Gençleri Asanlar Hesap Verecek...

DARBECİLER YARGILANSIN, 12 EYLÜL DÜZENİ SON BULSUN!

         12 Eylül 1980 günü, Türkiye tarihinin en kara günlerinden biri oldu. Yüz binlerce insan tutuklandı, işkencede ve sokaklarda katledildi. Kitaplar yasaklandı, yakıldı. Üniversiteleri cezaevine çeviren YÖK kuruldu. Liseli gençlerin de arasında olduğu 50 insan idam edildi.

         13 Aralık 1980'de, 17 yaşında idam edilen liseli Erdal Eren, 12 Eylül zulmüne karşı direnişin bir sembolü oldu. Erdal, her milliyetten Türkiye halkının ve gençliğinin mücadele simgesi oldu.

         Cuntanın başı Kenan Evren, Erdal asılırken utanmadan şu açıklamayı yapıyordu; “Asmayalım da besleyelim mi?” 

         12 Eylül'de Erdal'ı asanlar bir de Anayasa yazdılar. İşçiler, emekçilerle birlikte gençleri, işte 30 yıldır bu faşist 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyoruz. Bugünün gençleri 12 Eylül darbesini doğrudan yaşamamış olabilir. Ama darbenin getirdiği baskıcı Anayasayı iliklerine kadar hissediyorlar.

         ABD, 12 Eylül darbesi için  “bizim çocuklar başardı” demişti. Darbe esas olarak 24 Ocak kararlarının geçirilmesini hedefliyordu. Böylece emperyalistler ve patronlar için Türkiye bir sömürü cenneti olacaktı. 12 Eylülden bugüne, YÖK, RTÜK, MGK gibi antidemokratik kurumlarla baskı altında tutuluyoruz. Bugüne kadar çok hükümet değişti ama 12 Eylül düzeni değişmedi.

         Gençliğe baskıyı ve geleceksizliği dayatan, Erdal'ı 17 yaşında yargılayıp ölüme gönderen sistem, bugün AKP eliyle varlığını koruyor. AKP hükümeti döneminde de 12 Eylül, tüm kurumlarıyla dimdik ayakta duruyor.

         Erdalların, Necdetlerin arkasından timsah gözyaşları döken Tayyip Erdoğan'a soruyoruz; Senin özgürlük dediğin; Türkiye'ye ABD'nin füze kalkanını yerleştirmek midir? “Kürt açılımı”, “Alevi açılımı” aldatmacasıyla kimlik ve inançları baskılamak mı?   Yoksa üniversitelere sivil polis karakolları kurmak mıdır? Parasız eğitim istedikleri için 15 yıl hapis cezasıyla yargılanan öğrenciler, demokratik talepleri için sokağa çıkanlara uygulanan şiddet AKP demokrasisinin ne olduğunu gösteriyor.

         Artık 12 Eylül darbesinin de, AKP hükümetinin baskıcı uygulamalarının da hesabı sorulmalıdır. Emperyalistlerin ve işbirlikçi burjuvazinin çıkarlarını savunan düzen partileri bunun hesabını soramaz. Ancak işçi sınıfı, halk ve gençlik birleştiğinde gerçekten hesap sorabiliriz. Ve ancak o zaman Bağımsız ve Demokratik bir Türkiye'yi kurabiliriz.

Denizlerden Erdallara Genç Olmak;

İşçi Sınıfı Mücadelesine Bağlanmaktır!

         Erdal Eren, darbe koşulları altında Ankara liselerindeki mücadelenin neferi olmuştur. O son nefesine kadar halka ve işçi sınıfına bağlı kalmayı bir ilke edinmiştir. Çünkü kapitalist düzenin üstesinden gelebilecek ve Türkiye halkının kurtuluşunu sağlayabilecek tek güç işçi sınıfıdır.

         Bugün de gençler, liselerde, üniversitelerde “Parasız, Bilimsel, Demokratik ve Anadilde Eğitim” için mücadele ediyor. Ülkemizde NATO füzelerini istemiyor. Kardeş kavgasıyla ölmek, öldürmek istemiyor; Emek Gençliği saflarında gelecekleri için mücadele ediyorlar.

İşçi, işsiz, üniversiteli, liseli Türkiye gençliğine çağrımızdır;

İŞ, EĞİTİM ve BARIŞ için,

Gençliğe Söz Hakkı Tanınması için;

Demokratik ve Halkçı bir Anayasa için; gelin birleşelim ve mücadele edelim.

Emperyalizme ve gericiliğe karşı mücadelede EMEK GENÇLİĞİ seni çağırıyor.

                                                                                               Zafer Kaya

                                                                                    Emek Partisi İl Sekreteri