Türkiye Partisi 1.Kuruluş Yıldönümü
Türkiye Partisi Ankara İl Başkanı Orhan KILIÇ Yaptığı yazılı açıklamada " Değerli basın mensupları, Değerli çalışma arkadaşlarım, Partimizin 1. kuruluş yıldönümü münasebetiyle düzenlediğimiz basın toplantımızda siz değerli medya temsilcilerini ve partimiz
Türkiye Partisi Ankara İl Başkanı Orhan KILIÇ yaptığı açıklamada: Değerli basın mensupları, Değerli çalışma arkadaşlarım, Partimizin 1. kuruluş yıldönümü
Konuşmama başlamadan önce, geçtiğimiz hafta Zonguldak ilimizde hayatını kaybeden maden işçilerimiz için duyduğum derin üzüntüyü belirtmek istiyorum. Vefat eden işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet, aile üyeleri ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Ne yazık ki ülkemizde böylesine acı veren olaylar meydana gelmeden gerekli tedbirler alınmıyor, bu tür faciaların ortaya çıkabileceği düşünülmüyor, olaydan sonra da sadece taziye beyanlarıyla olayın önemi ve sebepleri unutulmaya terk ediliyor.
Bu noktada en büyük sorumluluk payı hükümete ait iken, sayın başbakanın sorumluluk duygusundan uzakta bir tutum takınmasını ve gerekli tedbiri almayanları değil ilahi kaderi suçlu göstermesi ibret verici ve düşündürücüdür.
Dileğimiz, bu facianın, maden ocaklarımızda gelen son üzücü olay olması ve hükümetin bundan sonra işçilerimizin hayatına mal olacak kazalara meydan verilmemesi için köklü tedbirler almakta gecikmemesidir.
Değerli arkadaşlar,
İşte biz Türkiye Partisini, ülkemizi 21. yüzyılın ilk çeyreğinde böylesine ilkel bir zihniyetin yönetmemesi için kurduk.
Maden işçilerini uzun yıllardan beri kaderine terk eden bu zihniyet, ülkenin buna benzer yüzlerce ciddi problemi sahipsiz beklerken, hükümet etmeyi sadece demeç vermekten ibaret gören, sadece günü kurtarmakla meşgul olan bu zihniyet artık sona ermeli, bu köhnemiş siyaset anlayışının sahipleri artık ellerini aziz milletimizin mukadderatından çekmelidir.
Değerli arkadaşlar,
21. yüzyıldayız artık. Dünyamız hızla değişiyor. Bütün ülkelerde geçen yüzyılların eskiyen yönetim anlayışları hızla geride kalıyor. İnsanlık, daha fazla demokrasi, daha fazla insan hakları ve özgürlük, insana ve emeğe daha çok saygı, daha çok refah, mutlaka adalet, her alanda adalet, en çok da sosyal adalet ve daha kaliteli bir yaşam istiyor.
Artık her ülke daha güçlü ekonomi, eğitim kalitesi daha yüksek, donanımlı gençler yetiştirmek için seferber oluyor. Her ülke, tüketimin yanı sıra daha çok üretmek için çırpınıyor. Küreselleşen dünyada rekabet kızışıyor.
Ülkemizin de hızla değişmesi gerekiyor. Dünyadaki değişimi fark etmeyen, ülkemizdeki toplumsal değişimi yakalayamayan, kendisini değişim doğrultusunda yenileyemeyen eski siyaset anlayışlarının artık tarihin çöplüğüne atılması gerekiyor.
Türkiye artık eski Türkiye değil. Bu ülkeyi yüzyıl öncesinin, hatta elli yıl öncesinin, hatta on yıl öncesinin kafasıyla yönetemezsiniz. Yenileneceksiniz ve yenileyeceksiniz. Artık yaşadığı çağın farkında bir gençliğimiz ve halkımız var. Ne askeri darbelerle, ne sivil diktatörlük hevesleriyle, ne yandaş medya ambargosuyla, ne telefon dinletmeleriyle, ne suni gündem oluşturma ustalığıyla milletin sesini kısamaz ve 72 milyon insanımızı eski siyaset jargonlarına güvenerek ağır sorunlarla baş başa bırakamazsınız.
Değerli arkadaşlar,
İşte Türkiye partisi, 25 Mayıs 2009’da, bu tarihi misyonu üstlenmek üzere kuruldu.
Türkiye Partisi, dünyadaki değişim ve gelişimi gören, ülkemizdeki değişim ihtiyacını ve halkın özlemlerini duyan, bu özlemleri iktidara taşımaya hazırlanan bir parti olarak siyaset sahnesine çıkmıştır.
Bizim ülke yönetimine talip olmamız, eski siyaset anlayışının kin, nefret ve kavga üzerinden siyasi rant elde etme anlayışı sona erdirmek içindir. Ülkede yeni bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek üzere, “Yeni Siyaset Yeni Dönem” temel sloganıyla, ülkemize yeni bir siyaset anlayışı getirmeyi ve bu doğrultuda yeni bir dönemi başlatmayı hedef seçtik.
Daha kurulduğumuz gün, bu yeni siyaset anlayışıyla ülke sorunlarını nasıl çözeceğimizi projelerimizi ortaya koyarak açıkladık.
Konuşmamızın ekinde yer alan temel görüşlerle, her biri kendi alanında söz sahibi, birbirinden değerli milletvekili, işadamı, iş kadını, yazar ve gençlerden oluşan 33 kurucu arkadaşımızla 25 Mayıs 2009 günü yola çıktık.
Kimseye ödenecek bir diyetin altına girmemek için, halkın partisi olmak için, partinin finansmanında üyelerin katılımcılığına dayanan, kendi yağıyla kavrulmayı seçen yepyeni bir siyasi parti olarak, halkımızın verdiği destek ve duyduğu coşkuyla il il, ilçe ilçe teşkilatlarımızı kurmaya başladık.
Gittiğimiz her il ve ilçede halkımızın, eski tarz siyasetten ne kadar bıktığını, yeni bir siyaset anlayışına ne kadar büyük bir özlem duyduklarını gördük. Bu nedenle kuzeyden güneye, doğudan batıya her şehirde ve her bölgede, büyük bir ilgi ve heyecanla karşılandık.
AKP lideri Sayın Erdoğan, halkımızın Türkiye Partisine gösterdiği bu büyük ilgiyi, milyonlarca insanımızın Türkiye Partisi etrafında birleşmeye ve kenetlenmeye başladığını gördükçe, teşkilatlarımıza ve medya organlarına büyük bir baskı uygulamaya başladı.
Bu baskılara rağmen milletin sesine, milli vicdana saygı duyan bazı gazete ve televizyonlar Türkiye Partisi gerçeğini gizleme yolundaki baskılara direndiler. Bir kısım yandaş medya ise inatla milyonların coşkulu ilgisini görmezlikten geldi.
Neticede her gittiğimiz şehirde, şimdilik sadece açılış yaptığımız halde binlerce, onbinlerce kişi sokakları meydanları doldurup Türkiye Partisine duydukları güven ve özlemi coşkulu bir şekilde gösterdiler. Pek çok şehirde gençlerimiz, kadınlarımız ve esnaf, “bizi iktidardan kurtarın!” sloganları attılar.
Biz, medyaya ve teşkilatlarımıza uygulanan baskılara rağmen, ülkenin dört bir yanında; Alevisiyle, Sünnisiyle, Türküyle Kürdüyle, her bölgeden her kesimden halkımız aynı coşku içinde Türkiye Partisi çatısı altında birleşmeye başladı.
Bu ilginin sonucudur ki; henüz bir yılı doldurmuşken 81 ilimizin tamamında teşkilatlarımızı kurduk ve iktidarı devralmaya hazır hale geldik.
Halkın gösterdiği ilgi ve coşku Türkiye Partisi’ne duyulan özlem, verilen destek ve kararlılığın ifadesidir.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye Partisi teşkilatlanma seferberliğini ülkenin ücra köşelerine kadar yayıp, “ Sen olmazsan her şey eksik olur” diyerek, iktidar yürüyüşüne devam ediyor.
Katılımcı demokrasiyi hakim kılmaya kararlı olan Türkiye Partisi “ben de varım” diyen herkesi kadrosuna, katkı sunan her düşünceyi programına dahil etmeyi benimsemiştir.
Yurttaşların hak ve özgürlüklerini garanti altına alacak, yeni ve sivil-demokratik bir anayasayla;
- Ülke yönetiminde şeffaflığın sağlanacağı, kimin ne yaptığının bilineceği,
- Devlet malının kapalı kapılar ardında birilerine peşkeş çekilmeyeceği,
- Devlete ve millete faydası olmayan, çalışanları işsiz bırakan yanlış özelleştirmelere izin verilmeyeceği,
- Kirlenmiş siyaset döneminin sona erip, temiz siyaset döneminin başlayacağı,
- Rüşvete, iltimasa, hortumculuğun tüm çeşitlerine son verileceği,
- Herkesin birbirine eşit, birinci sınıf vatandaş olacağı,
- İnsan ve hak özgürlüklerinin gerçek anlamda teminat altına alınacağı,
- Düşünce ve inanç özgürlüğüne, milli ve manevi değerlere gerekli saygının gösterileceği,
- Kadınların ve gençlerin ülke yönetiminde söz sahibi olmalarının sağlanacağı,
- Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılıp, yanlış yapan herkse dokunulacağı,
- Kamu öncelikli yatırımlarla işsizliğin belinin kırılacağı,
- Gençlerimizin geleceğe ümitle bakabileceği,
- Üniversite sınavlarının kaldırılacağı, dersanelerin kapanmak zorunda kalacağı,
- Meslek liselerin sayısının arttırılıp, gençlerin meslek sahibi yapılacağı,
- Tüm öğrencilerin eğitim giderlerinin devlet tarafından karşılanacağı,
- Esnafın ve sanayicinin, tarım üreticileri ve hayvan üreticilerin yüksek vergilerin engelinden kurtarılacağı,
- Maaşlarda yeni ve gerçekçi bir düzenleme yapılarak, memur, işçi ve emeklilerinin sıkıntıdan kurtarılacağı,
- İşçinin, memurun, esnafın, emeklinin, çiftçinin yüzünün güleceği,
Ülkede “Yeni Siyaset” anlayışının yönetime gelmesiyle “Yeni Dönem”in başlayacağı iktidar, Türkiye Partisi iktidarıdır.
Türkiye Partisi, ülkemizde yepyeni bir dönemi başlatacak partidir.
Bu nedenle ülkemizin bu yeni siyaset anlayışına ihtiyacı var.
Denenmiş ve sınanmış, başarısızlığı tescil edilmiş partilere ve isimler değil, yeni politikalar ve yeni kadrolara ihtiyaç var.
Gençlerin, kadınların ve farklı kesim temsilcilerinin katılımıyla katılımcı demokrasinin gerçekleşmesi gerekiyor.
Türkiye’nin bozuk düzeni dikiş tutacak gibi değil. Türkiye’nin yeniden inşa edilmeye ihtiyacı var.
Değerli arkadaşlar,
AKP iktidarı artık yoruldu, üretemiyor. Değişme takati kalmadı. Temel sorunları sadece seyrediyor.
Rant için değil halka hizmet için siyaset anlayışını benimseyen Türkiye Partisi Türkiye’de hırsızlık, hortum, rüşvet gibi alışkanlıkların geçerli olmayacağı yeni bir dönemi müjdelemektedir.
Türkiye Partisi iktidara yürüyor. Milleti muktedir kılmaya geliyor. İktidar olup muktedir olamayanların başkalarının oyuncağı olmaya mahkum olduğunu, başladığı her işi yarım bırakan ve yüzüne gözüne bulaştıran iktidarlardan ülkeye hayır gelmeyeceğini iyi bilmektedir.
Türkiye Partisi olarak halkımıza ve onun her fırsatta gösterdiği sağduyusuna inanıyor ve güveniyoruz. Halkımızın, kendisine dayatmalardan hoşlanmadığını, Harun gibi gelip Karun gibi gitmek isteyenlerden hazzetmediğini, oy sandığına gittiğinde, ülkede yeni bir dönemi başlatacak Türkiye Partisini tercih edeceğini ümit ediyoruz.
Türkiye Partisi iktidarında, ülkemizde nelerin değişeceği hakkında bir fikir vermek üzere, temel görüşlerimizin bir bölümünü dikkatlerinize sunuyoruz:
1- Türkiye’nin milli bir ekonomi politikası olmalıdır. Türk ekonomisinin başka ülkelerin ihtiyaçlarına ve yabancı sermayenin sömürüsüne terk edilmesine razı olamayız.
• Bu kadar yüksek vergilerle tarım üretiminin ve hayvan üretiminin canlanmasını bekleyemeyiz. AKP hükümetinin, tarım ve hayvancılıktan geçinen milyonlarca vatandaşımızın bunalım ölçüsünde sıkıntıda olmasına seyirci kalmasını; Türkiye’nin hayvan ve tarım ürünleri ithaline mecbur kalan bir ülke konuma düşürülmesini ve tüm vatandaşlarımızın normalin çok üstünde fiyatlarla çok pahalı beslenmesine, daha doğrusu en zaruri gıda maddelerini tüketmede zorluk çekmesine sebep olmasını anlamak mümkün değildir.
• Biz iktidara geldiğimizde tarım ve hayvan üreticilerini düşük faizli, formalitesine bin bir güçlüğün çıkarılmadığı ucuz kredilerle desteklemenin yanı sıra mazot ve gübre fiyatlarını aşağı çekerek; üretimi, hem iç tüketimi karşılayan hem ihracat yapılabilir düzeye yükselteceğiz, ülkeye bolluk ve bereket getireceğiz. Böylece hem üretici, hem de tüketici rahatlayacaktır.
• Milli gelirin dağılımı bu kadar adaletsiz olmamalıdır. Bu sistemde orta direk çökmüş, küçük bir mutlu azınlığın yan sıra nüfusun en az % 90’ı yoksulluk ve hatta açlık sınırında çok küçük bir gelir düzeyine mahkûm edilmiştir.
• Biz iktidara geldiğimizde, bugünkü hükümetin sürekli ağzında sakız gibi çiğneyip bir türlüğü beceremediği ücretlerde adilane bir düzenleme yapacağız. Çok düşük maaşlara yirmi lira otuz lira gibi zam yapma komikliğine son vereceğiz. Kısa zamanda ücretleri Avrupa Birliği ülkeleri standartları seviyesine yükselteceğiz.
• Vatan toprağı kutsaldır, hiç kimseye, hiçbir bedelle satılamaz. Biz iktidara geldiğimizde yancılara toprak satılması uygulamasına son vereceğiz. Yabancı uyrukluların ülkemizde ancak gayrimenkulleri kullanım hakkından istifadelerine izin vereceğiz.
• Türk ekonomisi, her global krizde büyük sorunlar yaşayan bir zafiyet yapısından kurtarılmalı; şirketlerde yabancı sermaye oranı hem uluslar arası finans spekülasyonlarına ve hem muhtemel siyasi yönlendirmelerle olası büyük yıkımlara dayanıklı hale getirilmeli; kamu sektörünün yeterli bir gücü muhafazası sağlanmalıdır.
• Türkiye, çokuluslu veya tek uluslu yabancı sermayenin, finans kapitalin, elini koluna sallaya sallaya istediği her tesisi, her kamu kuruluşunu satın almasına izin veremeyiz. Özelleştirme adı altında Türk ekonomisini yabancı sermayenin açık sömürüsüne ve kayıtsız şartsız egemenliğine terk edemeyiz.
• Biz iktidara geldiğimizde limanlar, bankalar ve stratejik önem taşıyan sanayi tesisleri yabancılara satılamayacaktır.
• Ülkemizde ne pahasına ve nasıl olursa olsun diye düzensiz, hazırlıksız, bir o kadar da şaibe kokan özelleştirmeler yüzünden hem devlet soyulmakta, hem işsizlik arttırılmakta, hem ekonomik gelişmeye büyük darbeler indirilmektedir.
• Biz iktidara geldiğimizde; özelleştirmelerin sosyal ve ekonomik açıdan kamu maliyesine ciddi katkıları, özelleştirmeden sonra istihdama katkısı incelenip hesaplanarak, artı değeri büyük ise gerçekleşmesine izin verilecektir.
• Ülkemizde bölgeler arası gelişmişlik dengesi bu kadar bozuk iken, ne sosyal barışı sağlamak, ne sosyal adaleti gerçekleştirmek ve ne de terör belasından kurtulmak mümkündür.
• Geri kalmış tüm bölgelerimizde istihdamı arttıracak kamu öncelikli yatırımlara önem vereceğiz.
• Emeğe dayalı projeleri -kadın yurttaşlarımıza pozitif ayrıcalık tanıyarak- destekleyeceğiz.
2- Türkiye’de siyaset bir rant aracı olmaktan çıkarılmalıdır. Siyaset ve devlet adamlığı şahsi çıkarlar için kullanılan, devleti soyarak zengin olmanın bir yolu olarak kullanılamamalıdır.
• Türkiye Partisi iktidara geldiğinde yönetim şeffaf olacak, genel ve yerel ölçekte tüm mali yönetim vatandaşların bilgi ve denetimine açık tutulacak; ülke yönetimine tümüyle temiz siyaset anlayışı egemen kılınacaktır.
• Milletvekili dokunulmazlıkları yolsuzlukların üzerine gidilmesini engellemektedir. İlk icraatlarımızdan biri de milletvekili dokunulmazlıklarını – kürsü masuniyeti dışında- kaldırmak olacaktır.
• Türkiye Partisi iktidarında devletin malı kapalı kapılar ardında birilerine peşkeş çekilmeyecek; rüşvete, iltimasa, hortumun herhangi bir türüne asla izin verilmeyecek; “hamil-i kart” olmayanlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi uygulanmayacaktır.
3- Türkiye’nin, çağdaş standartlarda tam demokratik, insan hak ve özgürlüklerine tam saygılı, katılımcı demokrasinin benimsendiği bir ülke olmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
• Türkiye Partisi iktidarında, ülkenin en büyük ihtiyacı olan adalete güveni yeniden tesis için öncelikle kapsamlı bir Yargı Reformu gerçekleştirilecektir.
• Tutuklu ve hükümlülerin yaşam koşulları iyileştirilecek; meslek sahibi yapılarak topluma kazandırılmaları sağlanacaktır.
• Türkiye Partisi iktidarında kapsamlı bir Demokratikleşme Reformu gerçekleştireceğiz.
• Öyle anlaşılıyor ki, AKP hükümetinin bu kadar milletvekiliyle başaramadığı demokratik ve sivil bir yeni anayasayı hazırlayıp yürürlüğe sokmak onuru Türkiye Partisi hükümetine nasip olacaktır.
• Mevcut Seçim Kanunu, milli iradenin Meclise yansımasına en büyük engeldir. Yurttaşların kullandığı oyların yarısına yakını ipotek altına alınmıştır. Diğer yarısı ise genel başkanların insiyatifine tek edilmiştir.
• Milletvekili seçimlerinde ülke barajı kaldırılmalı, siyasi partiler aldıkları oy oranında Meclise temsilci gönderebilmeli; hatta yeterli oy alamayanların da Meclis çalışmalarına katkısı sağlanmalıdır.
• Türkiye Partisi iktidara geldiğinde, hem ülke barajını kaldıracak, hem milletvekili adaylarının parti üyeleri tarafından tespitini sağlayacak, hem de tercihli oy sistemiyle milletvekili seçimi ve sıralamasını tam yetkiyle seçmene bırakacaktır.
• İktidara geldiğimizde ayrıca muhalefet partileri ve yanları sıra sivil toplum örgütleri ile vatandaşlardan isteyen herkesin görüş ve önerilerini dikkate alacak; uygun görülenler parti ve hükümet politikası olarak uygulanacaktır.
• Türkiye Partisi iktidarında etnik kökeni ve inancı ne olursa olsun her yurttaş birinci sınıf vatandaş olarak eşit haklara sahip kılınacak, etnik ayrımcılık hissini verecek her türlü uygulamadan özenle kaçınılacaktır.
4- Türkiye’nin milli bir eğitim politikası olmalıdır. Eğitim hayatımızın bu kadar düzensiz ve kalitesiz, öğrencilerin ve öğrenci velilerinin bu kadar perişan edilmesine razı olamayız.
• Eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak; üniversite sınavları iptal edilecek ve dershanelere ihtiyaç kalmayacaktır.
• Öğrencilerin eğitim ihtiyaçları devlet tarafından karşılanacaktır.
• Böylece öğrenci velileri hem dershane giderlerinden hem eğitim harcamalarından kurtarılacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.