tartışıldığı son bir hafta içerisinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Başbakan Tayyip Erdoğan ve en son da Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tarafından ard arda yapılan açıklamalarda, protokolün kaldırılacağı işareti verilmiş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de konuya müdahil olmuştu.
Başbakan Erdoğan konuya ilişkin açıklamasında, "Demokratik Açılım" süreciyle ilgili olarak "sorun alanları" diye tanımladığı başlıklarda adım atılacağını söylemiş, bunlardan birinin de EMASYA Protokolü olduğunu belirterek, "bunlar üzerinde şu anda ekiplerimiz çalışıyor. EMASYA Protokolü'nü gündemimizden çıkaracağız. EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz, olmayacak, protokolü ortadan kaldıracağız. Bununla ilgili olarak koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor. Kısa zamanda bu işi bitireceğiz" demişti.
Yürütülen tartışmaların arka planında AKP-TSK gerilimine paralel olarak, TSK"nın yetki ve hareket alanının Emniyet lehine yeniden düzenlenmesinin bulunduğu tahimininde bulunulurken, EMASYA protokolü iptal edilmiş olsa de, toplumsal muhalefeti hedefe koyan benzeri bir uygulamanın bu kez Emniyet tarafından üstlenileceği düşünülüyor.
"Olağanüstü hal ve sıkıyönetim yetkisi dururken EMASYA'ya gerek yok"
Seçilmiş hükümetlere ve elbette aslolarak AKP'ye yönelik kullanlıacağı yaygarası koparılan yandaş medyada, protokolün kaldırılmasına ilişkin yorumlar da beklendiği üzere AKP'yi demokrasi kahramanı ilan etmek biçiminde gerçekleşti. Bunlar arasında en ilginci Zaman gazetesinden Mümtazer Türköne'ye ait...
Türköne bugünkü köşesinde, "Anayasamız olağanüstü şartlara uygun iki yönetim biçimi öngörüyor. Bunlar olağanüstü hal ve sıkıyönetim. Askerî birlikler bu yönetim tarzlarında zaten geniş çaplı kullanılıyor. Kanundaki bu fıkra (İller İdaresi Kanunu'nun 11. Maddesi'nin D fıkrası), normal şartlar altında da askeri sivil yönetime bütünüyle nüfuz için geniş bir alan yaratıyor. Diğer yönetim biçimleri bir alternatif olarak durduğuna göre bu kanuna ne gerek vardı? Bu sorunun makul hiçbir cevabı yok" dedi.
EMASYA'nın gizliliği hâlâ sürüyor
Açılımı Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü olan EMASYA, 28 Şubat"ın ardından göreve gelen Mesut Yılmaz hükümeti döneminde, 7 Temmuz 1997 tarihinde, İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay arasında imzalandı. Anayasa'ya aykırı içeriği nedeniyle tartışılan ve 27 maddeden oluşan gizli protokol gereği kurulan EMASYA birliklerine, valilik talep etmese de, "gerekli görülen durumlarda" toplumsal olaylara müdahale yetkisi verilmişti.
Taraf gazetesinin ortaya attığı iddiaları yanıtlayan emekli Orgeneral Çetin Doğan, darbe hazırlığı iddialarıaa konu olan konuşmaların "EMASYA Protokolü çerçevesinde yapıldığı"nı belirtmiş, Doğan'ın açıklamalarının ardından konuşan Terörle Mücadele Eski Özel Koordinatörü Emekli Orgeneral Edip Başer de, TSK'nın "iç tehdit" algılamasında AKP'nin değil grev gibi "olağanüstü durumlar"ın yer aldığını ve EMASYA protokolünün, "işçilerin grev yapması gibi 'olağanüstü' bir durumda devreye girebileceği"ni söylemişti. Başer, şöyle bir bilgi de vermişti:
"(Valilerin) Bir halk olayıyla başa çıkamayacakları ortaya çıkarsa TSK'dan yardım istemesi halinde silahlı kuvvetler unsurlarını ne şekilde, nasıl kullanacağını ortaya koyan planlardır. Bunun için de TSK, muhtemel vazifeleri için o vazifenin yapılacağı anın gelmesini beklemez, çok daha önce onunla ilgili olasılıklara dayalı planlar yapar. Ve bu planlar üzerinde de harp oyunlarında çalışmalar yapar."
Anlaşıldığı üzere, EMASYA Protokolü'nün, "kitlesel halk hareketleri"nin öngörülebilmesi için sivil alanda geniş bir istihbarat çalışmasının askeri güçler tarafından yapılmasına da olanak sağladığı ve bu alanda kurumsallaşmanın önünü açtığı gözleniyor. 13 yıldır devrede olan protokol uyarınca toplumsal muhalefete karşı uygulamaya geçirilen planların gizliliği ise devam ediyor.
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/emasyaya-uygun-adim-mars-haberi-23711
(soL-Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.