FİDANGÖR, oldu bize ÇUBUKGÖR.

FİDANGÖR, oldu bize ÇUBUKGÖR.

Ordu'nun malum dillere destan İstiklal vari bir caddesidir, Fidangör. Adını da bilindiği gibi pek pek eski yıllara dayanan bir hikayeden alır. Sıkılan, canı gezesi gelmiş, hava almak isteyen halkın (hani şey varya, ıı şey, oksijen konusunda Karadeniz inc

FİDANGÖR, oldu bize ÇUBUKGÖR.

Yazan: Fikriye ODABAŞ

fiko-yazar-minik.jpg

Ordu'nun malum dillere destan İstiklal vari bir caddesidir, Fidangör.

Adını da bilindiği gibi pek pek eski yıllara dayanan bir hikayeden alır.

Sıkılan, canı gezesi gelmiş, hava almak isteyen halkın (hani şey varya, ıı şey, oksijen konusunda Karadeniz incisiyiz of süperiz hani, heh.) dikili olan ağaç fidanlarını görmeye giderken " hatçek ey gene avurdaki fidanları görmeye gidiyim. "(orduca) demeleri üzerine gel zaman git zaman "Fidangör" adını kazanmıştır.

Çok güzel hikaye, pek güzel hikaye.

Bahar mevsiminin başında, günlük havasını her Ordulunun almaya alışık olduğu bu caddeye çıktığımda bir şey gördüm.

Ula o ne?

Bizim Fidangör olmuş, Çubukgör.

Motor sesleri de bir yandan yankılanmaya devam etmekte.

 

fidangor-eski-tarih.20110510065557.jpg

İkili şerit halinde dizilmiş ağaçlar yok.

Odunlar meydanda...

Hani az daha kalın olsalar diyeceğim ki ODUNGÖR; ama bizimkiler cılız, bizimkiler ince, bizimkiler 0 beden...

Çubuk olabilme şerefine nail olmuş zavallılar.

 

Cadde kalmış çıplak.

Bir an kendimi çıplak gibi hissettim.

Binalar gözüme bir başka beton yığını gözüktü, üzerime ha yığıldı ha yığılacak.

"Amaç?" diye sorguladım.

Budama denildi.

"Ama?" dedim.

"Sağlıklı olcekmiş" denildi.

"İyi de bunların bir kökünden kazılmadığı kalmış." dedim.

Gözler sağa sola çevrilerek cadde üzerinde oturanların evlerine dükkanlarına giren yeşilliklerden şikayetkar olduğu öğrenildi.

Sonra daha da bir şey diyemedim.

Soktular odunu gözüme, daha ne diyeceğim yahu...

Malum sebebinin bizler olduğu küresel ısınma illetine dünyaca sahibiz.

Bundan ötürüdür ki bu sene şehirde kış mış yaşayamadık.

Kar topuna kanıncaya kadar oynayamadık.

Zaman sanki hiç değişmemiş gibi algıladık... 

Bahar geldi çattı, baharı uçlarında yaşalım dedik. İçimize temiz hava çekelim dedik. "Yine yeşillendi" niteliğinde türkülerimizi dillendirelim dedik. Şu da kursağımızda kaldı...

fidangor-cubukgor-1.jpg

Bırak oksijen diyarlılığını, memlekette yeşil denilen şey şehir merkezinde yok olmuş. Caddeler bomboş.

İl dışından misafirler gelecek, turistler gelecek, teleferiğimize de binilecek, gezilecek, görülecek...

Adama demezler mi; "burası nasıl Karadeniz şehri?" diye.

Şu soruyu kendi kendime sorduğumda dahi kızarıyorum, birisinin bana yönelttiğini düşündüğümde tüylerim diken diken oluyor.

Budama işlemi yeterli bir cevap ne yazık ki olmamakta.

Budamanın da sınırları olmalı.

Bu işin ehlisi değilim, ne nedir pek bilemem. Lakin, insanların evleri, dükkanları rahatsız oluyor ise (-ki haklılar, rahatsız olmak da en büyük hakları), söylersin bahçıvanlara "bak kardeşim, biz oksijen diyarıyız, yeşilin göbeğiyiz, kes buda ama ucunda az da olsa yaprakları kalsın yeşili bulunsun."

Herkesciklerinde gönlü olur.

Aylardan oldu mayıs. 20 gün sonra yaz mevsimine gireceğiz.

Kışı yaşayamadığımız gibi, ilkbaharın cıvıltısını da yaşayamadan sonbahar mevsiminin hazanı gibi hissetmek yaz öncesi can sıkıcı.

Hadi kış mevsiminde küresel ısınmayı bir nebze suçladık da, bahar mevsimimizin elimizden alınmasında kim suçlayacağız?

Amacım sivrilmek veya kimseye işini öğretmek değil.

Olamaz da, şu anda haddim değil.

Ama şöyle bir kendime, bir çevreme ve bir Ordu'ya bakınca içimi cız eden şeyler varken susmak da çözüm gibi durmuyor.

"Aman kökünden gitmedi ya, yeniden çıkar canıım" tadındaki umursamamazlıkları da şehrime yakıştıramıyorum.

Geleneklerimizi unutmamamız lazım, elimizde 3-5 tanesi kaldı, bunlara bari sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum.

Ve,

Yazının sonunu da, yazının anlam ve önemine uygun, dillere destan yerel türkülerimizden bir tanesi ile son veriyorum.

"ekini biçe biçe"

http://fizy.com/#s/181eee

http://fizy.com/#s/181eee

 
Ekini Biçe Biçe

Ordu/Mesudiye-Ümit Tokcan-Tuncer İnan

Ekini biçe biçe 
Bulamadım ucunu
Dahasını söylemem
Anşa bilir suçunu

Ekin biçtim göğüdü
Nerden aldın öğüdü
Ben üstüne vardıkça
Senin göynün büyüdü
 
İşbu yazıyı ağaçlar budandığı vakit yazacaktım lakin, kısmet şimdiye imiş.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum