"Kemal Beye BİN SELAM "

Yazı başlığı silindiği için eksik  yayınlandı, yazarımızdan Özür diliyor ve başlığı düzelterek tekrar yayınlıyoruz... OKG

DIŞARDAKİ ORDU'LU YA MEKTUPUMDUR

Sayın Şensoy siz Ordu'yu yılda bir, oda işinizin gereği en çok 2 hafta, “Doya doya” kullanırsınız;

Sayın Savaş Can'sa anladığım kadarı ile 52 hafta kullanıyor... Yani "Davulun Sesininı Yakından Dinliyor" ...

Sayın Şensoy; Teleferik denilen ve 1972 den bu yana sakız olan bu “Teleferik Zulmü” Ordu için “sonralık bir proje” olabilir , belki o da Ordu gerçek turistle kaynarsa şayet...

Ayrıca, Başkanımız Seyit Torun'un İcraatlarına” kefil olmayın sakın;

Ayrıca dişe dokunur ne yaptı ki ?... Bol bol “ Boyalı Dergiler” çıkarmaktan ve "Projeler Üretmekten" başka...

Kısa bir özet yaparsak;

1-Şehir Trafiği Felç...

2- Denize MAVİ BAYRAK alacaktı, tüm uyarılarımıza rağmen 7 trilyonu denize boru olarak gömdü... Önce 190 Metre olacaktı, dediler ki, “2900 metre şarttı” ama nedense “2000 metre de yetti” ?!..

3- Teleferik diye 9 trilyonu italyanlara veriyor. (İhalede 1 Trilyon Fazla veriliyo diyenlerede kızdılar o zaman) Ordu'nun aşık olduğumuz Silüeti ve Görselliğini bozmak pahasına... Ayrıca yaptığı çalımalara da gerekli yasal izinleri almadan yapıomuş.

Yani tipik bir “Gecekonducu mantığı”, ben yapayımda nasılsa “af çıkar”... !?

4- Fikret Türkyılmaz'a OrduKentGazetesi “ Tam Manşet” “Ordunun Başkanı var, suyu yok” diye eleştiri yapınca “Seyitciler” çok sevinmişti. Ama nedense Seyit Torun Başkanlığında ORDU BELEDİYESİ, NEREDEYSE KENTE 2 GÜN SU VERMEDİ e yine bizim gazete dışında kimsenin gıkı çıkmadı...

Halbuki Bilenler onlara hatırlatmaya çalışmıslardı ama onlar yapmadı...

Yapılcak iş basitti aslında, o da şu; 1 adet 15 Kwlik Jenaratör ü ortalama 5 (Milyar) bin tl verip alacaksın... ve oryalama 12 adet kuyu pompasına 1 er adet takacaksın ve en fazla 60 bin TL harcayıp Orduyu susuz bırakmayacaksın... Bu kadar basıt bu, ama bu işler... Hatta meraklı iseniz Bi zahmet sizin oralarda Bhaaus a kada gidin sorun kaçaymış...

5- Fikret bey zamanında da "çöpun ortalama 70i geri dönüşüyo 15 i organik oluyo kalan 15 ise Soya'da deniz kıyısına dokuluyodu . 8 sene sonrabakıyozki başkan Torun'un yaptığıda yıne aynısı Yani “Garp Cephesinde Yeni Bi Şey Yok...

Hatta Bide “Kazan doğurdu” ve Karapınar'a Trilyon harcanıp “Çöp Tesis Yavrusu” yapıldı... Yani paralar yine “çarçur oldu”...

5-- Belediyede çalışan ve de “Belediyeden nasiplenen” sayısı eskıden 785 idi şimdi ise 1200 civarına yükseldi ve kadrolar sişirilerek “işçi simsarlığı” yapılıor konumuna düşülüyor...

6--- Belediyeyi devraldığında 2.3 Trilyon Muteahhit ve Kamulaştırma borcu, 700 milyar işçi borcu, Tedaş 365, Vergi, 6 Trilyon gecikme zammıda dahil,SSK 17 Trilyon gecikme zammıda dahil, İller Bankası 1.3 Trilyon, İşci tasarruf fonuna 1 Trilyon, Piyasaya 200 Milyar, Eczanelere 42 Milyar, Hastaneler 304 milyar ve Henüz Tahakkuk etmemiş 140 milyar da dahil toplam borcu 31.903.266 000.000TL idi..

Yani Belediyeyi Teslim aldığı gün hesap toplamı buydu...

YENİ HESAPLA 41 MİLYON 983BİN 236 TL. borcu vardı , simdi kendisi bile sanırım bilmiooo ...

“Seyit Başkan” Belediyeyi aldığında durum buydu. Sonra “yeni Belediyeler yasası “ hayata geçti ve Belediyelerin kasasına en az 5 kat daha fazla gelir girmeye başladı..

“Seyit Başkan” Belediyeyi aldığında durum buydu ve buna karsın orduya verdiği sey sadece AKP NİN PİS KÖMUR KOKUSU VE SİSİ..  BİR DE ENGELLİ ARKADAŞLARIMIZA “ÇİN İŞKENCESİ” OLAN ŞEKLİ ŞEMALİ BOZULAN KALDIRIMLARI... 

Sayın Şensoy özür dileyerek son soz söölimmmm daha EN AZ 5 km lik sahile bile bir çalısan wc koyamayan ve şehrinden haberi olmayan bir yönetimi savunurken millet sizi bilmezde sanır kiiii, “Demek ki bununda bi şeyi var” derler...

size orduyu tarif etmek için AZİZ NESİN'in ZÜBÜK'ü okumanızı öneriyorum .. Ankara'da 5 tl ye bulacağınız bir kitabi lutfen alın ve tekrar okuyun, Aziz hoca bu kitabı bire bir Ordu da yaşayıp yazmış gibi örtüşüyor, neredeys...

Sayın Şensoy şimdi Savaş Can'a Sayın Belediye Başkanımizin durumunu, rahatlıkla ve gerekiyorsa “Projeleriyle birlikte ÖVMEYE " devam edebilirsiniz...

Tabiki BİTMİŞİNİ BULABİLİRSENİZ...

Hocam Sizin Aydın duruşunuzu ve aklınızı ve seni seviyoruz...

Bu Konunun Devamı Mektuplarımızı Zaman Zaman Size Yazmaya Devam edeceğiz..

Hocam sana çok sevdiğim bir fıkrayı yollarken "Hoşça kalın" diyorum...

“O YANA İŞEMEEE!!!...”

“Aptallık, sadece ölümle doyurulabilen bir açlık çeşididir.”

Köyün delisi tam da köyün dışına doğru çöydüreceği sırada, köyün manyağı çıkagelir ve;

“Höst ulan höst! Görmüyor musun o tarafta mezar olduğunu! Öldüğün vakit seni gömmeyiz oraya da, ortada kalan cesedini kedi köpek yer!.” diye bağırır.

Derhal musluğu kısan delicik “Ne yana ediyim?” diye sorar.

“Ne yana edersen et!” diye karşılık verir manyak.

Bunun üzerine biraz yana doğru işemeye niyetlenen deli, manyağın;

“Oha! Güneşin doğduğu tarafa doğru işiyorsun! Yarın senin yüzünden güneş doğmayacak olursa, başına gelecekleri düşün!” uyarısıyla irkilir.

Biraz daha yana dönüp şansını denemek istediğinde de, yine gürler manyak;

“Çüş ulan çüşşş!. Papazın evine doğru işiyorsun, seni aforoz eder!.”

Bir hayli korkuya kapılan delicik başka bir yöne doğru durunca da uyarı gecikmez;

“Şimdi de kiliseye doğru şeyini gösteriyorsun, şeytan çarpacak!!!.”

Ne yapacağını şaşırmış bir halde “Peki n’apıyım?” diye soran deliye şu tavsiyede bulunur manyak;

“Yere sırt üstü uzan da, göğe doğru işe!”

Söyleneni yapan delicik usulca yerden kalkarken, bir yandan yüzündeki sidikleri elleriyle siler ve bir yandan da şöyle söylenir;

“Bugüne kadar hep kendi aklımı kullandım, gökten yağmur yağdı; ilk defa başkasının aklına uydum, sidik yağdı. Bundan sonra başkasının aklına uyarsam, başıma b.k yağsa yeridir.”