Emel SUNGUR:MADIMAKTA YANMAK
Evet, bazı köşe yazarları çok tuhaf şeyler söylüyorlar. 'Bu olayları unutmak lazım' diyorlar. 'Toplum içinde düşmanlığı kaşımayalım, onları kışkırtmayalım' diyorlar. Ben tersini düşünüyorum. Bu olayların üzerinde durursak insanlar yapılan yanlışları görü
MADIMAKTA YANMAK
Alevi Çalıştayının yetkilisi Sn. Bakan Çelik “Sivaslıların huzur içinde olduklarını, otelin müze olarak düzenlenmesi halinde bu huzur ortamının bozulacağını” söylemiş. O nedenle biz “Madımak Oteli binasını kamulaştırırız ama Sivaslıların huzuruna uygun biçimde orayı şekillendiririz” diyor.
Yazımın nedeni de büyük ölçüde bakan beyin söyledikleriydi. Bu güne gelene kadar azda olsa kimlerin bu güne değin neler söylediklerine bakmak ihtiyacı hissettim.
Ve geçmiş takvim sayfalarına göz attığım da;
Cem Vakfının Sİvas Katliamında yitirdiğimiz Canlar'ı andığı, anma etkinliklerine katıldığı, örneğin mitinglerde yer aldığı hiç görülmemişken (25 Haziran 2006 ) 'Cem Vakfı Madımak olayları yürüyüşüne katılmayacağız' şeklinde bir açıklama yapıyor. Böyle bir açıklama yapmanın anlamı nedir?
Sivas Çiçekçiler Derneği Bölge Temsilcisi İbrahim Cellat ve Bölge Başkan Yardımcısı Yahya Erdoğan, Vali Veysel Dalmaz"ı ziyaret ederek Madımak Oteli altındaki lokantanın taşınarak yerine bir çiçekçi açılması yönünde görüşmelerde bulundular. (13.12.2007)
“Bazı köşe yazarları ve politikacılar Madımak'ta yaşananların unutulması gerektiğini savunuyorlar ama... “ diyor Genco Erkal ve devam ediyor.
“Evet, bazı köşe yazarları çok tuhaf şeyler söylüyorlar. 'Bu olayları unutmak lazım' diyorlar. 'Toplum içinde düşmanlığı kaşımayalım, onları kışkırtmayalım' diyorlar. Ben tersini düşünüyorum. Bu olayların üzerinde durursak insanlar yapılan yanlışları görürler bir daha tekrarlamazlar. Biz zaten belleği çok zayıf bir toplumuz. Bir de bunun yanına her şeyin üzerini örtelim mantığı oturtuluyor. Maraş olayları, 6-7 Eylül olayları ve daha birçok olay unutuldu. Yaşanan her olay önce bir ayyuka çıkıyor sonra saman alevi gibi sönüyor. Dolayısıyla suçlular da rahat ediyorlar. Biliyorlar ki en fazla bir ay sürer kamuoyunda yaptıklarının yankısı. 'Biz sesimizi çıkarmadan köşede oturalım nasıl olsa unutacaklar' diye düşünüyorlar. 'Geç de olsa Sivas'la hesaplaşılmalı' (17/01/2008)
“Şu günlerde Kültür Bakanı, gerçekten iyi niyetle mi yoksa bilmeyerek mi Sivas üzerine oyun oynamaya çalışıyor. Madımak Oteli"nin altındaki lokantanın yerine Kültür Bakanlığınca müze açılması çalışmalarının başlatıldığı söyleniyor. Alevi kardeşlerimizin problemleriyle ilgilenmek elbette ki her hükümetin görevi ancak kesinlikle Sivas pazarlık konusu yapılmasın. “Sivas Olayları” denilen 2 Temmuz 1993"teki olayları Sivaslılar yapmadığı gibi, Sivaslılar hiçbir zaman tasvip etmedi. Unutulması, Sivas"ta yaşayan herkesin yararına olacak olan o kötü gün, “Madımak Oteli"ni müze yapacağız” diye iki de bir gündeme getirilmemelidir. Lokanta istenmiyorsa kırtasiye mağazası ya da kütüphane olabilir, çiçekçi olabilir ama müze olursa Sivaslılar arasına yine nifak sokulmuş olur. Kültür Bakanı, lütfen bu konuda daha duyarlı ve titiz ol… Vah benim garip Sivaslım…diyor İSMAİL HAKKI ACAR (19/02/2009)
Kızılcahamam"da yapılan Alevi Çalıştayı toplantı sürecinin sonu olarak değerlendirilen toplantıda PSAKV Başkanı Murtaza Demir"in önerisiyle “Madımak"la ilgili kararın mağdur aileleri, PSAK Derneği ve PSAK Vakfı kararına bırakılması” önerisinin kabul görmesinden sonra sayın bakan ilk toplantıyı mağdur aileleri ve PSAKD yöneticilerini ziyaret edip onlardan görüş alarak yapmıştır.
Daha sonra rotasını Sivas"a çevirmiştir.
Sivas"ta ki toplantıya katılan örgüt temsilcileri;
CHP ve DSP ile Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Alevi Kültür Derneği, tüm dünyada yaşayan Alevilerin ortak düşüncesinin otelin müzeye dönüştürülmesi olduğunu tekrar ederek, buranın utanç müzesi olması önerisinde bulunmuşlardır. CHP ve DSP ayrıca gerekirse giriş katının müze, diğer katların ise kütüphane olabileceği fikrini ileri sürmüştür.
Cem Vakfı ise otelin yıkılarak yerine park ve içine barış ve kardeşlik anıtı yapılması önerisinde bulunmuşlardır. Toplantıya katılan diğer kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve sağ görüşlü siyasi partilerin temsilcilerinin ortak görüşü ise buranın halk kütüphanesi veya çocuk kütüphanesi şeklinde düzenlenmesi olmuştur. Ticaret ve Sanayi Odası'nın konuyla ilgili gerçekleştirdiği toplantıda 40 dolayında kuruluş ise daha önce dile getirilen talepler doğrultusunda otelin kütüphane şeklinde düzenlenmesinin daha doğru olacağını ile getirmişlerdir.
BBP İl Başkanı; rahmetli genel başkanımızın buranın kütüphane olması yönünde istekleri vardı diyerek görüş bildirmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi “ bu kararın bu şehrin geçmişte yaşanan acıların bir daha tazelenmemesi, ileriki dönemde tekrardan bir provokasyona veya istenmeyen elim bir olaya fırsat vermemek adına, son derece doğru, uygun bir karar olduğunu düşünüyoruz, hiçbir Sivaslı Madımak ile anılmak istemiyor” demiştir.
Bakan Çelik, “Ankara'dan Sivas böyle gözükmüyor. Burada önemli bir tartışma ortamı yok. Sivil toplum örgütleri olsun, siyasi partiler olsun buranın kütüphane olmasını, Sivas'a devredilmesini, sorunun Sivas'ın sorunu olduğu ve çözümün Sivaslıların ortaya koyması yönünde görüş bildirdiler. Tabi bizim görüşümüz de bu yöndeydi" diye konuştu. Binanın il özel idaresine kamulaştırılması ve sonrasında da halk kütüphanesi anma köşesi şeklinde hazırlık çalışmaları başlatılması kararı çıktı. Çelik “olay neticede bir provokasyon ” sözleriyle katliamı gerçekleştirenleri de aklamış oldu. Çelik, konunun kapanmasını istediklerini pek çok kez, “Umuyorum ki kısa süre içerisinde Sivas ve Türkiye"nin gündeminden bu konu kalkar ve diğer konulara odaklanmış oluruz, herkes huzur, diyalog içerisinde, dayanışmasını daha da güçlendirerek yaşantısını sürdürür” sözleri ile dile getirdi. (Şubat 26th, 2010)
Bütün bunları sizle paylaşmamın bir kez daha anımsatmamın iki nedeni var birincisi Kızılcahamam toplantılarına katılan ( Yönetim kurulu kararıyla) başkanımızın toplantıya dair verdiği bilgilendirme sonucu hazırladığımız ve görüşlerimizi kamuoyuyla paylaştığımız açıklamada ifade ettiğimiz sayın bakan Çelik"in “Sivaslıların huzur içinde olduklarını, otelin müze olarak düzenlenmesi halinde bu huzur ortamının bozulacağını” ifade eden görüşler ve ölümünün 1. yıl dönümünde hiç kimseye sorulmadan, açılımlar, saçılımlar yapılmadan, “ huzur içinde yaşanan” Sivas"ın bir bulvarına acil olarak” Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı “denilerek açılması.
Ortada somut olarak duran bir olay, bir katliam, Sivas Katliamı; bütün toplumun gözleri önünde ülkeyi yöneten siyasi iktidarından, bu gün tartışılan ancak 70"de ve 80"de değil tartışmak adlarını ağzımıza dahi alamadığımız askerinin, komutanının, masanın neredeyse altına giren valisinin, başbakanının, başbakan yardımcısının, bakanlarının, belediye başkanının ve en önemlisi Sivaslının gözleri önünde gerçekleşen bir katliam.
Evet en fazlada bu gün “huzurlu olduğu” söylenen Sivaslının görevi olarak durmaktadır yananlar yüreklerimizde, “Madımak Oteli” yangını, yakanı, seyircisiyse Sivas şehri ortasında durmaktadır.
Madımak"ta yakılmak anlatırken yeniden yanmak. Analarının, babalarının yenilen her yemekte
” tekrar tekrar yanması” bugün evlenip çoluk çocuk sahibi olan o gün katillerce ateşe verilen otelde kavrulan gençlerin arkadaşlarını gördüğünde hem mutlu olan hem de içi yanan ana- baba olmaktır
“ MADIMAKTA YANMAK ” ve her gün yanmaya devam eden ana babayı anlamaktır Madımakta Yanmak.
Ama” insanım” diyen herkes anlar.
İşte fark burada biri, beşi, onu, yirmisi, otuzbeşi böyle gittiler.
Madımak"ta yakılmak, madımak"ta yanmak başka şeye benzemez; dünya insanına barış çağrısı yapmaya gitmişken, bütün dünyadaki insanlara bir nazarla sevgi ile bakıyor iken, gönlünü, yüreğini, evini yüreğindeki sevgiyi herkese açmaya hazırken yakılmaktır “ Madımakta Yanmak”. Onların hiç biri ne Bahçelievler Katliamına damgasını vuran Abdullah Çatlı"nın bu günkü ifadeyle kankası, ne de Hrant Dink"in katliamında adı geçen partinin genel başkanıdırlar. Devlet ve iktidar karar vermiştir her zamanki gibi tercih yapmaktadır vatandaşları arasında.
Kimse yansın, yakılsın istemem ama “ Madımakta Yakılmak ”nın ne demek olduğunu anlasınlar isterim, çünkü biz biliyoruz o acıyı yaşadık kendimiz yaşamayıp başkaları yaşasaydı yine bilirdik o acıyı. Bildiğim bu yangın ne suyla söner, ne müzeyle söner nede yüzyıllar geçse de unutulur bunun adı “Yakılmak tır Madımak"ta.”
Bakanın dediği gibi “ huzuru sağlayanlar! Ve huzuru bozanlar!”
İnsanların yakıldığı bir kentte nasıl bu denli huzur söz konusu olabilir, nasıl bu yara hiç olmazsa biraz küllenmeden, ana babaların yürek yakan feryatlarını duyup hiç olmazsa bir kısmı yerine getirilmeden bu nasıl bir huzurdur. Onu bilemem çünkü “ ben insanım”.
Kimse yanmasın, kimse yakılmasın, kimse ölmesin diye Sivas"a misafirliğe gidenlere ev sahiplerinin bir kısmı böyle yaptı ama ne yazık ki bir kısmı da seyretti, bir kısmı, görmedi, duymadı işte böyle bir şey “Madımakta Yakılmak”.
Kimse yansın yakılsın istemiyorum ama Hasan Hüseyin Korkmazgil"in dediği gibi “ Kör olasın demiyorum, kör olmada gör beni.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.