Emel SUNGUR:21. PİR SULTAN ABDAL ETKİNLİKLERİ
Yağan yağmurun ardından açan bizi ısıtan güneşin yanı sıra etkinliği tek yapıyor olmamanın mutluluğunu yaşadığımı paylaşmak isterim. Bu sene sayısını dahi hatırlayamadığım çoklukla katılan köylere, köylerin muhtarlarına teşekkür ederim. Ankara Banaz Köyü
21. PİR SULTAN ABDAL ETKİNLİKLERİ
YAPILAN İŞİN HEYECANI OLDUKÇA İNSANIN YAŞAMLA OLAN BAĞI DEVAM EDER;
Yorgunlukların nedeni herhalde ters giden işler olarak iki kelimeyle ifade edilemez. Yılların yorgunluğu, yolların aşınmışlığı ve dost bildiklerinin vurduğu darbeler, yaşattıkları yaşam bağını tüketiyor.
İnsanı öylesi günlerden inanılan çok güçlü bir el çekip çıkarıyor.
Böylesi günlerden biridir kimileri için Pir Sultan Etkinlikleri, kimileri için deyiş dinleyeceği, kimileri için köyünü göreceği, kimileri için uzun yıllardır izlemediği çocukluğunun semahını izleyeceği, kimileri için dostlarını göreceği günlerdir. Ancak bazıları içinse ifade noktasında sözcüklere sığmayacak iç temizlenme, bir arınma dertleşme ve en önemlisi bütün dünyanın bizler için hazırladığı adına para denen kağıt parçasının dayattığı yaşamın dışında diğer bir dünyanın varlığının somuta dönüşmesidir. Banaz, Pir Sultan Abdal Etkinlikleri benim için işte en fazla böylesi dünyayı yaşadığım bir yerdir.
Hepimiz hangi nedenlerle gelirsek gelelim Sivas yolu Yıldızeli’nden sola dönünce yollarımız çakışır. Artık herkes için beklenen gün, saatlerin sayıldığı gündür bu gün.
Kimi sabahın erken saatinde traktörüyle çevre köylerden yola çıkar Banaz köyüne hiç girmeden yer olarak Banaz’ın yukarısında duran ama en aşağıdaki kadar vakur duran heykelin eteğine niyaz ederek soluğu alır. Kimi ise sadece niyazla kalmaz kendini o yüksek tepeden daha da yükseğe taşıyarak uzaklaşır dünyadan ve insanlardan yorgun ve bezgin bedenini arındırarak tekrar iner yeryüzüne.
Eskiden böylesi duygular söylendiğin de zaman zaman alay ettiğimi veya hiç önemsemediğimi anımsarım yaşam yaşanılanlar yıllar yaşamı değiştirdiği gibi içimizde gizli kalan böylesi duyguları da su yüzüne çıkardı bende. Hangi gerekçeyle bu duygular oluşursa oluşsun buna ihtiyacım var ve bu sadece bana ait olan bir dünya kimseyle paylaşamayacağım.
Üstlendiğimiz bir sürü sorumluluk, etkinliğin nasıl sonuçlanacağını düşünmek, bir sürü mutlu mutsuz adam yaratmak, bir sürü eksik reçetesi sunan insanlar, konuşmalara panele itiraz edip sadece deyiş dinlemek için gelenlerin konuşma başlayınca yüz ifadeleri, sanatçıların sorunları, “ şu da şu kadar uzak yerden geldi 2 deyişte o söylesin” sözleri velhasıl yeni yorgunluk ilaveleri. Tüm bunların üstünde bütün bu sorunları anında unutturacak hizmet heyecanım ve bu yaptığım hizmetin doğruluğuna olan inancım. Elbette bu duygular sadece bana ait duygular değil çok arkadaşımın özel duyguları olduğunu biliyorum. Hizmette sadeliği, sessizliği seçenlerde var, yaptığı hizmetten daha çok gürültü yapanlar da var. Bütün bu koşturmaca anonsunu yaptığımız saygı duruşu başladığı an biter. Sivas’ta yitirilen canların isimleri tek tek okunması ve İstiklal Marşından sonra etkinlik programı artık başlamıştır.
Bundan sonra ki süreç artık kendini doğal akışına bırakır ve saatler günler nasıl geçip gitmiş dönüş yolu için otobüse binmişiz farkına dahi varamayız.
Program akışı çerçevesinde her sene etkinlik açılışını yapan daha doğrusu gelenekselleştirmeye çalıştırdığımız “Banaz Otantik Semah’ı” yerini alır ses, söz ve nefesin kesildiği andır bu anlar. Bu andan önce dede bir gülbank okuyarak gelen canlara, izleyen canlara çerağ yakar. İsmail Şimşek Dede başlamıştır söylenmesi gerekenleri söylemeye sözler iyi dinlendiğinde bütün dünyayı kucaklayan sözlerdir. Alevi inancını bu güne taşıyanların bazen dili olan bazen tınısı olan sazının tellerine okşayarak vurur içinden acı veren bir anı geçer telden çıkan ses kızgındır, sonra 2 Temmuz gününü anımsar muhtemel canları görür elinde kalemi kitabı olan, okuyan yazan canları, barış, sevgi için Sivas’a gelen canları sazın hırçınlığı gider, elin gidip gelişi yavaşlar ayni yürek yumuşaması gibi dedenin yüzü değişir ve semah dönecek Banaz’lı canlar salını salını gelir, gönül sesinin dışında ses duyulmaz ve bütün bedenler ayni donda bazen Sivas’ta yitirdiğimiz canlar olur, bazen derisi yüzülen Nesimidir, bazen “ yarin yanağından gayri her şey ortaktır” diyen Şeyh Bedrettin’dir. Gönül gözün hangisini görmek isterse “o’dur” o anda Semah dönen Banaz’ lı canlar.
Program akışında etkinliği düzenleyen örgütlerden Vakıf Başkanı Murtaza Demir’in konuşması başlar onu Banaz Köyü Muhtarı Sayın Doğan’ın konuşması takip eder. Bu yılda ne yazık ki Sivas ilinin mülki amiri olan vali bey katılmamıştı etkinliğimize. Kaymakam beyse muhtemelen saati durmuş olacak ki aramıza katıldığında programın yarısına gelinmişti. Konuşmaların arkasından bu sene ilk kez gerçekleşen Aşık Deryani şiir yarışması ödülleri verilmiştir. Bu yarışma İstanbul Banaz köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından düzenlenmiştir.2
Temmuz Kültür ve
Bu yarışmadan sonra sahneyi ve yüreklerini bizlerle paylaşan ozanlar, sanatçılar çaldıkları sazın tınısını Topuzlubaba’da esen rüzgarın sesi, bastıran yağmurun şiddetle bedene vuran damlaları ve yağmur sonrası açan güneşle birleştirerek içimizin isyanını, acısını, dayanışmasını, beklentisini dile getirmişlerdir konuşma yerine artık tele vuran tezenenin çıkardığı ses ve Yıldız Dağına ulaşan ozanların sesi vardır. Hikmet Karadeniz, Gülcihan Koç, Ali Kızıltuğ, Tolga Sağ, Hüseyin Gazi Metin Dede, Cem Çelebi, Pınar Sağ, Ali Baştuğ, Ali Sultan, Ali Doğan, İsmail Kaya, Ersin Bulut, Turan Aslan, Gökhan Kılıç, Görkem Gürlevik sırayla 2 gün boyunca yüreklerini paylaşmışlardır Banaz’daki Pir Sultan dostlarıyla. Turhal, Uludere Belediye’si Semahı ve İstanbul Banaz köyü kültür ve yardımlaşma Derneği semahı ayakları yerden kesip bedenleri yükseltmiştir Yıldız Dağının doruklarına. Belki dinleme noktasında hiçte sabırlı olmadığımız bir gün mutlaka yararını görüp can kulağıyla dinleyeceğimiz konuşmacılara ne yazık ki gösterilmesi gereken ilgi gösterilmemiş ayrıca bu etkinliklerin salt deyiş dinleyip gidilen etkinlikler olmaması gerektiği unutulmuş zaman zaman konuşmalar nedeniyle serzenişte dahi bulunulmuştur. Unutulmamalıdır ki Alevilik Cem’de eşikten boş içeri giren canı dolu eşikten dışarı yollayan bir inançtır. O nedenle ilerde yeni katliamlar yaşamamak, edep-erkanı öğrenmek yaşamın bu gününü geçmişten getirdiğimiz değerlerimizle harmanlayabilmek için tek koşul bilmiyorsak öğrenmemiz, duymuyorsak duymamız, görmüyorsak görmemiz gerektiğidir.
Yağan yağmurun ardından açan bizi ısıtan güneşin yanı sıra etkinliği tek yapıyor olmamanın mutluluğunu yaşadığımı paylaşmak isterim. Bu sene sayısını dahi hatırlayamadığım çoklukla katılan köylere, köylerin muhtarlarına teşekkür ederim. Ankara Banaz Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneğinden katılan çok sayıda genç Banaz’ lı gelecek için umutlandırdı beni. Belki ilk gelmenin heyecanının yanı sıra ufak tefek eksiklikler olsa da gelecek yıllar katılımı ve hizmet yarışını hızlandırır bu diyarlar herkesi kucaklayacak yürek genişliğine sahipler bu ilk kez Banaz’a gelen fark eder. Bu seneki gençlerin katılımı ileriki yıllarda yeni katılımların müjdecisi olduğu için önemliydi. İstanbul Banaz Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği hem program içeriğine katkı koyması hem de etkinliğe şiir yarışması ile yeni bir işaret vermesi yön göstermesi nedeniyle çok özeldi. Her zaman olduğu gibi Banaz PSAKD Şube Başkanımız Ahmet Aslan ve Etkinlik Komitesine, Coşkun, Derya’ya ve aramıza yeni katılan Murat Çıtak’a teşekkür etmek belki bana düşmez ancak yapılan hizmete, emeğe değer vermek eski ye dayalı bir alışkanlığım olması nedeniyle önemsiyorum hizmetleri kabul olsun.
Benim bir teşekkür borcumda Ali, Saadet Türkan ve sevgili kızlarına teşekkürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.