Emel SUNGUR:Dertli DİVANİ

Emel SUNGUR:Dertli DİVANİ

Toplum adına alınan ödülün değeri ve sorumluluğu elbette çok daha fazla yük yükler insanın omuzlarına. Bu güne değin yüklenen yükün ağırlığına rağmen hiç bükülmeyen, sallanmayan hep dik duran Dertli Divani aldığı ödülü anlatırken ifade ettiği sözler, söyl

 

 DERTLİ DİVANİ’YE BİZ DEĞİL UNESCO “YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ”  ÖDÜLÜ VERDİ

Toplum adına alınan ödülün değeri ve sorumluluğu elbette çok daha fazla yük yükler insanın omuzlarına. Bu güne değin yüklenen yükün ağırlığına rağmen hiç bükülmeyen, sallanmayan hep dik duran Dertli Divani aldığı ödülü anlatırken ifade ettiği sözler, söyleyiş biçimi bizlere yeni bir ödül olarak geri döndü.

          Her halde “Dolu” olmak insanı çok alçak gönüllü yapıyor. İnsanın kendine güvenmesi çok güzel ancak ondan çok daha önemli olan yürümeye çalıştığı Yola olan güven. İzleyemediğim için çok üzüntü duyduğum Semahlar ve ÜNESCO ödül törenini televizyonda izlerken telefonla bağlanan Kelime Ata arkadaşım gibi duygularımın taşıp gözyaşına döndüğünü hissettim. Ödülü bugüne değin bu yola hizmet veren canlar adına alan Dertli Divani aslında söylediği sözlerle ülkeyi yönetenlere ve devleti derinlerden idare edenlere de bir “Yol” dersi verdi.

          Çeşitli yörelerin semahlarını izlerken bir kez daha Alevilik ile Türkiye de uygulanmakta olan egemen dinin farklılıklarını izledim. Bu gerçekten bir “CAN” muhabbetiydi. Semah dönen canlar kadın erkek ayrımı olmaksızın iç içe girip bir beden bir cana dönüşmesini görmemek mümkün değildi. Ülkenin Başbakanın cümbüş dediği Cem Ayini ve semah iç temizliği ve bütün yapaylıktan arınmış “üryan gelip, üryan gidilecek”  yolcuların bir araya gelip tek vücuda dönüşmesiydi.

            Ancak bütün bunları anlamak için tek şey gerekliydi temiz bir yürek. Hangi inancın inananı olursa olsun bunu sadece içsel, inanmış bir yürekle götürüyorsa ve bu inanmışlığa asla ticaret ve siyaset sokmuyorsa anlaşılmamak için hiçbir neden yoktu. Ne yazık ki 80’li yıllara gelene kadar sürekli karşımıza dikilen din ve ırk 80’li yıllardan bu güne değin sırtını dayadığı siyasi iktidarlar ve derin devletin sayesinde hem ticarette hem de siyasette iktidar etti dini ve ırkçılığı. Şimdi bu iktidarda yaşamını idame etmenin tek koşulu var hangi tarikattasın veya iktidar partisinin hangi milletvekili ile iyisin. İş mi sorun değil aşılır, atamamı oda hallolur. İşte dün televizyonda Dertli Divani iç duygularını sesli dile getirirken bunlar yoktu hiç onun söylediği sözlerde YOL’u nu anlatıyordu sade duygularla birilerini yanına çekmek için değil, birilerinin gönüllerini okşamak içinde değil sadece ve sadece inandığı YOL’u anlatarak bizlerle yaşıyordu o anı. Ne abartı vardı ne bir diğer dinlere yönelik eleştiri sadece kendi inanmışlığının ham sofuluktan uzak içten inanmışlık duygularını yansıtıyordu sözlere ve yüzüne. Adeta Pir Sultan Abdal’ın yazdığı dizeleri tekrarlıyordu;

Pir Sultan’ım eydür gönül hastadır, Elinde gülleri deste destedir, Adem oğlu bir acayip nesnedir, Muhabbetle tatlı dile çevrilir.”

Muhabbetle, konuşmakla, anlamaya çalışmakla, karşındakinin varlığını kabul etmekle, saygı duymakla her şeyin tatlı dile çevrileceğini bize nasihatle anlattı bir kez daha Dertli Divani. Hem ödülü verenlere hem de bu yola hizmet edenler adına bu ödülü aldığını söyleyen Dertli Divaniye teşekkür ederim.

Bana bir kez daha “Bunda kibir ile kin olmaz, Hem sen olup hem ben olmaz, Adem öldürsen kan olmaz, Nefes öldürsen kan olur” diyen Hatayi ve “ Can dediler pir dediler, Geç otur meydan dediler,  Yolumuz sevgi yoludur, ,Sen de serin koy dediler” Pir Sultan yolumuza hep ışık tutsun.

5. ARALIK 2010 Emel SUNGUR

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.