MUHSİN  YAZICIOGLU OLMAK

MUHSİN YAZICIOGLU OLMAK

Mustafa KÖKSAL: Dik durmanın, davasına inancının göstergesi olan dava arkadaşlarına kendi kişiliğinden daha çok inanarak, onlarla yürümenin zevkini asla hiçbir servete değişemeyecek kadar yürekli olması, ve ülkü yolunda geçen otuz, kırk yılında, nereler

MUHSİN  YAZICIOGLU OLMAK 

  Mustafa KÖKSAL
 

Dik durmanın, davasına inancının göstergesi olan dava arkadaşlarına kendi kişiliğinden daha çok inanarak, onlarla yürümenin zevkini asla hiçbir servete değişemeyecek kadar yürekli  olması,  ve ülkü yolunda geçen otuz, kırk yılında, nerelere kadar yükselirse yükselsin, bulunduğu ortamdaki küçük ve samimi ayak sesleri hiçbir ülkücünün ve alperenin unutacağı şey değil.

Bir çok insanın sayın Başbuğa karşı geliş  diye adlandırdığı o günleri ben, baba oğlun birbirine olan kırgınlığının ve küskünlüğün bir anlık büyük yanlışı olarak adlandırıyorum. Et   tırnaktan   ayrılabilir miydi; ayırdılar, birbirine karşı bölük parça iki kapı ettiler. Ama o asla yıllarca hizmet ettiği camiaya, ülkücü dostlarına bir kem söz etmedi, aksine bir olduğunu söyledi.

Bir anımı  anlatmak istiyorum. Erzurum da okuyorum. İzmir de solcular tarafından ülkücü  birkaç arkadaşımız vurulmuş  ve ölmüştü. Erzurum da arkadaşlarla İzmir e gidip intikam alacağız.  Bindik Trene ve Ankara ya geldik. Önce Ocaga gittik sayın başkan orda, bizi görünce çok sevindi, ismi kalsın yanımızdaki Erzurum ocak başkanı ile konuştu. Aklımızdan geçeni öğrenince kızdı ama onunda yapacağı şey değildi bizi Başbuğa götürdü.

Girdik odaya, baba sıcaklığında bizi önce dinledi, kızmadı. Sorular sordu. Bir ara Alla rahmet etsin yanımızdaki Aşkaleli herif Lütfüye;” dokuz  ışığı anlat dedi”. Anlatamayınca, önce baktı ve öyle bir kükre diki, o an yerin dibine giresim  geldi. Dedi ki;” Sizler bu dava için çok değerli siniz. Ben sizleri öldürmek için değil, bu vatanın ,modern, çağdaş, dev bir ülke olmasındaki en önemli parçalar görüyorum,şimdi için çayınızı ve binin Treninize gidin Okulunuza..

Muhsin başkana döndü  ve şöyle dedi;” bunlar sana emanet. Emanetleri yerlerine ulaştırtır.”  O gün Muhsin başkanla olmak, sohbet etmek ve adını yazamıyacağım  diğer insanlarla olmak çok anlamlı idi . Sonra bizi Trene koydu ve Erzurum a yolladı.

Çok önemli günlerde çok ihtiyaç duyacağımız bir insanı kış günü havada halikopter kazasında kaybetmemiz acı oldu. Onun açtığı yolda dimdik duran dostlarına, beraber yürüdüğü arkadaşlarına, Alperenlere çok iş düşüyor.

Büyük Türkiye fikrini, sonrada bu ezilmişliği kader yapılan, sırtından trilyonlarca rant sağlanan halkın, mutlu bir ülkede yaşamasının mucize olmadığını gösterme adına iktidara koşmaları.

Başkanım rahat uyu. Hala yüreğimizde gülüşünle bize  bakışının o inanılmaz güzel fotokopisi duruyor. Ne   güzel, senin gibi bir insanı azda olsa tanımak. Bir dörtlükle yazımı noktalamak istiyorum.

Yere düşen altına dönüp bakmayan sen,

Yanındaki dostlara ihanet etmeyen sen,

Bugün gerçek  dünyada  bize bakarken,

Geride kalan bizlere ne diyorsun sen?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum