Kivi Rekor Kırdı

Kivi Rekor Kırdı

Fındıkta olduğu gibi kivide de artık resmi olmasa da bir manavcılık ortaya çıkmış bulunuyor!. Buda ilimizde ikinci bir rekor oluşturdu. Çünkü yirmiye yakın “Kivi Manavı” ortaya çıktı. Her Görünmez Kivi Manavı bir tonda en az Yüz Yirmi Türk Lirası para kaz

Ordu Kivi Üretiminde geçmiş yılların rekorunu kırdı. Tahmin edildiği üzere 2009 yılı kivi mahsulü yaklaşık dört bin ton olarak gerçekleşti.

Kivi Rekor Kırdı

Fındık ve Kivi Ürünleri Üretim  Pazarlama Kooperatifi

Başkanı Cengiz KESKİNYaptığı açıklamada;

Ordu Kivi Üretiminde geçmiş yılların rekorunu kırdı.Tahmin edildiği üzere 2009 yılı kivi mahsulü yaklaşık dört bin ton olarak gerçekleşti.

Hemen belirtmek isterim ki kivi alıcılarının sayısının ve farklı illerden oluşlarının “ Bursa, Mersin,Kayseri, İstanbul, Ankara vb.” ilimize “Tarımsal Turizm” alanında da katkıları oldu.

 Elbette bunu daha da geliştirmek gerekiyor. Dünyada her geçen gün gelişen ve özellikle Japonya"da “Yeşil Turizm” adı verilen uygulamayı ilimizde başlatmamız gerektiğinin altını çiziyorum.

 “Yeşil Turizm” içinde örneğin: Kivi nasıl yetiştirilir? Nasıl hasat edilir? Nasıl depolanır? Nasıl pazarlanır uygulamalarını barındırabiliyor.

“Yeşil Turizm” kimler tarafından neden tercih ediliyor? Başta yurt içi ve dışı olmak üzere üniversite öğrencileri. Şehrin kargaşasından ve tek tipliliğinden bunalmış, eğitim düzeyi ve geliri yüksek olan bireyleri.

 Sofrasına konan meyve ve sebzenin, ekmeğin neden kutsal olduğunu evladına öğretmek isteyen bilinç düzeyi yüksek aileler tarafından “Yeşil Turizm” tercih ediliyor.

Özellikle refah düzeyi yüksek toplumlar, çocuklarının birçok kötü alışkanlık kazanmalarını önlemek ve nimete olan şükrün gerekçelerini algılatmak, bir çiftçinin neden saygı duyulacak biri olduğunu göstermek istiyorlar. Onlar biliyorlar ki, dünyanın en büyük sıkıntısı gıdadır. Ve onlar biliyorlar ki en büyük tehlike de bu alanda bulunmaktadır.

Bu nedenledir ki, Organik ürün ve gıda konusunu gündeme getirmişler ve bu alanda hergün bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermişlerdir. ”Bizde kivide organik üretim yapmaktaydık. Ancak alıcı firmalar Ekstra kivi (90 gr ve üzeri ) iyi para verip Sınıf bire ise (70gr-90) orta düzey fiyat verince ve malum ilaç sanayi de devreye girince elbette daha çok kazanma hırsıda çiftçiyi itince kayda değer olmasa da hormonlu kivi üretimine kaymalar oldu.

Bu durum başta toprağı ve kivi ağacını zora sokmaktadır.Çiftçi kivi ağacının Otuz yıllık ömrünü yirmi yıla indirmekte toprağın ise kendi kendini yok etmesine sebep olmaktadır.

 Başta tüketici ve aracı firmaları üreticiyi zora sokmaktan vaz geçmeye davet ediyorum.Çünkü zararı hep birlikte çekiyoruz. Ordu ve Karadeniz Bölgesi “Giresun(Yağlıdere),Trabzon,Rize” ilk kez Kivi alıcılarının yoğun talepleriyle karşılaştı. Öyle ki, yerel gazetelerin birinci sayfalarına “Kivi alınır” ilanları verildi.

Büyük firmalar ilimizde kivi üreticisi olmayanlara ve olanlara adeta “Kivi Manavı” olmaları yönünde teşvikte bulundu.

Fındıkta olduğu gibi kivide de artık resmi olmasa da bir manavcılık ortaya çıkmış bulunuyor!. Buda ilimizde ikinci bir rekor oluşturdu. Çünkü yirmiye yakın “Kivi Manavı” ortaya çıktı. Her Görünmez Kivi Manavı bir tonda en az Yüz Yirmi Türk Lirası para kazandı.

Ana alıcı firmaların dışında her manav en az ortalama elli ton kivi aldı. Ve On beş, yirmi günde yaklaşık Altı Bin Türk lirası vergisiz, risksiz net, ter temiz para kazandı. Bu durum ürkütücü ve çok düşündürücü!. Büyük tehlike!. “Görünmez Manavın yapmış olduğu bu işi üretici örgütü “Kooperatif” yapmış olsaydı tek bir sezonda en az Üçyüz Elli Bin Türklirası (350Milyar) kasasına girecekti.

 Ne yazık ki, bu para tek bir kivi fidanı bile olmayan, yirmiye yakın görünmez manavın ve aracı firmanın cebine girdi.” Tüm bunlar olurken Kivi Üretici Birlikleri ne yaptı? Yıllardır yapılan şey şu oldu. Bir alıcı bulalım kivimizi üç beş kuruş noksan olsun ama peşin paraya verelim. Olmadı dörtte veya üçte biri peşin geri kalanı otuz, altmış,doksan çek olur.

 Hatta ilk etapta biz gerekirse yönetim kurulu veya başkanı olarak hem alıcıya hem de üreticiye kefil olalım. Ordu kazansın!.Üretici kazansın! Alıcı kazansın!. Bu ne derece örgütlenme, piyasaya girme ve hakim olma, markalaşma stratejisidir?

Alıcının plastik kasaları kendi markalarıyla köy köy dolaştı “gönül arzu ederdi ki üreticinin kendi örgütünün ve markasının kasaları dolaşsın ama şimdiye kadar olmadı umarım bir dahaki sezona olur” ve Meşhur aroması ile Dünyanın en kaliteli Ordu Kivisi başka yörenin kivileri ile harmanlanarak özel firmalar tarafından kendi adlarıyla piyasada satılırken, üzerine de Meşhur Ordu Kivisi etiketi yapıştırıldı.

Şu bir gerçek ki, Ordu kivisi tadan tüketici bizi arıyor. Kivimizi arıyor ve alıyor. Ne yazık ki, satılması güç olan kiviyi Ordu Kivisi söylemiyle satıyorlar. Üretici örgütü pazara henüz girmiş değil.”2010 sezonunda inşallah kooperatifle gireceğiz” Doğrumu dur? Siz alıcılar ile üreticileri buluşturdunuz.

Piyasa işleyişinde hammadde kaynağına ve pazara direkt olarak ulaşan alıcı ve kivi üreticisi bu alanda kurulan “Dernek, Birlik ve Kooperatif” örgütünü ne derece ciddiye alır? Devlet ve milletin, Özel ve Tüzel Kurumların, uluslar arası bu tarz örgütlerin size bakış açısı ne olur? İşletmeciliğin temel yasası: “ Üretilen ürünün pazara girişi ve bir marka oluşu her yıl Pazar payını artırmaya gayret edişi, gerekirse üründe çeşitliliğe Ar-Ge ile ulaşarak, yaşam savaşını sürdürmesi” dir.

Her kivi üreten “İki dönüm ve üzeri” çiftçi aslında bir işletmedir!. Bu küçük işletmeler bir araya gelmeli “Kümelenmeli” dir. Bunun yolu da “Dernek, Birlik, Kooperatif” örgütlenmesinden geçer. “Hak buralar kanalıyla ve bir mücadele verilerek kazanılır.

” Ve “Tarıma Dayalı Sanayi” alt yapısını “Dernek, Birlik, Kooperatif” oluşturur. Bunu Anonim şirketler ile Holdingleşme takip eder.Gelişen tüm ülkelerin alt yapısına dikkatinizi çekmek isterim. Günümüzde Genetiği değiştirilmiş(GDO) tartışması milyar dolarlık pazardır. GDO kelimesi Toprak, Su, Bitki,Meyve, İklim, Sera nihayet üst düzey teknoloji demektir.

Bizim kivilerimizde çok şükür GDO yoktur. Ancak “ülkemizde çiftçiye dönük örgütlerimizin çoğu bazı yönleriyle HORMON"LU ve GDO"LU dur!.” Ordu ili kivi dikim alanının henüz yüzde onunu kullanmaktadır. Ordu şu haliyle Yalova"dan sonra ülkenin en büyük dikim ve üretim alanına sahiptir. Orta ve doğu Karadeniz de ise dikimdeki artış ile ilimiz üçüncü rekorunu da bu yıl kırmıştır.

Acil olarak Ordu kivi örgütlenmesindeki sıkıntılarımızı çözmeliyiz. Bunun için başta çiftçi ile iç içe olan kurumlar “Ziraat Odası, Tarım il Müdürlüğü ve İl Özel İdaresi ile Kivi Üreticileri Birlikleri, Fındık ve Kivi Üretim ve Pazarlama Kooperatifi” bir masada buluşmalıyız. Bu her şeyden önce marka kent oluşumuz için çok önemlidir.

İl merkezindeki beş yüz otuz üç “İki Dönüm ve Üzeri” profesyonel kivi yetiştiricisini tek çatı altında buluşturmalıyız. Bunu başardığımız gün her kivi üreticisinden Yüz Türk Lirası yıllık aidat alındığında ve Kivinin Kooperatif kanalıyla Satışı gerçekleştiğinde yıllık Beş yüz Bin Türk Lirası geliri olan bir çiftçi örgütü oluruz.

Bir yılda elde edilen gelir ile Tarım Bakanlığının “Şehir merkezinde Yüzde Elli, Köy sınırlarında ise Yüzde Yetmiş Beş Hibe” verdiği, ayrıca Avrupa Birliği hibeleri, Tubitak, Sanayi bakanlığı ve diğer hibeler ile bir projeyi “Soğuk hava deposu,Paketleme,Kurutma ve meyve suyu vb gibi” seçip rahatlıkla uygulayabiliriz.

Çocuklarımıza iş kapıları açabiliriz. Kividen kazancımızı üç katına çıkartabiliriz. Toplam kalite koşullarında yurt içi ve yurt dışı sunumlarımızı yapabilir, yeni ürün geliştirebilir, ürünlerde markalarımızı oluşturabiliriz. Bu nedenledir ki, İl genelinde İzlenecek tarımsal stratejileri gerekirse katılımcı demokrasi uygulaması ile birlikte geliştirmeliyiz. Özellikle İl Özel İdaresinin Tarım Komisyonu ile işbirliğinde olmalıyız.

Yerel Tv, radyo, organlarının da en az haftada bir saat yerel tarım, Orman ve su ürünlerini ele almasını çok arzu etmekteyim. Gazeteler ve internet siteleri de haftalık en az bir çizgisiz kâğıt dolusu yazıyla yerel tarımı ele alması iyi olacaktır kanatindeyim. Yazılı ve Görsel Basınımızın bunu, bir strateji doğrultusunda yapması “üreticiyi motive, aynı amaca yöneltme, kaliteli üretme” beklenir.

Ayrıca Medyamızın üreticiye yan sanayileri gösterme açısından da önemli bir sorumluluğu vardır diye düşünüyorum. Çünkü yerel ekonomi geliştikçe farklı meslek dalları da etkilenecek, gelişecektir.

Ordu Kivi de marka mı?

Marka nasıl olmalı?

Para marka ile kazanılır. Ama marka olmak için de emek, üretim, kalite ve standartlar ile Ar-Ge kurmak gerekir.

Bu anlamda, Biz neredeyiz?

Ve ne yapıyoruz?

Ne zaman başlıyoruz?

Karanlıkta ışık olmak için ben varım.

Ya siz varmısınız? Saygılar sunar iyi çalışmalar dilerim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum