İsmet İnönü ve Tunceli
Tunceli hakkında bugünlerde konuşulanlara bir bakış vermesi açısından Ordu Kent Gazetesi olarak İsmet İnönünün konuyla ilgili Mecliste farklı tarihlerde yapmış olduğu iki konuşmasını meclis zabıtlarındaki haliyle sizlerle paylaşıyoruz.
İsmet İnönü ve Tunceli
25 Aralık’ta Meclis’te Dersim’in isminin değiştirilmesi, teşkilat ve idaresinin yeniden yapılandırılmasına dair bir kanun çıkartılmıştı. Bu ıslahat kanunundan sonra bugün dahi gündemimizi meşgul eden olaylar yaşanmıştı.
Tunceli hakkında bugünlerde konuşulanlara bir bakış vermesi açısından Ordu Kent Gazetesi olarak İsmet İnönü’nün konuyla ilgili Meclis’te farklı tarihlerde yapmış olduğu iki konuşmasını meclis zabıtlarındaki haliyle sizlerle paylaşıyoruz.
14-Haziran-1937 tarihli konuşma.
BAŞVEKİL İSMET İNÖNÜ (Malatya) —Dahilî siyasetimiz üzerinde tek mesele olarak eskiden Dersim dediğimiz Tunceli vilâyeti hâdiselerinin! esasını ve bu günkü vaziyetini huzurunuzda efkârı umumiyeye açıkça bildirmek isterim. Büyük Meclisin malûmudur ki, Hükümet iki seneden beri Tunceli mıntıkasında hususî ıslahat programı takib etmektedir. Bu program, bu mıntıkayı medenileştirmek için bütün vasıtalarla ve hususî hükümler dahilinde orada geniş bir çalışma teferruatını ihtiva etmektedir.
Bunu şimdiye kadar orada kanuna muhalefetten kuvvet ve zevk almış olan bazı reisler iyi karşılamadılar. Islahat programına mukavemet ve muhalefet etmek istediler. Bu bizi tarihini tam söyleyemiyorum, mart nihayeti - nisan bidayetlerinde hususî askerî tedbirler almağı icab ettirdi. Orada şunu düşündük; mukavemet eden ve Hükümetin ıslahat programına muhalefet eden mıntıkada ne yapmalıyız? Şimdiye kadar olan Dersim tecrübeleri, orada Hükümetin bir emrine karşı muhalefet olunca mühim bir kuvvet toplayarak o mıntıkada ciddî tedibat yapmak ve bırakmak, Biz, buna « Sel seferleri » dedik.
Memleketin bir tarafında bir hâdise çıkınca onu kuvvetli bir surette ve sel halinde gelip geçmekten bir fayda hâsıl olmayacağı kanaatinde bulunduk, Biz muhalefet edenlerin mukavemetlerini bertaraf ettikten sonra kendi programımızın hiç bir şey olmamış gibi takib olunmasını esaslı vazifemizden saydık.
Bu günkü vaziyet şudur: Orada jandarma ve Hükümet kuvveti tamamıyla teessüs etmiştir.
Tunceli’nde ıslahat programı olarak düşündüğümüz tedbirler fasıla görmeksizin devam etmektedir.
Yol yapıyoruz, mekteb yapıyoruz, karakol yapıyoruz. Bir iki ay müddetle bu işlere fasıla gelmiş olan yerlerde tekrar bu işlere başladık. Şimdiye kadar bu harekât ve faaliyet esnasında orada ciddî müsademeler olduğunu ve arada büyük zayiat geçtiğini zannettiklerini işittim.
Onun için size şimdiye kadarki, yani üç aylık harekâtı, üç ay zarfında uğradığımız hakikî zayiatı olduğu gibi söylemek isterim.
14 Haziran, bugün aldığım rapora göre şimdiye kadar olan zayiat jandarma, asker ve muhafız korucusu olmak üzere, 13 şehid, 18 yaralıdır.
Bunların içinde bir, tanesi subaydır, teğmendir. Bu zayiatın bize elem verdiğini ve Büyük Millet Meclisinin hissiyatında çok acı yaptığını müşahede ediyoruz.
Fakat hâdisenin ehemmiyeti, bilhassa mübalağalı neşriyata karşı yapılan iş karşısında fedakârlığın fazla olmadığı noktasına nazarı dikkatinizi celbetmek isterim.
Bugünkü vaziyette arkadaşlar tekrar ettiğim gibi jandarma, Hükümet vaziyete tamamen hâkimdir. Kâfi derecede askeri kuvvet orada hazırdır. İslahat programı takib olunmaktadır. Huzurunuzda söylerken bütün memleketin ve mahallinde bulunan vatandaşların işitmesini isterim ki, Cumhuriyet Hükümeti oraya İslahat programını süs olarak, heves olarak götürmedi. (Bravo sesleri). Ne kadar müşkülâta uğrasa, ne kadar çok sene sürse yaz ve kış bu. programı biz orada tatbik edeceğiz.
(Bravo sesleri, sürekli alkışlar).
Her hangi bir meseleyi Büyük Millet Meclisi kabul ettikten sonra şimdiye kadar nasıl ufak tefek muhalefet ve müşkülât karşısında vaz geçmek.bizim şiarımızda ve iktidarımızda olmadıysa,bu sefer de programımızı ve Büyük Millet Meclisinin kararını tatbikten geri kalmayacağız.
(Bravo sesleri alkışlar).
Bunun bu suretle ve kanaatle bilinmesi, zannederim ki bizim işlerimizi kolaylaştırdığı kadar henüz aklı başında olmayan reisleri bir an evvel Hükümetin kudretli olduğu kadar adaletli ve şefkatli kucağında selâmet aramalarının yegâne çıkar yol olduğuna, ikna edecektir.
Arkadaşlarım; görüyorsunuz ki bütün meseleleri size açık olarak söyledim.
18 Eylül 1937 tarihli konuşma.
BAŞVEKİL İSMET İNÖNÜ (Malatya) —
Bu toplantıdan istifade ederek, Büyük Meclise dahilî bir mesele hakkında da, maruzatta bulunmak için izin isterim.
Arkadaşlar, faydalı faaliyetinize fasıla verdiğiniz zaman size Tuncelindeki vaziyetin bir hulasasını yapmıştım. O günkü vaziyeti tafsilen arzetmiştim. Şimdi size, Tuncelindeki vaziyetin bu günkü halini arzetmek isterim.
Cumhuriyetin imar ve ıslah programına muhalefet eden, nüfusları az olmakla beraber, altı aşirettir. Bugün bu altı aşiretten müşevvik ve sergerde ne kadar adamlar varsa bunlar reisler ile beraber faaliyet imkânından tamamen mahrum bırakılmışlardır. (Alkışlar).
Altı aşiretten birinin reisleri imha edilmiş ve diğerlerinin reislerinin hepsi yakalanmış, adalete teslim edilmiştir.
Tuncelinde isyan ve ıslahat ananesi, Dersimin bütün hatıraları bir takım aşılmaz, geçilmez yuvaların ve istinad noktalarının hikâyelerinden ibarettir.
Orada Kurd deresi, Kalan deresi, Dojikbaba dağı ve saire gibi isimler vardır ki, sadece bu isimlerin telâffuzu, eskiden birçok seferlerin bunlardan biri etrafında kördüğüm olub kaldığını, bahusus, isyan edenlerin bunlardan biri içinde sığınarak aşılmaz bir melce halinde maksatlarına muvaffak olduğunu ifade ederdi.
Cumhuriyet ordusu, ve zabıtası, bu hâdise esnasında yaptığı takiblerde, hurafa olarak zihinlerde yerleşen ne kadar uçurum halinde dere ve ne kadar çıkılmaz dağ varsa, hepsini Ankara sokakları gibi baştan başa geçmişlerdir. (Alkışlar).
Kanun götüren ordu, jandarma neferlerinin, ayak basmadığı yer, inmediği dere ve çıkmadığı tepe yoktur. (Bravo sesleri, alkışlar).
Cumhuriyetin ıslâhat ve imar proğramma muhalefet eden bütün engeller ortadan kaldırılmış ve program bir an fasıla vermeksizin ilerletilmekte bulunmuştur.
Bu gün orada yapılmakta olan yollar, kışlalar ve karakollar, mektebler, Hükümet konakları ile, memleketin en mamur ve en ziyade iş içinde bulunan bir muhitinin manzarasını görmek, size hepimize zevk verse gerektir. (Alkışlar).
Arkadaşlar; mukavemet vaziyetini bertaraf ettikten sonra halkının refah ve serbestisi için takib edilen programa devam ediyoruz. Bu vaziyeti size arzederken yazın başından beri devam eden faaliyette kaçınılması mümkün olmayan insan zayiatının da neden ibaret olduğunu olduğu gibi söylemek isterim. Dün akşama kadar, yani 17 Eylüle kadar Dersim harekâtının başından itibaren, verilen zayiat şudur:
Subay: Bir şehid, dört yaralı,
Er: 28 şehid, 46 yaralı,
Bekçi: Bir şehid, bir yaralı.
Arkadaşlar; Cumhuriyet kanunlarının hükümlerini yerine getirmek için aziz canlarını severek bu vatan uğrunda feda eden subay ve er vatan evlâtlarını huzurunuzda hürmetle yad ediyorum. Bu vazifeyi ifa etmek için bütün kudretlerini aşkla sarf eden Cumhuriyet ordusunun ve Cumhuriyet jandarmasının kumandanlarına, subay ve erlerine takdir ve şükranlarımızı ifade ettiğim zaman Büyük Millet Meclisinin asîl hissiyatını ifade etmiş olduğuna eminim.
(Bravo sesleri) (Alkışlar).
Arkadaşlar; bütün bu harekât esnasında isyana iştirak eden, iğfal edilmiş zavallılarda da vuku bulan zayiatı olduğu gibi size söyleyeceğim isyana iştirak edenlerden 265 maktul vardır.20 yaralı, 27 yakalanmış ve müsademe esnasında 849 kişi teslim olmuştur. Bunların içinde, mücrim olan, bilerek fenalık yapmış olan, ve bir çok zavallıların zararına sebeb olanlar vardır. Fakat, bu çalışkan, ve itaatli Türk halkının en çok kısmı, fesadcıların, bu fena başların zulmünden zarar görmüşlerdir. Bilerek, bilmiyerek, muhalefet yoluna sapıp kanunun şiddetli tedibatına maruz kalmış olarak hayatlarını kaybedenler hakkında da Büyük Millet Meclisinin teessürlerini ve bunun diğer vatandaşlara ibret olması temennilerini ifade ediyorum. Zannediyorum.
Arkadaşlar, hakikati Türk milletine olduğu gibi söylerken, uzun süren ve Cumhuriyet kanunlarını behemehal yürütmek için gösterilen azim, şiddet karşısında bile zayiatın binnetice hafif olmasına dikkatinizi celbetmek isterim.
Silâhlar çok müessir ve silâhları kullanmak için hiç bir tereddüd olmadığı halde isyan edenlere karşı silâh kullanan ordu heyetleri ve Cumhuriyet jandarması bir hayatı kurtarmak ve korumak için ve içtinab kabil olan bir zararı ika etmemek için son derecede şefkatle, kuvvet içinde mündemiç olan şefkatle, hareket ettikleri için dir ki zayiat böyle mahdud sahaya inhisar etmiştir. İsyana iştirak eden aşiret reislerinin hepsi mahkemeye verilmişlerdir. Umumî, tabiî olan adliye mahkemesine verilmişlerdir. Bunlar hâkimlerin vereceği hükümlere göre Cumhuriyet kanunlarının kendileri için işaret ettikleri hükümleri, hâkimlerin ağızlarından işiteceklerdir.
Arkadaşlar; Cumhuriyetin kanunlarının ancak refahı, ümranı ve iyi geçinmeyi hedef tutan hükümlerini yürütmek için, çetin şartlar içinde alınan müsbet neticelere ermek yolunda Cumhuriyet idaresinin kuvvetli olduğu kadar şefkatli ve adaletli olduğunu göstermek itibarı ile Tunceli hadisesi en son ve en mukni, bir misal olmuştur. (Şiddetli alkışlar, Bravo sesleri).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.