Yalçın: MELİH GÖKÇEK KANUNU

Yalçın: MELİH GÖKÇEK KANUNU

Melih Gökçek ile Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun konuya ilişkin telefon görüşmelerinin basına yansıdığını belirten Yalçın, ''Bu ayıplı teklif Genel Kurula kadar gelmişse Sayın Gökçek tebriği hak ediyor. Bu yasaya Gökçek kanunu dersek bir hakkı t

 

MELİH GÖKÇEK KANUNUDUR

 

"Teklifi veren Kaynak'ı eleştiren ve ''nöbetçi milletvekili'' ifadesini kullanan Yalçın, teklifin ''ayıplı ve etik dışı'' olduğunu öne sürdü.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun konuya ilişkin telefon görüşmelerinin basına yansıdığını belirten Yalçın, ''Bu ayıplı teklif Genel Kurula kadar gelmişse Sayın Gökçek tebriği hak ediyor. Bu yasaya Gökçek kanunu dersek bir hakkı teslim etmiş oluruz'' diye konuştu.

Yalçın, teklifin yasalaşması durumunda belediye başkanı ve kamu görevlilerinin cezadan kurtulacağını, teklifin ''yüz kızartıcı suçlar açısından örtülü af getirdiğini'' söyledi.

 

Tutanağı aynen yayınlıyoruz...

Türkiye Büyük Millet Meclisi  
Genel Kurul Tutanağı  
23. Dönem 5. Yasama Yılı  
27. Birleşim 07/Aralık /2010 Salı

MHP GRUBU ADINA RIDVAN YALÇIN (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 565 sıra sayılı Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Konuşmamın başında yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, aramızda teklif sahibini göremiyorum, AKP Grubundan da zannediyorum bir 15 kadar arkadaşımız bu önemli görüşmeyi izliyor. AKP Grubunun Meclise bu görüşmelerde katılmayışı bu kanunun görüşülmesini kendi vicdanlarına kabul ettirememektir diye de ümidimi muhafaza ettiğimi ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, yüce Türk milletinin manevi şahsını ve iradesini yansıttığına inandığımız bu kutlu Meclis, bugün, üzülerek ifade etmeliyim ki, büyüklüğüne, vakarına, misyonunu uymayan ayıplı bir kanun teklifini görüşmektedir.

Her şeyden evvel bu ayıplı teklifin görüşülme usulü sorgulanmaya muhtaçtır. AKP İktidarı, Hükûmet olarak Meclise sunmayı  içine sindiremediği, belki Bakanlar Kurulundan geçirmekte zorlanacağı ya da ilgili kurum görüşleriyle yüzleşmek istemediği hangi konu varsa tasarı olarak getirmek yerine teklif şeklinde Meclise sunmayı tercih etmektedir.

Birçok tartışmalı  konuda yaşadığımız gibi, Türklüğe hakaretin cezasız kalmasına ilişkin teklifte de karşılaştığımız üzere bu Teklif'te de nöbetçi vekil olarak aynı vekilin, milletvekilinin imzası bulunmaktadır. Partimizin 250'ye yakın, muhalefetin 600'e yakın kanun tekliflerinden bir teki bile görüşülmeye değer bulunmazken, gündeme dahi alınmazken bu arkadaşımızın teklif görünümlü tasarıları yıldırım hızıyla yasalaşabilmektedir. Bu sebeple kendisiyle ne kadar gurur duysa hakkıdır.

Bu çarpık yasama sürecinin son örneği, haksız kararları sebebiyle tazminat ödemeye mahkûm edilmiş bazı hâkimlerle ilişkilendirilen yine AKP'nin aynı yöntemi kullandığı kanun teklifi olmuştur. Kamu görevlilerinin hukuka aykırı iş ve eylemlerinden devletin sorumluluğu bugün de var olan evrensel bir prensiptir.

Ancak kamu görevlilerinin hukuka aykırı iş ve eylemlerinin bedelini kişisel olarak da ödemeleri çağdaş hukuk değerleri yaklaşımlarına daha uygundur. Kamu görevlilerinin nasılsa yaptığımın bedelini, verdiğim zararı devlet ödeyecek rahatlığında olmak yerine bu bedelden şahsen de sorumlu olacağım anlayışı içerisinde olmaları hukuka bağlılığı artıracak bir olgudur.

Tekliflerinin yasalaşma hızı itibarıyla rekorlar kitabına girmeye aday bu yasama dahisi milletvekilimizin bugün görüştüğümüz anlamlı Teklifinin yasalaşması için Genel Kurula katılmayan arkadaşlarının yerine pusula gönderilmesine de ihtiyacı olmayacağı kanaatindeyiz.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Teklif sahibinin kendisi yok!

RIDVAN YALÇIN (Devamla) - Teklifin konusu itibarıyla AKP Grubunun oylamalara yoğun şekilde katılımını beklediğimizi de ifade etmek isterim.

Sayın milletvekilleri, değiştirilmesi teklif edilen 257'nci madde ne içermektedir, şimdi görüştüğümüz Teklif ile hangi hâle gelecektir diye baktığımızda, 1'inci fıkrasında "Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisine bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilebilmekteyken, bu durumdaki kişiler yani görevinin gereklerine aykırı hareket ederek kişilerin mağduriyetine neden olan, kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi altı aydan iki yıla kadar hapisle cezalandırılacaktır.

2'nci fıkrada ise, görevinin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme göstererek yine kişilerin mağduriyetine ya da kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi hâlen altı aydan iki yıla kadar hapis cezası almakta iken bu teklif yasalaşırsa üç aydan bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktır.

3'üncü  fıkrada düzenlenen ve aslında rüşvet ve haksız çıkar sağlamanın bir başka şekli olan suç tipinin de cezası, aynı şekilde, indirilmek istenmektedir.

Sayın milletvekilleri, yukarıda belirtilen değerlendirmeler karşısında böyle bir teklifin, bırakın kabul edilmesini, verilmesi ve gündeme alınması bile vicdanı olanlara zül gelmelidir. Bu teklifin, ne hukuki ne ahlaki ne siyasi bakımdan savunulacak tarafı bulunmamaktadır. Bu teklif ayıplıdır. Bu teklif etik dışıdır.

Değerli milletvekilleri, değiştirilmesini görüştüğümüz madde, AKP İktidarında hazırlanıp yasalaşmış Türk Ceza Kanunu içerisinde bulunmaktadır. Şimdi sormak istiyorum, bu ayıplı teklife oy verecek milletvekillerine, Sayın Hükûmete: Aradan geçen zaman içerisinde, görevi kötüye kullanarak ya da ihmal ederek insanların mağduriyetine neden olma, kamuyu zarara uğratma, kendisi ya da başkasına haksız çıkar sağlama eylemleri azalmış mıdır? Bu çirkin, yüz kızartıcı suçlar toplumsal tehdit olmaktan çıkmış mıdır ki eylemlerin cezaları neredeyse ortadan kaldırılmaktadır? Yoksa, yolsuzluk, sistemli bir mekanizmaya mı dönüşmüştür?

Sayın milletvekilleri, bu yasayı teklif eden, bu yasaya oy verecek olan her milletvekili "Kamuoyuna ve kendi vicdanına kasten ya da ihmalle kişileri mağdur eden, kasten ya da ihmalle kamunun zararına neden olan ve kendisi ya da başkasının haksız kazanç sağlamasına yol açan kamu görevlilerini neden affediyoruz, neden cezalarını indiriyoruz?" sorusunun cevabını vermelidir.

Bir iktidarın görevi devletin malını çalan ve çaldıranlardan hesap sormak değil midir? Bir iktidarın görevi milletin parasını kendisi ya da başkasına peşkeş çekenleri görevden uzaklaştırıp çaldıklarını geri almak değil midir? Öyleyse hangi neden sizleri bu suçları işleyenlerin cezalarını indirmeye sevk etmektedir? Kamuoyu ibretle cevabınızı beklemektedir.

Değerli milletvekilleri, elbette, bir kurumsal yapıyı bütünüyle itham etmek hakkaniyetli olmaz. Ancak biliniz ki bu soruların cevabı: Kamu vicdanında özellikle kamunun zararına yol açmak, kendisi ya da başkasına haksız kazanç temin etmek suçlarının faillerini affedecek olanlar, ancak bu suçu işleyenlerle iş birliği içerisinde kabul edileceklerdir.

Aslında basına da yansımış bulunan Sayın Melih Gökçek ile Anayasa Komisyonu Başkanı  Sayın Burhan Kuzu'nun diyalogu meseleyi oldukça ibret verici şekilde ortaya koymaktadır. Değerli arkadaşlar, Sayın Burhan Kuzu'ya Sayın Gökçek şöyle diyordu: "Abi, şunu yapamaz mısınız? Bunu altı aydan üç aya indiremez misiniz? Üç aydan altı ay olunca belediye başkanları bu cezayı alıyor, paraya çevriliyor, belediye başkanlığı da gitmiyor." Değerli arkadaşlar, şimdi, bu talebe karşı, aynı zamanda bir hukuk profesör olan Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Kuzu "Ne yani bir belediye başkanı kişileri mağdur ediyor, kamuyu zarara uğratıyor, kişilere haksız çıkar sağlıyorsa elbette ki ceza görmeli, belediye başkanlığında kalıp bu fiilleri yapmaya devam mı edecek, bu nasıl talep?" demeliyken -böyle umardık- Sayın Kuzu aynen şöyle söylüyor: "Şu anda bana gelen 140 dosya var milletvekillerinin, aşağı yukarı 50'ye yakını 240'tan." Yani, şimdi görüştüğümüz 257'nci maddenin bir önceki kanundaki numarası. Bu cümle üzerine Sayın Gökçek "Ağabey, bana onların listesini versene, ben onları bir fitilleyeyim de altı aydan üç aya indirelim. Ağabey, ben onun kulisini iyice yaparım, ortalığı kaldırırım." diye sözlerini bitiriyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Fitillemiş mi?

RIDVAN YALÇIN (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, yolsuzluk bütün sistemi kemiren devasa boyutlara ulaşmışken, bırakınız devlet ihalelerini, hazine arazilerinin tahsislerini, uygunsuz kredileri, siyaset bir işçiye verilen giyim yardımını bile nereden, hangi alışveriş merkezinden alacağına müdahil olmuşken milletimiz bizden dokunulmazlıkların sınırlandırılmasına ilişkin kanunlar bekliyor.

Milletimiz bizden siyasetin finansmanını şeffaf ve denetlenebilir hâle getirecek kanunlar çıkarmamızı bekliyor. Milletimiz bizden siyasi ahlak yasasını çıkarmamızı bekliyor. Milletimiz bizden yargı kararlarını hiçe sayanlardan hesap soracağımız düzenlemeler bekliyor. Milletimiz bizden ucuz fiyatlarla ellerinden alınan ve sonra imalatçılara trilyonluk rantları cebine akıtanlardan hesap sorabileceğimiz düzenlemeler istiyor. Milletimiz bizden kendi şirketlerine devasa ihaleler veren, rekabeti yok edip bütün belediye kaynaklarını belirli kişilere aktarmaya yarayan yolsuzluk sarmalını ortadan kaldıracak düzenlemeler bekliyor. Milletimiz bizden keyfî cezaların olmayacağı, devlet organlarının yandaş olmayanları sindirme ve bertaraf etme aracı olarak kullanılmayacağı gerçek bir demokrasi, haklının aynı zamanda güçlü de olacağı bir adalet anlayışı bekliyor.

İşte, değerli milletvekilleri, milletimizin beklentileri böyleyken, kamu kaynaklarının suistimali sistemli bir yapıya dönüşmüşken, bu suistimalleri yapanların cezalarını artırma ihtiyacı ortadayken bu ayıplı teklif Genel Kurula kadar gelebilmişse Sayın Gökçek bir tebriki hak etmiştir! Sayın Gökçek demek ki gerçekten de ortalığı ayağa kaldırmış, gerçekten de kulisi iyi yapmış ve gerçekten de ilgili milletvekillerini iyi fitillemiş ki bugün bu yasayı görüşüyoruz. Onun için, bu yoğun emek, ortalığı ayağa kaldırma ve milletvekillerini fitilleme çabası karşısında bu yasaya kısaca "Gökçek kanunu" denilirse bir hakkı da teslim etmiş oluruz diye düşünüyorum!

Sayın milletvekilleri, sanıldığının aksine, görevi kötüye kullanma ya da imar suçlarının cezaları fazla da değildir. Her ne kadar teklifin gerekçesinde, yapılan ceza indirimi gözlerden kaçırılmak istenmiş ve aslında aynı anlama gelen "menfaat" ve "kazanç" kavramları üzerinden gerekçe sunulmak istenmişse de bir cümle ile de cezanın fazla olduğu belirtilmiştir. 257'nci maddede düzenlenen üç ayrı suç tipinin alt sınırları "altı ay" ve "bir yıl" şeklinde düzenlenmiştir.

Değerli milletvekilleri, meslekte bulunmuş arkadaşlarımız beni teyit edecekler, bileceklerdir ki bu suçlar, alt sınırları itibarıyla zaten hükmün açıklanmasının ertelenmesi, paraya çevirme, tecil ya da ilgili kanundaki diğer tedbirlere de dönüştürülmeye imkân sağlamaktadır. Yine meslekten gelen arkadaşlar bileceklerdir ki, kamu görevlileri mahkemelerde çoğunlukla mağdur edilmemeye çalışılmakta, özellikle ilk suçları ise tamamının cezaları ertelendiği gibi görevlerine de devam edebilmektedirler. Hatta birçok zimmet ya da emniyeti suistimal soruşturmalarında, ortada kaybolmuş bir kamu kaynağının olduğu tespit edilmiş bile olsa ilgili şahsın özel mal varlığına intikali belgelerle ispatlanamadığı durumlarda kamu görevlilerinin lehine zimmet yerine görevi ihmal ya da görevi kötüye kullanma şeklinde hükümler kurulduğu bütün meslektaşlarımız tarafından da teyit edilecektir.

Değerli milletvekilleri, özellikle iktidar grubuna söylüyorum, bütün içtenliğimle, bütün samimiyetimle ifade ediyorum ki, kamu görevi yapmasında ahlaki bir engeli bulunmayan, hukuka bağlı hiçbir kamu görevlisi bu maddelerden mustarip değildir. Bu gerçekler ortadayken bu yasada ısrar etmek ancak suç işlemeyi alışkanlık hâline getirmiş, muhtemelen birden çok kez mahkûm olmuş, buna rağmen istismarlarını sürdüren, fahiş zararlara yol açmış ve aslında kamu görevi yapamayacak ahlaki düşkünlükteki kişileri kurtarmak amaçlı olabilir.

Değerli milletvekilleri, yeminine sadık kalan milletvekillerinden ve dolayısıyla yüce Meclisimizden, görevinin idraki içerisinde olan bir hükûmetten beklenen, hukuk tanımamış, insanları mağdur etmiş, kendisi ya da başkasına haksız çıkar sağlamış olan kamu görevlilerini aklamak değil, yaptıkları suçların bedelini ödetmek, kanunları suçlulara uydurmak yerine kamu görevlilerini hukuka uymaya davet etmek olmalıdır.

Değerli milletvekilleri "Bu teklif yasalaşırsa neler olacaktır?" sorusunu değerlendirdiğimizde, her şeyden evvel, hâlen var olan düzenlemede alt sınırları itibarıyla paraya çevirme ya da tecil imkânları ya da başka bir tedbire çevirme imkânları varken, gerek yargılanan kamu görevlilerinin sabıkalı oluşları gerek kasıt ya da ihmalle ortaya çıkardıkları kamu zararının büyüklüğü gerekse kastın yoğunluğu gibi sebeplerle bu imkânlardan faydalandırılmaya layık görülmeyen ve dolayısıyla kamu görevi yapamayacak durumdaki belediye başkanları ve kamu görevlileri bu cezalardan kurtulacak, aynı görevleri yapmaya maalesef devam edeceklerdir.

Bu maddeden mahkûm olmuş herkesin dosyası tekrar açılacak, yapılıyor olan infazlar durdurulacak, kanun değişikliği sanıkların lehine olduğu için temyiz aşamasındaki dosyalar durdurulacak ve mahallî mahkemelere iade edilecek; muhtemelen mahallî mahkemeler kendi aralarında bir görevsizlik kararı verecekler ve değerli milletvekilleri, bu safahat içerisinde geçecek. Bu işlemlerin alacağı zaman içerisinde maalesef kişileri mağdur etmiş, kendisi ya da başkasına haksız çıkar sağlamış birçok kamu görevlisinin yaptığı yanına kâr kalacak ve bu hesap sorulamamış olacak. Onun için değerli arkadaşlarım, bu kanun sonuçları itibarıyla aynı zamanda bu yüz kızartıcı suçlar bakımından bir örtülü af içerdiğini de söylemek abartı olmayacaktır diye düşünüyorum.

Sayın milletvekilleri, bir kanunun kişiler için doğuracağı sonuçlar yanında kamu vicdanında doğuracağı sonuçlar daha da önemli olabilmektedir. Bu itibarla, bu kanun ile kamuyu zarara uğratmanın, kendisi ya da başkalarına çıkar sağlamanın, insanları mağdur etmenin suç olmadığı, bu eylemleri yapmanın serbest olduğu gibi bir algı oluşacak. Bu suçları işlemeyi alışkanlık hâline getirenler görevlerini kaybetme korkusu taşımadan eylemlerini pervasızca ve rahatlıkla sürdürebileceklerdir. Bir çıkar sağlıyoruz ama sağladığımız bu çıkarı kendi kutsal davamıza harcıyoruz şeklinde bugün birçok istismarını ilahî bir kılıfla meşrulaştıran bazılarına, değerli arkadaşlar, bu kanunla hukuki bir kılıf da sağlamış oluyorsunuz. Bu teklifle dürüst bürokratlar ve belediye başkanları,iktidarın nasılsa cezaları indirdik diye uygunsuz işler yaptırmak için daha çok baskısına maruz kalacaktır. Neticede hukuka, adalete sarsılmış olan inanç tümden yok olacak ve ne yazık ki bir devleti, bir toplumu ayakta tutan temel olgu olan adalet duygusuna olan güven bütünüyle sarsılmış olacaktır.

Sayın milletvekilleri, bu teklifin imza sahibi Sayın Milletvekili görüyorum teşrif etmişler Meclisimize. Eğer daha çok hizmette bulunmak istiyorsa bana göre bu teklif yetmez. Bana göre, partisine daha faydalı, hayırlı işler yapmak istiyorsa elinde fırsat varken rüşvet, zimmet, ihaleye fesat karıştırma gibi suçlar için de bir ceza indirimine ilişkin bir kanun teklifi verirse bu amacına da ulaşması mümkün olur. Ben, şahsen, böyle bir ceza indirimi teklifi gelirse bundan şaşırmayacağımı ifade edeceğim.

VEYSİ  KAYNAK (Kahramanmaraş) - MHP hükûmet olursa affeder. Rahşan affında olduğu gibi siz affedersiniz onu.

RIDVAN YALÇIN (Devamla) - Sayın Milletvekili, ben konuşuyorum, siz de sıra gelince, varsa bu kanunu savunacak vicdanınız gelir burada savunursunuz.

VEYSİ  KAYNAK (Kahramanmaraş) - Tabii ki var.

RIDVAN YALÇIN (Devamla) - Hiç benim tarzım değil. Bir müsaade edin, ben konuşmamı bitireyim. Siz de gelir, burada bildiğiniz çerçevede konuşursunuz.

Değerli milletvekilleri, ne kadar ceza indirimi yapsanız da, ne kadar yaptığınız usulsüz işlere yasal kılıflar çıkarsanız da beytülmala el uzatan ve el uzatanları himaye edenlerin er ya da geç iki cihanda da hesap vereceğini hatırlatıyor, bu ayıplı yasaya muhalefet edip "hayır" oyu vereceğimizi belirtiyor, sizleri vicdanlarınızla baş başa bırakıp yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yalçın.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.