Necati hocanın önemli buluşu

Necati hocanın önemli buluşu

Özellikle Mesudiye ve çevresinde yer alan bu kültür mirası, olağanüstü özelliklere sahip olup dünyanın daha önce bilmediği özellikler taşımaktadır. Açık hava müzesini andıran bu zenginlik, dünyaya tanıtıldığında Mesudiye ve çevresi dünyanın en önemli tur

 Ordu/ Mesudiye'nin kaderi değişecek...

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Demir tarafından bulunan yatan deve heykeli, dünyanın en büyük (yarı) doğal heykeli olduğu anlaşılmıştır. 

17996

DÜNYANIN EN BÜYÜK (YARI) DOĞAL HEYKELİ ORDU İLİMİZDE…  
 
 
Dünyanın  şimdiye kadar bilinen en büyük ve en tanınmış heykelleri: Japonya'da 110 m yükseklikteki Ushiku Daibutsu heykeli, Çin'de 108 m. yükseklikteki Guan Yin Sanya heykeli, Çin'de 106 m. yükseklikteki İmparator Yan ve Huang heykelleri, Japonya'daki 100'm yükseklikteki Dai Kannon Sendai heykeli, Çin'deki 88 m yükseklikteki Grand Buddha Ling Shan at Wuxi heykeli, Rodos heykeli, Amerika'daki Özgürlük Anıtı vb.dir.

17993

Ancak aynı  tür heykeller olmadığı için Mesudiye'de bulunan heykelin, Mısır'ın Kahire şehrindeki heykel ile karşılaştırılması gerekmektedir. Mısır piramitlerinin doğusunda yer alan yarı insan yarı aslan heykelinin yüksekliği 20 m, uzunluğu 73 m, genişliği ise 5 m'dir. Firavun tarafından M.Ö. 2500 yılında yapıldığı tahmin edilen heykelin kafası insana, gövdesi ise arslana benzemektedir. İnsanoğlunun o devirde böyle bir heykel yapamayacağı düşüncesinden dolayı, zamanında uzaydan gelip yontulduğu efsaneleri anlatılmaktadır Mısır'da...

17994

Necati DEMİR tarafından Mesudiye'de tespit edilen deve heykelinin karşılaştırılabileceği  dünya üzerindeki örnek, Mısır'ın başkenti Kahire bulunan gövdesi arslana, kafası ise insana benzeyen Ebu el-Hul heykelidir.

Ordu ili Mesudiye ilçesinde tespit ettiğimiz ve araştırma kapsamına aldığımız heykel yere çökmüş bir deveye benzemektedir. Deve heykelinin gövdesi doğal kayadır. Kafa kısmı ise büyük ihtimalle insan eliyle yapılmıştır. Zira kafa kısmını, gövde kısmıyla bütün olmasına rağmen gövde kısmında olduğu gibi yosun tutmamıştır. Ayrıca gövde kısmımda kayanın zaman içinde kazandığı doğal özelliklerden kafa kısmı mahrumdur. Şayet insan eli değmemiş olsa idi heykelin kafa kısmı da kayanın bütünü ile aynı özellikleri göstermesi gerekirdi.

Yarı  doğal yarı insan eliyle yapılmış heykelinin uzunluğu, 110'den daha büyüktür. Genişliği yaklaşık 40 m, yüksekliği ise yaklaşık 21 m ile 60 m. Arasında değişmektedir. Mısır'daki heykel kadar insan emeği yok, fakat görünüş itibariyle daha ilgi çekici ve ilginçtir.

Yatan deve heykeli güneyden kuzeye doğru uzamaktadır, kafası doğuya bakmaktadır. Zaman içerisinde doğal aşınmalar olmasına rağmen devenin ağzını, burnunu ve gözünü andıran kısım yani kafa kısmı son derece belirgindir.

17995

Boyun kısmının kuzeyinde, iki kayanın arasında dibe doğru genişleyen, duvarları  horasan harcıyla sıvanmış bir su veya tahıl sarnıcı bulunmaktadır. Sarnıç silindir (kesik koni) biçiminde olup (2.94 X 4.97 m) alt kısma doğru genişlemektedir. Sarnıcın arkasında, yine kuzey tarafa başka bir kaya kütlesi yükselmektedir. Kayanın güneye bakan yüzünde insan eliyle açılmış dikdörtgen biçiminde bir gözetleme kulesi bulunmaktadır.

Doğal olan gövde bölümünün hemen hemen tam ortasından aşağı bir tünel açılmıştır. Bu tünelde, 152 merdiven basamağı bulunmaktadır. Hangi amaçla yapıldığı belli olmayan ve içerisinde ne olduğu belirlenemeyen tünelin girişinin yüksekliği 2.70, genişliği yaklaşık 2.56 m'dir.

Dünyanın en büyük yarı doğal heykeli diyebileceğimiz bu kültür varlığının  çevresinde de önemli tarihi eserler bulunmaktadır. Çevre köylerde kaya üstü resim ve figürler, Köktürk yazısı ile yazılmış kitabeler, kaplumbağa heykelleri, eski Türklerden kalma tümülüs mezarlar bunlardan bazılarıdır. Bütün bunlara Oğuz Türklerinden önceki Türklükten kalma yer isimleri (Canik Dağları, Kumanlar, Durak, Karagöl,..) ve mimarlık (ağaçların yatay biçimde duvar yapılmasından oluşan bina türleri) da bunlara eklenince Canik Dağları'nın zirvesi ilgi çekici bir durum sergilemektedir.

Türkler için devenin de özel bir yeri vardır. Türkler; at, sığır, koyun ve keçi gibi hayvanların yanında deve de beslemişler; etinden, sütünden ve derisinden yararlanmışlardır. Türk ortaoyununda deve, önemli bir figürdür. Türk masallarında, efsanelerinde, ninnilerinde de deve önemli bir unsurdur. Türk kültüründe deve, sağlamlığı ve gücü temsil eder. Bu yüzden Türklerin İslamiyeti kabul etmesini sağlayan Karahanlı hakanının adı, Satık Buğra (erkek deve) Han verilmiştir." dedi.

Özellikle Mesudiye ve çevresinde yer alan bu kültür mirası, olağanüstü  özelliklere sahip olup dünyanın daha önce bilmediği özellikler taşımaktadır. Açık hava müzesini andıran bu zenginlik, dünyaya tanıtıldığında Mesudiye ve çevresi dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri durumuna geleceği açıktır. Zira burada bulunan eserler, dünyanın hiç birinde yoktur.

Türkiye'nin her köşesi açık hava müzesidir. Fakat yeteri kadar önem verilmemesi, gereği gibi üzerinde durulmaması ve bilim adamlarımız tarafından ihmal edilmesi yüzünden hiçbir kıymeti yokmuş gibi görünmektedir. Basın ve yayın organlarının magazin türü haberlere daha çok önem vermesi buna eklendiğinde güzel ülkemizin güzel eserleri gölgede kalmıştır. Bütün bunların bir sonucu olarak bütün dünya, Türkiye'deki eserlerden habersiz kalmıştır.  
 

http://www.necatidemir.net/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=109 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum