KATİLLER ve KATLEDİLENLER

“Toprağın bol olsun Hırant Dink” bugün ölüm yıl dönümü.

Vatandaşı olduğu Türkiye Cumhuriyetinde birileri ona üzerinde yaşayabileceği bir karış toprağı ve soluk alacağı havayı çok gördü. Bastı tetiğe. Tetiğe basanların büyük bir bölümü içinde verilen raporları aşağı yukarı ayni “Akli dengesi bozuk, asosyal, uyumsuz vs.” Ve bu katiller daha katliamlar belleklerden silinmeden adeta birer kahraman gibi binlerce basın ordusu eşliğinde haber sütunlarının başköşesinde.

Nasıl meşhur oldular, bu meşhur olmanın bedeli ne?

Bu sorunun yanıtlarını birlikte anımsayalım; Maraş Katliamı isimleri katliamın anahtar noktasında olanlar çok geçmeden demokrasinin tek adresi olduğuna inandığımız parlamentoya milletvekili olarak döndüler.

Neyin karşılığında; ülkesinin vatandaşı olan 111 kişinin katledilmesine isimleri karışınca.

Sivas Katliamının en önde gelen isimlerinde bir tanesi yine ayni biçimde TBMM, ülke vatandaşlarının eşitlik, demokrasi ve eşit yurttaşlık beklentisine ait kararların çıkarıldığına inandığı en önemli merkezde oda milletvekili olarak mermer koridorlarda, adeta bedava yemek ve bedava yaşamak gibi bir ikramiyeyle ödüllendirildi.

Neyin karşılığında?

Sivas"ta dünyanın gözleri önünde insanlar yakılırken kılı kıpırdamadan durması, itfaiyeye talimat vermemesi ve halka ! zarar vermemesinin karşılığı.

Ankara Bahçelievler"de okuyup ülkesine yararlı olmak için Türkiye"nin çeşitli yerlerinden gelerek bir evi paylaşan içlerinden biri arkadaşım olan 7 tane pırıl pırıl genç toplumun geleceği hepsi yaşdaşım, akranım, dünya görüşünü paylaştığım ve ideallerine inandığım 7 kişinin katledilmesi. Bu katliamın gerçekleştirilmesinde isimlerine en ön sıralarda rastladığımız kişiler bu katliamın karşılığında kendilerinin yazdığı tarih sayfalarına birer kahraman olarak düştüler.

Geçmişi hatırladığımızda; bu ülkede yaşadığımızı zannettiğimiz bizlerin bir türlü çözme noktasında sona erdiremediğimiz bir labirent olan polis, ordu, mafya, kontrgerilla ilişkisinin ve bu ilişkinin şefleriyle bağı olan Bahçelievler sanığı Haluk Kırcı. Yakalansa da konuşmaması gerektiğine karar verilmişti. Günde iki defa hastane kontrolü olan, yanı başında basın bulunan, vatan için kurşun sıkıp uyuşturucu işi yapan Kırcı için Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, Haluk Kırcı"nın yakalanması için şartların oluştuğunu söylemişti. Ve bu büyük vatan sever açlık grevi ve susma hakkını kullanan Kırcı"nın “lütfen” ifadesi şöyleydi;
(...) Çatlı arabayı terk etti ve Eskişehir yoluna çıktık. Araba süratle gidiyordu. O iki kişiyi indirdik. Tümseğe yüzü koyun yatırdık. Her birinin kafasına üçer mermi sıktık. Tekrar eve geldik. Kalan beş kişinin baygın vaziyette yattığını gördük. Mahmut, Kürşat ve Ercüment"e boğarak öldürmenin doğru olacağını söyledim. Telden yapılmış bir askıyı aldım ve birisini onunla boğmaya çalıştım. Ancak boğamadım. (...) Diğerlerini bu şekilde öldürmenin zor olacağını, onlara gitmelerini, ayıldıklarında hepsinin kafasına kurşun sıkarak öldürebileceğimi söyledim.(...) Tabanca mermisini hepsinin başına sıktım. Dışarı çıkıp kaçmaya başladım. Abdullah Çatlı"yı bulup silahı ona verdim.” diyen bu katilin ve bunun gibi katillerin toplumun gözü önünde adeta vatanı kurtaran kişiler listesi hazırlanıp bu liste içinde hepsinin sıralanması.

İşte bunlar yaşanan bütün katliamların bir kaçının karşılığında verilen ödüller.

Böylesi katliamların sorumlusu katillerin hepsinin ödüllendirildiği ortada.

O dönemlerin yetkilileri ise o dönemlerde suskun. Bugün baktığımızda emniyet müdürleri, bakanlar, yetkililer bir şeyler geveliyor ağızlarının içinden onu da söylerken seslerini yükseltemiyorlar. Bunun nedeni ise belki de bizim bilmediğimiz çeşitli mevzular.

Belki de çeşitli biçimlerde onlarda ödüllendirilmiş olabilirlermi?

Susma karşılığı ödüllendirme olarak milletvekili, üst düzey bürokratmı oldular?

O zaman sessizlik şimdi ise alçak sesle ağzının içinden mırıldanma nedeni acaba bu mu?.

Bugün sevgili Hırant Dink"in katledilişinin 3. yılı.

İstanbul"da olamadım, cenaze törenindeki gibi belki ” Hepimiz Hırant Dink"iz” diye bağıramayacağım bugün ancak yüreğim Rachel Dink"in söylediği sözleri yineleyerek unutmamak üzere tekrarlıyor. “ dünyaya birer masum çocuk olarak gelirken bu çocukları kim ve ne katil yapıyor ” bu katliamların sonucunda isimlerinin önüne ilave edilen titrin ve makam, itibar,para ve pul bir insan yaşamını sona erdirmeye değermi?
Evet katil Ağca neredeyse toplumun “ mazlum evladı” ilan edildi. Onu misafir eden 5 yıldızlı otel odasında başka katliamlar kurgulandımı acaba?

Tekrar anınların yaşamımızda hep var olsun ben eğer bana ait bir karış toprak varsa ( Ben de vatandaş sıralamasında dünya görüşüm, cinsiyetim, ekonomik koşullarım nedeniyle öyle bir hakkım olmadığını biliyorum ama) onu sen ve senin gibi dostlarla her zaman paylaşmaya hazırım sevgili Hırant Dink. Kim ne derse desin ben bugün Hırant Dink"im. 24 Ocak"ta Uğur Mumcu, 2 Temmuz"da Metin Altıok, Koray, Menekşe Kaya olduğum gibi.19.01.2010

Emel Sungur