İŞTE HÜR ADAMIN GERÇEK ÖYKÜSÜ
Şapkayı dinsizliğin sembolü olarak gören ve 350 bin tefsirin işaretiyle tesettüre en uygun kıyafet çarşaftır. Çarşaf, kadınların siperi ve kefesidir[37] diyen ve 11 aya mahkûm olan Said-i Nursinin üniversite kurmak isteyen çağdaş düşünceli bir İslam â
İŞTE HÜR ADAMIN GERÇEK ÖYKÜSÜ
Sinan Meydan yazdı
1950’lerden itibaren “Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı” çevrelerin bayrağı haline getirilen Said-i Nursikonusunda müthiş bir bilgi kirliliği vardır. Onunla ilgili kitaplarda efsaneyle-tarih iç içe geçirilmiş, tarih bilinçli olarak çarpıtılmıştır. Son zamanlarda adından çok söz ettiren “Hür Adam” filmi de maalesef bu “çarpık tarihten” beslenmiştir.
Said-i Nursi’nin ne kadar “Hür Adam” olduğunu anlamak için önce onu biraz tanıyalım:
İşte Said-i Nursi’nin kısa hayat öyküsü:
Said-i Nursi, Bitlis’in Hizan ilçesinin Nors köyünde 1873 yılında doğmuştur. Göbek adı Rıza olan Said-i Nursi’nin asıl adı SAİD-İ KÜRDİ’dir. Kendisi, köklerinin Hz. Muhammed’e dayandığını ileri sürmüştür.[1]
Daha çocuk yaşlarda bölgede etkili olan Nakşibendi Tarikatı’nagirmiştir. Mahalle Mektebi’nde okumuştur. Gençliği Medreseliler arasında geçmiştir. Düzenli bir eğitim öğretim hayatı olmamıştır.
İstanbul’a ikinci gelişinde, II. Abdülhamit döneminde, 1907’de tutuklanarak bir süre “akıl hastanesinde” tedavi görmüştür.
31 Mart Mürteci İsyanı’nın fitilini ateşleyen Derviş Vahdeti’nin Volkan gazetesinde ve Kürdistan Dergisinde yazılar yazmıştır.
31 Mart İsyanı’na karıştığı iddiasıyla yargılanarak beraat etmiştir.
Bezmi Nusret Kaygusuz, Meşrutiyet yıllarına ilişkin anılarında Said-i Nursi’den şöyle söz etmiştir:
“İttihatçılar bu adamı çok şaşırtmışlardı. İptidada (önceleri) Said-i Kürdi’ye büyük bir paye verdiler. Güya Kürt meselelerinde ondan istifade edeceklerdi. Halbuki gösterilen saygıyı o kendi hakkı zannetti. Ve yükseklerden ötmeye başladı. Zamanın kutbu ve mehdisi tavrını takındı. Maaza, senelerden sonra da aklı başına gelmemiştir. Yeni bir tarikat iddiasında ve onun piri olmaya çalışıldığı işitilmektedir. Halen Nurcu diye maruftur (tanınmaktadır).”[2]
Nursi, Nakşibendi tarikatına mensup, İngiliz yanlısı Derviş Vahdeti ile birlikte siyasal İslamcı İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti’ni kurmuştur. Cemiyetin kuruluşu nedeniyle 3 Nisan 1919’da Ayasofya camiinde mevlit okutulmuştur.[3]
Bir ara Teşkilatı Mahsusa’ya da üye olan Nursi, hem Kürdistan Teali Cemiyeti’nin hem de Kürt Neşriyat Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almıştır.[4]
“HÜR ADAM” ALMAN ETKİSİNDE
“Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Almanya’nın yanında savaşa girmiştir. Bu süreçte “tüm giderleri Almanlar tarafından karşılanan İslam Birliği propagandası bağlamında Alman malı Cihad-ı Ekber fetvasını kaleme alan kurulda, 1907’lerde temeli atılan ve Almanlarca beslenen İslam Birliği amaçlı Gizli İstihbarat Örgütü Teşkilatı Mahsusa’nın üyelerinden Said-i Kürdi (Nursi) de bulunuyordu.”[5]
“Alman malı cihat fetvasının” yazarlarından Said-i Nursi, bir süreRusya’da tutsak kalmış, daha sonra bir yolunu bulup 1918’de kaçarakAlmanlara sığınmıştır.
Nursi, Almanya’da kaldığı iki ay boyunca yaptığı konuşmalarda: “Türk-Alman, Alman-Türk tarih boyunca kadim dostturlar. Türkler Alman dostluğuna sadakatte çok hassasiyet gösteririler” demiştir.[6]
Ancak Cengiz Özakıncı’nın ifade ettiği gibi: “Kitabın hiçbir yerinde Hıristiyan komutasında cihat yapılacağına ilişkin bir buyruk yoktu. Tersine, ‘Kendi dininizden olmayanları veli (dayanak, buyurgan) edinmeyin’ diyordu Tanrı. Maide Suresi’nin 51. Ayet’i böyleydi. Bu buyruğu görmezden gelince böyle olmuştu sonraları.”[7]
***
Nursi, Kurtuluş Savaşı yıllarında, bu savaşın halifeyi kurtarmak için yapıldığını düşünerek, ancak savaşın sonlarında Ankara’ya gelmiştir (1922). Fakat bu mücadelede, sözüm ona “İslam karşıtı” bir hava sezerek Ankara’dan ayrılıp Van’a gitmiştir.(gönderilmiştir).
1925’te patlak veren Şeyh Sait İsyanı’yla ilgili görülerek İstiklal Mahkemesi’nce sürgün edilmiştir. Önce Isparta’ya, sonra Kastamonu’ya ve Emirdağ’a, sürülmüştür.
“HÜR ADAM” DEMOKRAT PARTİ VE ABD ETKİSİNDE
Said-i Nursi, Isparta’da sürgündeyken Demokrat Parti iktidarı tarafından serbest bırakılmıştır. Kendisine tahsis edilen bir otomobilleDemokrat Parti’nin propaganda gezilerine çıkmıştır.
Said-i Nursi, 1950’lerde Amerikan destekli yerli işbirlikçilerleyeniden parlatılmaya başlanmıştır. Demokrat Parti’nin iktidar olduğu ve “Karşı Devrimin” başladığı o yıllarda Amerikan eksenli tüm politikaları basın yayın yoluyla halka benimsetmeye çalışan gazeteci, yazar Cemal Kutay, Özakıncı’nın deyişiyle: “Said-i Nursi’yi sindiği köşede bulup çıkarıp Amerika’nın izniyle Türk gençliğinin düşünsel önderi olarak parlatılıyordu. Çünkü Amerika, dünya üzerinde eskiden Almanya çıkarına çalışan bütün ajanları toplayıp kendi hizmetine koşmaya başlamıştı. Türkiye’de yapılan buydu” [8]
Cemal Kutay, Said-i Nursi’yi parlatmak için yazdığı “Çağımızda Bir Asrı Saadet Müslümanı Bediüzzaman Said-i Nursi” adlı kitabında, bir taraftan Said-i Nursi’yi överken, diğer taraftan Demokrat Parti iktidarının isteği doğrultusunda Said-i Nursi’yi nasıl arayıp bulduğunu, nasıl ortaya çıkartıp nasıl Amerikan isteklerine uygun bir din adamı olarak tanıttığını anlatmaktadır.[9]
Aynı Cemal Kutay’ın 12 Eylül sonrasının “ateşli Atatürkçülerinden” biri olması da çok düşündürücüdür! 12 Eylülde “içi boşaltılan Atatürkçülüğü” topluma benimsetme görevi de yine Cemal Kutay’a verilmiştir belli ki.
***
1950’de yoğun bir “dinsel söylemle” iktidara gelen Demokrat Parti’nin ilk politikaları da “din” alanında olmuştur. Demokrat Parti iktidara gelir gelmez, Atatürk döneminde Türkçeleştirilen ezanı, yeniden Arapçalaştırmıştır. Atatürk devrimlerini, “Halka mal olanlar ve olmayanlar” diye ikiye ayıran, milletvekillerine, “Siz isterseniz Hilafeti bile geri getirebilirsiniz” diyen Demokrat Parti lideri Adnan Menderes, 1951’de İzmir’de, Demokrat Parti II. Kongresi’nde, şunları söylemiştir: “Şimdiye kadar baskı altında bulunan dinimizi baskıdan kurtardık. İnkılap softalarının yaygaralarına ehemmiyet vermeyerek ezanı Arapçalaştırdık. Türkiye bir Müslüman devlettir ve Müslüman kalacaktır, Müslümanlığın bütün icaplarını yerine getirecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.