TKP:KAN PAZARLIĞI SONA ERMELİ

TKP:KAN PAZARLIĞI SONA ERMELİ

"Kan pazarlığı"nın sürmesi, "kardeşlik" sözcüğünün telafuz edilmesini bile olanaksız hale getirecektir. "Kan pazarlığı"nın durdurulması için çaba harcanmalı, "kan pazarlığı"nın, onu yürütenler için barındırdığı siyasi ve ahlaki sorunlara işaret edilmelid

 

KAN PAZARLIĞI SONA ERMELİ SAFLAR BAŞKA TÜRLÜ OLUŞMALIDIR

TKP 19 Ekim günü yaptığı açıklamada bugün yaşananları "kan pazarlığı" olarak değerlendirmiştir. Bu pazarlığın sonuçları, etkilediği ölçek hesaba katıldığında çözüm bir yana, barış ortamının sağlanması bile giderek imkansızlaşmaktadır. "Kardeşlik" sözcüğü ağzımızdan düşmese bile, yaşananlar Türk-Kürt kardeşliğini yorgun düşürmüş, örselemiştir. "Kan pazarlığı"nın sürmesi, "kardeşlik" sözcüğünün telafuz edilmesini bile olanaksız hale getirecektir. "Kan pazarlığı"nın durdurulması için çaba harcanmalı, "kan pazarlığı"nın, onu yürütenler için barındırdığı siyasi ve ahlaki sorunlara işaret edilmelidir.tkpmiting.jpg

Bu pazarlığı iyice anlamsızlaştıran, kimin ne dediğinin belli olmaktan çıkmasıdır. Bugün Kürt sorununda yaşanan en büyük sıkıntı belirsizliktir. Milyonlarca insan, tarafların ve diğer aktörlerin konuya ilişkin ne dediğini bilmediği için kendince teşhisler koymakta, milliyetçi-şoven bir dile teslim olmakta, kanlı bir hesaplaşmanın içine doğru sürüklenmektedir. Bu söylediğimiz, herkes için geçerlidir. Türkiye'de siyasetin üzerindeki perde giderek kalınlaşmaktadır.
TKP, elbette düzen partilerinden açıklık, dürüstlük beklememektedir. Bununla birlikte, hele hele insan yaşamı söz konusuysa, bu ülkede siyaset yapan bütün aktörlerin "nasıl bir Türkiye" sorusuna yanıt vermeleri, bu yanıtın içine Kürt sorununa ilişkin yaklaşımlarını net bir biçimde yerleştirmeleri gerekir.
Şu ana kadar devlet ve hükümet temsilcileri ile PKK arasında yapılan tüm görüşmelerin içeriği ve tıkanma noktaları hakkında kamuoyu bilgilendirilmelidir. Bu ülkedeki herkesi etkileyen bir çatışmanın arka planını öğrenmek en doğal insan hakkıdır. Görüşmelerin basına sızan kısmında üst düzey bir devlet görevlisi Erdoğan ile Öcalan arasında büyük oranda görüş birliği oluştuğunu söylemiştir. Anlaşmazlığın nereden kaynaklandığını açıklamak da Erdoğan'ın sorumluluğundadır.
Türkiye Komünist Partisi'nin görüşmelerin içeriğinin açıklanması talebi, bu görüşmelerin "çözüm" üreteceğine ilişkin bir iyimserlikten kaynaklanmamaktadır. Bu görüşmeler ve anlaşmazlık noktalarının açıklanması, en başta, asıl tartışılması gereken konuların tartışılmasının önünü açacağı için gereklidir. Kapalı kapılar aralanmalıdır.
Türkiye ve bölgenin gidişatını tartışmayı, safların buna göre şekillenmesini engelleyen "kanlı pazarlık" durmalıdır.
"Kanlı pazarlık" her geçen gün safları Türkler ve Kürtler olarak oluşturuyor. Buradan çözüm çıkmaz. Buradan uğursuz emperyalist planlar için elverişli zemin çıkar.
Türkiye'de saflar emekçiler ve patronlar olarak kurulmalıdır.
Türkiye'de saflar sömürülenler ve sömürücüler olarak kurulmalıdır.
Türkiye'de saflar işbirlikçiler ve yurtseverler olarak kurulmalıdır.
Türkiye'de saflar emperyalizmin uşakları ve emperyalizm karşıtları olarak kurulmalıdır.
Saflaşma böyle kurulursa, yeni bir Türkiye mutlaka kurulur.
Bu saflaşmada Türk-Kürt kardeşliği oluşursa, yeni Türkiye'de Kürtler hem Anayasal güvenceler elde eder, hem de kimse ama kimse Kürt gerçeğinin üzerini örtemez.
İşte TKP bu nedenle Kürt sorununun gizli görüşmeler ve savaş ortamından çıkarılmasını savunmaktadır. Bu ortamda sürdürülecek Anayasa tartışmalarının Türkiye'nin emekçi insanlarını oyalamaktan başka bir şeye hizmet etmeyeceği açıktır.
Çağrımız, Türkiye'nin emekçilerine, Türkiye'nin yurtseverlerine, sömürü düzenine karşı olanlara, emperyalist barbarlığın Irak'taki, Suriye'deki, Libya'daki tezgahlarının anlamını kavrayanlaradır.
Türkiye'nin ilerici birikimi "barış" diye kendini tekrarlayan figüran rolünü terk etmelidir. TKP bu rolü oynamayacaktır.
Şiddet ve ölümlerle bezdirilen bir toplumun önüne çıkarılacak tuzakları bertaraf etmek için "barış" sözü yetmez. Unutulmamalı ki, kim olursa olsun, bugün şiddet dilini kullananlar, yalnızca insan yaşamını değersizleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda milyonlarca insanı göz göre göre bu tuzağa doğru sürüklüyor. Bu tuzakları ortaya çıkarmak, toplumun en geniş kesimlerini uyarmak durumundayız. TKP bu görev bilinciyle hareket edecektir.
Ülkemizin ilerici birikimi, halklarımızın kaderini emperyalizmin ellerine bırakan mevcut kördüğümü aşmaya, emeğin ve sömürü karşısında mücadelenin damga vurduğu bir saflaşmayı kurmaya yetecektir.

TKP, bunu sadece bir iyimserlik olarak değil, sadece kendisine ait de görmediği bir iddia ve misyon olarak ilan etmektedir.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komite

21 Ekim 2011

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.