MUTLULUĞA ATILAN ADIMLAR DA…

MUTLULUĞA ATILAN ADIMLAR DA…

Neydi suçu o gençlerin, gazetecilerin, profların, elçilerin, iş adamlarının ve binlerce öğretmenin, memurun? Mutluluk denen ağacı onların hakkı değilmiydi tutuvermek? Kimse bir ananın , bacının , evladın, babanın yürek yarasını iki alkış bir konuşma ile s

MUTLULUĞA ATILAN ADIMLAR DA…

                                                                          Mustafa KÖKSAL

Hepimizin yaşarken başından geçen acı ve tatlı anıları,isteme den yaşadığı olayları vardır.

Bu onları yaşarken bize bağlayan, dost ya da düşman yapan adımların kendisidir.

Bunun için ben insanların gülüşlerini hergün bir yerlere yazmalıyım, aslında kendimi şöyle hissediyorum; ” mevsim şeritlerin den düşen sarı yaprakları denize bırakan çocuklar gibi”.

Benim yüreğim deki sarı dostluk zarfım, yokluklar dan pullanmış. Şimdi o, bir gülün kanattığı derin kesiğin tam üstünde tenimde duruyor. Mutluluk denen rüzgarın alıpta götürdüğü yerler de, sen farkında değilsin ama ellerin büyütüyor herşeyi.

Kimse ,bir şeyleri yağmurun silmesini istemiyordu yanağından , anasının yada babasının bıraktığı dudak izlerini,ama damlalar alıp götürdü yanağımız dan mutluluğu bulduğumuz dudak izlerini,yazık..

Ben den söylemesi yarın mutsuzluğunu herkes astığı gönül ipinden sanır da geç olur.Aslı astarı olmayan işler.Sen farkında değilsin belki ama bir çok şeyi ellerin büyütüyor isteme den. Çünkü onlar sımsıcak öpüşleri ile azda olsa mutluluğumu bırakmıştı avuçlarıma,şimdi geri istiyorum mutluluğumu herkesten.

Ben göğsünü mutsuzluğa karşı mezar yapan çocuklardan biriyim,zaman zaman ürkekliğimi düşürüveririm orta yerlere de de utanrım kendimce. Ama yanlış olan niyeki benim utanmam.Mutsuzluğumu çalanlar neden utanmazlar ki? Mutluluk içinde bizler anne adlı ağacın son yaprağıyız belki, mutluluk dediğinse başkalarının gözyaşların dan çalıntı değil mi?

Ben sokaklar da gülebilen ender insanları bir yerlere yazmalıyım.Yoksa ilerleyen yıllarda unutulacak çok şey olacak, baştada mutluluk..İnanın.

Dün gençlerin yüreklerini delen fikir ayrılıkları ve ölen binlerce değerli gençlerin isim ağaçlarına bugün bakınca,nasıl ki mutsuz oluyorsak, şimdi de mevcut iktidarın bakışlarındaki öfke ve kinden kurtumak adına sağa sola koşan şehit ve gazi analarının gözyaşları da Türk milletine aynı mutsuzluğu tekrar yaşatıyor.

Neydi suçu o gençlerin, gazetecilerin, profların,elçilerin, iş adamlarının ve binlerce öğretmenin, memurun?

Mutluluk denen ağacı onların hakkı değilmiydi tutuvermek?

Kimse bir ananın , bacının , evladın, babanın yürek yarasını iki alkış bir konuşma ile soutabilirmi?

Bunlar sıcak yatakların da, milyardolarların da sahte ve timsah gözyaşlarını dökerken yavrularını kara toprağa atmışların topakla sarmaş olaş mutluluğunu bari iki tane zibidinin sevinmesine feda etmeyin.

Allah için biraz durun yahu.Sanıyorsunuz ki bu millet bize hasta…

Millet vefasızı, yalakayı, sahtekarı, yalancıyı ve talancıyı sevmez.

Bunu herkes bir gün yaşar.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum