Kimse kendini bir kenarda tutup , bu fırtına Ordu için değil, Türkiye de korkunç  bir esinti derse, çok komik olur. AKP in çılgınlık boyutundaki proje yarışına sen hala eski söylemlerle karşılık vermeyi kendince ve adayın ismi ile bölgesinden oy almayı hedef görmüşsen, parti olarak ve partinin yönetimi olarak ARGE siz ve sessiz kalmışsın demektir.. 

 

Çünkü buradaki aday seçimleri, parti yönetimince bazı isimler üzerinden olmaması yönünde söylendiği gibi olmuşsa hoş olmamış buda sandıkta resmen görülmüştür. Sayın il başkanı bence ne adayın arkasındaki isimlerin nede ilçelerdeki çalışma boyutundaki hazırlıklarda başarılı olamamış, kadın kolları ve seçim komitesi eski ordu MHP in  çalışmalarından   çok uzak bir tempo içinde olmuştur. 

Eskiden il başkanı  olan kişiler bir seçim komitesi kurar,  bu eski ülkücülerden olur ve sürekli birlik içinde belirli zamanlarda istişare yaparlar , bölgelerinde  çalışma raporları  ve anketlerle çalışmalarını  desteklerlerdi. 

 

Adı  kim olursa olsun, küslük, dargınlık, yalnızlık olmaz o seçim boyunca çalışmanın hızı o kadar yüksek olurdu ki, geceler boyu ev toplantılarından yorgun düşülürdü. Bugün yalnızlıklarda bir il ilçe yönetimi ile kendi çıkardığı vekil isminin yalnız başına bırakılış hikayesidir bu kaybedilişin sonucu.. 

Ne Ulubey, ne Gölköy ne Aybastı  ne Ünye nede Fatsa bize bizim olan dediğimiz oyu vermemiş, adayına da Ankara da temsil hakkı  sunmamıştır ki bunun adı Yener Yıldırım olsa da. 

O zaman MHP il ve ilçe olarak biz yanlış yaptık diye işi bırakıp yeni bir yönetimin gelmesine imkan tanıyacaksınız ya da güven tazeleme adına seçime gideceksiniz. 

Bugün bu il ve ilçe yönetimi artık eski gücünü ülkücüler arasında bulma şansı yok. Konuştuğum insanların ve eskilerin bakışı da negatif olmuşsa orda bulunmanın da faydası yok. 

 

Sayın il başkanı  ne kadar iyi niyetli olsa da parti adına sen seçimden güçsüz olarak çıkmışsan burada saygılı olup ben kaybettim demek büyüklüğünde olmalısın. Ülkücü terbiye bunu gerektirir, boşuna ayak diretip her gün yıpranmayı değil.