Yeni yıl için tek dileğim “sağlık ve insanlığımı  yitirmemek “

Yeni yıl için tek dileğim “sağlık ve insanlığımı yitirmemek “

Topraklar neye yarar? Bayrak nedir? Yeni bir katliamla karşı karşıya topraklarımız. 2011 yılının bitiminde dünya insanlarının yeni umutlarla yeni yıla girmeye hazırlandığı bu günlerde vatan dediğimiz toprakların bir bölümünde ülkeyi yönetenler yeni bir

 

Yeni yıl için tek dileğim “sağlık ve insanlığımı  yitirmemek “

Topraklar neye yarar?

Bayrak nedir?

Yeni bir katliamla karşı karşıya topraklarımız. 2011 yılının bitiminde dünya insanlarının yeni umutlarla yeni yıla girmeye hazırlandığı bu günlerde vatan dediğimiz toprakların bir bölümünde ülkeyi yönetenler yeni bir infaz uyguladılar.

Bu bir katliam, ayni daha öncekiler gibi yok etme, tüketme, korku salma, sindirme adına ne dersek diyelim bu bir katliam.

Bu verimli dediğimiz Anadolu toprakları binlerce katliamla tarihini yazmaya devam ediyor. Katliam tarihini yazanlarda ne yazık ki hep bu toprakların mağdur! olan kesimleri. Her platformda konuşmalarına bu topraklarda yaşadıkları haksızlıkları anlatan anılarla başlayanlar. Bu toprakları bilmeyenler, haberdar olmayanlar, bu acıları gerçekten yaşayanların onlar olduğuna inandılar hep bir ağızdan “vah, vah” sözleri kulaklara yerleşti.

Gerçek bumuydu; yaşanılanları insanlar tarafsız bir bakışla anlamaya çalışsa, değerlendirmeye alsa siyasi hiçbir yorum eklemeden, tarafsız okumayı becerse ve tarihi doğru olarak yeniden yazsa.

Ne çok ihtiyacı var torunlarımızın, çocuklarımızın bu topraklarda yaşanılan gerçekleri doğru olarak anlamaya. Mağdurun kim olduğunu, mağdur edebiyatı yapanların hep iktidar olduğunu bu topraklarda yok edenin tek tip yaratanın, kendi dışındakini reddedenin onlar, yönetenler olduğunu herkesin öğrenmesi lazım.

Anadolu’nun nasıl Anadolu olmaktan uzaklaştığını ve sadece Erkek Devleti, sadece Türk Devleti, sadece Sünni Devleti olduğunun bilinmesi lazım.

Her gün televizyon ekranlarından izlenen kadını yok edenin kim olduğunun, Alevi’yi katledenin kim olduğunun, Kürdü toplu halde bombalayarak tüketmeye çalışanın kim olduğunun bilinmesi lazım, kadının konsomatris olduğu için öldürülmesinin doğal olduğunu söyleyenleri tanımak lazım.

Farklı kültürleri, farklı  düşünceleri, farklı renkleri, farklı inançlarıyla ANADOLU olan bu toprakların her geçen gün dünya tarihine not düşülmüş faşizan baskıların yaşandığı topraklara örnek teşkil ettiğini anlamak ve anlatmak lazım.

Yeni yıl belki acıların azalacağı, ağıtların azalacağı, gözyaşının biraz kuruyacağı belki “ BARIŞ “ denilen bir sözcüğün yüreklere biraz da olsa yerleşeceği bir yıl olmasını umut ederken bugün kaç evde yeni bir gözyaşı seli esintisi olduğunu düşünerek 2012 yılına girmek lazım. Kaç ev evlatsız, anasız, babasız kaldı diye düşünmek lazım. Kazım Koyuncu’nun isyankar Karadeniz türküleriyle, Zeynep Başkan’ın Cerrahpaşa’sını, Nilüfer Sarıtaş’ın Tevhit’iyle, Yavuz Bingöl’ün Sarıgelin’ini, Hzıli Savka Bskuka Süryani halk türküsünü, Azeri türkü Nargile ile Dizgun Bawo’yu buluşturmak lazım. Anadolu denilen bu toprakların Kürtçe, Türkçe ağıt yakanları ayni duyguyla sarması lazım. Bu topraklarda yaşayanları

 “ Müslümanlar adam öldürmez”  diyeceğine, öldürenlerin “ Allah, Allah” diyerek insanları  katlettiğini görmesi lazım, bu topraklarda yaşayanlar ekmek kavgası için omuz omuza alanlarda mücadele eden kadın- erkek herkesi ayni gözle görüp sahip çıkması lazım, her gün bir erkek tarafından katledilen kadına sahip çıkıp “lanet olsun onu öldürenin cinsiyetine, cibilliyetine” demesi lazım, protesto etti diye saçlarından sürüklenen, tekme, tokat polis otobüsüne bindirilen üniversiteli gence nereli, hangi inançtan, cinsiyeti ne diye düşünmeden sahiplenmesi lazım.

Ben Ahmet Arif’in Anadolu’sunu çok severim. “ Köroğlu’nu, karayılanı, Pir Sultan’ı, Bedrettin’i ben Anadolu’yu Anadolu yapan değerleri severim.

Ben tek başına toprağı değil, tek başına bayrağı değil mutlu insanlarıyla severim toprağı, bayrağı.

O zaman ölüme nasıl gülerim, nasıl alay ederim alacaklı gitmeyeceğim için bilirim ki bu topraklar benim gibi birbirini seven canlarla dolu o zaman demez miyim ölüme “hoş geldin, sefa geldin”. 

Anadolu o zaman Anadolu olur, Toprak o zaman yaşanası olur.Bu topraklar Arap’ı, Kürdü, Türk’ü, Ermeni’si, Rum’u, Gürcü’sü, Abaza’sı, Çerkez’i, Kafkas’ı ve çeşitli ırklarıyla Sünni, Kızılbaş, Ortodoks Hıristiyan, Katolik, Protestan, Yahudi, Bahai, Sufi, Caferi, Şii’si ile Anadolu.

Anadolu insanının bu farklılıkları özelimiz olarak bilinmeli ve vazgeçilmezimiz olarak kabul görmeli.

Bu farklılıklar içselleştirildikten sonra zaten Anadolulu olmaya hazırızdır.

Yoksa ne yapayım geçmişin birlikteliklerini anlatarak “eskiden böyle değildik, şöyle dostluklar, komşuluklar vardı “ diye sıralayarak her gün kana bulanan bu topraklarda yaşamayı.

Her gün dökülen gözyaşı bana ait, her yanan yürek benim, her kanayan yara benim.

Çünkü ben insanım.

 Ve böylesi acılarla yeni yıla girmeye hazırlanıyorum.

Ama benim istediğim dünyada ne toprak ne bayrak

istediğim dünya Aşık İbreti’nin dünyası;

Bir ah olsam hükmeylesem cihana 
Kilise mescidi yıkar giderdim 
Okullar yapardım bütün insana 
Cehaleti kökten söker giderdim 
 
Fabrikalar kurar idim her yerde 
İkiliği kovar idim bu serde 
Ayrı gözle bakmaz idim bir ferde 
Cihana bir gözle bakar giderdim 
 
Gerçek insanları bilirdim Allah 
Ondan gayrısına tapmazdım billah 
Ne Kabe kalırdı ne de Beytullah 
Yerine bir arpa eker giderdim 
 
İbreti der varlığımız bitmezdi 
İnsanoğlu yanlış yola gitmezdi 
Ayrı gayrı devlet icap etmezdi 
Dünyaya bir bayrak diker giderdim “ 

Yeni yıl için tek dileğim “sağlık ve insanlığımı yitirmemek”. 30.12.2011

Emel SUNGUR

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.