Fındık Tanıtım Grubu (FTG) tarafından bir 'Think Thank' kuruluşu niteliğinde oluşturulan Karadeniz Gelişim Akademisi'nin fındık sektörünün her alanına hitap eden konularda düzenlediği seminerlerinden biri Ordu'da gerçekleştirildi.

TESK Otel'de düzenlenen ''Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Yönetim'' konulu seminere geniş bir katılım sağlandı. Ordu'daki fındık sektöründeki firmaların yöneticilerinin katıldığı seminere Ordu Valisi Ali Kaban, Karadeniz Fındık Mamulleri İhracatçılar Birliği (KFMİB) Başkanı Dursun Oğuz Gürsoy da katıldı.

Seminerin açılış konuşmasını yapan Ordu Valisi Ali Kaban, FTG Karadeniz Gelişim Akademisi tarafından yapılan bu tür çalışmaların faydalı olacağına inandığını belirtti. Fındığın Ordu ve Karadeniz bölgesi için çok önemli olduğuna işaret eden Vali Kaban, "Bölge olarak fındık bizim en güçlü ürünümüz. Yeri geliyor bununla övünüyoruz. İşte, dünyanın en büyük fındık üreticisi bir vilayetin valisiyiz diyoruz.

Ama bazen de bu süreçte güçlüklerle karşı karşıya kalıyoruz. İşte o güçlükler, sıkıntılar noktasında muhtelif alternatifler oluşturmak, yeni bir yollar aramak, fındığa alternatif olarak değil ama her zaman için ihtiyacımız olacak şekilde, özellikle de işletmecilik ruhunu genişletecek çalışmalar yapmak gerekiyor. Bunu da Karadeniz Gelişim Akademisi yoluyla, FTG başlattı. Ben hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" dedi.

"FINDIK, TEK BAŞINA KARADENİZ'İ KURTARMAZ"
KFMİB Başkanı Dursun Oğuz Gürsoy ise, ihracatçı kesim olarak Karadeniz'in kalkınmasını, fındığın alternatifi olan iş ve girişim alanlarının geliştirilmesini arzu ettiklerini belirtti. Bu gelişimin sağlanması için yeni ve pratik fikirlerin uygulanması gerektiğine dikkat çeken Gürsoy, "Fındık tek başına Karadeniz'i kurtarmaz. Tek başına fındık Karadeniz'e yetmez. Karadeniz'e daha büyük, daha katma değerli şeyler gerekli.

 Bunu hep beraber arayacak, bulana geliştirene kadar durmayacağız" diye konuştu. Gürsoy, şöyle devam etti: "İklim koşulları ve coğrafyası bizden daha avantajlı ülke ve bölgeler var ki, ekonomik ve kültürel olarak bizden geriler. İklim koşulları ve coğrafyaları çok daha elverişsiz ülke ve bölgeler var ki bizden fersah fersah ilerdeler. İş insanda bitiyor. Mesele insan ve kültür ilişkisinde saklı. En büyük sermayemiz girişimcilik ruhumuzdur. Karadeniz'in çalışkan ve tezcanlı insanının doğasında var olan bu girişimci ruhu açığa çıkartmalıyız. Karadeniz'in gelişmesinin anahtarı burada yatıyor. Daima
yeni şeyler öğrenmeliyiz. 'Ben öğrendim, oldu' diye bir şey yok. Dünya akıllıyı aptal, bilgini cahil eden bir hızla değişiyor ve gelişiyor."

"AİLE ŞİRKETLERİ DÜNYA EKONOMİSİNİ AYAKTA TUTUYOR"
Konuşmaların ardından Trakya Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ebru Karpuzluoğlu, ''Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Yönetim" adlı konuda katılımcılara bilgi verdi. Dünyadaki şirketlerin yüzde 65-80 arasının aile şirketi olduğunu, özellikle gelişmiş ülke olan ABD'deki şirketlerin yüzde 90'ının, Avustralya'daki şirketlerin yüzde 75'inin, İngiltere'deki 8 bin büyük şirketin yüzde 80'inin aile şirketi olduğunu, Almanya ve İspanya'da toplam işgücünün yüzde 80'inin aile şirketleri tarafından istihdam edildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Ebru Karpuzluoğlu, "Dünyanın bir çok ülkesinde de şirketlerin büyük çoğunluğu aile şirketidir. Türkiye'de ise aile şirketlerinin avantajlı konumları çok olmasına rağmen, dezavantajları da vardır.

 Örneğin Türkiye'de aile şirketleri genelde babadan oğula geçen bir yapıya sahiptir. Bu yapı içerisinde genelde baba ölünce yerine şirketin başına oğlu veya yakınları geçer. Eğer onlar babaları kadar iyi bir işletmeci değilse maalesef o şirket batar. Bu uygulama ve bu yapı çok yanlıştır. Varis ve miras durumları aile şirketlerinin planlı bir gelişme gösterememesinde sıkıntılar oluşturabilir" şeklinde konuştu.