OkMM Şubat Toplantısı Yapıldı
Ve özellikle Ordu ilinde bir Sivil Toplum Geliştirme Merkezine ihtiyacımız var. İçersinde en az 150-250 kişilik toplantı salonu, tam teknolojik donanımlı(bilgisayarlar, sunum cihazı, akıllı tahtası vb.) eğitim sınıfları, kafeteryası, idari birimleri bulun
ORDU küçük Millet Meclisi(OkMM)
2011 yılı Şubat ayı Toplantısı Yapıldı.
Ordu ili küçük Millet Meclisi(OkMM), 05 Şubat 2011 Cumartesi günü, saat:13:00 da Ordu Belediye Konservatuarı salonunda toplandı. Sivil toplum örgütlerinden: Demokrat Eğitimciler Sendikası Temsilci Bekir CANDAN. Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu 2.Başkanı, Ünal ÖZYURT. Fındık Üreticileri Koruma Derneği Başkan Eşref BAYRAKTAR. Ordu İş Adamları Derneği(ORİŞAD) Genel Sekreteri Fatih BAŞ. Fındık ve kivi üretim pazarlama Kooperatifi Başkan Cengiz KESKİN’in katıldığı toplantının kolaylaştırıcılığını ise Cengiz KESKİN üstlenmişti. Beş sivil toplum örgütü temsilcisinin katıldığı toplantıya medya ilgisi olmadığı görüldü. Toplantıda, AKPAK EMLAK MÜŞAVİRİ, Bekir PAK izleyici olarak hazır bulundu. Toplantı; “Siyasette ve toplumda üslup” başlığı altında Türkiye gündemi, “Yerel Sivil Toplum Örgütlerinde işbirliği eksikliği.” başlığı altında ise yerel konular tartışıldı. Üslûp: Konuşmacının duygu, düşünce ve bilgilerini karşı tarafa aktarmada, üslûp adını verdiğimiz değişik yolların kullanılmasıdır. Ve Üç tür üslup vardır.1.Sade Üslûp: Doğal ve açık anlatım özelliğine “sade üslûp” denir. Bu üslûpta uzun ve süslü sözler, gösterişli parlak hayaller yerine; kolay, anlaşılır bir tarz esastır. Kolay ve pratik öğretmek, eğlendirmek, sade üslûbun niteliklerindendir. 2.Yüksek üslûp: Düşünceler ve duygular çok yüksek, sanatlı ve görkemliyse bu tür anlatıma “yüksek üslûp” adı verilir. Bu üslûpta kelimeler, seçkin ve parlaktır. Sade ve kolay anlaşılan cümleler yerine İmajlara ve söz sanatlarına dayalı ifadeler kullanılır. Yüksek üslûbu kültürlü insanlar anlarlar. 3. Karışık üslûp: Herkesin anlayacağı nitelikteki anlatım özelliğine de “karışık üslûp” denir. Bu tür söyleyişte sade ve yüksek üslûbun karışımı görülür. Bu üslûbu her sınıftaki insan anlayabilir. 2011 yılının ikinci toplantısında, yerelde bir araya gelen farklı düşünce yapılarındaki beş sivil toplum örgütü temsilcileri “Siyasette ve toplumda üslup” konusunda toplumsal mutabakatın sağlanması gerekir. Ve medyanın özellikle televizyon kanallarının tartışma programları başta olmak üzere, üslup üzerinde etkin rolü vardır. Siyasi parti liderlerinin halka karşı büyük bir sorumluluk içinde olduklarını; liderlerin adeta kitlesel eğiticiler konumunda bulunduklarını hatırlatarak, başta yandaşları olmak üzere karşıtlarına, yeni nesillere ve halka da model oluşturduklarını bu açıdan liderlerin üslup üzerinde hassas davranmaları gerektiğinin altını çizdiler. Siyasi parti Liderleri tasvip edilmeyen sokak ağzı kullanmamalı ve özellikle belden aşağı çağrışım yapacak, hakaret içerecek üsluptan uzak durmalıdır. Bu imam ve cemaat meselesi olduğu gibi öğretmen ve öğrenci, aile ve çocuk meselesidir de.. Yani bir nesil meselesidir..Ülke toplumunun eğitim düzeyi, demografik yapısı, sosyokültürel durumu ve ekonomik gelirleri göz önünde bulundurulduğunda bir karışık üslup ile hitabın daha doğru olacağı aşikardır. "Akıllı insan, düşündüğü herşeyi söylemez; ama her söylediğini düşünür."(aristoteles) "Akıllı konuşur, çünkü söylemek istedikleri vardır; aptal konuşur, çünkü kendisinin bir şeyler söylemek zorunda olduğunu sanır."(platon) “Kulağımızla işitir; zihnimizle dinleriz.” “Konuşma sentez, dinleme analizdir.”(İtalyan atasözü) “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerinin değeri karşındakinin anlayacağı kadardır.”(Mevlânâ) Sonuç olarak üslup üzerine milli eğitim bakanlığı, RTÜK ve YÖK tarafından bir çalışma yapılmasını okullarda ve üniversitelerde bu konu üzerine mutlak surette durulması gerektiğini belirtiyor, Siyasi parti liderlerinin, modern ve çağdaş liderlik ilkelerine uygun hareket etmeleri gerektiğinin altını çiziyoruz dediler.
“Yerel Sivil Toplum Örgütlerinde işbirliği eksikliği.” başlığı altında yapılan tartışmada ise öncelikle; örgütlü toplum olma konusunda büyük bir sorunumuzun olduğu ortaya konuldu. Ordu ilinde yaklaşık bin dernek bulunuyor. Onlarca da vakıf var. Gerek il içinde gerekse il dışında bulunan bu Sivil Toplum Kuruluşları farklı amaç ve görüşlerde bulundukları halde, tek ortak noktaları Ordu olmasına rağmen bir araya gelerek elle tutulur göle görülür ortak bir çalışma sergilemiş değildir. Aynı görüşte olan fakat farklı amaçlar doğrultusunda ayrışmış bulunan sivil toplum örgütleri birkaç kez belki bir araya geldi. İlimizde henüz farklı amaç ve görüşte bulunan STK’lar bir araya gelmiş değil. Bunun en büyük nedeni ekonomik sorundur. Sonra hoşgörü eksikliği ve tahammül edememedir. Ayrıca yüzde sekseni tabela ve belge üzerinde kalmıştır. Aktif değildir. Bir kişinin şu veya bu sebeple söz söyleyebilmek, ekonomik çıkar elde edebilmek adına yapay olarak oluşturmuş olduğu STK ‘lar da vardır. Bir an önce Ordu ili sevgisini, milliyetçiliğini ve ekonomik, kültürel kalkınmasını sağlayabilmek adına STK’lar bir araya gelmelidir. Bir Ordu ili Milliyetçiliği yapabilmek adına farkındalık eğitim ve yayımlarına gidilmelidir. Uzaklarda aramaya gerek yok. ”Bize her yer Trabzon” diyen kardeşlerimizin bu sloganını iyi okumalıyız. Evet. Bizde “Bize her yer Ordu “ diyebilmek için var olan STK’ lar olarak acil bir araya gelebilmeliyiz. Katılımcı demokrasiye geçmek adına bugünden tezi yok bunun adımlarını atmalıyız. Demokratik yönetim anlayışında; halkın yönetsel işleyişe aktif katılımının sağlanması, yerel yönetimlerin demokratik ve katılımcı mekanizmalarla donatılması gereği yanında, halkın da örgütlü bir yapı sergilemesine bağlanmıştır. Bu örgütlü yapı dünyada ve Türkiye’de çeşitli adlarla tanımlanmaktadır; Avrupa ve Amerika’dan sonra Türkiye’de de etkili bir güç odağı haline gelmeye çalışan Sivil Toplum Kuruluşları (STK); yasama, yürütme, yargı ve medyadan sonra “beşinci güç”, kamu ve özel kesimden sonra “üçüncü sektör” olarak tarif edilir hale gelmiştir. Bu açıdan etkinliği oldukça artan STK’ların örgütlü katılımı sağlamadaki başarılı çalışmaları yerel yönetimlerin gündeminde önemli yer teşkil etmeye başlamıştır. Diğer bir ifadeyle, yerel yönetimlerin yerel hizmetleri karşılamada yaşadığı sorunların yerel katılım olmadan çözülemeyeceğinin anlaşılmasından sonra yerel yönetim anlayışlarında da değişim gerçekleşmektedir. Bu nedenle son yıllarda yerel hizmetlerin yerine getirilişinde daha çok katılım ve yönetişim gündeme gelmiş, sivil toplum kuruluşlarına maddi – manevi katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Gelişmiş ve AB ülkelerinde STK etkinliklerinin desteklenmesi için belediyeler bütçe oluşturmaktadır. Sonuç olarak “Biz de devletin gerek il özel idaresi gerekse belediye bütçesinde böyle bir kalem oluşturulması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bu konuda gerekli kanun çıkartılmalı ve STK’lar desteklenmelidir” diyerek, unutulmamalıdır ki, gelişmiş ülkelerde STK’lar; yerel hesap verilebilirliğin güçlendirilmesi, yerel hizmetlerin kullanıcılara ulaşması ve tertip/düzen açısından başarıya ulaşılması için anahtar bir konum teşkil etmektedir. Yerel yönetimler bulundukları yerde daha iyi hizmet verip gerekenleri yapabilmeleri için sivil toplum kuruluşlarının uzmanlık alanlarından ve girişimlerinden faydalanmaktadırlar hatırlatmasında bulundular. Ve özellikle Ordu ilinde bir Sivil Toplum Geliştirme Merkezine ihtiyacımız var. İçersinde en az 150-250 kişilik toplantı salonu, tam teknolojik donanımlı(bilgisayarlar, sunum cihazı, akıllı tahtası vb.) eğitim sınıfları, kafeteryası, idari birimleri bulunan araç park alanı oluşturulmuş modern STK geliştirme merkezine ihtiyaç vardır. Önerisinde bulunuldu.
Ordu küçük Millet Meclisi(OkMM) Ortak Çalışma Grubu adına
Cengiz KESKİN,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.