SAĞLIĞIMIZI VE GELECEĞİMİZİ YOK ETTİRMEYECEĞİZ
Nükleer Santral Yasası olan, ancak Nükleer Enerji Yasası, Nükleer Enerji Güvenliği Yönetmeliği bulunmayan; Nükleer Santral Yasası ve ikincil mevzuatı yeterli teknik hazırlık yapılmadan gündeme getirilen ülkemizin, 1994 yılında onayladığı Nükleer Güvenlik
SAĞLIĞIMIZI VE GELECEĞİMİZİ YOK ETTİRMEYECEĞİZ
Ordu Temiz Enerji Platformu Sözcüsü
Coşkun Türkeli Yaptığı açıklamada; Nükleer Santral Yasası olan, ancak Nükleer Enerji Yasası, Nükleer Enerji Güvenliği Yönetmeliği bulunmayan; Nükleer Santral Yasası ve ikincil mevzuatı yeterli teknik hazırlık yapılmadan gündeme getirilen ülkemizin, 1994 yılında onayladığı Nükleer Güvenlik Sözleşmesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na üye ülkelerin, nükleer güvenlikle ilgili sorumluluğun nükleer tesis üzerinde yetkisi bulunan devlete ait olduğu kesin bir dille vurgulanmakta ve yasal düzeyde yerine getirilmesi zorunlu güvenlik kuralları bir bir sıralanmaktadır. Tümüyle şirketlerin belirleyici olduğu koşullarda hiçbir kamusal denetim mekanizması getirilmemiş olması ciddi ve anlaşılmaz bir aymazlıktır. Nükleer santralin bir özel şirket tarafından yapılması ve işletilmesi, uluslararası düzeyde ve ülke yurttaşları açısından, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluklarını ortadan kaldırılmaktadır.
Yasal düzenlemeler ve Kamu Denetimi hiçe sayılarak devletlerarası ikili anlaşma ile Mersin Akkuyu’da Ruslarla kurulacak nükleer santralin ülkemize mali bir yük getirmeyeceğinden, Rusya’nın tüm finansmanı karşılayacağından bahsedilmektedir. Ancak inşa edilmesi planlanan Türkiye’nin nükleer santrali için, 4800 MWe’lik santralin 2400 MWe kısmına; pazarlıklarla belirlenen 12.35 sent/kilovatsaat üzerinden 15 yıllık elektrik alım garantisi öngörülmektedir. Kaba bir hesapla,15 yıllık alım garantisi süresince yarısı kamu, yarısı da özel sektör olmak üzere Rusya’ya ödenecek elektrik bedeli, bugünün fiyatları ile toplam 71 milyar dolardır.
Rusya ile doğalgaz anlaşmasından sonra, 12.35 sent ile dünyanın en pahalı nükleer elektriğini kullanan tek ülke olma unvanını da ele geçirmiş olacağız. Dünyada kilovatsaatı en fazla 6-7 sent civarında olan fiyat, neden ülkemizde yaklaşık 2 kat fazladır?
Yıllardır ülkemizde yazan-çizen-konuşan nükleerci akademisyenler ve bürokratlar nükleer enerjinin en ucuz elektrik üreten kaynak olduğunu; kilovatsaatinin 2-3 sent olacağını belirterek, kamuoyunu inandırmaya çalıştılar. Aynı kişiler bu elektrik fiyatı hakkında “çok uygundur” demeye devam edecekler midir?
18 Kasım 2003’te 63 AKP’li milletvekilinin önergesi ile bir önceki hükümetin enerji bakanları, bürokratları mavi akım anlaşmasından dolayı yanlış ve usulsüz enerji politikaları uyguladıkları gerekçesi ile Yüce Divan’da yargılanmışlardır. Bu anlaşma konusunda aynı partinin milletvekilleri ne diyeceklerdir?
Rusya’ya petrolde %66, doğalgazda %33 olan enerji bağımlılığımız, nükleer enerji ile de %10 artarak toplamda yaklaşık %80 civarında olacaktır. Ülkemizin hem ticari hem de siyasi kaderi tümüyle Rusya’nın eline geçecektir. Nükleer santral enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmayacak, aksine arttıracaktır.
Oxford Üniversitesi’nden Dr.Peter Anderson’ın yürüttüğü bir araştırma, “İngiltere’nin deniz kenarlarında elektrik üreten nükleer reaktörlerinin soğutma suyuna takılan larva, yavru ve yetişkin balıkların ölüm oranının, avlanan balık oranının %46’sına kadar yükseldiği” sonucunu ortaya koymuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye kara sularında avlanan toplam balık miktarı 518 bin ton ve diğer deniz ürünleri ise 70 bin tondur. Akkuyu ve Sinop’ta kurulacak nükleer enerji santrallerinin, ilk 10 yıl içinde bu kıyılardaki balık neslini ve doğal yaşamını nasıl yok edeceğini açıkça görebiliriz. Nükleer Santral, Karadeniz’de ve Akdeniz’de balıkçılıktan geçimlerini sağlayan binlerce ailenin ekmeklerinin elinden alınması anlamına gelmektedir.
Ülkemizde resmi kurumlara göre, 10-20 milyar dolar arasında sanayi, bina ve ulaşımda enerji verimliliği potansiyeli vardır. Yani, önceliğimiz enerji verimliliği olursa; 15 yıl boyunca Rusya’ya verilecek olan 71 milyar dolar paranın yalnızca %10 kadarını, enerji verimliliği çalışmalarının teşviki, kredisi, vergi indirimi, destekleri için kullanırsak yılda en az 10 milyar dolar enerji tasarrufu-verimliliği sağlanabilir. Bu da enerji ithalatının yaklaşık %20-25 oranında azalmasını ve dolayısı ile en az 10 000 MWe eşdeğer kapasitede nükleer santral yatırımını da ortadan kaldırır.
Sayın Enerji Bakanı Taner Yıldız, 08.04.2010 tarihinde Manisa Organize Sanayi Bölgesinde özel bir şirketin “Çevre Dostu Fabrika”sının açılışında yaptığınız konuşmada belirttiğiniz: “Enerji politikalarımızın başına üç tane 20’yi oturttuk. 2020’de ürettiğimiz enerji kaynaklarının en az %20’si yenilenebilir enerjiden olacaktır. Enerji üretiminden kaynaklı karbon ve sülfür salınımı, mevcut salınımdan % 20 daha az olacak ve %20 tasarruflu olacak” sözlerinizi hatırlatarak, sizi, kaynak çeşitliliğini arttırmak, kalite kültürünü geliştirmek ve arz güvenliğini sağlamak için dışa bağlı kaynaklardan enerji sağlamak yerine, ülkemizde bol bulunan güneş ve rüzgâr enerjisinden yararlanmaya çağırıyoruz.
Çernobil ve Fukuşima örneklerinde görüldüğü gibi bir kaza ya da doğal felaket nedeni ile yaratacağı radyoaktif kirlilik sonucu ülkemizin tamamını etkileyecek Nükleer santral sevdasından çok geç kalmadan vazgeçilmelidir, NÜKLEERE İNAT, YAŞASIN HAYAT. ." dedi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.