TEMEL DEMİRER: ELEŞTİRİ, İTİRAZ “HAKARET”(!) MİDİR? ELBETTE HAYIR![*]
Sally Rooney’in, “Çağımızın özeti… İnsanların psikolog gibi konuşup, akıl hastası gibi davranmasıdır,”[2] vurgusundaki üzere…Ancak bu(nlar) böyle olsa da eleştiriyi, itirazı bir an dahi boşlamadan, “Entelektüel bağımsızlık, eleştirel zekâ, tepkiye
ELEŞTİRİ, İTİRAZ “HAKARET”(!) MİDİR? ELBETTE HAYIR![*]
TEMEL DEMİRER
“Nemo judex in sua causa!”[1]
“Eleştiri, itiraz ‘hakaret’(!) midir?” sorusunun yanıtı: Elbette değil; lakin coğrafyamızda bu, ihtimal dahilindedir…
Elbette öteki coğrafyalarda da durum pek farklı değil; Sally Rooney’in, “Çağımızın özeti… İnsanların psikolog gibi konuşup, akıl hastası gibi davranmasıdır,”[2] vurgusundaki üzere…
Ancak bu(nlar) böyle olsa da eleştiriyi, itirazı bir an dahi boşlamadan, “Entelektüel bağımsızlık, eleştirel zekâ, tepkiye boyun eğmek değil, tersine boyun eğmemek demektir,” vurgusunu düşünce ve davranışımızın mottosu hâline getirmeliyiz, Georges Politzer’in hatırlattığı üzere.
* * * * *
Coğrafyamızdaki “reis”lik müessesini kavrayabilmek için dünya realitesiyle başlamakta yarar var.
Örneğin 23 Ekim 1997’de Nijer’de insan hakları savunucusu El Hadji Bagnou Bonkoukou, devlet başkanı Mainassara’yı diktatörlükle itham ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Şanslıydı, 3 ay sonra serbest bırakıldı.
Kasım 2004’te Zimbabwe’de bir otobüs yolcusu, devlet başkanı hakkında “Mugabe diktatördür” dediği için tutuklandı.
1999’da Angola’da gazeteci Raphael Margues, devlet başkanı Eduardo dos Santos hakkında “diktatör” diye yazdığı için 30.000 kwanza para cezası aldı.
Fransa’da yayımlanan bir kitapta Çad devlet başkanına “seçilmiş diktatör” deniyordu. Çad devlet başkanı, Fransa’da dava açtı.
Avrupa Yeşiller Partisi’nden Yannick Jadot, Gabon devlet başkanı Ali Bongo’ya diktatör dedi. Bongo Fransa’daki gibi dava açtı.
2012’de Ekvador’da köşe yazarı Emilio Palacio, devlet başkanı Rafael Correa’yı diktatör olarak değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Palacio, üç sene hapis cezası aldı.
1996 senesinde Hırvatistan devlet başkanı Tudjman’ı diktatör Franco’ya benzettikleri gerekçesiye iki gazeteci hakkında hakaret davası açıldı. İşin ucunda üç sene hapis cezası vardı. Uluslararası kamuoyunun baskısıyla dava uzatıldıkça uzatıldı. Karar verilmeden Tudjman’ın vefat etmesiyle dava düştü.
Beyaz Rusyalı gazeteci Andrzej Poczobut, Devlet Başkanı Alexander Lukashenko’ya hakaret ettiği gerekçesiyle hapse atıldı. Sebep? Bazı yazılarında devlet başkanından “diktatör” olarak bahsetmesiydi.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Sadece bir devlet başkanına “diktatör” dediği için mahkûm edilen ya da hakkında dava açılan kişilerden bahsettim. Oysa yolsuzluk iddialarını, devlet yetkililerinin işlediği savaş suçlarını dile getirdiği için içeri atılan da çok.
Görüldüğü üzere, öyle birisine diktatör dedikten sonra paçayı sıyırmak yok…[3]
* * * * *
İktidara, iktidarın “reis”lerine eleştiri, itiraz maliyeti yüksek bir tavırdır ve çoğunlukla da ne olacağı meçhuldür!
“Nasıl” mı? Yanıt Sezgin Tanrıkulu’nun, “Erdoğan kendisini tartışılmaz, eleştirilmez kılmaya çalışıyor,”[4] notunu düştüğü tabloda somut verilerde…
Yıl 2018: Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesini takip eden üç yılda 68 bin 817 kişiye cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açıldı.
Erdoğan’ın ilk kez cumhurbaşkanı seçildiği 2014’de 132 dava varken, 2015’te bin 953, 2016’da 4 bin 187, 2017’de ise 6 bin 33 dava açıldı. Yine bu suçtan 2014’te 682 soruşturma varken, sayı 2015’te 7 bin 216, 2016’da 38 bin 254, 2017’de 20 bin 539 oldu.[5]
Bunun yanında 2018’in ilk 11 ayında 74 gazeteciye toplam 400 yıl hapis cezası verilmiş; 2014-2017 kesitinde 68 bin 827 kişiye Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açılmış: 2017 Haziran-2018 Kasım ayı arasında: 30 yayınevi, 116 basın yayın kuruluşu kapatılmış... Çılgınca bir durum, bir dünya rekoru; Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bir acayiplik![6]
Yıl 2019: Orhan Aydın, “18 bin insanla Erdoğan’ın karşılıklı davası var. Bu durum ne Hitler döneminde ne de Mussolini döneminde var,”[7] derken; Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in ‘Susma’ panelinde verdiği bilgilere göre, Cumhurbaşkanına hakaret soruşturmalarının sayısı 60 bine ulaştı, pek çoğu ceza davasına çevrildi. Engellenen web sitelerinin sayısı 245 bini buldu. Mevzuatta olmayan “kişilik hakları ihlâlleri” adı altında yapılıyor bunlar.[8]
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde önceki dönemlere göre 15 kat artan “hakaret” suçlaması, partili cumhurbaşkanlığının kurumsallaştığı 2018’de rekor kırdı. 2018’de 26 bin 115’e kişi, 168’i çocuk, toplam 5 bin 223 kişi yargılandı.[9]
Biraz geriye dönüp göz atarsak: Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan i) Kenan Evren döneminde 340, ii) Turgut Özal döneminde 207, iii) Süleyman Demirel döneminde 158, iv) Ahmet Nejdet Sezer döneminde 163, v) Abdulah Gül döneminde 848 dava açılmışken; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk üç yıllık görev süresinde “cumhurbaşkanına hakaret” davalarındaki toplam sanık sayısı bir önceki döneme göre yaklaşık 13 kat artarak 12 bin 173 oldu. Mahkûmiyet kararı verilen sanık sayıları yine bir önceki döneme göre yaklaşık 13 kat artış göstererek 3 bin 221 oldu.[10]
Yıl 2020: 9 bin 773 yurttaş Cumhurbaşkanı’na hakaret ve hükümeti aşağılama suçlamasıyla yargı önüne çıkartıldı.[11]
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçildiği 2014’ten 2020’ye kadar 38 bin 581 kişi hakkında “Hakaret” davası açıldı.[12]
Yıl 2021: “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçunun düzenlendiği Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesi kapsamında 2014-2019 kesitinde 128 bin 872 kişi hakkında soruşturma yürütüldü, 27 bin 717 kamu davası açıldı. Toplam 903 çocuğun yargılandığı bu davalarda 9 bin 556 kişi hakkında çeşitli mahkûmiyet kararları verilirken;[13] Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, 2021’de 48 bin kişiye “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Hükümeti aşağılama” suçlamasıyla soruşturma açıldı.[14]
Özetle 4 yılda 52 binden fazla kişi “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “ülke bütünlüğünü bozmak”tan yargılandı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hiç çekinmeyin yüzümüze hakikâtleri haykırın” sözleri havada kalırken;[15] özellikle sosyal medya paylaşımları nedeniyle gündeme gelen “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlaması artık hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Televizyon ekranlarında görüşlerini dile getiren sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, çay bahçesinde sohbet ederken yan masada oturanlar tarafından ihbar edilenler, kavga ettiği eşi tarafından şikâyet edilenler Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturma geçirip hâkim karşısına çıktılar. Bu suçlamaya en son maruz kalanlar 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde zıplayan kadınlar oldu.
* * * * *
Burada bir parantez açıp, şu “Hakaret Suçu” meselesine değinelim. Çünkü bu çok meçhul ve müphem bir durum…
“Nasıl” mı?
İşte iki farklı “hukuki yargı”: İlki; Hakaret içeren tweetin “retweet edilmesi” hakaret suçunu oluşturur. Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/10377 E. 2015/12777 K.
İkincisi de; Hakaret içeren sosyal medya paylaşımını beğenmek hakaret suçunu oluşturmaz. Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/5598E… diyorlar!
Şaka değil, durum bu!
Yani Çağlayan’daki bazı hâkimler Cumhurbaşkanına hakarete “katalog suç” diyerek tutuklama kararı verirken bazı hâkimler tersi yönde karar alıyor. Örneğin Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan Ekim 2015’te tutuklanan gazeteci Bülent Keneş’i tahliye eden İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Atila Öztürk bu suçun tutuklama için gerekli katalog suç olmadığını söylerken gazeteci Hüsnü Mahalli’yi aynı suçtan tutuklayan İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Mustafa Çakar katalog suç olduğunu belirtti.[16]
Öte yandan İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, cumhurbaşkanına hakaret hükmünü içeren TCK 299 no’lu maddenin Anayasa’daki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu vurgulayarak dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gönderdi.[17]
Kim ne derse desin Türk Ceza Kanunu’nun cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen 299. maddesi, çok konuşulup tartışılan konuların başında gelmektedir.
2022 yılı itibariyle, kabul edildiği 2014’ten beri 160 bin 189 soruşturma, 35 bin 607 ceza davasına konu olan (yargılananların 1107’si çocuk) 299. madde ile Türkiye’nin bu suçlamada dünya rekortmeni olması, maddenin kaleme alınış şeklinden değil, yasama, yürütme, yargının her alanında her konuda en ince ayrıntısına kadar, akla gelebilecek olan ve olmayan her türlü yetkiyle donatılmış olan Cumhurbaşkanı’nın kurumunun düzenlenmesindeki çarpıklıktan kaynaklanmaktadır. Yasamanın, yürütmenin ve yargının tek egemeni olan cumhurbaşkanına ve de yönetimine yöneltilen siyasi eleştirilerin de 299. madde kapsamında ele alınması, AİHM tarafından eleştirilmesine, bu maddenin değiştirilmesinin istenmesine neden olmuştur.[18]
Örneğin İstanbul Barosu eski başkanı Turgut Kazan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘Vedat Şorli’ kararını hatırlatıp, “TCK/299’dan verilen tutuklama ve mahkûmiyet kararları mutlaka ihlâl sayılacaktır,” derken; “Cumhurbaşkanına hakaret suçu” olduğu sürece ifade özgürlüğü olmadığı vurgusuyla, Venedik Komisyonu ve Konsey organlarının 299’la ilgili kararına ilişkin olarak, “Bu demektir ki; bundan sonra da bu gibi durumlarda içeriği tartışılmadan ihlâl kararı verilecek. Bir ülkede 299 suçu varsa demokrasi ve ifade özgürlüğü yoktur,”[19] dedi.
“2022 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, hükümetin başından bol bol küfür dinledik:
Sürtük, çürük, eşkıya, ahlâksız, rezil, tezek, İsrail dölü, soysuz, pis çamur, terörist, dönek, şerefsiz, vampir, virüs, ölü sevici, edepsiz, mankafa, alçak, cibilliyetsiz, rezil, geri zekâlı, affedersiniz Ermeni, vatan haini...
Listeyi daha çok uzatmadan belirteyim: Suratımıza haykırılan bu sözcüklerle, en yetkili devlet adamının kullandığı bu ‘çok kibar’ dille yattık, bu dille kalktık. Ve muhteşem yargımız söyleyene bak ya da söyletene bak diyerek bunların hiçbirinde hakaret görmedi.
Buna karşılık Adalet Bakanlığı verilerine göre, sekiz yılda cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla açılan soruşturma sayısı 200 bine, dava sayısı ise 45 bine yaklaştı.”[20]
Durum buyken; “hakaret” ne? “Hakaret” eden kim?
* * * * *
Sorunun yanıtı herkesi malumu! Lakin durum tam tersi tecelli ediyor…
i) HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, “Saraydaki padişah bozuntusu” dediği için Erdoğan’a hakaretten 1 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Yıldırım’a TCK’deki “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” hükmü de uygulandı. Başbakanlık tezkeresi TBMM Genel Kurulu’nda okunursa ilk kez “Cumhurbaşkanına hakaret suçu” nedeniyle muhalefetten bir kişinin milletvekilliği düşmüş olacak…[21]
ii) ÖDP basın açıklaması yaparak, içinde Başkanlar Kurulu, MYK ve PM üyeleri ile İl-İlçe Yönetim Meclisi üyelerinin de bulunduğu 181 parti üyesinin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ettikleri iddiasıyla 500 yılın üzerinde bir ceza istemiyle yargılandığını duyurdu…[22]
iii) Özgür Gündem gazetesine “Saray Çıldırdı” manşeti nedeniyle açılan soruşturma sonucunda gazetenin genel yayın yönetmenleri hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla dava açıldı...[23]
iv) Penguen Dergisi’nin iki çizeri, Bahadır Baruter ve Özer Aydoğan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettikleri gerekçesiyle ikinci duruşmada 11 ay 20’şer gün hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası, günlüğü 20 TL’den 7 biner lira para cezasına çevrildi…[24]
v) Aziz Nesin’in oğlu Yazar Ahmet Nesin’in eşi Hilal Nesin hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “hakaret” iddiasıyla soruşturma açıldı...[25]
vi) Işıl Özgentürk, “Çok Nazik, Çok Hassas Olanlar İçin Güneydoğu”; yine köşe yazısı nedeniyle Prof. Dr. Murat Belge Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan hâkim karşısına çıktı…[26]
vii) BirGün Gazetesi’nde 18 Şubat 2015’de yayımlanan “Ayaktayız, Ayakta” başlıklı yazısı nedeniyle gazete yazarı Kemal Ulusaler’e “Cumhurbaşkanına hakaret”ten 11 ay 20 gün yıl hapis cezası verildi...[27]
viii) Kamuoyunda ‘Ucube’ davası olarak bilinen davanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kazandığı tazminat üzerine verdiği röportajda, “Davada kazandığınız parayla yeni heykeller yapacak mısınız?” sorusuna, “Haram parayı heykele yatırmam” şeklinde cevap vererek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle heykeltıraş Mehmet Aksoy’un 4 yıl 8 aya kadar hapsi istendi…[28]
ix) Emekli Amiral Türker Ertürk, 2015’de Tekirdağ’daki ‘Sessiz Çığlık’ eyleminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla 31 Mayıs 2016’da Tekirdağ Adliyesi 4’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, Ertürk hakkında 11 ay 20 gün hapis cezasına hükmetti, cezanın ertelenmesine karar verildi…[29]
x) Ankara Cumhuriyet Savcısı Adem Can’ın, Erdoğan hakkındaki Twitter paylaşımları nedeniyle 1 yıldan 2 yıla kadar hapsini istendiği davada Gonca Vuslateri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Başbakan olduğu dönemde sosyal paylaşım sitesi üzerinden hakaret ettiği iddiasıyla açılan davadan beraat etti…[30]
xi) Ankara Barosu avukatları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle avukat Umut Kılıç’ın tutuklanmasına itiraz edemedi. Ankara Barosu öncülüğünde bir araya gelen avukatlar, hâkimlik sınavı mülakatında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle avukat Umut Kılıç’ın tutuklanmasına 22 Nisan 2015’de itiraz etmek istedi, ancak hâkim bulamadı. Adliyede toplanıp hâkimin odasına “Diktatör elini yargıdan çek” sloganıyla yürüyen yaklaşık 200 avukat, tek tek kapısını çaldığı sulh ceza hâkimlerinin hiçbirini yerinde bulamadı.[31]
xii) Üniversitedeki çay zamlarına karşı Çiçek Abbas Filmi’nden esinlenerek, ‘Herkese benden çay, Tayyip’e yok’ yazılı pankart astıkları iddiasıyla Ege Üniversitesi’nde okuyan 3 öğrenciye Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri iddiasıyla 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın görülmesine başlandı...[32]
xiii) Eskişehir’de sosyal paylaşım sitesi üzerinden AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret içerikli paylaşımlarda bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alınan H.K. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı…[33]
xiv) Konya’da 24 Aralık 2014 tarihinde ‘Kubilay’ı Anma’ törenindeki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği ileri sürülen lise öğrencisi 16 yaşındaki M.E.A., bugün okulundan alınarak çıkarıldığı mahkemede tutuklandı…[34]
xv) Afyonkarahisar’da sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan 24 yaşındaki Hilal Kalafat, 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılırken, mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kararlaştırdı…[35]
xvi) Antalya’da bir grup öğrenci, 24 Ocak 2014 Cuma günü Attalos Meydanı’nda toplanarak, dönemin başbakanı Erdoğan için temsili karne şeklinde hazırlanan pankartla eylem yaptı. Protestoya katılan H.U.C. hakkında, dönemin başbakanı Erdoğan’a hakaret ettiği suçlamasıyla dava açıldı. Antalya 2’nci Çocuk Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşması 14 Şubat 2015’de yapıldı. Mahkeme heyeti, lise öğrencisi H.U.C.’nin, dönemin başbakanı Erdoğan hakkında kullandığı kelimelerin hakaret olduğuna hükmederek, “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıl hapsine karar verdi. Suçun alenen işlendiği gerekçesiyle cezayı 1 yıl 2 aya çıkartan mahkeme, 18 yaşından küçük olduğu için 9 ay 10 güne, saygılı tutumu nedeniyle de 7 ay 23 güne indirdi. H.U.C. için verilen bu ceza, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyeti bulunmaması nedeniyle 3 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına dönüştürüldü…[36]
xvii) Berkin Elvan’ın 269 günlük yaşam savaşını 11 Mart 2014’te kaybetmesinin ardından, 12 Mart 2014 akşamı Gerze ilçe merkezinde düzenlenen basın açıklaması ve yürüyüşte Erdoğan hakkında “Katil Erdoğan” ve “Hırsız Erdoğan” sloganlarını attıkları iddia edilen Ergin Öztürk ve Mustafa İkinci 7 bin 80 TL para cezasına çarptırıldı…[37]
xviii) Çanakkale’de Milli Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklere tepki göstermek için düzenlenen yürüyüşte Erdoğan’a “hakaret” ettikleri gerekçesiyle Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç’un da bulunduğu üç öğretmen ve bir üniversite öğrencisi hakkında “Hırsız Tayyip Erdoğan” ve “Tayyip şaşırdı, paraları aşırdı” sloganları nedeniyle ‘hakaret’ gerekçesiyle açılan davada 4 kişi hakkında 11 ay 20 gün hapis cezasına hükmedildi. Mahkeme, cezayı 7 bin TL paraya çevirerek hükmün açıklanmasını 5 yıl erteledi…[38]
xix) Tekirdağ’ın Çorlu İlçesi’nde 17 yaşındaki inşaat işçisi F.E., sosyal paylaşım sitesi Facebook’taki hesabı üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi…[39]
xx) Kayseri’de Gezi eylemleri protestosu sırasında dönemin Başbakanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan üniversite öğrencisi ve Vatan Partisi’nin Öncü Gençlik İl Başkanı Aykutalp Avşar cezaevine konuldu…[40]
xxi) Ankara’da haftasonu eşi ile birlikte Atatürk Orman Çiftliği’ne giden vatandaş saraya yakın bir yerde polislere “Buralarda bir hayvanat bahçesi vardı, nerede?” diye sordu, bunun üzerine polisler vatandaş hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiası ile işlem yaptı. Vatandaş “Sadece hayvanat bahçesinin yerini sordum” dedi ama Sulh Ceza Hâkimliği itirazı reddetti. Mahkeme, Cumurbaşkanı’na hakaretten vatandaşı tutukladı…[41]
xxii) Hâkim adaylığı mülakatında kurul üyelerine, “Faşist AKP iktidarının uşağısınız” dediği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında da “Hırsız, katil” ifadesini kullandığı iddiasıyla tutuklanan Avukat Umut Kılıç hakkında Adalet Bakanlığı’na sunulan iddianame jet hızıyla onaylandı. Kılıç hakkında 6 yıl hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi…[42]
xxiii) Sosyal medyadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafını paylaşarak “Abbas yolcu” yazan yurttaşa, “Cumhurbaşkanına hakaret” davası açıldı…[43]
xxiv) Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte söylediği ifade edilen “Eğer bir gün duyarsanız Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemişimdir” sözünü bir eylemde dövize yazarak taşıyan kişiye cumhurbaşkanına hakaret suçundan 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açtı...[44]
xxv) Kocaeli’nde iki çocuk babası işçi Muhterem Çıtanak’a sosyal medya paylaşımları nedeniyle “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçunu işlediği iddiasıyla dava açıldı.12 yıla kadar hapsi istenen Çıtanak’ın 25 Ağustos 2019’daki “Ülkende beklenen darbe oldu, Sen Marmaris’te tatildeydin” paylaşımı da suç sayıldı…[45]
xxvi) İzmir’de Berkin Elvan’ı anma etkinliğinde, dönemin Başbakanı Erdoğan’a hakaret ettikleri iddiasıyla, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Genel İş İzmir 3 No’lu Şube Yöneticisi Ali Rıza Duran ve KESK Dönem Sözcüsü Abdullah Tunalı’ya kamu görevlisine hakaret iddiasıyla 3 yıl hapis istemiyle dava açıldı…[46]
xxvii) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, İstanbul’un fethinin 563. yıl dönümü kutlamalarıyla ilgili sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı yönetmen Mustafa Altıoklar hakkında, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından resen soruşturma açıldı…[47]
xxviii) TELE1’de “Demokrasi Arenası”nda kullandığı sözler nedeniyle AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret iddiasıyla tutuklanan televizyoncu Sedef Kabaş’a 8 yıl hapis istendi…[48]
xxix) Eğitim-Sen tarafından, eğitim sisteminin yeniden laik ve bilimsel yapıya kavuşturulması istemiyle İzmit’te de düzenlenen iş bırakma ve protesto yürüyüşüne katılan 29 öğretmen hakkında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği iddiasıyla soruşturma açıldı. Soruşturmadaki ifade tutanağında, şöyle denildi: “13.02.2015 Cuma günü Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi organizesinde Birleşik Haziran Hareketi, Halkevleri ve marjinal sol grupların katılımıyla okullarda verilen seçmeli din derslerini ve imam hatip okullarını protesto etmek amacıyla ilimiz İzmit ilçesi Merkez Bankası önünde toplanıp Sabri Yalım Parkı’na kadar yapılan yürüyüş sırasında Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a hakaret içerikli slogan atıldığı ve eylemi Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi olarak organize ettiğinizden dolayı Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2911 SKM (Sayılı Kanuna Muhalefet) suçundan soruşturma başlatılmıştır”…[49]
xxx) Eski Türkiye güzeli manken Merve Büyüksaraç hakkında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Başbakan olduğu dönemde sosyal paylaşım sitesi Instagram hesabı üzerinden hakaret ettiği iddiasıyla başlatılan soruşturma tamamlandı.[50] Büyüksaraç hakkında, Erdoğan’a Başbakan olduğu dönemde yaptığı paylaşımla hakaret ettiği iddiasıyla suçlu buldu; 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezasına çarptırdı…[51]
xxxi) Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Diyarbakır’da yaptığı bir konuşmasında Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla hakkında çıkarılan yakalama kararı doğrultusunda gözaltına alındı. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda gözaltına alınıp, Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’na getirildi, savcılık ifadesinin ardından serbest kaldı…[52]
xxxii) Isparta Emniyet Müdürlüğü’nün 20 ili kapsayan soruşturması kapsamında bazı özel okullar ve kamu kurumlarında görev yapan 53 kişi hakkında, cumhurbaşkanı ve devletin kurumlarına hakaret iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Yapılan teknik ve hukuki araştırma sonrası başta Isparta olmak üzere İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Aydın, Afyonkarahisar, Ağrı, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Hatay, K. Maraş, Kocaeli, Kütahya, Manisa, Muğla, Ordu, Sivas ve Van’da bazı özel okullarda görevli öğretmen ve yöneticilerle, devlet kurumlarında çalışan memurlara operasyon düzenlendi. Toplam 53 kişi hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama”, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlarından adli ve idari soruşturma açıldı…[53]
Örnekler daha da çoğaltılabilir; ancak buna gerek yok. Çünkü her şey Gizem Yerik’in, “Türkiye’deki ifade özgürlüğü Erdoğan’a kadar,”[54] ifadesindeki üzeredir. Ya da 9 Cumhurbaşkanı gören ve meslek hayatında ilk kez “cumhurbaşkanına hakaret” davalarına yetişemediğini anlatan avukat Turgut Kazan’ın, “Yargıtay ve Danıştay Saray’a taşınsın!” çağrısındaki üzeredir![55]
Şurası çok açık ve net: Yargı, Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle milleti cezalandırma konusunda pek hevesli; hatta yarış içinde.
Oysa her eleştiri hakaret değildir… Ayrıca siyasetçiler ağır eleştirilebilir. Demokrasilerde insanlar eleştiri haklarını kullanırlar. Hem uluslararası sözleşmeler hem de anayasada eleştiri hakkı suç sayılmaz. Buna dair bir dolu içtihat var.
BİR DÖKÜM![56] | |
9 Eylül 2014 | İzmir’de dönemin Başbakanı Erdoğan’a evinin balkonundan hakaret ettiği iddia edilip 2 yıl hapsi istenen Filiz Akıncı’nın yargılanmasına başlandı. |
10 Aralık 2014 | Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan üniversite öğrencisi adli para cezasına çarptırıldı. |
18 Aralık 2014 | Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği suçlamasıyla lise öğrencisi tutuklandı. |
19 Aralık 2014 | Berkin Elvan protestosunda Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle bir akademisyen yargılandı. |
13 Şubat 2015 | BHH üyesi Onur Kılıç Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla tutuklandı. 26 Şubat’ta tahliye edildi. |
20 Şubat 2015 | Din kültürü öğretmeni, sosyal medyada Cumhurbaşkanı’na hakaret içeren mesajı paylaştığı gerekçesiyle gözaltına alındı. |
21 Şubat 2015 | Can Dündar hakkında, bir röportajında Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. |
24 Şubat 2015 | Manken Merve Büyüksaraç’ın Cumhurbaşkanı’na Instagram hesabı üzerinden hakaret ettiği iddiasıyla hapsi istendi. |
11 Mart 2015 | Eğitim Sen Hatay Şubesi Başkanı Ayhan Erkal hakkında hakaretten soruşturma açıldı |
13 Mart 2015 | Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada hapis cezasına çarptırılan üniversite öğrencisi cezaevine koyuldu. |
14 Mart 2015 | 29 öğretmen hakkında Erdoğan’a sloganla hakaret iddiasıyla soruşturma açıldı. |
18 Mart 2015 | Adana’da iki gazetecinin evinde, Erdoğan’a Twitter’da hakaret ettikleri iddiasıyla arama yapıldı. |
18 Mart 2015 | Cumhurbaşkanı’nın, kitabında kendisine hakaret ettiği iddiasıyla şikâyetçi olduğu gazeteci Mustafa Hoş ifade verdi. |
19 Mart 2015 | Gazeteci Mine Bekiroğlu, Erdoğan’ı tehdit ettiği suçlamasıyla 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. |
20 Mart 2015 | Prof. Dr. Cahit Deniz’e Cumhurbaşkanı’na hakaretten dava açıldı. Savcılık takipsizlik kararı verdi. Ardından Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla dava açıldı. |
22 Mart 2015 | Üniversite öğrencisi Alp A. hakkında Erdoğan’a hakaret ettiği suçlamasıyla 4.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. |
22 Mart 2015 | Diş hekimi Deniz Demirci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konvoyuna doğru el hareketi yaptığı iddiasıyla gözaltına alındı. |
23 Mart 2015 | Erdoğan’a hakaret suçu işlendiğini iddia eden polisin sert müdahalesinde 10 Halkevi üyesi darp edilerek gözaltına alındı. |
23 Mart 2015 | Trabzon’daki ‘laik ve bilimsel eğitim boykotu’nda 37 kişi hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla soruşturma başlatıldı. |
23 Mart 2015 | 4 BHH üyesi hakkında, Onur Kılıç’ın tutuklanması ardından eylemde attıkları sloganlarla Cumhurbaşkanı’na hakaret ettikleri iddiasıyla soruşturma açıldı. |
23 Mart 2015 | Ege Üniversitesi öğrencisi Pınar Tunç, daha önce katıldığı bir protesto gösterisi sırasında söylediği şarkıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. |
Gelin görün ki... İfade özgürlüğü esaslı hakların hükümet tarafından tesis edilmesi gerekirken, bu hakkı kullananlara tahammülsüzlük gösterilen bir yerde yaşıyoruz.
Yargı, hükümetin yarattığı iklimle hüküm kuruyor. Haklarındaki soruşturmaların işleme konmasını engelleyen, savcıların görev yerlerini değiştiren ve haksız tutuklamalarla insanları sindirmeye çalışan iktidara yönelik eleştiriler hakaretten sayılıyor.[57]
Ve en önemlisi çifte standart uygulanıyor![58]
* * * * *
Tüm bunlara ilişkin olarak Cumhurbaşkanı’nın partili (AKP’li) bir başkan olduğu gerçeği de “es” geçilmemeli…
Parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanlarının siyasal, cezai ve hukuki sorumsuzluklarının olması genel kuraldır. Bu genel kuralın kapsamı, sınırları ve uygulaması ülkeden ülkeye değişir.
Parlamenter monarşilerde devlet başkanının yani kral veya kraliçenin siyasi ve cezai sorumsuzluğu mutlaktır. Birleşik Krallık’ta kraliçenin siyasi yetkisi yoktur ama hiçbir fiilinden dolayı ona dava açılamaz. Anayasa hukukçuları bunu, “Birleşik Krallık’ta kraliçe adam öldürse, bundan başbakan sorumlu olur” diyerek tarif ederler. Elbette aşırı bir örnektir ama anlamlıdır. Parlamenter cumhuriyetlerde, cumhurbaşkanı herkes gibi yurttaştır. Bu nedenle sorumsuzluğu çok geniş olsa da mutlak değildir. Cumhurbaşkanlarının sorumsuzluğu konusunda, göreviyle ilgili fiiller ve kişisel fiiller birbirinden ayrılır.
Türkiye’de yürürlükteki anayasaya göre, cumhurbaşkanlarının siyasal sorumsuzluğu mutlaktır. Tek başına yaptığı siyasal işlemlerden dolayı hiçbir yargı merciine başvurulamaz. Hükümetle birlikte yaptığı işlemlerde ise sorumlu Başbakan ve işlemle ilgili bakan ya da bakanlardır.
Cumhurbaşkanları cezai sorumsuzluk ilkesiyle de korunur. 1982 Anayasası, cumhurbaşkanının göreviyle ilgili işlemlerinde bir tek vatana ihanet suçu nedeniyle cezai sorumluluğunu öngörüyor. Buna karşılık, açık bir hüküm olmasa da, kişisel adi suçlarından dolayı sorumlu oldukları kabul edilir. Cumhurbaşkanı bir kişiyi yaralasa ya da öldürse, evde karısını dövse, cezai sorumluluğunun olmaması Cumhuriyet ilkesine aykırıdır.
Cumhurbaşkanlarının genellikle hukuki sorumluluğu da yoktur. Ama hukuki sorumluluk yaratan fiilin göreviyle ilgili eylem ve işlemler içinde yer alması koşuluyla. Buna karşılık, cumhurbaşkanları, kişisel eylem ve işlemlerinden dolayı herkes gibi ve her yönden sorumludur. Göreviyle ilgili olmayan işlem ve eylemleri kişilere maddi ve manevi zarar verirse, bu zararlar hukuki sorumluluk doğurur. Cumhurbaşkanları bu durumda, tüm gerçek kişiler gibi, Medeni Kanun, Borçlar Kanunu vb... yasalara tabidir.
1982 Anayasası, cumhurbaşkanı için açıkça dokunulmazlık öngörmüyor. Anayasa hukukçuları arasında çoğunluk görüşü, cumhurbaşkanının milletvekili olmayan bakanlar gibi dokunulmazlıktan yararlanmasıdır. Dolayısıyla fiili dokunulmazlığının, milletvekili dokunulmazlığının kalkması usulüne tabi olması gerekir. Bu görüşe karşı, kamu hukukunda tüm yetkilerin açıkça verilmiş yetkiler olması lazım geldiği, kıyasla sonuca varılamayacağı kuralından hareket ederek dokunulmazlığın cumhurbaşkanları için geçerli olmadığını savunan hukukçular da vardır.
Özetlersek, rejim eğer parlamenter bir monarşi değilse, cumhurbaşkanlarının sorumsuzluğu, görev ve sorumluluğu ile ilgili eylem ve işlemlerle sınırlıdır. Bir Cumhurbaşkanı’nın ülkesinin binlerce yurttaşına açıkça ağır hakaret etmesi, onun görev ve sorumlulukları arasında yer alan bir eylem olarak herhâlde kabul edilemez. Bir bildirinin imzacılarına, yargı kararı olmadan terör örgütüne yardım ve yataklık cürmü atfetmesi de suçlama yoluyla doğrudan hakarettir.
Cumhurbaşkanı, her yurttaş gibi, siyasal alanda ağır eleştiride bulunabilir. Ama nedeni ne olursa olsun, sadece bir bildiri imzalamış yurttaşlarını “alçaklar”, “vatan hainleri” olarak nitelediğinde ve bunu ısrarla, birkaç yerde tekrarladığında, kasıtlı olarak hakaret suçu işlemiş olduğu yadsınabilir mi? Hakaret etme hakkı, ne Cumhurbaşkanı’na ne de başka herhangi bir yurttaşa verilmiştir. Hukuki sorumluluk doğurur. Bu hukuki sorumluluk medeni her ülkenin Medeni Kanunu’nda istisnasız herkesi kapsar.
Cumhurbaşkanı, kişilerin onur, şeref ve haysiyetini koruyan Medeni Kanun’un 24. maddesini açık biçimde çiğnemiştir. Ayrıca Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde belirtilen hakaret ve sövme suçunu işlemiştir. Hakaret nedeniyle kişisel cezai sorumluluğunun dokunulmazlık kapsamına alınacağı öngörülebilir. Buna karşılık, hukuki sorumluluğu hiçbir anayasal yorumla ortadan kaldırılamaz.
Kendisine yönelik ağır eleştirileri hakaret addedip, sayısı galiba iki bini aşan hakaret davası açmakta beis görmeyen bir kişinin kendi ağzından çıkanlar için de aynı hassasiyeti göstermesi asgari eşitlik gereğidir. Bu anlamda eşitlik Cumhuriyet’in temel ilkesidir. Ama rejim hukuken ya da fiilen bir monarşiyse, sultanlık rejimiyse ya da hükümranın yasaların üstünde olduğu bir diktatörlükse, durum elbette farklı olacaktır.[59]
Bir şey daha: Başkanlık sisteminin geçerli olduğu ülkelerden en geniş yetkilerin seçildiği, denge mekanizmasının bulunmadığı, dünyada hiç bir örneği olmayan ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen bir sisteme geçilmiştir. Bu sistem ile birlikte yürütmenin başı doğrudan cumhurbaşkanı olmuştur. Bu sistemde cumhurbaşkanı aynı zamanda bir siyasi partinin de genel başkanı olarak, tarafsızlık yemini etmiş olmasına karşın, milleti birleştiren bir organ olma hâlinden teorik ve fiili açıdan çıkmış, ve bir siyasi görüşün temsili konumuna gelmiştir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında cumhurbaşkanına hakaret suçunun var olma nedenleri, suçun düzenlenme amacı bu sistemde noksan duruma gelmiştir. Nitekim cumhurbaşkanlığı, eski sistemdeki siyaset üstü değerini kaybetmiş ve artık siyasi bir temsil noktası hâline gelmiştir.[60]
Tüm bunlara ek olarak: Ankara 46. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı’na hakaret maddesinden açılan bir davada mahkeme, başkanlık sistemiyle birlikte geçilen “partili Cumhurbaşkanı” modelinde TCK 299. Maddenin uygulanamayacağına hükmetti. Mahkeme, cezayı “kişiye hakaret” maddesinden verdi…[61]
* * * * *
Bir de -altında Türkiye’nin de imzası olan- AİHM kararları var…
Önce bir hatırlatma: Paris yargısı, Fas Kralı 2. Hasan ile ilgili bir haberde ‘Le Monde’ gazetesini suçlu bulmuştu. 1881 tarihli Fransız Basın Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca dava açılan gazete, “yabancı devlet başkanlarına saldırı” iddiasıyla suçlanmıştı.
25 Haziran 2002’de AİHM, ‘Le Monde’ gazetesinin açtığı bir davada Fransa’yı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğünü koruyan 10. maddesini ihlâl ettiği gerekçesiyle mahkûm etmişti. Basın Kanunu’nun bu maddesi, 11 Şubat 2004’te ‘Perben 2 Yasası’ olarak bilinen bir düzenleme ile iptal edilmişti. Bu süreç sonrası birçok Avrupa ülkesi değişikliğe gitmiş ve basın yoluyla yabancı devlet kişilerine karşı suçları yasalarından çıkarmıştır.
Malum üzere Erdoğan’a hakaret suçuyla kovuşturmaya uğrayan, yargılananların sayısı binlerin üzerindedir…
Cumhurbaşkanı başkalarına, “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlâksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” gibi incitici, aşağılayıcı sözlerle saldırınca kendisine hiç dokunulamayacak, bu sözlerin belki yüzde biri ağırlığında sözlerle kendisini eleştirenler, yargılanacak, tutuklanacaklar. Bir hukuk devletinde, yasaların böylesine farklı, yanlı uygulanışı düşünülemez.
Kaldı ki “Avrupa ülkelerinin hiçbirinde ‘cumhurbaşkanına hakaret’ diye ayrı bir suç yoktur. Cumhurbaşkanlarına hakaret konusunda ‘normal’ vatandaşlardan daha fazla koruyan tüm ceza hükümleri, AİHM’nin kesin içtihadına göre, AİHS Md. 10’a (ifade özgürlüğü) aykırıdır. Türkiye, AİHM’nin zorunlu yargı yetkisini Ocak 1987’de kabul etmiştir. R.T. Erdoğan’ın başbakan olduğu Mayıs 2004’te getirilen TC Anayasası Md. 90/5, Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler alanındaki uluslararası taahhütlerinin, aynı konudaki ulusal yasalardan üstün olmasını öngörmektedir.”[62]
Bu düzenlemeler, cumhurbaşkanını eleştirme konusunda, Avrupa ülkelerinden hukuk algısı yönünden ne denli geri olduğumuzun göstergesidir.
“Anayasa’nın 90. maddesi ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarına göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla Sözleşme’ye aykırı olduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmiş olan hükümlerin hukukumuzda uygulanabilirliği yoktur, çünkü bu hükümler Anayasa Mahkemesi’nin ifadesiyle ‘zımnen ilga edilmiştir’ (kaldırılmıştır). Özellikle cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi ile ilgili AİHM kararları incelendiğinde cumhurbaşkanına hakaret suçunun ayrı bir suç olarak öngörülmesinin mümkün olmadığı, bu hâliyle öngörülmesinin ise AİHS’ye aykırı olduğu görülecektir.”[63]
İnsan hak ve özgülüklerinin anası durumundaki “Anlatım Özgürlüğü” TCK/299 maddesiyle işlemez duruma getirilmektedir.[64]
Tüm bunlarla ilintili olarak Avrupa Konseyi’nin anayasal konulardaki uzman organı Venedik Komisyonu, Türkiye’de “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunu düzenleyen 299’uncu maddenin kaldırılmasını istemektedir.[65] Siyasi eleştiriler kırıcı, şok edici, rahatsız edici olabilirler, ama hakarete varmadığı sürece suç olarak değerlendirilemezler.[66]
Ülkemizdeki bu uygulama, imzalayarak taraf olduğumuz ve kabul ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihat kararlarına da aykırıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye’nin de onaylayarak kabul ettiği bir uluslararası sözleşmedir.
Bu gibi sözleşmeler, kabul eden ülkeler için kanun hükmündedirler. Kabul edilen uluslararası anlaşmalarla iç hukuktaki kanunlar çeliştiğinde uluslararası anlaşma hükümleri esas alınır. (Anayasa 90. madde son fıkra) TCK’nın 299. maddesi, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesine aykırı olduğundan uygulanması mümkün değildir.[67]
* * * * *
İfadeye gayret ettiklerimi nadir de birkaç olumlu örnekle sonlayayım…
i) Gezi Direnişi sırasında plastik mermi ile tek gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici hakkında, 2014-2015’teki sosyal medya paylaşımlarında, Cumhurbaşkanı’na, “katil ve hırsız” diyerek hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada, mahkeme beraat kararı verdi. Kesanbilici hakkında verilen beraat kararının gerekçesinde, Anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanlığı makamının ülkenin yaşamına doğrudan etki eden bir kurum hâline geldiği anımsatıldı…[68]
ii) Antalya’da Avukatlık Yasası’nda yapılmak istenen değişikliği protesto etmek amacıyla düzenlenen eylemde “Kahrolsun Recep Tayyip Erdoğan diktatörlüğü” şeklinde slogan atan Avukat İsmet Hancı’nın yargılandığı davada mahkeme, “Cumhurbaşkanının sahip olduğu yetkiler Osmanlı padişahları dahil günümüzde hiçbir devlet yöneticisinde bulunmamaktadır,” diye savunma yapan sanığın attığı sloganın Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu oluşturmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi…[69]
iii) Aydın’da, Erdoğan’a hakaret suçundan yargılanıp 13 yaşında olduğu ve işlediği suçun anlam ve önemini kavrayamadığı gerekçesiyle ceza verilmeyen M.S.Ö. adlı çocuk hakkındaki kararı bozan yargıtay kararında ‘Seni sevmiyorum Allah belanı versin’ sözünün hakaret değil, beddua olduğunu, bedduaya da ceza verilmeyeceğini, bu nedenle ceza verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerektiğini belirterek dosyayı yerel mahkemeye geri gönderdi…[70]
iv) Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına tepki için “Erdoğan diktatörlüğü” diyen Büro Emekçileri Sendikası Çorum Şube Başkanı Ertuğrul Alper, Çorum 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan yargılandığı davada beraat etti. Mahkeme, “diktatör” ifadesinin “hakaret” değil Cumhurbaşkanı’na eleştiri olduğunu belirtti. Gerekçeli kararda, Türk Dil Kurumu’nda “diktatör”ün “Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse” olarak tanımlandığına dikkat çekilerek, şunlar kaydedildi: “Sanık, bu sözü ile Cumhurbaşkanı’nın mesleki yönünü, elindeki gücün sınırlarını, elindeki gücü, yetkiyi kullanarak görevi sınırları dışında kalan kamu görevlilerini de etkilediğini ima ederek, Cumhurbaşkanı’nı eleştirmiştir. Bu eleştiriyi de yaparken, ‘hakaret suçu kapsamında kalacak bir söz söylememiştir, bir imada bulunmamıştır. Bu sözlerin hakaret suçunun unsurları kapsamında kalmadığı, sanığın burada eleştiri hakkını kullanarak Cumhurbaşkanı’na diktatör dediği, bu sözün de mağduru toplum huzurunda küçük düşürecek, rencide edecek, aşağılayacak nitelikte olmadığı, hakaret niteliğinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Tüm bunların aksine, sanık burada, Cumhurbaşkanına çok güçlü ve etkili birisi olduğunu ima etmiştir. Bu gücün sonucunda da, devletin bazı kurumlarını etkilediğini iddia etmiştir. Sanığın, ‘Cumhurbaşkanının, gücünü kullanarak, devletin bazı kurumlarını etkilediği’ iddiasının da, eleştiri sınırları içerisinde olduğu, mağduru aşağılayıcı, küçük düşürücü nitelikte olmadığı, hakaret niteliğinde olmadığı kanaatine varılmıştır”…[71]
v) Yurt gazetesinin 3 Temmuz 2015 tarihli sayısında “Kirli savaş ihaneti” ve “Diktatörün savaş ihaneti” başlıklı haberler nedeniyle açılan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davasına bakan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki 17 Kasım 2016 tarihli duruşmada, “diktatör” ibaresinin anayasa 26. ve 28. ile Basın Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca düşünce ve basın özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek beraat kararı verdi…[72]
vi) Kocaeli’nde iki çocuk babası işçi Muhterem Çıtanak sosyal medya paylaşımları nedeniyle “cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçunu işlediği iddiasıyla açılan davada ilk celsede beraat etti. 12 yıla kadar hapis cezası istenen Çıtanak, dava hâkiminin sözlerini aktardı. Çıtanak, “Hâkim kararını açıklarken, ‘Biz bazı arkadaşlarımızın almış olduğu yanlış kararlar gibi yanlış karar almıyoruz. Bu söylediklerinizin hepsi ifade özgürlüğü kapsamındadır. 8 yıldır hâkimim hiçbir zaman talimat almadım, almam da. Biz beraatinize karar verdik’ dedi. Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesi’nde 20 Ocak 2021’de hâkim karşısına çıkan Muhterem Çıtanak, Cumhurbaşkanı’na hakaret etmediğini sadece eleştirdiğini dile getirdi. Savcı mütalaasında, sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında “ağır eleştiri” olarak kaldığını belirterek Çıtanak’ın beraatini talep etti. Mahkeme de Çıtanak’ın beraatine hükmetti…[73]
vii) AYM, “Başkanlık Sistemine Hayır” görüşünü açıklayan TMMOB Başkanı Emin Koramaz’a verilen para cezasını iptal etti. “Siyasi partiler dışında propaganda yapılamaz” denilerek verilen cezada ifade özgürlüğünün ihlâl edildiği belirtildi…[74]
) Diyarbakır’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın billboarda asılı olan posterinin alt kısmını yırttığı iddiasıyla hakkında 2.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 15 yaşındaki A.Ç. beraat ettirildi. Olayla ilgili tutulan tutanakta, polislerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın posterini korumakla görevlendirildikleri belirtildi. Kararını açıklayan mahkeme suçun yasal unsurları oluşmadığı için A.Ç.’nin beraatine karar verdi…[75]
viii) Gazeteci Cengiz Çandar ve Ertuğrul Özkök yazılarından dolayı açılan Cumhurbaşkanına hakaret davasından “suç kastı yok” gerekçesiyle beraat etti. Çandar’ın Avukatı Veysel Ok, müvekkilinin davaya konu yazılarında Cumhurbaşkanının bazı politikalarını eleştirdiğini belirterek, “Cumhurbaşkanının eleştiri sınırı diğer vatandaşlardan yüksek olmalıdır” diyerek müvekkilinin beraatini istedi…[76]
ix) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Siirt Adliyesi’nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı’na “Sokak kabadayısı” dediği gerekçesiyle Emniyet Müdürüne tazminat cezası verilmesiyle ilgili kararı bozdu. Taraflara tebliğ edilen gerekçeli kararda şu değerlendirmelere yer verildi: “Kişilik hakkının korunması ile ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi iyi sağlamak gerekmektedir. Özellikle siyasetçilerin ve devlet görevlilerinin kişilik hakları ve şöhretleri söz konusu olduğunda, bu dengede ifade özgürlüğünün ağır bastığı konusunda kuşku yoktur. Diğer bir deyişle, terazide bir yanda siyasetçilerin ve devlet görevlilerinin “kişilik hakları”, diğer yanda “ifade özgürlüğü” bulunduğu durumlarda, tercihin daha çok ifade özgürlüğünden yana kullanıldığı söylenebilir. Ancak kullanılan söz ve ifadelerin AHİM içtihatları karşısında, ifade özgürlüğü kapsamında korunması gereken kişisel değer yargısı niteliğinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, kullanılan bu ifadelerin, eleştiri sınırlarını aşmadığı ve davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir”…[77]
* * * * *
Son sözümüz de “Özgür ifade ‘hazır ol’da dur(a)maz”;[78] “Özgürlük farklı düşünen için”dir;[79] tam da bunun için “Düşün(eceğiz), yaz(acağız), konuş(acağız), susma(yacağız)!”;[80] diye eyleyeceğiz… olsun!
21 Kasım 2024 15:57:41, İstanbul.
N O T L A R
[*] Rojnameya Newroz, Aralık 2024…
[1] “Hiç kimse kendi davasının yargıcı olamaz!”
[2] Sally Rooney, Normal İnsanlar, çev: Emrah Serdan, Can Yay., 2020.
[3] Özgür Mumcu, “Diktatör?”, Cumhuriyet, 21 Ocak 2016, s.3.
[4] Ece Zereycan, “Sezgin Tanrıkulu: Erdoğan Kendisini Tartışılmaz Eleştirilmez Kılmaya Çalışıyor”, Birgün, 3 Ekim 2016, s.13.
[5] “Erdoğan’a Hakarette Üç Yıl: 68 Bin 817 Kişiye Soruşturma, 3 Bin 414 Kişiye Hapis”, 11 Aralık 2018… http://www.diken.com.tr/erdogana-hakarette-uc-yil-68-bin-817-sorusturma-3-bin-414-ceza
[6] Özdemir İnce, “Patlama Noktası”, Cumhuriyet, 15 Ocak 2018, s.3.
[7] Barış Önal, “Orhan Aydın: Davalar Benim Madalyam”, Cumhuriyet, 9 Şubat 2019, s.9.
[8] Mehveş Evin, “Sizi Nasıl Boğuyorlar, Farkında mısınız?”, 3 Aralık 2019… https://www.artigercek.com/yazarlar/mehves-evin/sizi-nasil-boguyorlar-farkinda-misiniz
[9] Nurcan Gökdemir, “26 Bin Kişi Soruşturuldu 168 Çocuk Yargılandı”, Birgün, 24 Eylül 2019, s.9.
[10] “Cumhurbaşkanı’na ‘Hakaret’ Sanığı 13 Kat Arttı: Ağzını Açana Dava Konuşana Ceza”, Yeni Yaşam, 28 Nisan 2019, s.7.
[11] “2020’de 9 Bin 773 Yurttaş Cumhurbaşkanı’na Hakaretten Yargı Önüne Çıktı”, 19 Temmuz 2021… https://www.avrupademokrat.com/2020de-9-bin-773-yurttas-cumhurbaskanina-hakaretten-yargi-onune-cikti
[12] Başak Kaya, “Cumhurbaşkanına Hakaretten 38 Bin Kişi Mahkemelik Oldu!”, Sözcü, 27 Ağustos 2021, s.4.
[13] Zehra Özdilek, “Zıplama Nasıl Suç Oldu”, Cumhuriyet, 29 Mart 2021, s.8.
[14] “Cumhurbaşkanına Hakaret: 2021’de 48 Bin Kişiye Dava!”, 14 Haziran 2022… https://rojnameyanewroz3.com/cumhurbaskanina-hakaret/
[15] “Erdoğan, ‘Yüzümüze Hakikâtleri Haykırın’ Demişti”, 14 Mart 2024… https://t24.com.tr/haber/erdogan-yuzumuze-hakikâtleri-haykirin-demisti-4-yilda-52-binden-fazla-kisi-cumhurbaskanina-hakaret-ve-ulke-butunlugunu-bozmak-tan-yargilandi,1155947
[16] Canan Coşkun, “Aynı Suçlamaya Farklı Karar...”, Cumhuriyet, 14 Ocak 2017, s.10.
[17] “Mahkeme: ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’, Eşitlik İlkesine Aykırı”, Birgün, 30 Mart 2016, s.7.
[18] Ali Sirmen, “Yargıç Aranıyor”, Cumhuriyet, 15 Şubat 2022, s.4.
[19] “Kazan: ‘Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu’ Varsa İfade Özgürlüğü Yoktur”, 18 Nisan 2022… https://www.dokuz8haber.net/kazan-cumhurbaskanina-hakaret-sucu-varsa-ifade-ozgurlugu-yoktur
[20] Zeynep Oral, “Yılsonu Hesap”, Cumhuriyet, 29 Aralık 2022, s.11.
[21] Mahmut Lıcalı, “Erdoğan’ın İtibarı Halkın Oyundan Üstün”, Cumhuriyet, 28 Şubat 2018, s.5.
[22] “Cumhurbaşkanı’na Hakaret’ten 181 Üyesi 500 Yılla Yargılanan ÖDP: Asıl Suçlu Erdoğan’dır”, Birgün, 7 Nisan 2016, s.8.
[23] “Erdoğan Herkese Dava Açıyor”, Cumhuriyet, 5 Aralık 2015, s.5.
[24] Ayşegül Usta, “2 Karikatüriste 11’er Ay Hapis”, Hürriyet, 25 Mart 2015… http:/ / www.hurriyet.com.tr/ gundem/ 28545792.asp
[25] “Hilal Nesin’e ‘Hakaretten’ Soruşturma Açıldı”, Gündem, 23 Mart 2016, s.6.
[26] Levent Gencelli, “Cumhurbaşkanı’na Hakaret Davaları Doludizgin”, Cumhuriyet, 4 Mayıs 2016, s.11.
[27] “BirGün Yazarı Kemal Ulusaler’e ‘Erdoğan’a Hakaret’ten Ceza”, 24 Şubat 2016… http://direnisteyiz3.org/birgun-yazari-kemal-ulusalere-erdogana-hakaretten-ceza/
[28] “Heykeltraş Mehmet Aksoy’un Bu Kez de Hapsi İsteniyor”, Birgün, 23 Haziran 2015, s.7.
[29] Ruhan Yalçın, “Erdoğan’a Hakaretten 11 Ay 20 Gün Ceza”, Hürriyet, 1 Haziran 2016, s.17.
[30] “Gonca Vuslateri Beraat Etti”, Radikal, 5 Şubat 2016… http://www.radikal.com.tr/hayat/gonca-vuslateri-beraat-etti-1505488
[31] Alican Uludağ, “Hâkimler Kayboldu”, Cumhuriyet, 23 Nisan 2015, s.15.
[32] “… ‘Herkese Benden Çay, Tayyip’e Yok’ Pankartına Dava”, Cumhuriyet, 11 Şubat 2016, s.5.
[33] “Eskişehir’de Erdoğan’a Hakaretten Tutuklama”, Cumhuriyet, 6 Ocak 2018, s.11.
[34] “16 Yaşındaki Lise Öğrencisini Erdoğan’a Hakaretten Tutukladılar”, Cumhuriyet, 25 Aralık 2014, s.9.
[35] “Cumhurbaşkanı’na Hakarete 2 Yıl 4 Ay Hapis”, Cumhuriyet, 13 Şubat 2016, s.11.
[36] “Anneden Hâkime Tokat Gibi Cevap: Umarım Ülkede Güzel Şeyler Olur”, Zaman, 17 Şubat 2015, s.5.
[37] Doğu Eroğlu, “Berkin Protestosunda Atılan ‘Hırsız, Katil Erdoğan’ Sloganına 7 Bin TL Ceza!”, Birgün, 12 Mart 2015, s.2.
[38] Rabia Yılmaz, “Hakkımızı Diktatorya Hevesine Kurban Etmeyiz”, Birgün, 20 Ocak 2015, s.3.
[39] “155’e İhbar Geldi; 17 Yaşındaki Genç Evinden Alınıp, Erdoğan’a Hakaretten Tutuklandı”, Cumhuriyet, 29 Aralık 2015, s.4.
[40] “Erdoğan’a ‘Diktatör’ Dediği İddiasıyla Hapse Girdi”, Cumhuriyet, 14 Mart 2015, s.4.
[41] Arzu Yıldız, Haberdar… http://www.haberdar.com/gundem/hayvanat-bahcesinin-yerini-sordu-cumhurbaskani-na-hakaretten-tutuklandi-h26771.html?mnst=9721
[42] Rabia Yılmaz, “… ‘Erdoğan’a Hakaret’ Gerekçesiyle Tutuklanan Avukat Kılıç’a Jet Yargılama”, Birgün, 28 Nisan 2015, s.6.
[43] Hüseyin Şimşek, “… ‘Abbas Yolcu’ Dedi: Cumhurbaşkanına Hakaret Davası Açıldı”, Birgün, 14 Ekim 2019, s.7.
[44] Alican Uludağ, “Erdoğan’ın Sözü de Suç”, Cumhuriyet, 18 Nisan 2015, s.6.
[45] Zehra Özdilek, “Erdoğan’ı Eleştiren İşçiye 12 Yıl Hapis İstemi”, Cumhuriyet, 26 Ekim 2020, s.5.
[46] “Sendikacılara da Erdoğan’a Hakaret Davası”, Evrensel, 29 Nisan 2015, s.3.
[47] “Mustafa Altıoklar’a Soruşturma Açıldı”, Hürriyet, 1 Haziran 2016, s.17.
[48] Filiz Gazi, “Eksik İfadeye 8 Yıl Hapis İstemi”, Birgün, 13 Şubat 2022, s.7.
[49] “29 Eğitimciye “Cumhurbaşkanına Hakaret” İddiasıyla Soruşturma”, Cumhuriyet, 15 Mart 2015, s.6.
[50] Ayşe Ferhangil, “Merve Büyüksaraç: Benden Bile Korkuyorlar”, Cumhuriyet, 26 Şubat 2015, s.6.
[51] Ümit Türk, “Türkiye Güzeli, ‘Erdoğan’a Hakaret’ten Mahkûm”, Hürriyet, 31 Mayıs 2016… http://www.hurriyet.com.tr/turkiye-guzeli-erdogana-hakaretten-mahkûm-40111329
[52] “DİSK Genel Sekreteri Çerkezoğlu: Söylediğim Her Kelimenin Arkasındayım”, Cumhuriyet, 18 Haziran 2016, s.4.
[53] “20 İlde Erdoğan Operasyonu: 53 Kişiye Soruşturma”, Cumhuriyet, 2 Şubat 2016, s.4.
[54] Hilal Köse, “Gizem Yerik: Türkiye’deki İfade Özgürlüğü Erdoğan’a Kadar”, Cumhuriyet, 5 Haziran 2016, s.15.
[55] Ece Zereycan, “Turgut Kazan: Yargıtay ve Danıştay’ı Saray’a Taşısınlar!”, Birgün, 6 Haziran 2016, s.14.
[56] Melis Alphan, “Siyasetçiler Ağır Eleştirilebilir”, Hürriyet, 30 Mart 2015, s.6.
[57] Melis Alphan, “Siyasetçiler Ağır Eleştirilebilir”, Hürriyet, 30 Mart 2015, s.6.
[58] i) Gezi direnişi sırasında gaz bombasıyla ayağından vurulan Aydın Aydoğan’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yaptığı suç duyurusu işlemden kaldırıldı. Savcı, Erdoğan’ın Gezi direnişine katılanlar hakkında söylediği sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu savundu. Savcılık, Cumhurbaşkanları hakkında adli makamların soruşturma ve dava açma yetkisinin bulunmadığını, vatana ihanet suçlamasıyla TBMM üye sayısının dörtte üçünün vereceği kararla, Yüce Divan’da yargılanabileceğini anımsattı.
Karara itiraz eden Aydoğan ise Erdoğan’ın Gezi eylemine katılanlara “çapulcu, kemirgen, terörist, dış mihrakların piyonu” gibi ifadelerle hakarette bulunduğunu, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiğini belirtti. Aydoğan, “Savcılığın gerekçesinde yer alan Anayasa’nın 105. maddesi, Cumhurbaşkanı’nın görevi nedeniyle işlediği suçlara ilişkindir. Cumhurbaşkanı hakkında adli makamların kamu davası açma yetkisi bulunmadığı gibi bir düzenleme mevcut değildir. Böyle bir yorum kişisel suçların cezasız kalmasına neden olmakla, hukuk devleti ilkesine de aykırıdır. Hakaret, kin ve düşmanlığa tahrik suçu, görevle ilgili değildir” dedi. (“Aydın Aydoğan, Erdoğan Hakkında Yaptığı Suç Duyurusunun İşleme Alınmamasına İtiraz Etti”, Cumhuriyet, 18 Ocak 2018, s.11.)
ii) Erdoğan’a hakaret edildiği iddiasıyla açılan davalarda mahkemelerden farklı kararlar. Zonguldak’ta ÖDP İl Başkanına Erdoğan’a hakaretten 11 ay hapis cezası verilirken, Ankara’da “yalancı ve hırsız” dediği gerekçesiyle Kılıçdaroğlu hakkında açılan 100 bin TL’lik tazminat talebi reddedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde 1 Temmuz 2014’te grup konuşması sırasında kendisine “yalancı ve hırsız” dediği gerekçesiyle CHP lideri Kılıçdaroğlu’na 100 bin TL tazminat talebiyle açtığı davada, mahkeme tazminat istemini reddetti. 1 Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 7 Mayıs 2015’de görülen, Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı ve Başbakan sıfatıyla açtığı davanın duruşmasında Erdoğan’ın avukatları, tutanağa geçen ifadelerinde CHP liderinin grup konuşmasında “Erdoğan’ın şahsiyet haklarına saldırı kastıyla fevkâlâde ağır hakaretlerde bulunduğunu” iddia ederek Kılıçdaroğlu’nun, şu sözlerini anımsattı: “Yalan söyleyen, ahlâki değerleri yüksek olmayan birisinden cumhurbaşkanı adayı olamaz. Geçmişi şaibeli olan birisinden cumhurbaşkanı adayı olmaz. Google’da ‘yalancı başbakan’ yazdığınız ve tuşa bastığınız zaman 450 bin Erdoğan adı çıkıyor, 450 bin. Daha ilginç bir şev var, hırsız başbakan yazdığınız zaman 3 milyon 900 bin sonuç çıkıyor, evet 3 milyon 900 bin sonuç çıkıyor. Ekmeleddin İhsanoğlu yazdığınız zaman bilim adamı çıkıyor, saygın bir devlet adamı çıkıyor” Erdoğan’ın avukatlarının ardından Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, savunmasında kamuoyuna yansıyan tapelere atıfta bulundu. Mahkeme daha sonra verdiği kararda 100 bin lira tazminat istemini reddetti.
Zonguldak Ereğli’de katıldıkları bir eylemde, başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında attıkları sloganlarla hakaret ettiği iddiasıyla 4 Haziran 2013’te açılan davada yargılanan 4 sanıktan ÖDP İl Başkanı Ali Deliak, 11 ay 20 gün hapse mahkûm edildi. Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 7 Mayıs 2015’de görülen duruşmada tutuksuz yargılanan sanıklardan ÖDP İl Başkanı Deliak’ın “kamu görevlisine hakaret” suçundan 11 ay 20 gün hapisle cezalandırılmasına karar veren hâkim, “sanığın cezasının ertelenmesi hâlinde yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanat oluşmadığından” hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına hükmetti. Diğer sanıklardan Çetin Yılmaz’a 7 bin 80 lira adli para cezası veren hâkim, aynı miktarda adli parayla cezalandırılan Coşkun ve Dağhan hakkında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını ve 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmalarını kararlaştırdı. (“ÖDP’li Başkana Erdoğan’a ‘Hakaret’ten 11 Ay Hapis Cezası!”, Birgün, 8 Mayıs 2015, s.7.)
[59] Ahmet İnsel, “Cumhurbaşkanı’nın Sorunlu Sorumsuzluğu”, Cumhuriyet, 19 Ocak 2016, s.7.
[60] Berk Çözeli, “Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Yeni Sistemdeki ‘Gerekliliği’…”, Birgün Pazar, Yıl:15, No:619, 20 Ocak 2019, s.10.
[61] “Tarafsızlığı Ortadan Kalkan Partili Cumhurbaşkanı İçin ‘Cumhurbaşkanı’na Hakaret’ Maddesi Uygulanamaz”, 9 Mart 2020… https://www.birgun.net/haber/tarafsizligi-ortadan-kalkan-partili-cumhurbaskani-icin-cumhurbaskani-na-hakaret-maddesi-uygulanamaz-291032
[62] “Aydınlardan Bildiri: Erdoğan’ı Koruma Kanunu Yeni 301 Oldu”, Zaman Gazetesi, 7 Ekim 2015.
[63] Yaman Akdeniz-Kerem Altıparmak, “TCK 299: Olmayan Hükmün Gazabı mı?”, Zaman Gazetesi, 22 Aralık 2015.
[64] Faik Akçay, “Cumhurbaşkanına Hakaret”, 5 Mayıs 2016.
[65] “Venedik Komisyonu: ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’ Cezası Kaldırılmalı”, Radikal, 16 Mart 2016… http://www.radikal.com.tr/dunya/venedik-komisyonu-cumhurbaskanina-hakaret-cezasi-kaldirilmali-1530131/
[66] i) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karikatürünü paylaştıktan sonra hapse atılan Vedat Şorli’yi haklı buldu. Emsal niteliğindeki karar sonrası Türkiye, Şorli’ye 7 bin 500 euro (yaklaşık 81 bin 500 TL) tazminat ödemeye mahkûm edildi. (“AİHM: Facebook’ta Erdoğan’ı Eleştirmek Hapisle Cezalandırılamaz”, Sözcü, 21 Ekim 2021, s.12.)
ii) AİHM’nin, Türkiye ile ilgili vermiş olduğu bir karar ise şöyledir: Yıl 1995... Eski ANAP milletvekili Ekrem Pakdemirli, otoyollar davasından arkadaşlarını Yüce Divan’a gönderen dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i “yalancı”, “iftiracı”, “Çankaya’nın şişmanı” gibi sözlerle eleştirir. Bunun üzerine Demirel, hakaret davası açar. Mahkeme, Pakdemirli’yi 5 milyar lira gibi o dönem rekor bir tazminata mahkûm eder. Tarih 25 Mayıs 2005: AİHM, Pakdemirli’yi Türkiye aleyhine açtığı davada haklı bulur. AİHM kararında, politikacılara yönelik eleştiriye karşı ceza davası açmayıp tazminat davası açılarak da ifade özgürlüğünün ihlâl edilebileceği savununa varır. Türkiye’yi 87 bin 353 Avro tazminata çarptırır. (Orbay Soydan, “Çankaya’nın İftiracısı Kim?”, Cumhuriyet, 26 Ocak 2016, s.16.)
[67] Namık Havutça, “Hakaret Suçu ve Siyasal Eleştiri”, 4 Aralık 2020… https://www.politikhane.com/hakaret-sucu-ve-siyasal-elestiri/
[68] “Erdoğan’a Hakaret Davasında ‘Katil ve Hırsız’ İfadeleri Kaba Eleştiri Sayıldı”, 9 Haziran 2022… https://gazetemanifesto.com/2022/erdogana-hakaret-davasinda-katil-ve-hirsiz-ifadeleri-kaba-elestiri-sayildi-492361
[69] “Diktatör Recep Tayyip Erdoğan’a Beraat”, 16 Nisan 2021… https://sol.org.tr/haber/diktator-recep-tayyip-erdogana-beraat-30116
[70] İsmail Saymaz, “Başbakan’a ‘Allah Belanı Versin’ Demek Hakaret Değil, Beddua”, Radikal, 2 Ocak 2014, s.10.
[71] Alican Uludağ, “Diktatör Sözü Artık Suç Değil”, Cumhuriyet, 28 Şubat 2017, s.7.
[72] Canan Coşkun, “… ‘Diktatör’e Beraat”, Cumhuriyet, 18 Kasım 2016, s.4.
[73] Zehra Özdilek, “Cumhurbaşkanına Hakaretle Yargılanan İşçi Muhterem Çıtanak Beraat Etti”, Cumhuriyet, 22 Ocak 2021, s.12.
[74] Sena Tufan, “Koramaz’ın ‘Başkanlığa Hayır’ Cezası AYM’den Döndü”, Cumhuriyet, 27 Ağustos 2022, s.10
[75] “Cumhurbaşkanı’nın Posterini Yırtan Çocuğa Beraat”, Cumhuriyet, 1 Nisan 2016, s.7.
[76] “Özkök ve Çandar’a Erdoğan’a Hakaret Davalarından Beraat”, Cumhuriyet, 7 Eylül 2016, s.4.
[77] Alican Uludağ, “Siyasetçi Değil İfade Özgürlüğü”, Cumhuriyet, 12 Haziran 2018, s.7.
[78] Temel Demirer, “Özgür İfade ‘Hazır Ol’da Dur(a)maz”, Kaldıraç Dergisi, No:235, Şubat 2021…
[79] Temel Demirer, “Özgürlük: Farklı Düşünen İçin…”, Newroz, Yıl:5, No:173, 11 Mayıs 2011…
[80] Temel Demirer, “Düşün(eceğiz), Yaz(acağız), Konuş(acağız), Susma(yacağız)!”, Kaldıraç Dergisi, No:197, Aralık 2017…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.