Şair ALİ:SUNİ TENEFFÜS

Şair ALİ:SUNİ TENEFFÜS

Bu arkadaşımız son bir haberinde, kentte restore edilen tarihi evlerin tıpkısının aynısı olmadığını fotoğraflarla kıyaslayarak vurgulamaya çalışıyor ve Başkan Torun’u köylülükle itham ediyor. Buna yaparken köylümüzü, dolayısıyla da bir çoğumuzu görgüsüz

Bu Yazı Yazarımız (?!) Şair Ali Öztürk tarafından 29 Haziran 2010 tarihli Ordu Olay gazetesinde yayınlanmıştır...

 OrduKentGazetesi her zaman farklı anlayış ve görüşlere Platform olma görevi gereği, bu yazıyı da yayınlamak gerekliğine tabiyiz anlayışına sahibiz....

  Benim Nevzat Akata olarak sadece kısa bir açıklamam olacak...

Hoş görü ve "anlayışınıza sığınarak aktarıyorum...

Şair Ali, İyi yazar !? Kalemi uyumlu Yazar.

Kısacası iyi kalem ama , Yaşlılıktan olsa gerek,

 Adamını "Kötü"  Tutar!!!...                                                                        Nevzat Akata

 

SUNİ TENEFFÜS

Çok Sevdiğim ve Saygı ve özlem duyduğum, Rahmetli ağabeyim Kaya Akata'nın "Emanet arkadaşı" Şair Ali Öztürk'ün yazısı aşağıda...

Yerel basından izlediğim kadarıyla bugünlerde Başkan Torun’un tüm çalışmaları, belli bir grup tarafından devamlı eleştirilmekte.
Bu eleştirilerinde ne kadar haklı oldukları hakkında Ordu dışında yaşayan biri olarak kesin bir fikir beyan etmem elbette ki mümkün pek değil. Ancak, öyle eleştiriler var ki insan, ister istemez hayretler içinde kalıyor.
Yönetimdekilerin karar ve uygulamalarını eleştirmek, demokrasilerin en temel öğesidir. Bu bakımdan elbette ki yadırgamamak gerekir. Ancak, yerel basında öylesine eleştirilere rastlıyorum ki kendi kendime, herhalde diyorum bu gibi eleştiriler sırf spor olsun diye yapılıyor...
Örneğin: Bir gazeteci dostumuz var; kentimizi ve insanlarını sevdiğinden asla şüphe etmediğimiz bir arkadaşımız bu…

Zira Ordu İl Özel İdaresinin mülkiyetindeki bir binada kiracı olarak hizmet veren, Başkent Ankara’daki Orduluların tek sivil toplum örgütü durumundaki vakıflarına karşı Ordu İl Yönetiminin yasalara uygun olmasına rağmen aslında hiç de etik olmayan insafsızca uygulamalarına tepki gösteren ve yerel basında sesimizin duyulmasına yardımcı olan birkaç gazeteciden biriydi kendileri…
Onun için biz Ankara’daki Ordulular kendilerine bir bakıma minnettarız da…
Ancak ne var ki bu arkadaşımız her nedense Ordu Belediye Başkanı Torun’a oldum olası takmış ve her fırsatta onu topa tutmak için sanki teyakkuz halinde beklemekte….
Diyeceksiniz ki, bir gazetecinin gördüğü ve tanık olduğu yanlışlıkları halka duyurması onun esas görevlerinden biri de değil midir?
Ancak ne var ki, yapılan eleştirilerin biraz olsun akla yatkın olması, mantık kuralları ve insaf denilen kavramla örtüşmesi gerekmez mi?
Bu arkadaşımız son bir haberinde, kentte restore edilen tarihi evlerin tıpkısının aynısı olmadığını fotoğraflarla kıyaslayarak vurgulamaya çalışıyor ve Başkan Torun’u köylülükle itham ediyor.
Buna yaparken köylümüzü, dolayısıyla da bir çoğumuzu görgüsüz sayıp rencide ettiğinin farkında değil herhalde..
Gördüğüm ve bildiğim kadarıyla bu evler, her kadar tüm ayrıntıları yerine getirilmemiş olsa bile yine de kentimizin tarihi ve otantik mimari özelliklerini tam anlamıyla yansıtmaktalar… Önemli olan ve istenilen de bu değil mi?
Bu restore edilen evler, bilimde ya da sanatta dünyaca ünlü kişilerin, düşünürlerin ve bazı kanaat önderlerinin veyahut da tarihe adını yazdırmış devlet adamlarının doğdukları evler değiller ki orijinal hallerine tıpa tıp uymaları için en küçük ayrıntılara kadar azami dikkat gösterilsin.
Öyle anlaşılıyor ki bu arkadaşımız, yıllar önce Ordu’dan göçen Rum ve Ermenilerden kalan bu evleri haddinden fazla önemsemekte. Bunu yadırgamıyor, bilakis takdir de ediyorum.
Ancak öylesine ayrıntıları gündeme getiriyor ki, neredeyse Atatürk’ün Selanik’teki doğduğu evle bir tutacak kadar önemsiyor bu evleri…
Başkan Torun, yaz tatilinde çocukları bazı konularda bilgilendirmek için “Başkan Amca” adını taşıyan üç ayrı kitapçık bastırmış. Edindiğim bilgilere göre bunun için belediyenin bütçesinden hiçbir harcama yapılmamış olup giderlerini birileri sponsor olarak üstlenmiş.
Söylendiğine göre de Başkan Torun bu kitapçıkların birinde hayal ettiği geleceğin Ordu kentini çizgilerle tasvir etmek istemiş. Bunda o kadar da eleştirilecek ne var ki?
Ama arkadaşımız bunu da gündeme getirip eleştiri konusu yapmış ve bu konuda Başkan Torun’a kitapçığı nasıl, nerede, kime bastırdın gibi bir takım gereksiz sorular yöneltmiş.
Ya bu kitapçıkları eleştiren AKP’lilere ne demeli ki? Onlar; Melih Gökçek’in, Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarıyla ilgili olarak Ankara’ da devamlı bastırıp dağıttığı dergi ve kitapları hiç bilmiyorlar herhalde.
Başkan Torun’un hiç mi eleştirilecek yanı ve de açıklamaları yok? Derseniz.
Olmaz olur mu… İşte şu teleferik konusunda AKP’li meclis üyelerinin eleştirilerine verdiği yanıt...
“Ben halkın oylarıyla ve terleriyle seçildim, herkes haddini bilsin… Türküm, doğruyum çalışkanım ” gibisinden ettiği sözler… Bu sözler yapılan eleştirilerin yanıtı olabilir mi?
Demokrasilerde bir yöneticiye, kendisini eleştirenlere, ne kadar haksız olsalar dahi “haddinizi biliniz” demesi yakışık almaz.
Bunları söyleyeceğine yaparsın bir basın toplantısı, anlatırsın teleferik projesinin hangi aşama olduğunu…. Herhangi bir aksama söz konusu değilse beyan edersin olmadığını, varsa da nedenini açıklarsın. Her konuda şeffaf olunmalı ki kamuoyunun kafasında herhangi bir istifam oluşmasın.
Bana sorarsanız Torun’un, doğru ya da yanlış her uygulamasının devamlı eleştirilmesi bir nevi siyasi taktik… Meselenin esası; Ordu’daki AKP ’liler, OR-Gİ Havaalanı ve Çevre Yolu için halkımıza yıllar öncesinden söz vermelerine ve hala bir takım vaatlerde bulunmalarına rağmen bu iki projede de henüz atılmış somut bir adım dahi yok ortada…Bu yüzden de basını, sivil toplum örgütleri ve diğer siyasi partilerin temsilcileri ile tüm Ordu halkı bu konuyu sürekli gündeme getirmekte ve gerçekleşmesini istemekteler.
Onlar da artık bunaldılar… Ne yapsınlar? Fırsat buldukça Ordu Belediyesinin gerçekleştirmeye çalıştığı projelerdeki bazı ufak tefek aksamaları mesele yapıp ya da bazı uygulamaların yanlış olduğunu iddia edip halkın dikkatlerini o yöne çekerek biraz nefes almaya çalışıyorlar. İşte biraz da bunun için Torun, iyi de kötü de yapsa, tüm yaptıklarına mutlaka bir kulp takmak için uğraşmaktalar. Bunu yaparken basındaki fanatik Torun karşıtlarından yararlanmayı da ihmal etmiyorlar.
Bakalım bu suni teneffüsle daha ne kadar idare edebilecekler.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.